Haberkonya.com -
  :. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

İmam Hatipler özerkleşsin
2005/05/27 15:20
İmam Hatipler özerkleşsin
Katsayı eşitsizliği problemini kimler çıkardı? Bu sorun nasıl çözülür? Yaklaşan ÖSS öncesi öğrencilerin psikolojisi nasıl? Yazarlarımızdan Halil Sağırkaya herşeyi TİMAV Başkanıyla konuştu...

Sitemize çok önemli açıklamalarda bulunan Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) Genel Başkanı Mehmet Emin Parlaktürk; İHL’lerin, Diyanet İşleri’nin, İlahiyat Fakülteleri’nin Avrupa’daki gibi özerk hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

- ÖSS sınavı yaklaşıyor. İmam Hatipliler yarışa yenik başlıyorlar. Öğrencilerin psikolojik durumu nasıl?

Musabakaya beş sıfır yenik başlayan bir takımın durumu ne ise, öğrencilerimizde aynı durumda. Ama buna rağmen İmam Hatipli olmanın verdiği bir inanç, bir güven var. İmtihanlara umutlu olarak giriyorlar. Çünkü imam hatip öğrencileri daha önceki dönemlerde olduğu gibi başarıdan ödün vermeyen, geleceğe umutla bakan ve hiçbir zaman umudunu yitirmeyen bir eğitim sistemiyle yetişmiş öğrenciler. İmam hatipliler her sınava başarmak için girer. Göreceksiniz ki, ham puanlar ilan edildiği zaman, yine en yüksek puanı alacaklar.

- Katsayı eşitsizliğine giden süreç nasıl ortaya çıktı. Kimler bu sorunu ortaya çıkardı?

İmam Hatiplilerin kamu alanında, siyaset alanında, toplumsal alanda başarılı olmaları birilerini rahatsız etti. Böyle bir başarı beklemiyorlardı. Bu okulların sadece imam yetiştiren okullar olduğunu söyleyen insanlar bu başarıyı hazmedemedi. Devletin üst yöneticileri, derin güçler bu başarıyı kabullenemedikleri için bu sorunu ortaya çıkardılar ve uyguladılar. 28 şubat süreci bu düşüncelerle başladı ve çeşitli yaptırımlar uygulandı. Ama buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nin temel eğitim sisteminde vazgeçilmez yeri olan İHL’leri ortadan kaldırmak mümkün olmadı, mümkün olamazdı da. Çünkü bu yasaların öngördüğü bir okuldur. Gerek 1759 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 32 maddesinde, gerekse 12’inci maddesinde din eğitimi ve İHL’lerin yeri açıkça belirtilmiştir. Ayrıca 1982 Anayasası’nın 24. maddesinde bu eğitime vurgu yapılır. Bunun dışında 3 mart 1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 4. maddesinde İmam Hatip Liseleri’nin açılması zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yani bu okullar devletin ve yasaların öngördüğü şekilde açılan okullardır. Bu okulları kapasanız dahi onun yerine geçebilecek bir başka okul açmak zorunludur.

- Bu okulları rejime düşman olarak mı görüyorlar? İHL’ler rejim açsından gerçekten tehlike oluşturuyor mu?

Bu iddia tamamen gerçek dışıdır. Asla İmam Hatip öğrencileri rejim açsından tehlike oluşturmamıştır. Rejim için tehlike oluşturanlar ortadadır. Gerek Türk polisine karşı, gerek Türk askerine karşı, gerek kanunlara karşı başkaldıran, onlarla mücadele eden, savaşan insanların arasında İmam Hatipten mezun olan hiçbir ferdi kesinlikle gösteremezsiniz. Bizden vatan haini çıkmamıştır ve çıkmazda. Tam aksine TC’ye en fazla sahip çıkan insanlar bu okullardan mezun olan insanlardır. Bugün Diyanette, Milli Eğitimde görev alan İmam Hatipliler bunun en güzel örneğidir. Bir araştırma yapılırsa onların devletine ne kadar bağlı oldukları rahatlıkla ortaya çıkartılabilir.

- Peki bu katsayı eşitsizliği sorunu çözülmeyecek mi? Bu sorun nasıl çözülür?

Aslında bu sorun hukuki değil, siyasidir. Daha önceki dönemde zorla siyasalaştırılmaya çalışılan bu okullar, belli bir siyasi kadroya mal edilerek yanlış bir mecraya sürüklendi, sürüklendirildi. Her partiye ve her düşünceye açılan insanların bu okullarda yer aldığını görüyorsunuz. Yani belli bir siyasi alanın içine bu okulları sıkıştırmak büyük bir haksızlıktı zaten. Biz bu haksızlığa o zamanlardan beri isyan ediyorduk. Ama birileri rant elde etmek için böyle görmek istedi. Bir kere bu yanlışı düzeltmemiz lazım. Biliyorsunuz din eğitimi yeni değil. Aslında İHL’leri kuran bilakis Atatürk’tür. Yani Türkiye’de din eğitiminin yapılmasını söyleyen bizzat Atatürk’ün kendisidir. Dolayısıyla bu devletin temelinde bu okulların yeri olduğuna göre, bu devlet devam ettikçe bu okullarda devam edecektir. Bir de şunu belirtmek gerekir ki, Avrupa Birliği sürecinde her şey yeniden ele alınıyor, her şey AB’ye uydurulmaya çalışılıyor. Baktığınız zaman Avrupa’da din okulları vardır, kilise vardır. Devlete karşı konumları ise tamamen bağımsız, özerk kurumlardır. O yüzden Türkiye’de de din eğitimi veren kurumlar da, Diyanet İşleri başta olmak üzere, özerk hale getirilmelidir. İmam Hatip Liseleri, İlahiyat Fakülteleri de bağımsız, özerk duruma getirilmelidir. Hayır efendim, Türkiye buna müsait değildir deniliyorsa, o zaman devletin kontrolünde bu okullar devam etmelidir. Biz buna da evet diyoruz, buna da razıyız. Eğer devlet olarak vatandaşın dini ihtiyacını karşılayacak düzenlemeler yaparsanız buda mümkündür. Ama devlet dini özgürlükleri yasaklamaya giderse, işte o zaman kaçaklar meydana gelir, illegal örgütler meydana gelir. Yani devlet ya bu kurumları tamamen özerk hale getirmeli, ya da vatandaşın dini ihtiyaçları ne ise bunları karşılayacak biçimde programlar yapmalı. Eğer bu ikisi de olmazsa o ülkede ne özgürlüklerden söz edilebilir, ne de hukuktan söz edilebilir.

- Zaman zaman bu okulların müfredatında eksikliklerin olduğu gündeme getirildi. Bu okullar müfredat olarak yeterli mi?

Çağımız hızla ilerleyen, değişen bir çağdır. Şu andaki müfredatlar 1980 yılında yazılan müfredatlardır. 80 ihtilalinin ürünü olan müfredatlardır. Aradan 25 yıl geçti, Türkiye’de çok şey değişti. Müfredatlar buna uydurulmalı. Bizde diyoruz ki, diğer okullarda olması gerektiği gibi, İmam Hatiplerin müfredatları da elden geçirilmelidir. Bir şey kötü diye yıkılmaz. Eksiklikleri giderilir, ıslah edilir. Yani müfredatlar bütün okullar için yeniden ele alınmalıydı. Zaten şu an Milli Eğitim Bakanlığı bu konunun üzerinde çalışmalar yapıyor.

- Bu eşitsizliğinin ortaya çıktığı zamanlarda İHL’lerin biteceği düşünülüyordu. Şu anda bu okullara ilgi nasıl?

Bu okullar eğitime katma değer veren okullardır. Çünkü kırsal kesimlerde okuyan öğrenciler İHL’lerde yoğun olarak okuyorlar. Kız öğrencilerde aynı şekilde. Eğer Türkiye’de son yıllarda kız öğrencilerin okumasında bir artış olduysa, tamamen İmam Hatip Liseleri’nin açılmasıyla alakalıdır. Dolayısıyla bu okullar hem kırsal kesimden gelen öğrenciler açsısından, hem de kız öğrenciler açısından, Türk eğitim sistemine katkı sağlayan okullardır. İmam Hatip Liseleri bitmez. İnsandaki dini duygu, inanç, manevi ruh biter mi? Bu okullar dini duyguyu, dini anlayışı besleyen okullardır. Bu yüzden bitmez. Ayrıca Türkiye’nin dini hayatının şekillenmesinde İmam Hatiplerin büyük katkısı olmuştur. Eğer Türkiye’yi Ali Kalkancılar, Fadimeler çoklukla sarmadıysa, bu okulların çok önemli katkısı olmuştur.

- Bir de Türkiye’de başörtüsü yasağı var. AİHM’in kararlarını da göz önüne alarak bu konuda neler söyleyeceksiniz.

Başörtüsü sorunu da İmam Hatip sorunu gibi hukuki sorun değil, siyasi bir sorundur. İlk önce şunu belirtmeliyiz ki, başörtüsünü yasaklayan bir kanun maddesi yok. Hatta YÖK kanununda da böyle bir yasak yok. Anaysa Mahkemesi’nin bir yorumu öne çıkartılarak bu dayatma devam ettiriliyor. İktidar bunu da uzlaşmayla çözmeye çalışıyor. Zaten bu mutabakat öteden beri var. Bu mutabakat var olmamış olsaydı, mevcut iktidarı iktidar yapmazdı bu halk. İktidar başörtüsünü yasaklayanlarla uzlaşma yoluna gidiyor. Oysa bu konuda yanılıyor. Çünkü yasaklayan yasakçılarla siz uzlaşamazsınız. Zaten o taraftır. Taraf olan kişilerle uzlaşılmaz. AİHM’in Leyla Şahin konusunda verdiği kararda tam anlamıyla bir çifte standarttır. En azından bir tedbir kararı alabilirdi. Kararı beş ay sonrasına bıraktı. Ben, beş ay sonrada müspet karar vereceğini sanmıyorum. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti hala yasaklamanın doğruluğu yönünde görüş bildiriyor. Yalnız bildiğim kadarıyla Leyla Şahin’de müracaatını yaparken bir usul hatası yaptı. AİHM Türkiye’de başörtülü okunabilecek okullar olduğunu sanıyor. Eğer bütün okullarda bu yasağın devam ettiğini bilselerdi, belki olumlu karar verebilirdi.

- Peki AİHM’in Abdullah Öcalan konusunda aldığı karara uymayalım denildi bazı çevrelerce. Başörtüsü konusunda AİHM’in bu kararının vazgeçilmez olarak sunulmasına ne diyorsunuz?

Çifte standart bir değil ki. Bu bir samimiyet sınavıdır. Bu konuşmalar muhalefetin gereği olarak yapılıyor bence. Bir tarafta uyalım, bir tarafta uymayalım dersen bu samimiyetsizliği gösterir.
Haber Hakkındaki Yorumlarınız
Şu ana kadar yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapmak ister misiniz?

 

:. Eğitim Haberleri
[:.:]
Konya'ya yeni rektörler
Lokman Koyuncuoğlu
Recep Konuk’da bir öğretmenmiş
Taner Aydın
2016 da ne olacak?
Mustafa Azılıoğlu
Bu kitaplar kaça?-1
Memduh Nihat Ada
İnsan yetiştirmek zor iş
Hakan Bahçeci
Şehitliği Akif ve Çanakkale ruhuyla anlamak
Alev Ayyıldız
Elit Üniversiteler…
Dr.Ali Can
SALI 20:30 KINALI KUZULAR
Nadide Ü.Altıparmak
Yanlış Hatalar Yapıyoruz :)
Dr.Erdinç Yücel
Zamane gençliği
H.Tekin Gökmenoğlu
Ziya Gökalp ve Felsefe Dersleri
Mustafa Kara
DEVLET OLMAK VE GELİŞİM
Abdullah Öksüz
Bu üniversitenin rektörü kim?
Mustafa Tatlısu
ÖSS' ye 6 önemli tavsiye.
Murat Can
Konya'daki Eğitim Başarısı ve YÖK gölgesi
Nurettin Bay
:. Siz ne dersiniz?
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com