|
|
|
|
2008/03/29 12:17
Savcı gerçeği açıkladı
|
Referasn gazetesi yazarı Nuray Başaran, Ak Parti hakkında açtığı kapatma davasıyla ülke gündemini sarsan Anayasa Mahkemesi Başkanı Abdurrahman Yalçınkaya'yla gerçekleştirdiği söyleşide edindiği izlenimleri okuyucularıyla paylaştı.
DAVADAN EŞİMİN BİLE HABERİ YOKTU
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın kapatma davasıyla ilgili, ''Davadan ve iddianameden eşimin bile haberi yoktu. O da sizler gibi televizyonlardan öğrendi'' dediğini ifade eden Başaran, siyasi sürecin geldiği noktaya ve bu noktaya gelinme sebeplerine dair edindiği izlenimlerine de yazısında yer veriyor. Nuray Başaran'ın, Abdurrahman Yalçınkaya ile yaptığı söyleşiyle ilgili kaleme aldığı yazı:
ODASI DAVA SONRASI GÖNDERİLEN ÇİÇEKLERLE DOLU
Başsavcı'nın odasındaki çiçeklerin çokluğu dikkatimi çekti. Hepsi de daha dipdiri olduğu için bir çoğunun davadan sonra gelen tebrik çiçekleri olduğunu hissettim. Doğrusu odadaki çiçek sayısı mobilyaları görünmez kılıyordu.
AK PARTİ TÜRBAN UYARISINA KULAK VERSE DAVA OLMAYACAKTI
Sonra söz iddianame ve kapatma davasının ardından, Türkiye'nin bir anda nasıl kaos yaşadığı ve son birkaç gündür başta Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve sivil toplum kuruluşları (STK), ardından da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün parti liderleriyle gerilimi durdurma amaçlı olan açılımlarına geldi. Yalçınkaya'dan edindiğim izlenim, bundan sonra süreç sakin geçecek. Yargıya intikal eden bir konu. Ve yargı bu konuda kararını verecek. Ve bu süreçte kendisi hiç konuşmayacak. Yeni bir dalgalanma ya da yeni heyecanlara da bu çerçevede yer yok. Hatta ekonomik dalgalanma bile olması çok düşük ihtimal. Elbette iddianame daha çok gazete haberlerine dayanıyor ama bu da hukuken yasal. Ancak eğer bu sürede gerçekten Raportör Osman Can'ın raporunda yer aldığı iddia edildiği gibi, bazı gazete haberlerinin daha sonra yayınlanan ve gözden kaçan tekzipleri varsa, bunlar yargı süresince değerlenecek.
Bir ara söz Abdurrahman Yalçınkaya'nın 17 Ocak 2008 tarihinde türban ile ilgili Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinin değişikliğine ilişkin çalışma nedeniyle yaptığı açıklamaya geldi. Bizim medya olarak çok sert bulduğumuz o açıklama, Yalçınkaya'ya göre ''çok samimi''ydi. Edindiğim izlenim, eğer o samimi açıklamadan sonra hükümet ya da AK Parti geri adım atsa, ya da bu konudaki çalışmasını durdurabilseydi belki bugün bu kapatma davası ile karşılaşmayacaktık.
SİYASİ YASAK GÜL'ÜN CUMHURBAŞKANLIĞINI ETKİLEMEZ
Kuşkusuz bu iddianamenin bir başka önemli yanı ilk kez bir cumhurbaşkanının da iddianamede yer alması. Dolayısıyla da son zamanlarda, bu konu bir çok hukukçunun gündeminde. Ve kafalar da çok karışık. Sanırım Abdullah Gül'ün siyaseten yasaklanması, sadece siyaset yapamama durumuna neden olduğu için cumhurbaşkanlığı görevini etkilemeyecek. Gül, cumhurbaşkanı olarak görevini yapmaya devam edebilecek. Ancak bu sürede tabii ki toplumda ''herkesin ve her kesimin cumhurbaşkanı olma'' âlgısını yükseltmesi gerekecek. Sadece eğer parti kapatılırsa ve siyasi cezası nedeniyle partinin başına geçemeyecek. Cezanın 5 yıl olması halinde, görev süresi bittiğinde cezasının biteceği de varsayılırsa, yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin bile önünde engel yok
40 civarında milletvekiline siyasi yasak gelebilir
Bilindiği gibi iddianamede başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 71 kişinin siyaseten yasaklanmasına ilişkin talep de yer alıyor. Tabii ki bu 71 kişi, kendilerini tek tek savunma hakkına ve hukuken böyle bir duruma sahip değiller. Parti ve partinin üyelerini parti adına savunma yapacak kişiler savunabilecek. Bu çerçevede özellikle raportör'ün raporunda belirttiği iddia edildiği gibi, bazı gazete haberlerine, ilgili şahıslar daha sonra tekzip göndermiş ya da kendilerini bir şekilde aklamışlarsa, bunlar da kanıtlanabilirse, bu yasağı mahkeme düşürebilecek. Ama en az 40 milletvekilinin bu kapsama girmesi zor görünüyor.
İDDİANAME YARGITAY'DA GÖREVLİ 3 SAVCI İLE HAZIRLANMIŞ
İddianame özel olarak üstünde oturulup çalışılmış veya özel hazırlatılmış bir rapor değil. Bu tür iddianameler kamu adına zaten Yargıtay Başsavcılığının siyasi partileri izleme görevi noktasında sürekli olarak yapılan bir çalışmanın ürünü. Ancak buna karşılık çok dar, Yargıtay'da görevli Yalçınkaya'nın çok güvendiği üç savcı tarafından son şekli verilmiş ve bir çok belge, bilgi ve ihbara dayalı.
AK PARTİ VENEDİK KRİTERLERİNİ ZATEN ÇİĞNEDİ
Ayrıca edindiğim bir başka izlenim AK Parti'nin üzerinde çalıştığı ''Venedik Kriterleri'' iddianameye göre zaten AK Parti'nin bu kriterlerin çiğnediği yönünde. Dava sürerken böyle bir yasa bu bölümü de kadük hale getirir mi buna Anayasa Mahkemesi karar verecek.
REFERANS
|
|
|
|
Haber
Hakkındaki Yorumlarınız
|
|
|
|
|
|
|
|
|