Çocukluğumdan bilirim. Hani kale meselesi. Her siyasinin, ilkin doğduğu yer, sonra seçim bölgesi kale sıfatıyla anılır. Haklılıkta vardır hani. O bölgede en çok oyu her daim hemşehrisine vermeyi ihmal etmez vatandaş. Misal Isparta. Demirel’in esaslı kalesi. Kaç yılıydı bilmem “trajedik edebiyat yazarlığı” sınavı için gitmiştim Isparta’ya . Üniversiteden Isparta merkeze doğru giderken, bulvarın tam girişinde devasa bir tabela var ki; yolun bir ucundan bir ucuna uzanır. Tabelada ne yazıyor derseniz “Süleyman Demirel Bulvarı .” yazar.
Vefa dersiniz. Hani Ispartalılar Baba’ya bir jest olsun diye dikivermişler tabelayı. Değil işte. Şöyle biraz gezdiniz mi, göreceksiniz ki şehir Demirel damgasından almıştır nasibini en küçük ayrıntısına kadar.
Üniversitenin adı Süleyman Demirel’dir. Hastanesi de. Hava alanın adı da Süleyman Demirel Havalimanı’dır, pek uçak inmese de. Sonra Süleyman Demirel bakkaliyesi bile görmüşüm. Ne şehir ama!
Bakın benzer bir durum Malatya’da da var dır. Nereye bakarsan Turgut Özal’ı görürsünüz.
Antalya’ya geçelim dilerseniz. Deniz Baykal ismi her yere verilmemiştir. Bunun nedeni iktidar olamamasından kaynaklanmış olsa gerek. Nitekim seçim sonuçları iyi analiz edilirse, CHP’nin kalesi olduğu anlaşılacaktır.
Zonguldak’ta Karaoğlan’ın gediklisidir hani. Kayıtsız şartsız destek verdikleri günler çok olmuştur. Öyle ki Karaoğlan hastanedeyken bile otobüs otobüs gelerek ''Halkçı Ecevit!'' diye destek bile olmuşlardır.
En önemlisini en sona bıraktım. Konya. Konya'da Erbakan Hoca'nın kalesi idi. Türkiye’de sonuç ne olursa olsun Konya’da değişmez. Sonuç baştan itibaren hep bellidir. Hoş Konya Hoca’nın memleketi değil ama. İnanmış Konyalı. Bir de garibanı, dinine diyanetine bağlı adamı severiz hani. Ancak iş burada da değişmiş anlaşılan.
Şimdi bakın tabloya: Isparta Demirel’in kalesi, Ak Parti’nin zaferiyle sonuçlandı. Malatya yine Ak Parti’nin oldu. Antalya Baykal’ı şoke etti. Konya Saadet’i yanılttı. Zonguldak hepimizi şaşırttı.
Bu seçimler Türk demokrasi hayatında çok ciddi bir tabiri, “kale” tabirini yerle bir etti. Liderlerin kalesi çöktü. 3 Kasım seçimlerinde, siyaset yeni bir kimliğe bürünüyor denilebilirdi. Şimdi ise ortaya çıkan tablo, bahsedilen savı güçlendiriyor. Gerçekten siyaset artık yeniden şekilleniyor. Kalelerin çökmesi bunun en büyük kanıtı.
Lafı uzatmadan bağlayalım. Soracaktır bazı dostlarımız. Çöktü de ne oldu, Baykal istifa mı etti? Yada Ecevit ''ya yeter artık bu kadar.'' mı dedi? Nerde. Yağmur yağıyor herhalde, Elhamdülillah! Tavırları aynen böyle.
Bakıyorum herkes seçimin galibi biziz diyor. Ağar’ın dan Ecevit’ine, Baykal’ından, Nesrin Nas’a… Yahu birisi imdadıma yetişsin, hiç yenilen yok mu bu seçimde?
CHP ise en vahim durumda olanı. Ne söyleyeceklerini dahi bilemiyorlar. Yenilgi mi, galibiyet mi? Bu konuyla ilgili, seçim gecesine yönelik trajik komik bir olaya şahit oldum. Hemen nakledeyim. Oğuz Oyan’ı bilirsiniz. Seçim gecesi değerlendirme yapıyor. inanılmaz ama, İfadelerinde seçmeni ve Ak Parti’yi suçluyor. Gerçekten halkı suçluyor, hayretler içinde konuştuklarını dinliyorum. Yahu, bir gazeteci soru sorsa diye içimden geçiriyordum ki, imdadıma TV 8 muhabiri yetişiyor ve soruyu patlatıyor. “Sayın Oyan; Seçmen suçlu, Ak Parti’de suçlu, peki CHP’nin hiç mi suçu yok?”
Oraları karıştırma, lafı dolandır!
Efendim. Seçimin galibi net bir şekilde Ak Partidir. Halk yoluna devam et “Kasımpaşalı” demiştir. CHP’ye ise ciddi bir uyarı vermiştir.
Fakat hani çok eski bir atasözü var ya… Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az! CHP’nin durumları şimdi böyle. Genel seçimlerde bir sivrisinek saz duydu, anlamadı. Bu seçimlerde ise davul zurna ve sazı da duydu, ama yine anlamadı. E ne diyelim artık, “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nın konserini ne zaman dinlerler Allah kerim.