Ressama.
Davranışlarından ve söylediklerinden öyle anlaşılıyor ki sen herkesi mutlu,
huzurlu ve refah içinde yaşıyor sanıyorsun. Heyhat. Yanılıyorsun. Senin
durumunu tarif için aklıma '' Ölüler sanırmış ki, diriler her gün pilav
yiyor!'' cümlesi geliyor. Seninde bildiğin gibi her gün pilav yemiyoruz!
Bahara.
Haklısın. Öfkem kabardığında ''siz'', yakın bulup sesinde merhamet
hissettiğimde ''sen'' oluyorsun. Bilimsel ve kanıtlanabilir bir gerçek değil
elbet ama niçindir telefon tellerinin ulaştırdığı güzel sesler yüz yüze
geldiğimizde çirkinleşir!
Ressama.
Hiç bilemedin ve belki de aklın kesmiyor! Orman yanmaya başladığında tek
ağacın yanması ile sönmez. Hatta, yangın ne kadar ağaç tüketir ise o kadar
güçlenir.
Nazlıya.
Gitmek isteyeni bırak gitsin. Gidenler er ya da geç borçlarını ödemek için
dönerler. ''Bir gezgini yolu üzerindeki değişik tapınaklarda dua etmek için
durdu diye kim azarlayabilir?''
Gitmek, dolaşıp gelmek olmasın sakın.
Antepliye.
Bu dünyada sevgiden daha çok meyve veren var mıdır? Yoktur! Sen bu dünyada
budala sayılırsın, ama cennette değil.
Ressama.
Zeki kadın, önce erkeğinin bedenini doyurur ve ondan sonra sahip olduğu
akıl, yetenek, nezaket ve güzelliğini sergiler ve takdir ettirir.
Aptal kadınlar - ki bu bölük çok kalabalık - ise boş teneke gibi çok ses
çıkarmalarının yanında hüner ve becerilerini ortaya çıkarmaya
çalışacaklarına kendilerine doğuştan verilen et parçasını akıl saymaya
başlarlar ki işte komiklikte burada başlar.
Ve bunun içindir bunca komik oluşumuz ve aptal aptal gülmelerimiz.
Tekstilciye.
İkide bir, durup durup, durduk yerde günahlarına gönderme yapıyorsun. Korkum
o ki yeniden aynı günahı işlemek için idman yapıyorsun. Bilirim ve bilirsin,
günahın tadı, tüm dünya meyvelerinden tatlıdır ve simgesi de elmadır.
Olacaksa eğer derim ki elmayı bölüştüğün meyveden anlıyor olsun!
Reisime..
Mahallenin en güzel kızını aldın ama hayatın içinde mayalanamadım dostum.
Müşteki kelimesini ilk senden duymuştum.Senin kalibrenin yanında lafı
edilmeyecek insanların 'adam' sayıldıkları bu düzenden ben müştekiyim. Sen
hala sessizliğinle mi konuşmaktasın?
Antepliye.
Galip insanlar için iyi ve merhametli olmak ne kadar kolay ve şıktır. Ama
bilinir ki merhamet asıl gözlerden yayılır dünyaya. Senin gözlerinde
merhameti ve merhemi gördüm.
Nazlıya.
Ahmak, hınzır, aciz ve iğrenç insanlarla tanışmamış olmandır seni bu denli
gevşek ve varyemez kılan.
Götü-başı boklu, ağzının kenarlarına sinekler konan çocuklarda bu dünyada
yaşıyor.
Mutluluk ithal edilmez.Mutluluk yaşanarak kazanılır.
Yorgancıya.
Yavuklunun yatağının altına ve kulaklarının ardına ve cicili ayakkabılarının
içindeki ayaklarına bakamayacaksın. O zaman nereye bakacaksın?! Taa
gözlerinin içine. İyi bakarsan, bu dediklerimin hepsini gözlerinden
görürsün.
Bahara.
Nekre olmak ile ukala olmak aynı şey değil. Sevgide zihinsel abanmaya yer
yoktur. Ama, yok, böyle algılanıyorsa eğer, bu sevgi değil, zorlama bir
beraberliktir.
Bahara.
''Bende sizin/senin istediğini/zi istiyorum.''
Ne müthiş bir cümle değil mi?
Aklında bulunsun!
Bir gün, gerçekten sevdiğine inandığın insana tamda bu sözü söyle ve bekle
kopacak kıyameti.
Yorgancıya.
Aleme söylediklerini kendin yapmaz -yapamaz değil- sonra da ''niçin'' sorusunu sorar durursun? Sen, başkalarına söylediklerini niye kendin yapmadığını söyle ben sana ''niçin''i söyleyeyim. Çok kızgınım sana çok. Çok sevince çok kızılır bilirsin! Hem ozanın biri de aynen şöyle diyor.''Sevenin hiddeti olur!''
Yavuklun sana ''Ayrıl ormandan ve benim ol, yalnız benim ol!'' diyor. Kalın
kafan bunu anlamıyor! Ormanı terk ediyor ve tutup patika yollara sapıyorsun.
Unuttuğun şey şu ki.''Meşe ağacı, karyola altında büyümez.!''Halbuki sen, meşelerin dağda yükselttikleri duvarsız saraya layıksın.
Hem sonra nedir o öyle bile-isteye kaybedip sonra arama saplantın..
İstenmeden verilen şey - sevgide dahil- çoğu kez yitiktir, bilmiyor musun?.
Garip olan, seninde, önce bile bile kaybedip, sonra yitirdiğinin,
kaybettiğinin peşine düşmendir.
Şaire.
Sana ilk kez sesleniyorum. Umarım kızmayacaksın. Duyduklarım doğru ise hayata küsmüşsün. Çoğunluğun aksine ben hayata küsmüşleri önemserim.
İnanırım ki yaşamak ile ilgili hesapları vardır küsmüşlerin. Ancak, bana
gelen haberler doğru ise senin küskünlüğün, art niyetli tacir ile çobanın
hikayesine benziyor ki işte kötü olan bu.
Geminin birinde karşılaşan kötü tacir ile saf çobanın hikayesidir senin
hikayen. Çobana zalimlik yapmak isteyen tacir ile saf çoban tek bir koyun üzerine pazarlık yapar ve anlaşırlar. Zalim tacir, koyunu tuttuğu gibi denize atar. Diğer koyunlarda peşinden atlarlar. Kafayı yiyen çobanda koyunlarının peşinden kendini sulara bırakır.
Git, suya bırak kendini. Eleştirir isem namerdim. Ancak bir şartla. Kendini suya bırakışının sebebi tacir olmasın!
Bahara.
Bak ne okudum bugün.
Rüzgar: Hür adamlara yeryüzünün bütün dilleriyle hitap eden o baş döndürücü
seyyah!
Bence müthiş bir tanımlama.
Gerçi Nihat abininde dehşet bir tanımlaması var rüzgar için.
Okursan bulursun!
Okumayı boşladığını biliyorum.
Yazmak dersen neredeyse kalem tutmayı unuttuğunu düşüneceğim bir haftaya kadar mektubun gelmezse eğer.
Bekliyorum.
Antepliye.
Kanını şarap gibi dağıtmaya kalkan o Nasıralı peygamber ne demişti:
''kaybeden kazanacaktır!...'' Yoksa sen kazanmaya mı soyunacaksın?
Patrona.
''Hür adamların efendileri yoktur'' der P.Istrati. Ve devam eder.''Efendiler de maiyetlerinde hür adam bulundurmazlar; böyle bir şey karpuzu şişeye sığdırmaya kalkışmak olur.''
Şimdi sen maiyetinde insanlar çalıştıran adam.
Sorarım sana kaç adamın var/mı hür olan?
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 3 yorum
yapılmış )
SİYAH
[
2007/05/25 17:35
] |
|
Üstadım!Yazdığınız gibi yakınlaştıkça niye çirkinleşir çoğu yüzler...Tanıdıkça tanımadığımızı anlarız hayatı ve insanları...Bazen kendimizi...!Evet büyük bir erdemdir ''asalettir''galip iken merhametli ve affedici olmak,Üstadım bendeki sorun ne çok az ''asaletli''insan tanıdım!Seni değil yüreğini seviyorum Memduh bey... |
|
|
|
Açıklamalar yapıp şerhler düşeceğine, hayatın kıldan ince kılıçtan zorba bir yerinde durup sormalı insan, hiç değil bir kez: konuşuyorum, öyleyse susmak bana farz mıdır?
lakin, şair adına bir şey eklemek bana farz-ı kifaye; zira ben demesem bir gün biri size bunu mutlaka söyleyecektir: hayattan alacağı olanın yalnız kalbine borcu vardır; onu da hiçbir tacir tahsil edemez koyunların peşinden kendisi uçuruma atlamadıkça. |
|
|
|
TEBRİKLER ÜSTADIM mudanyalı |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|