:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Zamane gençliği 
H.Tekin Gökmenoğlu   ( htgokmen@hotmail.com )

2007 den 29 yıl önceydi.
Bir küçük Anadolu kazasının yine küçük bir köyünden, lise tahsilini devlet imkanları ile parasız yatılı bir “Öğretmen Lisesi”nde okumuş 18-19 yaşlarında bir idealist genç Ankara’ya geliyordu. Bir yıl önce başladığı fakültenin ikinci sınıfına geçmişti. Yaz tatili bitmiş eylül ayının son haftası okul günleri başlayacaktı.
Babası vefat edeli henüz birkaç yıl geçmiş, annesi, dedesi, babaannesi ve kendisinden küçük kardeşleri ile köydeki yaz işlerin birçoğunu bitirmiş ama pancar söküm işi henüz başlamamıştı.
Üç ayda bir işçi emeklisi babasından kalan dul ve yetim maaşı bu aya den düşmediğinden yol ve birkaç aylık harçlık parasını borç olarak postacılıktan emekli bir komşularından almışlardı
Annesi bir çuvala 10-12 kilo kadar soğan, bir o kadar da kendi ürettikleri patates doldurmuştu. Kilidi bozuk valizine de, Ankara’da giyeceği tüm giysileri ve kitaplarından bir kısmını koymuştu. Kilit açıldığında valiz dağılmasın diye bir çamaşır ipi ile valiz dört tarafından ikişer defa sarılarak bağlanmıştı.
Bindiği otobüs, bugünlerde inşaatı bitmek üzere olan Ankara Büyükşehir Belediyesi binasının yerindeki eski Ankara Terminali indirme peronuna girmişti.
Otobüsten indi, bagajdan eşyalarını aldı. Onu bu eşyalarla gören hamallar yaklaştılar. “Taşıyıcı var taşıyıcı!..” diye sesleniyorlardı.
Onlar bunları dışarıda bulunan ticârî taksi durağına kadar veya yakın yerlere park edilmiş yolcuların önünü bekleyen özel otoların bulunduğu yere kadar taşıyorlardı.
Kaç lira? diye sordu. İkisini 5 liraya taşırız! dedi içlerinden biri.
Zaten 15 liralık patates-soğan ancak vardı çuvalda. Hamal bu kadar isterse, herhalde taksici evin bulunduğu Kurtuluş semtine kadar 25 lira isterdi. O halde taksi durağına gitmeye gerek yoktu. Ama yük ağır!.. Çuvalla valizin ikisini birden taşımak imkansız!..
Ama yoksullukta çare mi tükenir!.. Önce yüklerden valizi aldı eline 10 metre kadar ileri çıkardı indirme peronundan. Sonra geldi çuvalı sırtladı, valizi 10 metre ileri geçip toplam 20 metre kadar ileride bıraktı. Sonra tekrar geldi valizi aynı şekilde çuvalın 10 metre ilerisine geçirdi.
Nereye kadar mı?
O zamanlar 4 ve 17 numaralı Emek-Bahçeli Otobüslerinin Dikimevi istikametine gittiği en yakın durak olan Tandoğan meydanındaki durağa kadar. Yaklaşık bir kilometre. Bunun 150-200 metresi de iyi bir yokuş.
Çok dolu geçen otobüse bu yükle binmek mümkün değil. Yolcusu az olan bir otobüs geldiğinde, teri de artık soğumuştu. Şöforun ve ön koltuklardaki yolcuların şakın bakışları arasında, diğer bir yolcunun da yardımıyla valiz ve çuvalı otobüse atmayı başarmıştı. İniş kapılarından birinin yanına kadar çekti yükleri.
Kızılay’dan sonra ikinci durak olan Kolej durağında indirdi onları. Ev yine durağa yaklaşık 300 metre uzakta Servi Sokak’ta idi. Birbirini 10 metre geçmeli valiz ve çuval taşıma yeniden başladı. Taa Öztürk Apartmanı 13/A ya kadar!..
Niçin 13/1 değil de A derseniz, bodrum katı da ondan!
Bu ve benzeri olaylar beş yıllık fakülte hayatı boyunca en az 8-10 defa tekerrür etmiştir.
Şimdi oğluna Konya’da oturduğu eve 200 metre uzaktaki pazardan bir şey alıp gelmesini istediğinde baba araba ile gitsek ya!.. Hiç kafan çalışmıyor mu dercesine babasını yüzüne bakan oğluna baktıkça tebessüm ediyor!...

Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 4 yorum yapılmış )

adviser [ 2007/07/22 03:09 ]
gayet içten ve duygusal yönü ağır basan bir hikayenizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler hocam. bu günkü kariyerinizin ve başarılarınızın temelinde zorlu ve çileli bir gençlik yıllarının olması azminizin ve sabrınızın seviyesini ölçmede bizlere bir ölçü sunmaktadır. bence örnek insanların hayati tecrübeleri gençler için kılavuz vazifesi görmeli ve hayatta karşılaşılan güçlükleri başarma adına onlara sabır ve metanet sağlamalıdır. kaleminize ve yüreğinize sağlık hocam...
İsmail Taş [ 2007/07/20 14:41 ]
Hüseyin Hocam Türk halkından olan herbir ferdin benzer tecrübeleri olmuştur muhakkak. Herhalde türk ya da müslüman olmanın sosyolojik tanımlarına bu tecrübeleri tekrar gözden geçirerek ulaşmak gerekiyor. Bundan dolayı dertlerimizin ve tecrübelerimizin de kalitesini artırmak gerekiyor diye düşünüyorum. Yani kısaca şunu söylemek istiyorum: Senin ''anadoluluk'' yetersizliğinden elde etmi,ş olduğun bu tecrübeyi bir Prof. çocuğu olan Mustafa'ya güncelleştirerek nasıl aktarmamız gerektiğinde ciddi bir sorun var. Bu problemler üzerinde durmamız gerekiyor. saygılarımla
İsmail Taş [ 2007/07/20 14:38 ]
Hüseyin Hocam Türk halkından olan herbir ferdin benzer tecrübeleri olmuştur muhakkak. Herhalde türk ya da müslüman olmanın sosyolojik tanımlarına bu tecrübeleri tekrar gözden geçirerek ulaşmak gerekiyor. Bundan dolayı dertlerimizin ve tecrübelerimizin de kalitesini artırmak gerekiyor diye düşünüyorum. Yani kısaca şunu söylemek istiyorum: Senin ''anadoluluk'' yetersizliğinden elde etmi,ş olduğun bu tecrübeyi bir Prof. çocuğu olan Mustafa'ya güncelleştirerek nasıl aktarmamız gerektiğinde ciddi bir sorun var. Bu problemler üzerinde durmamız gerekiyor. saygılarımla
Denka [ 2007/07/20 01:36 ]
sayın hocam allah cc nelere kadirki o zorluklarla dolu hayatınızdan çileli sınavdan başarı ile çıkmışsınız.şimdi çile zor ve çaresizliğin ne demek olduğunu bilmeyen nesiller bunu anlamaz.Onlar bu yazıyı bir masal edasıyla okurlar.Ufukları almaz bu çileyi bazen tebessüm ederek bakarlar olaya.Servi sokak 13/A da aynı zamanlara denk düşen süreçte yaşamış biri olarak seni anlıyorum.Yüce Allah cc o çileleri bizim çocuklarımıza yaşatmasın inşallah bizler ezildik hatta büzüldük ama kırılmadan yüce allahın inayeti ile görevimizi başardık.Biz nesillerimizde inşallah görevlerini başarı ile ifa ederler.çileli günlerin hatırına selamlar hocam

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2007.07.23 -  Büyük Birlik AKP de Gerçekleşti
 2007.07.19 -  Zamane gençliği
 2007.07.06 -  Bereketli, Hareketli, Heyecanlı Temmuz
 2007.06.14 -  Bir Kazan Kaynar Su
 2007.06.05 -  Şimdi de Millet Konuşacak
 2007.05.30 -  Sınavlar ve öğrencilerin geleceği
 2007.05.22 -  Oy Kullanmayacağım!.. Ta ki…
 2007.05.15 -  Arşivini Silen- Suçundan Kaçan Anket Kurumları
 2007.05.07 -  Mumcu ve bir Temel fıkrası
 2007.05.02 -  İktidarı Vaftiz Ettiler
 2007.04.25 -  HAYIRLI OLSUN
 2007.04.17 -  BBP Ne Yaparsa, Ne Yapar?
 2007.04.10 -  Hukuksuz Siyaset
 2007.04.03 -  Halimiz ve Kutlu Doğum
 2007.03.28 -  Bugünkü Konya
 2007.03.20 -  Konyalı-Kastamonulu Çanakkale’de Şehadet Arkadaşı
 2007.03.13 -  Tescilli Konyalı
 2007.03.06 -  Yeni Vatan-ı Aslî Konya
 2007.02.27 -  Her Ay Konya-Ankara (Konya'da çeyrek asır 3)
 2007.02.20 -  Ankara'daki Konya (Konya’da Çeyrek Asır 2)
 2007.02.13 -  KONYA’DA ÇEYREK ASIR (I)
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com