Böyle canım sıkıldı mı sabahları evden kahvaltı yapmadan çıkar, Bahçelievlerde ağaçların altında konuşlanmış nezih bir mekanda hem kahvaltı eder, hem de açar dizüstü bilgisayarımı günün gelişmelerini takip edip peşi sıra gazeteye göndereceğim yazıyı başlarım oluşturmaya.
Son 6 gündür Konya’dayım. Görgüsüzlüğüm depreşti ki aldım elime dizüstünü, bu kablosuz bağlantısı olan bir cafe arıyorum. Ama nerde!
Maalesef bir tane yok. Bir dosta sordum. “Kule Site”… dedi.
E bizde görgüsüzlük yapalım, gidelim bari dedik. Sabah brunch ve internette sörf. Valla güzel oluyor.
Yalnız ufak bir rahatsızlığım var. Yanımdan geçenler biraz garip gözlerle bakıyorlar.
Karşısında oldukları teknoloji değil de… Bilemedim ki. Neyse…
Biz görgüsüz görgüsüz tuşlamaya devam ediyoruz. Ben bu yazma fiilinin adını tuşlama koydum. Gayet oturaklı oldu. Malum tuşlarla yazılıyor. Sonuçta tuşluyorsun…
Konya ahval ve şerait bakımından son derece münezzeh.
Her şey tıkırında. Nüfus biraz eksilmiş gibi, ama onu da yurt dışı göçü dengeliyor. Çarşı Pazar biraz pahalıca geldi gözüme.
Misal Pierre Cardin pantolon 120 YTL. Karşıda Becon var. Biraz kaliteden taviz verirseniz 50 YTL’ye kadar düşüyor. Ha yok olmadı derseniz Demirci iş merkezinde 15 YTL’ye pantolon olduğunu gördüm.
Malum ev Konya’da değil. Haliyle ya otelde yiyeceğiz yemekleri, ya lokantada.
Lokantada yiyince ucuz oluyor. Etli ekmeğin okkası 4 YTL’den başlıyor. Çok gezdim ama bi bamya çorbası bulamadım. Artık pazarı bekleyeceğim düğün pilavı çıksın ki damağım şenlensin.
Yollar beni çok rezil etti bu sefer. Alışkanlık olmuş hep tünelin üstünden gidiyorum.
Ankara’da genelde tüneller girdiği yerin karşısından çıkıyor. Ancak Konya farklı. Tünele girince ucunun nereden çıktığını kestiremediğimden ben üstten geçmeyi uygun görüyorum. Ancak o da hep yanlış oluyor. Konya hızlı büyüyor. Büyükşehir çalışıyor.
Favori mekanım Kule Site söyleyeyim. Benim öğrenciliğim zamanında Afra pek bir makbul idi. Kimi arasanız orda. Şimdi alternatif çoğalmış.
Akşamları yine Osmanlı nargile uğrak yerim. Ders veriyorum cemaate. Nargile içerken nasıl ibadet edilir. Basit ama öğrenmek isteyen mektebe kaydolsun. Öyle her bilgiyi bedavadan veremem, gücenmeyin boşa.
Etraf bayram havası. Bayraklar rengarenk. Yalnız iç içe geçmiş. Kim nerde fark edilmiyor.
Şenlikli bir hava kattığından kim kimin bayrağı pek oralı olmuyorum. Daha çok renklerine bakıyorum.
Herkes siyaset konuşuyor. Kule Site de akşam yemeği yiyorum misal şu anda. Etli ekmekten sıkılıp bıçak arasına dadanmışım.
Yan masada iki kız bir oğlan. Kendilerince siyasi çıkarımlar ve tespitler yapıyor.
Birisi diyor kızlardan. “Erdoğan’ı çok karizmatik buluyorum. O yüzden ona vereceğim.”
Öbürü tamamlıyor. “Hakikaten karizmatik. Böyle bide kabadayı havası var.”
İcraatlar diyeceğim ama bir laf ederler bozulurum diye dinlemede kalıyorum.
Çocukların Baykal değerlendirmesi beni tebessüm ettiriyor. “almış eline okları ha bire birilerine batırıp duruyor” çok değil de komik sonuçta.
Bahçeli pek sempatik değil sanırım.
“Ne o öyle bağıra bağıra konuşuyor. İnsan ürküyor valla. Hem koskoca lider neden hep kağıttan okuyor. Kendi hiçbir şey konuşamaz mı?”
Gençler siyasetten anlıyor mu bilmem.
Ben yarın Ankara’ya döneceğim. Konya’yı özlemişim bu 5 gün iyi geldi. Birde deniz olsa kral bir memleket haberiniz olsun. Sağlıcakla…
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )