|
|
|
Bir seçimi daha geride bıraktık. Seçim sonuçlarından çıkan en önemli tablo AK Parti’nin aldığı oylardan daha çok Türkiye’yi yönetenlerin, yazarçizer tayfasının ve kimi grupların milletine ne kadar uzak olduğu gerçeğiydi.
Halkına yabancı, Türkiye’yi yalnızca kendi elit çevrelerinden ibaret görenlerin, çok çok uzaktan küçümser gözlerle baktıkları bu millet nedense onlarla aynı görüşü paylaşmadı.
Ne toplum mühendislerinin ülkeyi farklı bir atmosfere sürükleme çabaları işe yaradı nede taraflı yaptırdıkları anketleri insanları yönlendirebildi.
Bu seçim her kesime iyi bir cevap oldu. Kendi dünyalarında olayları değerlendirirken tüm Türkiye’yi görmezden gelerek yorum yapan ve öngörüde bulunan ülkemizin entelektüel camiasının aslında bizlere ne kadar da yabancı olduğu ortaya çıktı.
Özellikle ulusal basının duayenleri kabul edilen yılların tecrübeli isimleri o iddialı yazılarını bugün örtme telaşındalar.Türkiye gündemine yön veren analizleri ve tespitleriyle bizlere ışık tutan(!) yazarlarımız şimdilerde kendilerini temize çıkarmak için uğraşıyor. Seçim öncesi ve seçim ardı değerlendirmelerine baktığımda bir insan ancak bu kadar çabuk dönebilir diyorum.
Gerçi seçim ardı da MHP’yi cumhurbaşkanlığı sürecinde kışkırtma çabaları ve orduyu kendilerince göreve çağırma taktikleri de oldu ama yaptıkları ters tepince bekle gör politikasıyla birbirleriyle uğraşma telaşına düştüler.
Eh bazı yüreklileri çıkıp biz bu milleti tanımıyoruz deme cesareti gösterirken bir çoğu tabiri yerindeyse çamura yatarak geçmiş söylemler kendilerine ait değilmiş gibi hala halkı kandırma peşindeler. Hadi onlar neyse de bir de kendi milletini küçümseyenler bu ülkede yaşadıkları halde bu ülke halkına hakarete varan kelimelerle aşağılayanlar var ki bu kişileri tabir edecek kelime bulmak da zorlanıyorum.
Acaba hiç düşünmezler mi ki yazdıkları gazetelerini alan, telaffuz etmekte dahi zorlanılan astronomik ücretlerini borçlu oldukları insanlar başka bir ülkede mi yaşıyor ki bu kadar rahat hakaret edebiliyorlar?.
Onların mantığıyla bakmaya çalışırsak eh nede olsa haklılar tabii. Sinirliler öfkeliler bu yobaz ve gerici çağdaşlıktan nasibini almamış millete.. Ne yazarlarsa yazsınlar bu halk gözleri açılmayacak kadar cahil, göbeğini kaşıyan, kültürsüz bir millet. Bazıları bu durumu kabullenerek kendilerince önemli bir gerçeğin altını çiziyor ve ahlar vahlar içerisinde yazık ki bu ülkede yaşadıklarına pişman olduklarını ve ne yaparlarsa yapsınlar bu cahil milletin değişmeyeceğini söylüyorlar.
Şaraptan anlamayan, çok fazla kitap okumayan, düzenli olarak yurt dışına gitmeyen, bırakın başka bir yabancı dil bilmeyi doğru düzgün Türkçe bile konuşamayanların entelektüel bir gözle yazılan yazılardaki derin anlamları çözerek gerçeği görmelerini beklemek hataymış.
Birde bu aydın yazarlarımızın çok klasik söylemleri vardır. “Bu yalnızca bizim ülkemizde böyle. Avrupa’da şöyle Amerika’da böyle” diyerek ne kadar da cahil bulurlar insanlarımızı. Aslında fark etmezler yada fark etmek istemezler ki kimse onları tutmuyor. Hiç dönmemek üzere bizlere de büyük bir iyilik yaparak güle güle gidebilirler.
Bir bölümünde ise hala bir kabullenmemişlik var ve hakaretin dozunu gittikçe arttırıyorlar. Suçu nedense kendilerinde aramıyorlar. Nede olsa çok bilgililer ve hata yapmazlar ya…
Kendi demeçlerini kapatacak ve kamuoyu dikkatini başka tarafa çekecek tabiri yerindeyse günah keçisi ilan edilecek isim olarak da Deniz Baykal’ı buldular. Geçmişte AK Parti’ye oy verenleri küçümseyenler bugün utanmasalar bu yazıları da Deniz Baykal’ın yazdırdığını iddia edecekler.
Her şey ne kadar açıktı halbuki Onlar yazacaktı çizecekti yeri geldiğinde başbakana, cumhurbaşkanına posta koyacaktı da halk sesini soluğunu çıkarmadan kuzu kuzu izlerinden gidecekti. Yazık ki olmadı.Laf kalabalığından öteye gitmeyen yazılarla bir parça siyasilerden ilgi görseler de halk onları zerre kadar dikkate almadı. Köylüsünden çiftçisine hiç kimse güdülecek koyun olmadığını bir kere daha ispatladı.
Bir önemli ve üzerinde durulması gereken gerçekte de şu: Kendi içinde bile didişerek köşelerinde ya Avrupa seyahatlerini anlatan ya da birbirlerini eleştiren sevgili yazarlarımız kimin için yazıyorlar niye yazıyorlar?.
Ağızları açıldığında da köşe yazarlarının fazla okunmamasından şikayetçi oluyorlar. Ne veriyorlar ki insanlara okunmasını bekliyorlar. Merak ediyorum o çok çok derin adı basın tarihine altın harflerle yazılmış kaç yazarımız ekmeğin fiyatını biliyor. Daha neler demeyin nede olsa onlar ülke gerçekleriyle o kadar meşguller ki bunları düşünmeye vakitleri eminim yoktur.
Seçim sonuçlarının önemli bir tarafı da halkın nabzını tuttuğu kabul edilen anketlerin de aslında gerçeği yansıtmadığının ispatlanmış olmasıydı. Bir çok şirket tarafından yapılan ve her bir açıklamada üzerinde günlerce tartışılan anketlerde pek güvenilir değilmiş. En son KONDA tarafından yapılan ve nerdeyse tüm yazar çizer tayfası tarafından linç girişimine maruz kalan anket sonuçları gerçeğe en yakın olandı. Bugün KONDA’yı küçümseyenler özür dileme sırasına girdiler.
Umarım bu yaşananlar medyanın şişirmesiyle iyice coşan bu yazarlarımıza iyi bir cevap olur. Halkın arasına inerek aslında nerede yaşadıklarını fark ederler. Yapılan tartışmalar bu konunun daha çok uzayacağını gösteriyor. Kim ders alır kim almaz bilinmez ama bu halk hak edene hak ettiği cevabı iyi veriyor.
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 3 yorum
yapılmış )
[
2007/09/17 15:22
] |
|
kım ne derse desın bu secımlerı ıkı kısı yonlendırıyor bırı aydın dogan dıgerı fethullah gulen bırı sıyonızmın usagı dıgeerı ıktıdarın her zaman guclunun yanında olan kısı sızlerde bu oyunun ıcındesınız aldanıyorsunuz |
|
|
|
sayın alev hanım sadece ordan eleştirmeyi biliyorsunuz birazda medyanın yani sizleri suçu yokmu hep birilerinin reklamı yokmu |
|
|
[
2007/08/02 18:58
] |
|
tebrik ederim alev hanım
halktan uzak olanların halktan aldığı cevabı net olarak gözler önüne sermişsiniz yazınıza
sadece tabanın değilde tavanın isteklerinin asıl olduğu bu seçimlerde de bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|
|
|