:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Oruç tutuyor musunuz? 
Alev Ayyıldız   ( ayyildizalev@gmail.com )

İnanmanın en güzel tarafıdır ibadet. Âlemlerin hükümdarı Rabbimize bizlere verdiği sonsuz nimetlere karşılık küçük de olsa bir teşekkürdür…

Kul olmanın idrakine varmaktır ibadet. Yer yüzünün en şerefli mahlûkatı olmanın lezzetini sunar insana. Cenabı Allah’ın bizlere bahşettiği akıl ve düşünme yetisiyle ona ulaşmamızdaki en kusursuz köprüdür.
İnsan olmanın en mutlak sırrıdır ibadet. Meleklerden daha yüce makama gelebilmeyi hayal etmek ve inanmanın verdiği sonsuz mutlulukla hayatına devam etmek…

İbadet ve inanmayı hangi sözcüklerle ifade etmeye çalışırsak çalışalım tam anlamıyla aktarmak mümkün değil. Sözcüklerin bittiği anda kelimelerin tükendiği yerde hisler, yalnızca gönül diliyle anlatılacaktır nede olsa…

Anlamındaki derinliğin zıttına yazık ki nefsi isteklerin yanında insanoğluna ne kadar da zor gelmiştir ibadet. Saatlerimizi gereksiz uğraşlarla doldurmak gözümüzde büyümez de, Rabbimizin huzurunda ona secde etmek , onu düşünerek bir iyilik yapmak yada kul olmanın verdiği sorumlulukları yerine getirmek ağır bir yükmüş gelir bizlere…

Farkına varmayız ki insanoğluna bahşedilen her şey de olduğu gibi ibadetler de aslında kulların kendi iyilikleri içindir. Bugün namaz başta olmak üzere bizlere vazife olarak verilen dini sorumluluklarımızın hatta ettiğimiz duaların bile insan sağlığına iyi geldiği bilim adamları tarafından ispatlanmıştır. Dinimizce haram kılınanlarda bile kul için faydalı olanın inceliği mevcuttur.

Mana alemindeki güzelliğini ifade edecek kelimelerin olmadığı, ibadetlerimizin daha coşkulu geçtiği 11 ayın sultanı, zekatı , sadakası, orucu, sahuru,iftar telaşları ve davetleriyle bir Ramazan’ı daha yaşıyoruz.

Bereketin, paylaşmanın ve önemlisi Müslüman olmanın ayrıcalığıdır Ramazan. Şartlar ne olursa olsun umulmadık rızıklar dolar sofralara . Özlem ve sabırsızlıkla çoğumuzun normalde fark edemediği akşam ezanları duyulmak için pencere kenarlarında beklenir. Teravih’e yetişeceklerde tatlı bir telaş başlarken cemaati fazla olamadığından mahzunlaşan camiler bir aylığına da olsa gelen misafirleriyle neşelenir.

Nimete şükrün diğer adıdır Ramazan. Elindekilere ve sahip olduklarını fark etmenin güzelliğidir. Şükürdür, teşekkürdür. Ramazan’ı tatlı bir telaşla bize yaşatan ibadetler arasında en manidarlarından biridir oruç.

Açlığın en güzel hali. Sabrın ve nefisle mücadelenin en güzel şekli…
Bizlere verilen sonsuz nimetleri fark etmeden şükürsüzlükle devam ettiğimiz hayatımızda aslında insanın emrine ve hizmetine sunulan nesnelerin ne kadar özel olduğunu, ne kadar büyük bir sanat eseri olduğunu fark etmemiz sağlayan, hatırlatan bir ayrıcalıktır oruç…

Yalnızca mideler değil, dilimize ve gönlümüze uyguladığımızda gerçek anlamına ulaşmış olan, kul olmanın idrakine varmamıza vesile olan bir araçtır bir sevinçtir oruç…

Çoğunluğumuz tarafından yazık ki anlamına varılmadan gün boyu aç kalmaktan ibaret görülen oruçlar, aynı özünden uzaklıkla yaşanan iftarlarla doluyor. Yalnızca gün boyu açlığın acısını çıkartırcasına yenilen yemek midir iftar?. Düşünüyorum da kaçımızın iftarımızı açarken kuru ekmekle sofra kuranlar hatta onu bulamayanları hatırlarız.

Gün boyu aç kalmış midelerimiz yazık ki açlığı gidermek ve sahurda ne yesem telaşından daha başka düşünceleri aklımıza getiremez. Aç kalmanın yazgı haline geldiği insanlara üzülmek yada sahip olduklarımıza şükretmek için birkaç dakika düşünmek zor gelir ve çiğnemden yutulan lokmalarla gün boyu kalınan açlığın acısı çıkartılırcasına yemekler yenir.

Oruç’un ayrı bir güzelliğidir iftar davetleri. Olmayanla paylaşmak bir vesileyle de olsa bizden daha kötü durumdakilere soframızı açmak kendimizden başkalarının sıkıntılarını bilmek ve yardımcı olmaya çalışmayla gerçekleşmiş olsaydı.

Şöyle bir bakıyorum da misafirlerimize verdiğimiz iftar davetleri bile manidar. Gösteriş olsun diye hazırlanan yemekler ve bizimle aynı imkana sahip misafirler. Nedense aklımıza aşevlerinden aldıklarıyla iftarını açan komşularımız yada okuldan anca dönmüş iftarını çorbayla karşılamaya hazırlanan öğrenciler gelmez.

Ağırladığımız misafirlerimizde nefsimiz gibi büyük olmalı nede olsa. Kendimizden daha az imkanları olana soframızı açmayı düşünmeyiz , yazık ki düşünsek de istemeyiz. Ne mutludur ki Ramazan da evini , rızkını ve gönlünü kendinden daha az imkandakine açanda paylaşanda.
Müslüman olmanın bilincinde olmak sanırım bu ince çizgide başlıyor. Kendi sahip olduğu her nimet i diğer Müslüman kardeşi için istemek de.
İslamiyet’e demokrasi adına saldırıların yapıldığı, Dünya’nın her tarafında Müslümanların şiddet , açlık ve zulüm gördüğü, ülkemizdeyse inanmanın ve imanın kalıplara sığdırılmaya çalışılarak bilen bilmeyen herkesin ahkam kestiği şu ortamda inancımıza layık olabilmek için güzel bir imkan sunan Ramazan’ı yemek ve açlıktan daha başka anlamlarıyla görmeye çalışalım derim.

Genelde uzaktan takdir ettiğimiz ve Allah razı olsun iyi çalışıyorlar dediğimiz yardım kuruluşlarına ve bu bölgeler için çalışan derneklere yapacağınız küçük desteklerle Ramazan’ı daha manidar kılmak elimizde. Hadi bunlara vakit bulamıyorsak iftarda bir değişlik yapıp çocuk esirgeme kurumu yada yaşlılar yurdunda yaşayıp sahipsiz kaldığını düşünen insanlarla bir gün iftar açmayı deneyin derim. Bu önerdiklerimi bırakın ihtiyaç halindeki komşunuzla paylaşacak çorbanız bile yoksa Ramazan’ın hatırı için insanlara daha güler yüzlü ve daha makul davranmak eminim zor olmasa gerek.

Selam vermeye üşendiğimiz ve karşılaşınca göz göze gelmeyi kendimize yük saydığımız komşularımıza , arkadaşlarımıza ve tanıdıklarımıza göstereceğimiz küçük bir gülümseme ve anlayış bile gün boyu aç kalmaktan çok daha anlamlı olan , merhametin ve rahmetin yeryüzünü kuşattığı Ramazanları ve iftarları daha anlamlı kılacaktır.Ramazan’ın ve orucu gerçek manasıyla yaşamanız temennisiyle…

Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 4 yorum yapılmış )

T K.İ [ 2007/09/21 10:07 ]
Ben sizi bu konu hakkında çok mantıklı buluyorum hepimiz aynı şeyi yapıyoruz Gösterişten asla uzak duramıyoruz tebrik ederim sizi Alev hanım bundan sonra yeni bir okuyucunuzda benim artık...
T K.İ [ 2007/09/21 10:06 ]
Ben sizi bu konu hakkında çok mantıklı buluyorum hepimiz aynı şeyi yapıyoruz Gösterişten asla uzak duramıyoruz tebrik ederim sizi Alev hanım bundan sonra yeni bir okuyucunuzda benim artık...
gül [ 2007/09/17 16:32 ]
merhaba alev hanım yazılarını beğenerek okuyorum.konulara bakış açınız ve yaptığınız yorumlar insana dur bir daha düşün dedirtiyor.bu mübarek ayda sorulabilecek en güzel soruyu başlık aldığınız için sağolun.Allah yolunuzu açık etsin hayırlı ramazanlar....
mert [ 2007/09/16 10:21 ]
Oruç tutmaya çalışıyoruz ve görünürde, yani teknik olarak tutuyoruz; ancak onun vaat ettiği ruhsal disiplin ve terbiyeyi yok sayıyoruz. Böylece, akşama kadar aç kalmakla yetindiğimizi düşünüyorum. Bu konuda, daha derin bir çabaya girmemiz dileğiyle...

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.14 -  Anlatma Sanatı
 2009.01.17 -  Bebek katili Mübarek ve Çağın Diğer Firavunları
 2009.01.01 -  İsrail bir terör devletidir
 2008.12.06 -  Nifaka Karşı İnfak Seferberliği
 2008.11.07 -  Edebin Beden Bulmuş Hali
 2008.10.20 -  Söz ve İnsan
 2008.09.27 -  Bayram Tadında Hayatlar
 2008.09.09 -  Ramazan ve Zulüm
 2008.07.31 -  Miraç tadında hayatlar
 2008.06.12 -  Beklemek ve görmek
 2008.05.16 -  Kısa bir mola…
 2008.04.07 -  Tahammülsüzlük, küçümseme ve kibir…
 2008.03.21 -  Kapatma davasının kapattıkları
 2008.02.27 -  Geçmişine sövmeyen bizden değildir!
 2008.02.09 -  Dikkat kara çarşaflılar geliyor!
 2008.01.11 -  Tenleri siyah yürekleri beyaz insanlar
 2008.01.04 -  Noel Bayramları Gelecek mi?
 2007.12.11 -  Nede olsa komplo teorisi!
 2007.12.01 -  OYAK’ın Ermeni Yanlısı Ortağı
 2007.11.14 -  Bir Serdengeçti Vardı…
 2007.10.24 -  Sağ olan vatan, unutulan şehitler
 2007.10.06 -  Hadi İran olamadık bari Malezya’ya benzeyelim
 2007.09.15 -  Oruç tutuyor musunuz?
 2007.08.22 -  Garip Bir Rüya
 2007.07.29 -  Halkını tanımayanlar, aptal yerine koyanlar
 2007.07.17 -  Bilinmeyen şahadetin ardından
 2007.07.09 -  Düşündüren ve güldüren vaatler
 2007.06.12 -  Anıtlarla anılan teröristler ve unutulan şehitler
 2007.05.14 -  Bilinmeyen Menderes’in ardından
 2007.04.30 -  Kerkük’e karşı Cumhurbaşkanlığı süreci
 2007.04.18 -  Açlığın Ölüm Hali!
 2007.04.01 -  Tehlikenin Farkında mısınız?
 2007.03.20 -  Şehitliği Akif ve Çanakkale ruhuyla anlamak
 2007.02.27 -  Sultan Abdülhamid Han’dan Aziz Valentine
 2007.02.03 -  Dilden kötü kokular Ahmet Hakan’la geliyor
 2006.12.29 -  Seninleyiz Banu Avar
 2006.12.13 -  Eğitimde dinsizleşme süreci
 2006.11.23 -  Medeniyet yolunda güzeller geçidi
 2006.11.06 -  Açılın feministler geliyor
 2006.10.10 -  Peygamberimize sevgimiz bu kadarmış
 2006.09.08 -  Kola olmadan ne yaparız!
 2006.07.24 -  Bu veballe nasıl yaşanır?
 2006.07.11 -  İHANETİN BÖYLESİ
 2006.06.28 -  YASTAYIZ
 2006.06.17 -  KORKMAYIN BİZDEN
 2006.06.06 -  Mankurtlaşıyoruz
 2006.05.25 -  Davam Türkistan
 2006.05.17 -  Son rezalet
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com