:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Kadınların cebi neden yoktur 
Mert Aslan   ( altar42@hotmail.com )

Geçen hafta, eski ve yeni versiyon aşkları karşılaştırma ekseninde nisbeten makul bir yaklaşımda bulunmuştuk. Bu hafta ise, o konu ile zayıfça bağlantılı, ancak bütün olarak daha eleştirel tonda bir yazı okuyacaksınız.

Yanılıyorsam, lütfen birileri beni ikaz etsin. Bugün benim görebildiğim kadarıyla, kadınlar beyinsel ve kişisel özellikler listesi açısından kendilerini geliştirme gereksinimini yeteri kadar duymuyorlar. Çünkü, geleceğe ilişkin hayallerini sadece fiziksel varlıkları ile gerçekleştirebileceklerinden emin görünüyorlar. Ünlü Amerikalı yazar bayan Eshter Vilar, genel olarak kadın giysilerinde neden hiç cep bulunmadığını kadınların erkeklerin cebini kullanma alışkanlıkları ile açıklamaktadır. Bu nedenle de, istendik kişisel niteliklerini artırarak cv’lerini iyileştirmek yerine, fiziksel varlıklarını olduğundan çok daha iyi ve farklı göstermeye yarayan estetik cerrahinin yeni operasyonları ve kozmetik endüstrisinin mucizevi ürünleri ile daha fazla ilgilenmektedirler.

Burada, insan soyunun devamı için dişi bedenine karşı erkeklere zaten doğuştan verilmiş olan ilgiyi şiddetlendirmek için kadın doğasında bulunan ikinci bir dürtüden söz etmek zorundayız. Herkes için ortak bir psikolojik gereksinim olan “beğenilme arzusu” erkeklerde olağan bir seyir izlediği halde, bayanlarda tam anlamıyla bir “ilgi odağı olma” çılgınlığına dönüşmektedir… Birbirini besleyen bu iki karşılıklı unsur bir araya geldiğinde ise, kendini sergilemek için fırsat kollayan kadınlar ortaya çıkmaktadır.

Nitekim, bazı araştırmalar bayanların onda dokuz gibi bir oranda çıplak poz vermekten kayda değer bir haz aldıklarını ortaya koymaktadır. Bütün bu çabalar, erkeklerin şehevi ilgisinin, diğer bayanların ise imrenme dolu gözlerinin merkezinde olmaktan alınan ruhsal bir hazzın yanı sıra, güvenli bir yuvada en seçkin erkeğin genlerinden gelecek güzel çocuklara sahip olma amacına da hizmet ederler.

Bu yüzden, onlar için fiziksel görünüm yaşamsal düzeyde önemlidir. Zaten, hiç kimse mükemmel bir ambalajın içinde kötü bir ürün olduğunu düşünemez…

Peki ya, bu tarzı seçmede onların tümüyle haksız olduğunu söyleyebilir miyiz? Doğrusunu isterseniz, toplumsal bir varlık olarak pek çok şeyi kendi istem gücümüzle seçmeyiz. Genellikle, yalnızca seçmek zorunda kalırız. Kendi isteğimiz ve gönlümüzle yaptığımızı sandığımız birçok tercih de buna dahildir. Çünkü, reel çevresel koşullarımız düşünme ve duygulanma biçimlerimizi o tercihleri yapmamız doğrultusunda oluşturmuştur.

Örneğin, Rönesans dönemine ait tablolara bakarsanız, o dönemde biraz tombul, hatta şişman kadınların revaçta olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz; oysa bugün, sıfır olmasa da sıfıra yakın beden ölçüsünde olmak kadın güzelliğinin olmazsa olmaz gereklerinden biri sayılmaktadır. Biraz daha özele inerek etkileşim halinde olduğumuz her şey ve herkesin hayatımızın aldığı şekil açısından bir değişken olduğu göz önüne alındığında, ayrıca geleneksel kültürün etkisi altındaki erkeklerin kadınlardaki bu tuhaf bakış açısının oluşumuna önemli bir katkıda bulunduğunu da söylememiz gerekir.

Demek istediğim, kadınlardaki bu tipik yöneliş temelde karşı cinslerin genetik kodları ile ilintili olmakla beraber, kendi içinde biraz da geleneksel bir budalalığı barındırmaktadır. Bayanlardaki bu mankutlaştırıcı tutumu tetikleyen en belirgin etmenlerden birisi de, erkeklerin güzel bir kadın ambalajı karşısında sergiledikleri ahmakça sırnaşmalardır. Bir anlamda, söz konusu kadınsal davranış tamamen olmasa da önemli oranda erkeklerin eseridir. Gurur duyarak değil, ama kınayarak dile getirmek gibi ikinci bir hata ile taçlandırdıkları kendi eserleri… Zira, genel olarak erkekler iflah olmaz libidolarının da sevkiyle, kadınlarda fiziksel güzelliği birinci sıraya koymaktan kendilerini alamazlar.

Böylece, çoklukla güzel kadınlar kişilik testinden sınava bile girmeden geçmiş olurlar; oysa ki güzel bir bayan olmanın bizzat kendisi, kaliteli, gelişmiş bir kişilik sahibi olma gereksinimi duymanın önündeki en sarp engellerden birine dönüşmektedir. Bir bayanın dikkat çekici düzeyde güzel olması onun etrafında o kadar yoğun bir ilgi trafiği oluşturur ki, kendi çapında bir şöhretin zevki ile başı dönmeye başlar ve belli bir noktadan itibaren, tek başına güzelliğin kendisi için yeterli bir değer olduğu ve fazladan herhangi bir erdem ve meziyete sahip olmasına gerek olmadığı yanılsaması bilinçaltına sere serpe yerleşir.

Güzelliğinden yararlanmak, yaşamdaki temel varoluş biçimi haline gelir. Ne var ki, bu güzel bayanların zeka veya kişilik testine diğerlerinden daha fazla ihtiyaçları olabileceği olasılığının göz ardı edilmesinin ilişkilerde son derece sakıncalı ve tehlikeli sonuçlar doğuracağı da kolaylıkla öngörülebilir. Anlaşılan, bu bütünüyle kadının suçu değildir. Hissedilir ölçüde keyif verici bir baskıyla öğretilmiş bir yargıdır. Nihayet, bunun da iktisat biliminin arz-talep kuralları içinde işleyen bir olgu olduğu yeterince açıktır.

Beri yandan, sözünü ettiğimiz bayan tipinin tümüyle masum olduğu da söylenemez. Çünkü, o da bir insandır ve aptallık da, kişiliksizlik de, çıkarcılık veya bedenini sömürme alışkanlığı da asil ve kusursuz çizgilerle tasarlanmış olan insan soyunun üzerinde hiç şık durmamaktadır. Hele evlilik gibi uzun dönemli, hatta ömürlük ilişkilerde çekilir çile değildir… O halde, mutlu bir evlilik için iki güzelliği birden kendinde toplamış “mükemmel karışım” bir bayan bulmak gerektiği düşünülebilir.

Haklısınız. Romantik aşk filmlerinde ve romanlarda resmedilen güzel, zeki, sadık, özgecil, cazip karakterli, artı romantik sevgiyi bilen kadın tiplemesine ve tümüyle pembe renkli kadın-erkek birliktelikleri veya evliliklere bakarsanız, bunu mutlaka yapmalısınız! Doğrusu, kulağa çok hoş geliyor! Ama, ortada küçük bir sorun var: Sinema filmleri ve kitaplar, o tatlı kadınların nerede ve hangi çağda yaşadıklarını hiç söylemiyorlar…

Unutulmuş bir not: Bundan böyle, düzenli olarak her pazartesi günü yeni bir yazı ile karşınızda olacağım. Fikirlerimizi dostça bölüşmek dileğiyle…
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 14 yorum yapılmış )

kumsal [ 2007/11/17 11:26 ]
sizde biliyorsunuzki kadını fıtraten allah ertkekten çok farklı yaratmıştır ..günümüz toplumun da vazifelerin unutlması kadınların suçu değil bu suça teşfikten erkeler sorumludur yani kadını evsiz evi akdınsız bırakıp çalışmaya mahkumeden erkekler reklamlarda dahi obje oalrak hep kadını kulanan erkelr üstelik onları bu kdar maskelemiş erkekler şimdide bu maske uymadı hadi sil baştan değiştirelim şu kadınları yeni reform yapalım olmadı mı diyorlar acaba bu güne kadar biz hep size uyduk gelin erkek dostlarımız birazda siz bize uyun nedersiniz o zman haksızlıkolammış olur ...aslında sinnetlerde ve kur'an-ı kerim'de bu konu yeterince açıklanmıştır fakat çarpıtan biziz sanırım .herkes vazifesini unuttu bence.
Tülay LALE [ 2007/10/18 13:54 ]
Dedikleriniz doğru ancak bu türün çoğalmasındaki en büyük etken yine ne yazık ki sizin hemcinsleriniz. Kadını sadece cinsel obje olarak görmenin dışına çıkamamaları. Kadını hayatını paylaşacağı, akıl danışacağı birisi olarak görmektense etrafındakilere hava atmak için kullanıyorsa SORUN BURDA...
Ayrıca affınıza sığınarak birşey isteyeceğim sizden bu yazınızın devamı niteliğinde hemcinslerinizin sebep olduğu bu durumu yazarsanız beni çok memnun edeceksiniz. şimdiden teşekkürler...
ayşegül [ 2007/10/12 23:09 ]
Neden yoktur biliyor musunuz?Evrenin odak noktasının erkekler olmasındandır.Bazı kadınlar bunu çözmüştür.Güzellikleriyle cazibeleriyle çalışmadan yaşayabileceklerinin farkındadırlar..Çünkü bu onlar için hayata tutanma yoludur.Bu, kadını kendine göre konumlandıran erkeğin yol açtığı bir durumdur.kadının kafasını içiyle ilgilenmeyen erkek o zaman bu duruma da katlanmak durumdadır.
Güçlü kadınları kim sever ki değil mi?!.Kadınlar da zayıf olmanın getirdiği dayanılımaz gücü seçer.En basit yol da külkedisi olmaktır.Kadınlar da yaşadıkları bu kül kedisi sendromunun bedellerini de öderler fazlasıyla…Külkedisi sendromu yaşayan kadının başarılı olması için de zayıf erkek gereklidir..Sahip çıkmak,alış-verişe götürmek,dolaştırmaya çıkarmak,karnını doyurmak…egosunu cilalar erkeğin.hoşuna gider bu durum.Kadın da bunu akıllıca ve de kurnazca kullanır.Zayıf olmakla hayatlarının masala dönüşüceğini sanır bu kadınlar.İşte bu yüzdendir ki sabah programlarında bunca ezik kadın var.Bedel ödeyeceklerini sanmadan şuursuzca yaşamışlardır çünkü.Ama bütün masallar mutlu bitmez.Asıl sorun da ilişkinin bitmesiyle başlar.
Genetik kodlar demişsiniz.Peki daha iyi ok atayım diye sağ göğsünü kesen ve gözünden bir damla yaş akıtmayan amazon kadınlarının soyu tükendi mi.?Erkekler kendilerini kandırmaya devam edebilirler.Bu kadınlar ne kadar edilgen olurlarsa o denli sevilebileceklerini bilirler.burda edilgen ve etken kimdir karışmaktadır o ayrı.
Bir gerçek de vardır ki günümüz külkedileri erkeğinin kendisini sinderalla dönüştüremeyeceğini anladığında terk ediyor masalı, prensi özgürlüğünü kullanarak.çünkü biliyor ki prensçilik oynamaya hazır olan çok.hem özgür hem de bakıma muhtaç olmak.sanki paradoks gibi.Değil aslında; kadınlar oyunu hep kendi sahalarına çekmeyi başarıyorlar sonuçta.yöneten de o, bile isteye yönetilen de o.demem o ki artık külkedileri de değişti.bundan sonra erkekler daha dikkatli olmak zorunda.
LATİFE [ 2007/10/08 16:25 ]
HOCAM DİYORUM Kİ BİR DE HEM CİNSİNİZİN MODEL ŞAHSİYETLERİNE YÖNELİK Bİ ELEŞTİRİ YAZSANIZ NASIL OLURDU :-)
[ 2007/10/05 22:03 ]
Bütün insanlarda olduğu gibi beğenilme arzusu kadınlarda da vardır.sizin de belirtiğiniz gibi olayı genelde çoğu abartır ve aşırıya kaçar.yazılarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz.
GülsüM [ 2007/10/02 23:09 ]
Bu arada deminki yorumu ben yazmıştım. Adımı yazmadığımı ne yazık fark etmemişim. Sevgilerle:)
[ 2007/10/01 22:27 ]
Merhaba çok çok sevgili Mert hocam:) Öncelikle hayırlı olsun diyorum... Ve ben de yorum ekliyorum. Sizin de dediğiniz gibi (açık olacağım) kendini dev aynasında gören bayanlar var, hatta bunları gördüğümde bayan olduğumdan utanıyorum! Akıl kıyaslamaya kalksak solda sıfır kalacağına inandığım çoook çook bayan var ve güzelliğine öylesine bi dalmış ki ne kadar basitleştiğinin farkında bile olmuyor nedense:D Ama bence bu bayanlar bundan tek başlarına sorumlu değiller. Üzülerek söylüyorum ki onları bu hale getiren karşı cinsin gereğinden fazla ilgisidir. Her zaman savunduğum ise şudur ki bazı kendini bilmezler yüzünden tüm bayanlara kıymayalım:)
[ 2007/10/01 10:54 ]
Sevgili SİMAY... Öncelikle, demokratik katılımınız için teşekkür ederim. Kadınların çanta taşıdığını ben de biliyorum. Sizi, tenzih ederim; ama sorun, moderniteyi fanatikçe sahiplenen kadınların bile, iş hesap ödemeye geldiği zaman ''Hesabı erkek adam öder'' diyerek ateşli bir gelenek taraftarına dönüşüyor olmalarıdır. Dikkat ederseniz, bu konularda yazarken ''genellikle, çoklukla, çoğu kez'' vb ifadelere sıkça başvurmak zorunda kalıyorum. Bunun anlamı, '% 70-80 oranında bu böyledir' demektir. Diğerlerini ayırıyorum. Umarım, siz de tezlerime bir istisnasınızdır. Saygılar sunarım... Mert ASLAN
simay [ 2007/10/01 03:05 ]
cevap çok basit. kadınların çanta taşıma alışkanlıkları var, erkeklerin ceplerini kullanmaları gerekmiyor bu yüzden de... umarım bundan sonraki yazılarınızda bu kadar acımasız genellemeler yapmazsınız.
simay [ 2007/10/01 03:04 ]
cevap çok basit. kadınların çanta taşıma alışkanlıkları var, erkeklerin ceplerini kullanmaları gerekmiyor bu yüzden de... umarım bundan sonraki yazılarınızda bu kadar acımasız genellemeler yapmazsınız.
Smn_pzri [ 2007/09/29 17:06 ]
sevğili mert arslan ne kadar çok doğru demişsin yazılarında.... buna katılmamak elde değil zamane insanlarını düşündüğümüzde daha çok ilerlemek yerine kendimizi hem bu dünya hem ahiret için geliştirmek yerine hayvani duygu ve şehvetlere kapılarak neler yaptığımızın farkında değiliz umarım bu yazınızdan ki okurlarsa insanlar çok şey çıkarır ve yaptıklarının farkına varırlar... yazılarınızı takip ediyor ve hayatta başarılar diliyoruz sizi her zaman görmek isteriz... sevğilerimizle
Smn_pzri [ 2007/09/29 17:05 ]
sevğili mert arslan ne kadar çok doğru demişsin yazılarında.... buna katılmamak elde değil zamane insanlarını düşündüğümüzde daha çok ilerlemek yerine kendimizi hem bu dünya hem ahiret için geliştirmek yerine hayvani duygu ve şehvetlere kapılarak neler yaptığımızın farkında değiliz umarım bu yazınızdan ki okurlarsa insanlar çok şey çıkarır ve yaptıklarının farkına varırlar... yazılarınızı takip ediyor ve hayatta başarılar diliyoruz sizi her zaman görmek isteriz... sevğilerimizle
dilemma [ 2007/09/26 16:56 ]
Üzülerek de olsa düsüncelerinize katılıyorum. Bayanlarımızın çoğu böyle ne yazık ki! fiziklerini gelistirmeye verdikleri önemi kendilerini gelistirmeye verseler çok şey degisirdi.
dilemma [ 2007/09/26 16:48 ]
Üzülerek de olsa düsüncelerinize katılıyorum.Bayanlarımızın çoğu böyle ne yazık ki! Keşke fiziklerine verdikleri önemi kendilerini geliştirmeye de verseler.

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.16 -  Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
 2009.02.10 -  Kadının Mahremiyet Evi
 2009.02.02 -  Öğrenmenin dayanılmaz tadı
 2009.01.26 -  Hadis tercümesinde taşralı ağzı
 2009.01.17 -  Bilin bakalım! Erkekler insan mıdır, bankomat mıdır?
 2009.01.12 -  Ergenekon dalgalarında kısa bir sörf
 2009.01.05 -  Kadınlar iletişim beceriksizi mi yoksa?
 2008.12.29 -  Cennetin ve cehennemin fragmanları
 2008.12.23 -  Anti-depresif öneriler
 2008.12.16 -  Sen olmazsan cennet solmaz mı?
 2008.12.07 -  İyilik ve kötülüğün kimyası
 2008.12.01 -  Allah sevgisinde kıskançtır
 2008.11.24 -  Yazma yetisi üzerine iki çift söz
 2008.11.16 -  Anneler ve sevgililer
 2008.11.11 -  Sırlar harikadır. Ta ki yakalanıncaya kadar…
 2008.11.03 -  Geğiren tanrıçalar
 2008.10.27 -  Masumiyet insana en çok yakışandır
 2008.10.20 -  Demirel: Eski Siyasetin Büyük Mavrası…
 2008.10.13 -  Aldatan Erkeklere Kuşbakışı
 2008.10.08 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.09.29 -  Kadınlık nelere kadirdir!
 2008.09.22 -  İnsanlardan uzaklaştıkça Tanrı’ya mı yaklaşıyoruz?
 2008.09.15 -  Tesettür Kutsal kitabın ne tarafındadır?
 2008.09.08 -  Kutsal gerdek
 2008.09.01 -  Allah’ı Sevme Sanatı
 2008.08.25 -  Hıristiyan Mü’minler
 2008.08.17 -  Tutsaklığı sevmek
 2008.08.10 -  Dilek Tepesi
 2008.07.27 -  Bir çiçekle de bahar olurmuş
 2008.07.15 -  Dante Beatrice’e kavuşsaydı…
 2008.07.07 -  NLP’den ışıltılı kareler (2)
 2008.06.30 -  Karanlık mağaraların zavallı yarasaları
 2008.06.23 -  NLP'den ışıltılı kareler (1)
 2008.06.14 -  Cennette kadın figürü
 2008.06.08 -  "Yürek Acısı"
 2008.06.02 -  Erkeği tutmak kolay mı sanırsınız?
 2008.05.24 -  Her ölüm vakitsizdir
 2008.05.14 -  Reinkarnasyon
 2008.05.05 -  Kölenin öyküsü
 2008.04.28 -  İlahiyatçılar Hz.Muhammed'ten daha mı iyi biliyor?
 2008.04.21 -  Kadınlar cennetine hoşgeldiniz!
 2008.04.15 -   Biraz daha episteme,biraz daha özlem...
 2008.04.07 -  Bir kibir abidesine
 2008.03.31 -  Kadınlar erkekten ne duymak ister?
 2008.03.24 -  Repertuarımdaki üç kırık hayat
 2008.03.16 -  Kadınlarla hala tartışıyor musunuz?
 2008.03.10 -  Yoksa bu bir rüya mıydı?
 2008.03.02 -  Kadınlar ve tapınaklar
 2008.02.24 -  Hiç kimsenin kadınları
 2008.02.17 -  Ölüden isteme ile diriden istemenin farkını rica edeyim
 2008.02.12 -  Tanrı'nın yeryüzündeki başyapıtı üzerine
 2008.02.05 -  Sıradan ve yüce, yakışıklı ve bayağı
 2008.01.28 -  İdeolojik ve toplumsal baskıya karşı bireysellik
 2008.01.24 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.01.21 -  Nietzsche, Marks veya Tanrı’ya Küsmek
 2008.01.14 -  Yoksa bu fakiri aşktan bihaber mi sanırsınız?
 2008.01.07 -  Kadınınıza yüreğinizle dokundunuz mu hiç?
 2007.12.31 -  Dört Kitaba Sığmazsan, Sen Ne İşe Yararsın?!
 2007.12.24 -  Kadınların Gizli Dünyası Üzerine
 2007.12.16 -  Sosyal Demokratların Reel Politik Dramı
 2007.12.10 -  “En yakın dostum katilim olur mu?”
 2007.12.03 -  İnin O Şatodan Aşağıya!
 2007.11.26 -  “Çift Gerektirmeli Bir Tanrısal Adalet Sarmalı” -Özeleştirel bir yaklaşım-
 2007.11.18 -  Müslümana Sopa Caiz midir?
 2007.11.11 -  Sevgili Erkekler! Türk Kadınları Size Hiç Bakmıyor mu?
 2007.11.05 -   “Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı”
 2007.10.29 -  Kahrolsun PKK veya kötü reklam yoktur
 2007.10.22 -  Barda oturan adamın düşleri
 2007.10.15 -  “Feminizm gerçekten feminin (dişil) bir akım mıdır?”
 2007.10.08 -   “Model Türkiye’yi görmek ya da görmemek”
 2007.10.01 -  “Aldatılan Adamın Komedyası”
 2007.09.24 -  Kadınların cebi neden yoktur
 2007.09.20 -  Benim adım aşk
 2007.09.17 -  Herkese merhaba!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com