Benim sizlerden farkım, yaşayıp gördüklerimi ve gözlemlerimi yazıya döküyor olmak. Beni okuyanlar içinde benden çok daha gerçekçi gözlemler yapanlar olduğu gibi, kalem oynatmaya kalktığında da yine benden fersah fersah güzel yazanlar çıkacağını biliyorum. Benim şansım, şurada kendime bir köşe bulmuş ve yazmaya çalışıyor olmamdan başka bir şey değildir.
Şimdi uzaklarda olan Mevlüt Mercan’ın, “Otursam ben de senin yazdıklarını yazarım!” saptamasını aklımda tutmaya çalıştığım da unutulmasın.
Üstatların burun kıvırdığını görür gibiyim ya, bir görüşe göre okuyana, “Bunu ben de yazarım!” dedirten yazı makbuldür.
Geçelim!
Ne diyorduk? Şurada bir köşe bulmuşum yazıyorum.
Girizgâh sizi yanıltmasın, ey okur! Konumuz ne siz ne ben ne de yazı üzerinedir.
Hem ben ki akıl veren yazar ve yazıları sevmem. Onun için sevimsiz düşmek de istemem. Rahmetli ninemin, “Uşuğum, bir tek akıllara nazar değmez, çünkü herkes kendi aklını beğenir” ninesözünü de sık sık kendime hatırlatanım.
Hepimizin çevresinde olan malum bir insan tipinin tarifini yapmak istiyorum.
Nevi şahsına münhasır olmayan, ağzıyla kuş tutsa -benim tabirimle- hep bir gömlek eksik olan insan modelidir kalemime dolayacağım.
Sığ veya derin, birkaç örnekle bu insan modelini tarif etmeye çalışayım.
Kütahya Hava Er Eğitim Tugayı’nda çavuş talimgâhındayız. Yüz yirmi kişilik bölüğün en çok dayak yiyeni K....’li Mustafa isimli bir arkadaşımız. O Mustafa ki, çavuş oluşumuzdan sonra koca Tugayda –sağlam- dayak atmasıyla haklı bir ün kazanandır.
Sanırım bu model insanımızın metabolizması, aldığını hiçbir hazmetme, öğütme ve değerlendirme işlemlerine tabi tutmadan aldığı gibi dışarıya, sosyal hayata yansıtma kuralı üzerine işlemektedir..
Örneklemeye ve yazmaya devam edelim.
Malcom X, siyah ırkın davasınıı savunur gözükürken, egemenlerin değirmenine su taşıyan lider bozuntusu için şunları söylüyordu: “Bunlar bekçi köpekleridir, kendileri için değil sahipleri için havlarlar!”
Bu tanıma ayrıca dipnot düşmeye gerek yoktur. Tanım apaçıktır.
Arafta ve kendileri olamadan yaşayan insanlardır bunlar. Güneşe çıkamazlar. Hayatlarının hiçbir döneminde, hiçbir kuralı yıkma ve gemileri yakma cesareti göstermeyen korkak tiplerdir. Sessizce ve renksiz bir şekilde ilerlerler ve vardıkları nokta hep gridir.
Bir dönem beraber çalışma mutluluğunu tattığım A.Halik Çimen bu tipler için şöyle derdi: “Biz bunlara şehirde dolaşan inekler diyoruz. Ne saf ve erdemli köylü kalabilir ne de adam gibi şehirli olabilir bunlar.
El hak doğrudur üstadım!
Geçim ve maişet dünyasıdır, işsiz ve naçar kalırız. Zebun düşebiliriz. Doğaldır ki iş bulmak için bazı kapıları tıklatırız. Ancak bu kapı tıklatmalar sulu-sepken, salya-sümük ve yalakalık olmaya başladığında işin rengi değişir. Biz iş arayan değil sahibimiz adına havlamak isteyenizdir artık!
İşte bu-şu-o tipler zaman zaman o kadar eğilirler ki kıçları başlarından yüksekte olur. Etek öpmenin, siftinmenin adı maslahattır artık.
Altan alta hep hissedilen kompleksli davranışların sahibidir modelimiz. Hatta denilebilir ki bulundukları makam ve mevkide emir verdiklerinden bile –adamlık olarak- daha aşağıda dururlar.
Dedim ya, ağzınla kuş tutsa, bir gömlek eksiktir!
Bu –gömlek eksikliğini- de en çok kendi bilir.
Pahalı gömlekler giymesinin sebebi de budur!
Deve desen deve değil, kuştur yük taşımaz, uç desen uçamaz, deve uçar mı?
Yani devekuşu.
Sanır ki kimseler görmüyor –bilmiyor, farkında değil- kendinin.
Vefanın izine rastlanmaz bu model insan tipinde.
Yanlış! Vefayı başkalarından, kendi makam ve mevkilerinin yükselmesi için bekler ve geçiş dönemlerinde en iyi arkadaşınız olurlar. Siz de yersiniz!
Diğer insanlarda sadelik ve gurur olan vasıflar, bu tip insanlarda ciladan ibaret ve yapmacık durur.
Giyimleri düzgün lakin gönülleri tığ teberdir.
Sahte ve etiketten ibaret şerefleri ile yapayalnız kalmaya mahkûm ve aslında acınacak insanlardır bunlar.
Gölgede duranın gölgesi olmaz!
Kızım sana söylüyorum, gelinim duyuyor musun?
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 4 yorum
yapılmış )
milat
[
2007/11/03 15:59
] |
|
Memduh Bey, hala söyleyenler cephesindesiniz siz. oysa bir sükutun beşiğini sallaya sallaya rüyasına varılacak ne çok diyar olduğunu da iyi bilirsiniz. Hiç kimse düşünü görmediği renklerden bir ibrişim yapamıyor, olsa dahi ne bir uçurtmaya püsküllü kuyruk oluyor ondan ne de bir küçük kızın saçlarına kurdele..Düş görmeyi unutalı gelmiş olabilir mi başımıza bunca şey, bunca talan, bunca yağması kalplerin..
Memduh Bey, seslendikleriniz, sizin ''düş''ünüze sahip çıkmak için gerekirse ''ses''inizi bile feda edebileceğinizi anlayacak kadar akıllı ve fakat ''düş''ünüzü feda etmenize ''ses''lerinin yetmeyeceğini kavrayamayacak kadar budaladırlar.
Sol yanınız kuvvetle çarpıyor değil mi? Mühim olan bu, gerisi iyilik güzellik...
|
|
|
|
fevkalade güzel bir yazı. tebrik ederim memduh bey. |
|
|
siyah
[
2007/10/30 00:23
] |
|
Ben seni bazen özgürlüğüne gün sayan mahpuslar gibi özleyerek, bazen de bir
gemicinin hercailiğinde seviyorum. |
|
|
siyah
[
2007/10/29 18:50
] |
|
insan kainatın en güzel varlığı.İnsan kainatın en sahtekarı.Keni çıkarı için kendi duru yüreğini bile satmaktan çekinmeyen varlık.İnsan çok bildikçe ukalalaşan ukalalaştıkça güzelliği kaybolan güzel insanlar....Başkasının gömleğini giyen bilgeler!!!... O gömlek size ya bol gelir yada dar...Siz yine bana ve benim gibilerine acıyarak tebessüm edin.Memduh bey ellerinden öpmeyi onur bilirim.
|
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|