Her şeye rağmen Konya’da yaşamak güzel.
Benim delikanlılık gençlik ve orta yaş dönemim Konya dışında geçti.
Bu yüzden Konya’nın dışını içinden çok daha iyi bilirim.
İzmir ve İstanbul yanında Konya’nın esamisi okunur mu demeyin.
Ankara’yı fazla bilmem ama Konya en çok hangi il’e ilçeye benzer denirse;
Bana göre en çok İstanbul’a benzer.
İstanbul’un Fatih ve Aksaray tarafları Konya ile birbirine çok yakın özellikler gösterir.
Konya’nın İstanbul’dan eksik tek yanı elbette insana huzur veren denizinin eksik oluşudur.
Her ikisi de başkentlik yapmış tarihi mekânlar olmasının haklı gururu ile mağrur şehirler.
İstanbul benim sanki bir yanım Konya ise diğer bir yanım.
Ben her iki şehri de çok seviyorum.
Elimde imkânım olsa mevsimleri sıra ile her iki memleketimde yaşamak isterdim.
*
Konya’yı İstanbul gibi güzel kılan şeyler nelerdir sizce.
Tarihi doğal birikimi, havası suyumu yoksa içindekiler mi?
Bence bir şehri yaşanabilir kılan şey dışından ziyade içindekilerdir.
Paris, Roma, New York, Londra, Tokyo Dünyanın en büyük şehirleri olmakla beraber “ruhsuz” şehirler.
Oysa bir Konya’nın Bir İstanbul’un ruhu vardır.
Ruhu olan şehirler ebediyete kadar ruhlarını birlikte taşırlar.
Şehirlere ruhunu veren varlıklar değerler insanlar vardır.
Ben en çok da şehre ruh veren bu manevi ruh dinamiklerini önemserim.
Hz Pir kendi başına bir âlem olmaya kâfi gelir.
*
Her büyük varlığın yetişmesinde olmazsa olmaz denilen kimseler vardır.
Tebrizli Şems Pir için öyledir.
Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat öyledir.
Akşemsettin,Molla Gürani, Fatih için öyledir.
Bu zevat olmasaydı ne Hz. Pir olurdu,ne de Fatih olurdu.
*
Ülkeleri sınırları aşıp tarihe mal olmuş şahısların ardında böylesi eli öpülesi insanlar vardır.
Bu zevatın esamisi dönemlerinde pek fazla bilinmez, ama yetişmesine sebep oldukları büyük insanlar tarihe mal olunca bunlar kendiliğinden gün yüzüne çıkar.
Konya’da işte böylesi insanlardan çokça var.
*
Ben Konya’nın bu yönünü çok seviyorum.
Hem devlete olan yükümlülüklerini verdikleri vergi ile yerine getiriyorlar hem de sosyal sorumluluklarını “veren el alan elden üstündür” düsturu ile geleceğe ve tarihe esamilerini altın harflerle kazıyorlar.
*
Benim kendisi ile yaklaşık 4 yıla yakın birlikte çalışmaktan son derece önemli kazanımlar edindiğim Ali Sürücü bunlardan biridir.
Ne yapmış Ali Sürücü?
Her yıl onlarca genç beyin sahibi fakir fukara çocuğunu kimselerin haberi dahi olmadan yıllardan beri okutmuş, memlekete millete hayırlı bir evlat olmasına vesile olmuştur.
Daha ne yapsın Ali Abi.
*
Bu silsile içinde olduklarını yeni öğrendiğim Özcan Dolapoğlu’nu da belirtmek gerekir.
İşte Konya’yı güzel kılan haslet sahipleri içinde bu kez iki önemli değerli insanı bu vesile ile anmış olduk.
Dilerim diğer insanlarda bu silsile içinde kendilerine bir yer edinir,
“Baki kalan bu kubbede bir hoş sada” bırakırlar.
Sizler iyi ki varsınız.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )
Mustafa Bey, bu yazisiyla birlikte tarihi birikimlere dikkat cekiyor.Belkide ''kizim sana soyliyeyim ,gelinim sen anla ''misali birilerine gonderme yaparken comert insanlara da bir nevi toplum adina tesekkur ediyor.
Eger bu ulkede kriz donemlerinde yagmalamalar olmuyorsa bilinmeli ki toplumun ic dinamiklerinden biri olarak paylasma ve yardimlasma dusuncelerinden kaynaklaniyor.Bu meziyelerin dunya tarafindan yasanilir olmasi eminim ki dunyayi yasanir kilar.