Gülüm.
Sanırım olmayacak, yapamayacağım.
Yazamıyorum.
Öyle uzun uzun metinleri, başlı başına bir şeyler anlatan paragrafları geçtim; cümle kurmak zor geliyor artık.
Bütün sermayesini tüketmiş, müflis esnaflar gibiyim.
Kaçıp saklanmamı kolaylaştıracak sebepler bekliyorum.
Beni saklar mısın?
Gülüm.
Soylu bir sürgün değilim.
Oyunları terk eden, kendi kendiyle geçimsiz ve istikrarsızım.
Mesut ve rahat olmaya elverişli değilim.
Paylaşarak ve severek mutlu olalım diyorum, olmuyor.
Üretmeye dair gayretim cılızlaştı, coşkumun yalnız adı kaldı.
Gülüşüm yorgun, kahkahalarım içimde kuruyor.
Gülüşüm olur musun?
Gülüm.
Sorarsan; bütün insanlar yalan konuşmayarak gerçeği ve adaleti savunur gözükürken uygulamanın tam tersi olması zihin sağlığımı bozuyor.
Yumuşaklığın altında yatan riya, vazgeçmenin ardına gizlenen hınç, aşka dâhil olan nefret neyin nesidir?
İnsanların tutmayacaklarından emin oldukları sözler vermeleri aptallığıma mı delalettir?
Okumalarım düşünme yeteneğimi geliştirirken, kurallar düşündüklerimi hayatıma uygulamama şartını getiriyor.
İnsanlığım en derin yerinden yaralanıyor.
Merhemim olur musun?
Gülüm.
Nereye gizlerler manevi cephanelerini insanlar?
Merhamet ve şefkatin pazarlık sebebi olması alçaklık değil midir?
Ki böylesi alçaklığın sözlüklerde karşılığı var mıdır?
Herkes her şeyi isteyebilir, fakat zulüm istemeye kimsenin hakkı olmamalı değil mi?
Temiz sandığım dillerde leke, dudaklarda çamur izleri.
Saçlarımdan öper misin?
Gülüm.
Öfkem, soğukluğum, özlemim, sevgim, gönlüm ortada.
Sevgimi dillendirdikçe korkum artıyor. Korkaklaşıyorum.
Ankara kocaman bir yaraya dönüşüyor içimde.
Küsmelerim çoğalıyor ve küserek yaşıyorum.
Ben ki “insanlığa çay ısmarlamak” isteyendim.
Ama gel gör ki sana çay ısmarlamaktan yoksunum.
Bana çay ısmarlar mısın?
Gülüm.
Sen, Ebuzer, K.Tuğcu, K.Koyuncu, Ölü Ozanlar Derneği, vefasızlar, çay ikram edip dualarını aldığım çilekeşler, odunu olmayanlar, dağların ardında olanlar, öksüzlere kaftan giydirenler, unutkan yağmur, seni hatırlatan nergis çiçeği, gölgesiz ikindiler… Beni ağlatıyor.
Beni güldürür müsün?
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 5 yorum
yapılmış )
milat
[
2008/01/03 01:11
] |
|
Sözlerine bir lolipop şekeri reklamından apardığı replikten başkaca mukaddime bulamayan çapta yorumcuların bulunduğu adaya tahammülümün tek gerekçesi, olsa olsa yine Memduh Nihat Ada olur! Birine varlığını adayarak onunla özdeşleşmekten, “öteki”lerin de aynı şeye temayül göstermemelerine ilişkin bir ihtarın zerresinin dahi bulunmadığı dileğimi mesajınız sayesinde yeniden gözden geçirdim de, sahiden siz seyr-ü sefer eylemek için sizi daha şok basiretsiz kılacak bir adayı düşünmez miydiniz efendim? Giriş vizeniz için elimden geleni yaparım, okeyto?! |
|
|
|
Umudunu (inancını) kaybedenin başka kaybedecek bir şeyi yoktur...Kaçmak,saklanmak en kolay yoldur;Seven ve sevmeyi bilen için gerçeğe ulaşmak tam inanç ve bilgelikten geçer.
Şiir tadında bir makale kaleme yazmışsınız. okumak bize zevk verdi....SELAM veDUA.... |
|
|
|
Hey milat! Şok şekersin kuzum... O hepimizin memduh nihat adası.memduh nihat adası, kimsenin olamaz, ve o adada da kimse olmasın dileriz...Biz...hepimiz..
okeyto?? |
|
|
é
[
2007/12/31 14:23
] |
|
ve sen yine denendiğinde ve yine kalbin daraldığında ve yine bütün kapılar kapandığında ve yine ne yapman gerektiğini bilmediğinde uzun uzun düşü...ve hatırla yaratanını. ''allah kuluna kafi değil mi?'' [zümer,36] |
|
|
milat
[
2007/12/30 00:35
] |
|
Kabul edersen yalnız ''sen'' olmak isterim Memduh Ada; varlığımı varlığında eriterek ''sen'' olmak!
İster misin? |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|