Geceler sabaha uzak. Geceler, “tilkilerin bakır sıçtıkları kadar soğuk!” Geceler gebe. Geceler içimde hece.
Biliyorum ki uyanıksın ve beni düşünüyorsun.
Gece doğmuşum. Geceyi sarmışlar bana kundak diyerek. Geceler boyu ağlamış ve gecelerden geçerek büyümüşüm.
Gece gündüze örtü, gece gündüze hami, gece gündüze aşık. Gece değil midir, şımarık ve nazlı gündüzü sinesinde dinlendiren.
Geceler yoldu. Geceler yürümekti. Geceler hanımeli kokardı. Çıkmaz sokağınıza çıkıyordu yolum. Gece, mehtaba dönüyordu sen yürürken.
Gece ağlamaktı, kahretmekti, okumaktı ve yazmaktı. Hükmümüz gündüze değil geceye geçiyordu. Kim isterse gece onundu. Gece benimdi. Gece senindi. Gece kahrı, acıyı ve sevgiyi kuşananındı.
Gece alabildiğine zengin ve cömertti. Gece, bilen için hazineydi. Gece bereketti. Gece duanın zirvesiydi.
Gece sarhoşlara köşk, gece meczuplara sığınak, gece âşıklara ümidin sahili olur. Gece ihanet olur, kaybediş olur, zehir olur, zakkum olur. Gündüz bizim değildir ama biz nasıl istiyorsak gece öyle olur.
Gecelerde biriktirdim ve gecelerde sevdim seni. Seni sevdiğim için sevdim geceleri. Ben seni geceleri daha çok sevdim.
Bir gecede büyür insan. Kadını, çiçeği, hasreti ve her şeyi yeniden keşfeder ve yeniden yaşamaya başlarız. Geceyi ateşe veririz özlem dayanılmaz olduğunda.
Sanki bir derenin akışını dinliyorum geceleri. Sanki içli bir çocuk türküsüdür gece. Gece sessizliğin yakın arkadaşıdır ve gece hüznün ikiz kardeşidir. Gurbettir gece.
Günün yorgununu dinlendiren, avutan ve yeni ümitlerle besleyendir gece. İçimiz ve dışımız gece olur. Gece, insanın içine, en içine çekildiği zaman dilimidir. Siyah, geceleri asalet kazanır.
Gündüz sever, gece kucaklaşırız. Gündüz özler, gece kavuşuruz. Gündüz kaybolanı gece bulur da gece kaybolanı yine başka bir gecede buluruz.
Kar, gece yağar. Uzak ve tek kalmış ışıkların ardındaki hayatları merak ederiz uzun gece yolculuklarımızda. Mehtap geceye hastır ve âşıklar gece dile gelir.
Gece konuşmak için susarız gündüzleri. Gecenin dili sessizliğin dilinle aynı kökten beslenir. Nara gecenin külhanbeyi yanı, ağlamaksa gecenin incisidir.
Kadınlar gündüz, erkekler gecedir. Gündüz maskelerle dolaşır gece çıplak kalırız. Asıl yüzümüz gecenin aynasında görülendir.
Gündüz sever gece ihanete uğrarız. Gece gündüzden daha kıskançtır ve zehirler sevenleri.
Gece nadim olandır. Gece pişmanlıktır. Gece vicdan azabıdır. Gece dalgalı ve serin sulara açılmalar gibi sevişmelerdir. Gece korkaklara cesaret, dertlilere ümit, âşıklara hayal verir. Gece umudumuzu mayalar.
Geceler sabaha uzak. Geceler, “tilkilerin bakır sıçtıkları kadar soğuk!” Geceler gebe. Geceler içimde hece.
Biliyorum ki uyanıksın ve beni düşünüyorsun.
* “Tilkilerin bakır…” diye başlayan cümle Nazım Hikmet’ten alınmıştır ve açıklaması da yaklaşık şöyledir: Yerde karın olduğu dondurucu soğuklarda aç kalan tilkilerin bağırsakları kanar ve kanlı dışkıları ay ışığında bakır gibi parlar.