Elimde baklava, Antep fıstığı, Antep ezmesi. Bir hayli doluyum anlayacağınız. E uçak koridoru da dar. Haliyle yan yan girmeye çalışıyorum.
Alışık olmadığımız uygulama. Hosteslerin kapıda durup yolculara hoş geldiniz dediğini bilirim. Fakat bu sefer pilotta hemen VİP’in ö nünde yolcuları karşılıyor.
Uçağa benden önce giren fıstık paketlerini görünce “niye zahmet ettiniz canım” deyiveriyor.
Tabi “ne zahmeti canım lafı mı olur, buyurun” diyorum.
Almam, alırdın muhabbetini çok uzatmıyoruz. Paketlerden birisini kaptan pilota veriyorum.
Sonrasında yerime oturuyorum.
5. sıradayım. Yani ön taraftayım.
Uçak kalkıyor. Önce İstanbul’a, sonra Ankara’ya. Hani aktarmalı dedikleri tarife. Niye Ankara’ya inip Ankara yolcularını indirmezlerse?
Emniyet kemeri ışıkları sönüyor. Aradan bir iki dakika geçiyor geçmiyor. Hostes hanım yanıma geliyor.
- Fıstıklar için teşekkür ederim, dileyin bizden ne dilerseniz… Diyor.
Yanımda ki arkadaşım bir iki dilek tavsiye ediyor, fakat benim aklımda başka bir ley var.
- Kokpitte uçmak istiyorum diyorum.
Hostes hanım, “bu beni aşar, kaptana bir söyleyim.” Diyor.
Hemen ardından kaptan geliyor.
- Kokpitte uçmak istiyor muşsunuz. Buyurun diyor.
Heyecanla kokpite gidiyorum.
Yardımcı pilotuyla tanıştırıyor önce. Oturuyorum. Kendisi kokpitten çıkıyor.
İlginç bir ortam.
Uçuş dilinin İngilizce olduğunu görüyorum önce. Antep semalarından çıkınca, yardımcı pilotumuz bizi şu anda Ankara aldı diyor.
Önce rotayı gösteriyor. Sonra diğer aletleri göstermeye başlıyor.
Her yer ışık ve düğme dolu. “bu düğmelerin hepsinin ne işe yaradığını biliyor musunuz?” diyorum. Biraz şaşkın gülüyor. Hani bende espri olsun diye sormuştum.
Uçakla ilgili ne varsa kafamda soruyorum. Hoş bir tecrübe doğrusu.
Şöyle bir bakıyorum karşıya. İrili ufaklı bir sürü ışık kümesi. Yandan bakınca çok net göremiyorsunuz ancak Anadolu coğrafyasında yerleşimin sık olduğu gibi bir düşünceye kapıldım.
Gerçekten muazzam bir atmosfer. İnsan büyüleniyor.
Aletlerin tanıtımı bitince düşen uçağı soruyorum.
Kaptan pilot uçağın muhtemelen manüel kullanıldığını, aletlerin ya çalışmadığını, yada devreden çıkartıldığını, dolayısıyla pilotaj hatasından da dağa çarptığını söylüyor.
Hani şöyle bir rotaya bakınca hak ta vermemek elde değil.
Sohbet uzuyor. Fakat yerime dönmem gerektiği düşüncesiyle müsaade istiyorum.
Önce yardımcı pilotumuza, ardından kaptana, sonra hostes hanıma teşekkür ederek yerime geciyorum.
Arkadaşım, “ağabey bir ara yalpaladık, sen mi kullanıyordun?” diye takılıyor.
O kadar beli oldu ha” diye karşılık veriyorum.
Güzel bir enstantane ve anı oluyor.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 4 yorum
yapılmış )
Bu arada bir buçuk ay oldu.. ve bu sinir bozucu yazı -gerek başlığıyla ve gerekse içeriğiyle- hala burada...
Buradan yetkililere sesleniyorum:
-hiç insafınız yok mu? tamam arkadaş torpilli anladık ama biz de okuyucuyuz!!!
Aman ne hoş..Yazıya bakın hele.. Bu mudur, bu mudur yani.. biraz fıstık yani rüşvet sonra bütün işler hallolur,mantığı bak ya.. siz de yazıyorsunuz şimdi bu sitede.. o kadar kızgınım ki ne imla ne kelime hatası umrumda değil. torpillimisin sen kardeşim ?!