:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Bir demet gül ve karanfil  
Mustafa Azılıoğlu   ( mustafaazilioglu@hotmail.com )


Bugün sabah kahvaltı sonrası sitede yazdığım tüm yazıları sondan başa doğru bir gözden geçirme dürtüsü ile köşeme gelen yorumları gözden geçirmeye karar verdim. Başladım incelemeye.İlk defa gördüğüm yorumlar oldu.Gerçekten çok zarif,naif,kibar okuyucular olduğu kadar iğneleyici nüktedan okurlarımın da eleştirileri ile karşılaştım.Benim kendime mahsus bir üslup ve tarzım olduğunu beni tanıyanlar söylerler. Tüm yazılarım bu kıstas içindedir. Ama bugün gördüm ki, bir iki tanesi bunun dışında. Üstelik epey de yorum gelmiş sevgili okurlarımdan. Zuhurattan olsa gerek. Alışılagelmiş tarzımın dışındaki bu tip yazıların bana yakıştığını arkasının gelmesi gerektiğini belirtmişler, sağ olsunlar. Hani bir yazım vardı. Geyik türüne örnek kabilinden. Onu görünce bu tarzı devam ettirelim dedim.
Bugün sevgililer günü imiş ya, Mübarek de bir gün. Millet de bir telaş bir telaş. Herkes bugünü bekliyormuş. Hediyeler, buluşmalar hepsi bini bir para. Bizim hane halkı bile bir hediye telaşı içinde. Bana soruluyor:
“Bu gün ne hediye alacaksın?”
“Bir şey almayacağım”
“Aa, çok ayıp, hiç olur mu öyle.”
Doğru ya bugün mübarek sevgililer günü. Hediye alınmaz mı hiç. Kutsal Kilisede kutsanmış bir gün. Popüler Kültür dokularımıza nüfuz etmiş bir kere. İlle bir şey alacaksınız. Cevap veriyor, diyorum ki: Taksim meydanında olmadığımızı, Kırmızı gül ve karanfil satan Karagümrük’lü Türkan’a benzeyen çiçekçi kızların kalmadığını söylüyorum ama nafile. Kime söylüyorsun;“Duvara”.
Evet ya.
Benim Aziz Valentine ile bir yakınlığımın olmadığını söylesem de fayda etmedi. Benim usul ve furu silsileme. Bize ne ya Aziz Valentine’den. Emmim değil dayım değil deyip kestirip attım. Aziz Valentine kim biz kimiz hem ne alaka degil mi? Muhterem Peder bizim camide hocalık filanda yapmamış anlı şanlı kara külahlı kara sakallı kara papaz. Ne yapacağımı şaşırdım.
”Olmaz ille çiçek de olsa bir hediye almalısın” dediler.
Başladım düşünmeye, ne alayım diye. Çiçek diyince akan sular dururdu. Çiçek almak da vermekte çok hoş bir şeydi. Ortaokul yıllarımda bir kız arkadaşımızın bana verdiği bir çiçek geldi aklıma. Kırmızı beyaz gül ve karanfil demeti idi. Bende bu hasbi davranışa iktizayı icabette bulunmuş ve çok mutlu olmuştum. Gül ve karanfil bende ayrı bir sayfanın konu başlıkları idi.Bir ara ondan da bahsederiz.Ama biraz daha yaşlanmam lazım.
Önce kırmızı gül ve karanfil almayı düşündüm. İmam Efendimizin gücüne de gitmezdi. Aziz Valentine’nin de hoşuna giderdi. Kilise kuşu ile konuyu birleştirmeyelim bu arada ayıp olmasın aramızda. Kilise kuşu ile kilise çanı arasındaki diyalog için bakınız”www.google.com”
Çiçek denince aklıma iki yer gelir. Birincisi Karapınar Orta Okulu 1-a sınıfı penceresi. İkincisi de Taksim Meydanı. Her ikisi de geçiyor gözlerimin önünden. İstiklal caddesinde her köşe başında çiçek satan Türkan Şoray kadar dünyalar güzeli çiçekçi kızları, Taksim’i Kadıköy rıhtım caddesini, Altıyol’u, Süreyya Sineması civarını, Saray Muhallebicisini görüyor gözlerim. Geçti o günler. Bizde geçip gidiyoruz hani. Gönül eskimezmiş derler ya. Biz de o biz değiliz yani. Gel gör ki, kendimizi hala eski halimizle durur sanırız. Geçti hepsi, o güzel yıllar, o güzel çiçekler, o narin ince zarif çiçekçi kızlar.
Maltepe Gül yolu sokağında hanımeli kokuları içinden geçip, gül kokulu Gül Apartmanında Heybeli Kınalı Burgaz Büyükada’ya karşı yapılan akşamsefaları da kalmadı. Geçip giden yalnızca onlar mı, Haydarpaşa Lisesi müdürü ev sahibimiz Sinoplu Selehattin Bey, rahmetli Kadriye Hanım Teyze, mahalle bakkalımız Malatyalı Mehmet ağabey, Çamlıca Kız lisesi resim öğretmeni Mehmet Rüknettin Dağıstanlı, onun muhterem eşi, şimdi hepsi anılarda yaşıyor. Onun bana yaptığı tablo hala evimin en müstesna köşesini süslemeye devam ediyor. Banliyö treni, minibüs yolu gül pastanesi, eski dostlar, Bursalı manavımız, her şeyin en kalitesini en pahalı satan Hasan Bakkal şimdi bilmem nerde ne yaparlar. Bugün o günleri geri getirmek mümkün olmasa da geçen her şey acısı tatlısı ile ruhumuzun derinliklerinde saklı. Şimdi o güzel günleri hatırlamakta ayrı bir tat alıyorum. Ahmet Haşim’in dediği gibi bir lahza tahattur, bir katre huzur veriyor ruhuma. Sanki tekrar yaşıyorum o günleri. Geçen günlerin kıymetini bilmek lazım.
Neyse biz gelelim yine asli konumuza. Bugün geyik muhabbeti yapacağız ya.14 Şubat olmasa idi bütün bunları konuşmayacaktık. İyi ki papaz efendi bu günü kutsamış.
Batı Medeniyetinde “Valentine” sevgili anlamında kullanılır. Kökeni Roma Katolik Kilise anlayışına dayansa da günümüzün gençliği popüler batı kültürü altında “kerhen” de olsa bu günü büyük bir iştiha ve zevkle kusamaya devam ediyor.
Müslüman mahallesinde salyangoz satılması gibi bir şey bugünkü kutsama ve kutlamalar.
Ahali külliyen Müslüman adet külliyen Hıristiyan Katolik.
Peki o zaman nasıl olurda halk dinlisi dinsizi bugünü kutlar?Yılbaşını kutladığı gibi bir şey buda bizim ahalinin.Bazı şeyleri anlamak da anlatmak da zor.İşte bu da böyle bir şey.Toprağın bol olsun Aziz Valentine.
Sen olmasaydın bizim geyik muhabbeti de olmayacaktı, Aziz Muhterem Peder.
”İşte eyle”

Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 1 yorum yapılmış )

Mahir Koca [ 2008/02/17 12:17 ]
Sayın Yazar,betimleme ve vurgularınızla mesajlarınız yerini bulmuş.İnanın yazınızdan müstefid oldum.Yeni yazılarınızı bekliyoruz.sevgiyle kalın.

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.06 -  Affan Dede'ye para saydım
 2009.01.30 -  Şimon ve Tayyip
 2009.01.21 -  Ne Zengin Fakir Ne Sen Ben Farkı Olsun
 2009.01.17 -  Ne haktan korkar ne hicap çeker
 2008.12.18 -  Yönetmek ve yönetilmek üzerine
 2008.10.24 -  Kılıç ipeği kesmez.
 2008.10.11 -  İKİ ÇAKAL
 2008.09.18 -  Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!
 2008.08.04 -  Monteskiyö’ den Emre Aköz ‘e
 2008.07.31 -  Katıra gem vursan at olurmu?
 2008.07.10 -  Sahipsiz köpek ne yapsin
 2008.07.07 -  Kalem ve kılıç
 2008.06.27 -  Haysiyetsiz meşhur muteber
 2008.06.08 -  İyi ki varsın Süleyman Bey
 2008.05.29 -  K...ni zevk sahibi imiş
 2008.05.27 -  Hürrem'in göğüsleri cezbetmiş Kanuni'yi
 2008.05.20 -  Leyla Hanım ritüeli
 2008.04.11 -  Asıl azmaz bal kokmaz
 2008.03.22 -  Dün bugündür,yarına ümitvarım.
 2008.03.13 -  Akif Konya’ya gelmiş haberimiz yok
 2008.02.27 -  Oh ne ala,mualla
 2008.02.14 -  Bir demet gül ve karanfil
 2008.02.12 -  Modernleşme yahut muhafazakar değişim
 2008.01.24 -  O iş benim boyumu aşar
 2008.01.22 -  Abdülhamid’in Mirası
 2008.01.17 -  Tebrikler Kime
 2007.12.28 -  Akif’i Kaç Kişi Anladı ki….
 2007.12.18 -  Pulsuz dilekçe
 2007.11.26 -  Güle Güle “Adamın Kralı”
 2007.11.15 -  Konya’nın Güzel Olan Tarafı
 2007.11.08 -  Dostumuz! Amerikadan Ne Aldık
 2007.11.03 -  MÜSİAD’da Mustafa Çalık ne dedi.
 2007.01.12 -  MERAK ETME
 2007.01.10 -  DOST DÜŞMAN OLURSA NE YAPILIR?
 2006.12.27 -  KIL TÜY
 2006.12.23 -  SİLLE-İ MİLLET
 2006.12.20 -  Cumhurbaşkanını buldum
 2006.11.29 -  ŞEHİRLERİN BAHTINA
 2006.11.23 -  DEVLET NİŞANI NEDEN VERİLMİYOR
 2006.11.22 -  TESEV RAPORU
 2006.11.16 -  DR. ANIL BEY
 2006.11.15 -  BİLMESİNİ BİLMEK
 2006.11.02 -  2016 da ne olacak?
 2006.10.31 -  Boşa Geçen Yıllar
 2006.10.27 -  Geyik türüne bir örnek de benden.
 2006.10.06 -  HEKİMLERİMİZ
 2006.10.01 -  Hekimlerimiz, Hastanelerimiz ve Sağlık Personelimiz.
 2006.09.22 -  Bereket yağar gönüllere
 2006.08.16 -  Ahh Osmanlı...
 2006.08.07 -  Siyasetçi kendini nasıl geliştirmeli?
 2006.07.31 -  İsrail-HAMAS Savaşı
 2006.06.28 -  Helvası olmayan şehir
 2006.06.16 -  SİYASAL YOZLAŞMANIN NEDENLERİ
 2006.06.02 -  UNESCO, SETTAR, MEVLANA
 2006.05.29 -  AHLAK VE KARAPINAR’DA PETROL
 2006.05.20 -  RAHVAN MEHMET VE MARATON YARIŞLARI
 2006.05.15 -  Okullar ne üssü?
 2006.05.11 -  Bu vebalden nasıl kurtulmalı
 2006.05.08 -  Tarihi İpek Yolunda Bir Garip Sultaniye
 2006.04.27 -  ABD'nin yerli dostu
 2006.04.10 -  AÇIK POKER
 2006.04.06 -  Şehrin en güçlü örgütü
 2006.04.03 -  Bu aşkı kim bitirdi?
 2006.03.30 -  Şimdi Nazım Hikmet Zamanı
 2006.03.27 -  Ne okuduğunuza değil, nasıl okuduğunuza bakın
 2006.03.24 -  HÜKÜMET(LER)E MÜTEDAİR
 2006.03.20 -  Recep Konuk;O bir Türkmen Bey'i
 2006.03.13 -  Kızılcahamam'da görmedikleriniz
 2006.03.09 -  Türkiye'nin şansı Özkök mü?
 2006.03.06 -  Teşkilat nasıl olmalı?
 2006.03.03 -  Bush'un Hindistan'da işi ne?
 2006.02.23 -  Tahlil değil gerçek
 2006.02.20 -  Tapusu olan konuşsun
 2006.02.17 -  Türkiye’de platonik siyaset mi var?
 2006.02.13 -  Konya'yı doğru algılamak
 2006.02.09 -  Doldur boşalt ateş et
 2006.02.06 -  YENİ YILMAZ GÜNEY
 2006.02.02 -  Siyasal Ahlak nedir?
 2006.02.01 -  İstikrar kimin işine yaramaz
 2006.01.26 -  MUHALEFET NİÇİN ERKEN SEÇİM İSTİYOR
 2006.01.24 -  ABD'nin son hamlesi
 2006.01.19 -  Ortak öngörü; Nükleer enerji
 2006.01.16 -  2006'nın en zor günleri
 2006.01.05 -  Türkiye'de neden Nükleer santral yok?
 2006.01.03 -  Kurtlar Vadisi-Irak'ın arka planı
 2005.12.27 -  Siyasette boşluk var mı?
 2005.12.15 -  Başbakan'ın gözünde Konya
 2005.12.12 -  Başbakanı beklerken
 2005.12.05 -  O bir üst kimlikli
 2005.11.28 -  Yekpare dünyanın ayrılıkçıları
 2005.11.22 -  Mavi mi yeşil mi akım?
 2005.11.16 -  Nafile anlamaz bunlar
 2005.11.13 -  Bir ülke daha iyi nasıl yönetilebilir ki?
 2005.11.08 -  Ateş hazır, Paris hazır mı?
 2005.10.22 -  Van Kedisi ile Van Canavarı
 2005.10.04 -  Abdullah Gül'ün Uçağında
 2005.09.28 -   Devlet Ve Devlet Adamlığı
 2005.09.22 -  Zenginleşme Formülü–2-
 2005.09.21 -  Zenginleşme formülünü buldum
 2005.09.05 -  AB SİZ TÜRKİYE VEYA TÜRKİYESİZ AB
 2005.08.31 -  Kerbolanlı Ahmet
 2005.08.27 -  Bir medeniyet tasavvuru olarak Vakıf
 2005.08.22 -  Statüko Nedir?
 2005.08.16 -  ACEM ÜLKESİ İRAN
 2005.08.02 -  EK PROTOKOL
 2005.07.20 -  'USA’ BİZİ USANDIRMAYI NE ZAMAN TERK EDECEK
 2005.07.15 -  CONİ VE MEHMET
 2005.07.02 -  Yecüc ve Mecüc rapsodisi
 2005.06.30 -  İkö
 2005.06.29 -  AH NİJAD…!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com