:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Hiç kimsenin kadınları 
Mert Aslan   ( altar42@hotmail.com )


Size, romantik edebiyatın kurucusu ve gerçekten hayranlık verici bir figür olan Victor Hügo ile ilgili küçük bir olay anlatmak istiyorum: Ünlü yazar bir gün bir grup öğrencisine bir metin dağıtır ve okuyup yorumlamalarını ister. Okuduktan sonra öğrencilerinden her biri farklı bir yorumda bulunur. Hügo çok şaşırır ve “Aman Allah’ım!” der. “Neler kastetmişim meğer!”

Yazılarımda başkalarının anladığını veya anlamak istediğini değil, sadece kendi söylemek istediklerimi kastedebilmek için çabalıyorum… Ayrıca, değerli görüşleriyle düşünce platformumuza ciddiyet içinde katkı sunan tüm yorumcularımıza yürekten teşekkür ediyorum. Onları umursuyorum.

Haftanın konusuna geçebiliriz.
Kocaman bir metropolde kalabalık bir cadde üzerinde müşteri arayan ve toplumun “fahişe” diye tabir ettiği bir kadının halini düşünün bir an. En doğal ve son varlığı olan bedenini hoyratça kullanacak olsa da, yüzüne küfür ve hakaretler savuracak olsa da, kıllı, göbekli, ağzından dayanılmaz rakı ve sarımsak kokuları yayıyor olsa da, paralı bir müşteriyi velinimeti olarak karşılayacak ve kadınca gülümseyerek peşi sıra gidecektir. Çünkü onun sayesinde o gün daha iyi bir şeyler yiyebilecek ve eğer varsa evdeki çocuğuna daha iyi şeyler alıp götürebilecektir. Canının derdine düşmüş, kazandığı paranın haram mı helal mi olduğu kaygılarını çoktan unutmuştur. Bir gün olsun özel sayabileceği bir erkek tarafından saçlarının perçemlerine örgüler örülmemiş ve şefkatle okşanmamıştır. Doğuştan gelen kadınsal zarafeti ile birlikte insanlık onuru, yalnızca idame ettirebilmek için yaşadığı zoraki hayatının bin bir çeşit yıkıntıları arasında boşa gitmiştir. Görünürde bakımlı ve kadınsıdır; oysa kuytu köşelerde zehir gibi bir kahırla gözyaşları sel olup gitmektedir.

Bu kadınlardan birini yakından tanımamış olabilirsiniz. Peki ya, insan olarak böyle biriyle empati yaptınız mı hiç? Geçmişte bir gün, o toplumca lanetlenmiş hayatın boşluklarından sızan ışıklarla gözleriniz kamaştı mı hiç? Yoksa şimdi, bu densizce soruya öfkeyle bir tekme savurmak mı geldi içinizden? Elbette ki, çok erdemli bir yaşam sürdüğünüze yürekten inanarak kendinizde böyle bir hakkın var olduğunu düşünebilirsiniz; ama unutmayın ki, suçladığınız kişi de tüm insani donanımıyla, hayalleriyle, arzularıyla sizin gibi bir insan evladıdır ve bizzat sizin yaşadığınız hayatın özlemleri ile yanıp tutuşuyor olabilir. Esas olan şudur ki, insanın niyeti çoğu kez davranışlarından daha önemlidir.

Şimdi, bir de şöyle bir kadın tipi vardır: Ünlüdür, güzeldir, paha biçilmezdir. Gecelerin ilerleyen saatlerinde, lüks gece kulüplerinden paparazi muhabirlerinin objektiflerinden art arda patlayan flaşlar altında şuh kahkahalar atarak çıkmakta ve pahalı arabaların nezaketle açılan kapılarından girip gözden kaybolmakta, ancak kitle iletişim araçları yoluyla “ulusal bir kahraman” ve tam bir hanımefendi edaları içinde herkesin oturma odalarına kadar girebilmektedir. Bu kadın, yaşamak için bedenini kıllı ve göbekli birinin altına sermek zorunda değildir. Çünkü kameralar karşısında verdiği küçücük bir öpücük veya dizüstünden verdiği on santimetrelik bir frikik bile iyi bir jeepi alabilecek miktarda bir paraya tekabül edebilmektedir. İşte bu harika!
Kimilerince en eski mesleklerden biri sayılan vücut satıcılığının özü, maddi bir bedel karşılığında bedensel araçlarını kullandırmaktır. En aşağılık sıfatlarla anılan birinci kadın, hayatını bedenini satarak sürdürmeye çalışmaktadır. Peki ya ikincisi? Onca serveti, artı onca şöhreti ve toplumsal saygınlığı başka bir şey satarak mı kazanmış oluyor? Her iki kadın aynı işi yaptığı halde, birinin adi, diğerinin asil sıfatlarla anılıyor olması dünya adaletinin en tuhaf dışavurumlarından biridir.

Bu iki kadın tipi arasında, para kazanmanın şekli konusunda hiçbir fark yoktur; ama gelin biz yine de hiç kimsenin sırtına tabelalar yapıştırmayalım ve Yıldız Yetiştiren Adam’dan bir anekdot aktaralım: “Geçmişte, İsrail Oğullarından bir hayat kadını vardı. Bir gün bir yerde, susuzluktan dolayı adeta can çekişen bir köpeğe rastladı. Ona merhamet etti ve yakınlarda bulunan bir kuyudan ayakkabısı ile bir miktar su çıkararak ona içirdi. Köpek rahatlayarak oradan uzaklaşırken, Allah bu merhametli davranışından ötürü onu cennetlikler sınıfına dahil etti.”

Böylesi bir ilahi lütfun, her şeye rağmen Müslüman olduğunu gurur duyarak söyleyen kadınlara yönelmeyeceğini kim söyleyebilir ki?
Önyargılarımızı keşfetmeli ve terk etmeliyiz. Çünkü olasılıklar sonsuzdur…

Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 34 yorum yapılmış )

[ 2008/03/24 03:13 ]
''İ'lem eyyühe'l-aziz! Mâsiyetin mahiyetinde, bilhassa devam ederse, küfür tohumu vardır. Çünkü, o mâsiyete devam eden, ülfet peyda eder, sonra ona âşık ve müptelâ olur. Terkine imkân bulamayacak dereceye gelir. Sonra o mâsiyetinin ikaba mûcip olmadığını temenniye başlar. Bu hal böylece devam ettikçe, küfür tohumu yeşillenmeye başlar. En nihayet, gerek ikabı ve gerek dârü'l-ikabı inkâra sebep olur.

Ve keza, mâsiyete terettüp eden hacâletten dolayı, o mâsiyetin mâsiyet olmadığını iddia etmekle, o mâsiyete muttali olan melekleri bile inkâr eder. Hattâ şiddet-i hacâletten, yevm-i hesabın gelmeyeceğini temenni eder. Şayet yevm-i hesabı nefyeden ednâ bir vehmi bulursa, o vehmi kocaman bir bürhan addeder.

En nihayet nedâmet edip terk etmeyenlerin kalbi küsufa tutulur, mahvolur, gider. El-iyâzü Billâh! ''BEDİÜZZAMAN

minik [ 2008/03/12 02:34 ]
hocam önyargılar nasıl kırılır yok edilir bu konuda bilgi verebilir misiniz? bu konuda kendimi geliştirmek istiyorum.lütfen yardımcı olun.
fatih [ 2008/03/10 20:39 ]
hocam afedersiniz biz böyle yaptıkça onlar tepemize çıktılar lütfen bir hal çare bulun.,sizden bir istegim olacak hocam lütfen erkekler neden altatılıyor bunada bir yanıt verebilirmisiniz.tşk.iyi geceler hocam.....
MARSJÜ [ 2008/02/29 16:47 ]
BEĞENMİYORSAN DEĞİŞTİR, DEĞİŞTİREMİYORSAN BAKIŞ AÇINI DEĞİŞTİR AMA ASLA ŞİKAYET ETME. KONU GÜZEL HOCAM AMA YİNE KADIN YİNE KADIN YİNE KADIN....
[ 2008/02/29 14:48 ]
Sayın Yazar Fikirlerine son derece değer verdiğim bir insandır.Sayın Naz! Lütfen onun kişiliğine saldırdığım bir ifadeyi yazınız.Sizi ıspata davet ediyorum.Aksi halde müfterisiniz yaltakçısınız.Yazarın fikirlerine fikirle eleştiri getirmek saldırmakmıdır? Uslubumda ne gibi bir seviyesizlik var gösterin bileyim.Ben düzeltmesinide bilirim.Buraya yazı yazmak için senden izinmi alıcam.Sen kimsin ki? Farklı görüşler daima olacaktır ve dahi o seni ilgilendirmiyor.Yazar kendisi cevap verir zaten.
[ 2008/02/29 14:41 ]
Sayın Sude Naz.Sen farklı düşünenleri anlamamakla itham ederek yazara yaltaklandığının ağzından salyalar akıtarak başkalarına saldırdığının farkındamısın? Görüşlerini söylersin.Yazarın yazılarına eleştiri getirenlere patlayamazsın.Seni kimin patlattığını bilmiyorum.Patlatılmış insanlarla işim olamaz.Ben burada çok yumuşak ifadelerle yazara hem katıldığım noktaları hemde katılmadığım noktaları belirterek fikir zenginliğine katkıda bulunuyorum.Eleştirmek yazara hız kazandırır.Ama yaltaklanmak yağcılık yapmak, eleştirenleri anlayışsızlıkla itham etmek sana ve yazara bir şey kazandırmaz.Sen yağcı ve riyakar bir karaktere sahip olduğun besbelli.Şu düşürdüğün kimliğini git ve al.Kolay gelsin.
emrah [ 2008/02/29 12:04 ]
Hocam cok haklısınız bazen biz insanlar böyle aynı yol üzeride olan insanları farklı görüyoz.O ekmek parası için yapanı (kötü kadın) diger zevki için yapan bayanları ise mükemel insanlar olarak görüyoz.yazınızdan sona düşündükten sonra gercekten şahsım adına yanıldıgımı anladım teşekür ederim.saygılıarımla
emrah [ 2008/02/29 12:03 ]
Hocam cok haklısınız bazen biz insanlar böyle aynı yol üzeride olan insanları farklı görüyoz.O ekmek parası için yapanı (kötü kadın) diger zevki için yapan bayanları ise mükemel insanlar olarak görüyoz.yazınızdan sona düşündükten sonra gercekten şahsım adına yanıldıgımı anladım teşekür ederim.saygılıarımla
sude naz [ 2008/02/29 10:07 ]
ayrıca ben kimseyi tıpışlamıyorum. doğruları görüyorum o kadar. senin gibi anlamadığım şeylere salyalar akıtıp saldırmıyorum. sanal ortamdan mert aslana saldırmak seni mutlu mu ediyor?
sude naz [ 2008/02/29 10:03 ]
o ismini saklayarak sataşan kişiye sesleniyorum. konuşurken ağzından tükürükler saçtığının farkında mısın?
[ 2008/02/28 16:15 ]
Kadınları kadınlar kadar hiçbir erkek aşağılamamıştır.Kocasının haklı cinsel isteklerine:-Git genelevinde işini gör gel, diyen evli kadınlar acaba hangi guruba girer ki? Genelde merhamet satırlarda kalır.Bir Allah'ın kuluda ordaki bir kadınla evlenmek istemez.Onu evinde himaye etmek istemez.Burada asıl sorun, Allah'ın onları cennetine alıp almayacağı değildir.Allah işini bilir.Dilediğini cennetine koyar.Asıl sorun bizim o insanlar dünyamızda ne kadar yer ayırdığımızdır.İmkanlarımızı ne kadar bölüştüğümüzdür.
[ 2008/02/28 09:19 ]
Sayın sude naz! siz patlangaç mısınız ki patlıyorsunuz? Yada patlamışmısınız,yada patlatılmışmısınız?Yoksa bombamısınız? Yazarlar ne zamandan beri sırtı yepişlenen tıpışlanan çocuklar konumuna indi? Farklı açılardan size göre ilgisiz ama yazana göre ilgili çok bakış açıları sergilenebilir.Farklılıklara tahammül etmeyi öğrenin.Yoksa patlangaç! durumuna düşmeyesiniz.Ayrıca fikirlerimizin yüksek hoşgörünüze mazhar olması için illa ki genelevi kadınımı olmak lazım? Ne demişti sayın yazar.olasalıklar sonsuzdur.Yaaa işte böyle...Bayan patlamış naz, başkalarını anlayışsızlıkla itham etmen senin ne kadar anlayışlı! olduğunu gösterir.Kimliğinizi düşürdünüz lütfen alınız.
[ 2008/02/28 08:56 ]
“Böylesi bir ilahi lütfun, her şeye rağmen Müslüman olduğunu gurur duyarak söyleyen kadınlara” hortumculara, soygunculara hırsızlara, çocuk tüccarlarına, organ mafyasına hatta kadınları pazarlayan kadın patronlara...yönelmeyeceğini kim söyleyebilir ki? EVET.BENDE YAZARA KATILIYORUM.LÜTFEN ÖNYARGILARINIZI TERKEDİNİZ.BENCEDE OLASALIKLAR SONSUZDUR.
[ 2008/02/28 08:48 ]
Evet...İhtimaller sonsuzdur.Hatta her bir kibritin bir evi yakma ihtimali, her bir bıçağın bir insanı öldürme ihtimali vardır.Yarın gök çökebilir, yollar kaybolabilir, dağlar devrilebilir:-) Ama hayat ve hukuk ihtimallere değil vukuata bakar.Ayrıca ihtimaller kendi içinde de güçlü ve zayıf derecede ayrılabilir.Dünyevi hayatını, ihtimale şansa bırakmayan insanın ahiretini ihtimallere şansa bırakması şeytanın ona bir tuzağıdır sadece.
[ 2008/02/28 08:32 ]
Hırsızlarda bir gerekçe üretmiş: Çalıyorsam sebebi var diyor.İçenlerde bir gerekçe üretmiş: İçiyorsam sebebi var diyor.
[ 2008/02/28 08:26 ]
Pekiyi birde şu açıdan bakmaya ne dersiniz? Günde 8 saat temizlik yaparak insanların tuvaletlerini evlerinin pisliklerini temizleyerek helal rızkını kazanan kadınlarda var.Akşama kadar motor gibi çalışıyor.Evleri ofisleri temizliyor.Genelevindeki kadınlar sanki bu işi yapmaya mecburmuş gibi bir yaklaşım sergilenmiş.Bu kadınları orda tutan ne? Yani orda çalışmak zorundalar mı? Tabiki hepsinin hayat hikayesi farklıdır ve dahi şartlar değişkendir.Yani orası bir esir kampımı? Oraya düşen insanlar bir daha kurtulamaz mı? Yeni bir başlangıç yapamazmı? Dağda eşkiyalık yapan bir insan eşkiyalıktan vaz geçtikten sonra af kanunundan yararlanabilir.Hem eşkiyalığı sürecek hemde af kanunundan yararlanması biraz zor görünüyor.Önce eşkiyalığı bırakması gerekiyor.Buradan hareketle, genelevindeki bir kadında ordan çıksa önce fiili tevbesini yapsa, daha mantıklı olmaz mı? Kişisel kanaatim odur ki, özgürlük öyle bir güçtür ki tarih boyunca hiç bir güç ona zincir vuramamıştır.İnsan kendisini zincirlemediği sürece.
[ 2008/02/28 08:06 ]
Yabancı kadını görüp, azab-ı ilahiden korkarak, başını ondan çevirene Allahü teâlâ ibadetin tadını duyurur
(Hadisi Şerif

“Yabanci kadina sehvetle bakma şeytanın zehirli oklarından bir oktur. Kim onu Benim korkumdan dolayı terk ederse, kalbine öyle bir iman neşvesi ve halâveti atarım ki, onun zevkini gönlünün derinliklerinde duyar.”

(Hadis-i Kudsi)
[ 2008/02/28 08:03 ]
''Mümin, günahını üzerine yıkılacak dağ gibi büyük görür, üzüntü duyar; münafık ise burnu ucuna konmuş sinek gibi basite alır,'' Hadisi Şerif. Günahını büyük görme duygusu, tekrar etmeme tedbirine sevk eder, küçük görme duygusu da tekrar etme tembelliğine teşvik eder.Buradaki ince noktaya dikkat edelim.
[ 2008/02/28 07:53 ]
“Allah katında makbul olan tevbe, o kimsenin tevbesidir ki, onlar bilmeyerek kötülük işlerler de, çok geçmeden pişman olup tevbe ederler. İşte onların tevbesini Allah kabul eder. ”(Nisâ: 17)
Demek ki, tevbenin kabul olabilmesi için günahın “bilmeyerek” işlenmesi ve çok geçmeden pişman olunması gerekir. Oysa namazını kılmayan nice insan, hem bile bile bu günahı işliyor, hem de hiç pişman olmadan her gün aynı günahı işlemeye devam ediyor.
Evet, Rabbimizin güzel isimleri içinde en fazla olan, “şefkat, af ve merhamet” manasını taşıyanlardır. Rahmetinin, gazabını geçtiğini belirten de Odur. Kendisine ortakkoşmaktanve kulhaklr başka her şeyi affedeceğini de belirtmiştir.O kadar ki, ömründe bir namaz bile kılmadan affettiği ve Cennete koyacağı insanlar vardır. Ama, bütün ömrünü namazla geçirdiği halde ayağı kayıp Cehenneme yuvarlananlar da bulunmaktadır.Gafletle günahı işleyip, sonradan ayılan, kendine gelen, şuurlanan bir insan, “Ben ne yaptım, ne büyük hata işledim” diye sarsılır, ciddi bir pişmanlık duyar ve affedilmesi için yalvarırsa, Rabbimiz affedebilir.
Dikkat edin: “Affedebilir” diyoruz. Çünkü, Allah’ın af ve mağfireti hiç kimsenin ipoteği altında değildir. Hiç kimse Ona ait bir yetki hakkında fikir yürütemez, Onu etkileyemez.Ve en büyük günahlardan birisi, “Allah bana azap etmez” düşüncesi, bir başkası, “Ben nasıl olsa Cennetliğim” anlayışıdır.Tabiî, “Allah beni affetmez”, “Allah beni Cennetine sokmaz”, “Ben kesinlikle Cehennemliğim” gibi düşünceler de yanlıştır.Çünkü, Allah’ın ikramı, ihsanı, affı, bağışı, adaleti hiç kimsenin etkisi altında değildir. Rabbimiz, her hususta olduğu gibi, bütün fiillerinde de tek, bağımsız ve sorumsuzdur.Bunun için diyoruz ki, bırakın günah işlemeden önce, samimiyetten uzak ve çelişki içinde, “Allah affeder” diye düşünmek; günahtan sonra içten ve yürekten tevbe ve istiğfar etsek bile neticeyi bilemeyiz. Ne, “Affedildik” dememiz, ne de, “Affedilmedik” diye düşünmemiz doğrudur. Ölünceye kadar affını ümit eder, azabından korkarz
[ 2008/02/28 07:45 ]
Kur'an Der ki '' Her bilenin üstünde bir bilen vardır'' Din önce nakildir, sonra akıldır.( Akılda selim akıl olmalıdır) Dinin meseleleri çıplak akılla yorumlanırsa hem sapıtır hem saptırırsınız.Peygamberimiz ''Ahir Zamanda öyle cahil insanlar gelecek ki, bilmedikleri konularda fetva verecekler, hem sapıtacaklar hem saptıracaklar buyurmuştur'' Allahın şefkatine merhametine kimse ipotek koyamaz.Ama kimsede bedavadan şefkatda dağıtamaz.Allah kul haklarını ilgililerin kendisine bırakmıştır.Allah şirkide affetmez.Yargıya giren konularda kişiler bırakın ahireti dünyada bile ceza çekerler.Diğer günahlarıAllah dilerse affedebilir.Sayın yazar, ihtimallerin sonsuz olduğunu söylemiş.Çok güzel.Yarın işe gitmezseniz evinize oturduğunuz yerden ekmek gelme ihtimali kaçta kaçtır? Ne alaka demeyin lütfen.İnsafla düşünün.Dünyevi en basit menfaatini bile bütün olumsuz ihtimalleri sıfırlayarak kazanmaya çalışan insanın ebedi ve sonsuz hayata gelince sadece ihtimallere bırakmaya çalışması şeytanın yine sağdan yaklaşmasıdır.Zaten bu konuda ayet vardır.''.“Ey insanlar! Rabbinizin emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakının. Ve öyle bir günden korkun ki, ne babanın evlâdına, ne evlâdın babasına hiçbir faydası olmaz. Allah’ın vaadi şüphesiz haktır; sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da, Allah’ın azabını unutturup sadece affına güvendirerek sizi isyana sürüklemesin.” (Lokman Suresi: 33) Bir müslüman Allahın affına güvenerek günah işlemez ve işlemeye devam etmez.Bilakis İşlediği günahlardan Allah affeder Allah'dan ümidi kesmemeliyim diyerek tevbe eder ve vazgeçer.Bu fark gözden kaçırılmış.Bunu tefsirlerden dikkatle okumanızı rica ederim.Demekki bir müslüman Allah affeder diye günah işlemeye devam etmez.İşlediği günahtan Allah affeder diyerek tevbe eder.Günahta ısrar Allahın gazabını celbeder.Günahı küçümsemek Allahın gazabını celbeder.Günahın günah olmadığını söylemekse kişiyi dinden çıkarır.Saygılarımızla.

BABUR [ 2008/02/27 13:12 ]
öncelikle böylesine önemli bir konuyu ele aldığınız için teşekkür ederim.bütün anlattıklarınız doğru ve muhteşem bir tespit,lakin burada atlanılan yada unutulan bir durum varki oda çözüm ve sonuç konu içerisinde hiç bahsedilmemiş değerlendirme okuyucuya bırakılmış,bende bir erkek olarak soruyorum siz bunları yazı yazmış olmak içinmi yoksa sonuca ulaşabilmek için mi yazdınız? tespit ve yaklaşım için yinede teşkkür ederim.
''Yaradılanı Hoş Görelim Yaradandan Ötürü''
BABUR [ 2008/02/27 13:12 ]
öncelikle böylesine önemli bir konuyu ele aldığınız için teşekkür ederim.bütün anlattıklarınız doğru ve muhteşem bir tespit,lakin burada atlanılan yada unutulan bir durum varki oda çözüm ve sonuç konu içerisinde hiç bahsedilmemiş değerlendirme okuyucuya bırakılmış,bende bir erkek olarak soruyorum siz bunları yazı yazmış olmak içinmi yoksa sonuca ulaşabilmek için mi yazdınız? tespit ve yaklaşım için yinede teşkkür ederim.
''Yaradılanı Hoş Görelim Yaradandan Ötürü''
zeynep [ 2008/02/27 00:12 ]
bu konu hep kafama takılıyordu acaba buna kim değinebilir derken nette yazınızla karşılaştım sevindim beğendim hanımefendiliği kimlere layık görüyorlar toplumdaki çöküşün en önemli kanıtı para ve bedeni teşhir hanımlığın günümüz ölçüsü olmuş malesef dinde kadın hayatımızın neresinde sorgulanmalı Rabbim cümlemizi doğru yolu nasip etsin sizdende ALLAH RAZI OLSUN
zeynep [ 2008/02/27 00:10 ]
bu konu hep kafama takılıyordu acaba buna kim değinebilir derken nette yazınızla karşılaştım sevindim beğendim hanımefendiliği kimlere layık görüyorlar toplumdaki çöküşün en önemli kanıtı para ve bedeni teşhir hanımlığın günümüz ölçüsü olmuş malesef dinde kadın hayatımızın neresinde sorgulanmalı Rabbim cümlemizi doğru yolu nasip etsin sizdende ALLAH RAZI OLSUN
Tülay LALE [ 2008/02/26 22:14 ]
Her yazınızda olduğu gibi bunda da herkes tarafından bilindiği halde dile getirilmeye korkulan bir konuya temas etmişsiniz. Kaleminize,yüreğinize sağlık diyerek başlamak istiyorum sözlerime.gerçekten de öyledir insanlar tarafından tasvip edilemeyecek olan davranışları yoksul,sıradan insanlar yaptığında şerefsizlik,ahlaksızlık olarak adlandırılırken ;aynı davranışı paralı ve güçlü insanlar yaptığında ''ağa adam ya,ister yapar ister yapmaz'' şeklinde yorumlanır. Sizin değindiğiniz bu tür yorumların yapılacağı davranıslardan sadece birisi.Diğerlerini saymaya ne benim kelimelerim ne de yorum için ayrılan bu sayfa yeter.Bir hikaye anlatacağım anlayana sizrisinek saz diyerek.zamanın birinde çok iyi iki arkadaş varmış.her ikiside yoksulken mutlularmış ancak günün birinde biri çok zengin olmuş.tabi parayı bulunca değişmiş.ne insanlık kalmış ne hatır sayma.Arkadaşı bir gün yardım istemeye gitmiş tabiki hakaret dinleyerek çıkmış odadan.Gözü yaşlı giderken yolunda bilgeye dekgelmiş anlatmış olanları. Bilge elindeki kağıda kocaman bir EŞŞEK yazmış okutmuş bizimkine.daha sonra yazının üstünü parayla örtmüş ''şimdi oku bakalım'' demiş.çocuk şaşkın bakmış bilgeye.bilge gülümseyerek demiş ki ''az önceki eşşek şimdi BEYEFENDİ oldu''. paranız ve nüfusunuz varsa yaptığınız tüm eşşeklikler beyefendiliğinize verilir. Malesef ki durum bu.Ne yapsın yemek parası için milletin ağız kokusunu ceken zavallı kadın?
ELİCE [ 2008/02/26 11:15 ]
SÜREKLİ KADINLARI ANLAMA VE ANLATMA ÇABASI İÇİNDE BULUNMAKTASINIZ VE BİR KADIN OLARAK BEN BİLE ONLAR AÇISINDAN BÖYLE EMPATİ KURAMAZDIM KESİNLİKLE.EVET ONLARA BAKTIGIMIZDA HEP KÖTÜ DÜŞÜNÜRÜZ AMA ONLAR İÇİN HAYAT BİZİMKİNDEN DE ZOR.MÜSLÜMAN OLARAK DA KİM NE YAPMIŞ DA CENNETE GİRMİŞ KÜÇÜK ŞEYLERDEN HEP BİR KAZANMA VE KAYBETME VAR.
gülten [ 2008/02/26 10:00 ]
arkadaşlar. erberden konuşmayın. mert aslan'ın fikir krnavalına katılın ve tadını çıkarın.
sude naz [ 2008/02/26 09:15 ]
yazmayacaktım. ama beni patlattınız sonunda. bazı yorumcular. size sesleniyorum. yorumlarınızın genellikle konu ile bir ilgisi olmuyor. Mert Aslan iyi bir kalemşör olduğuna göre geriye bir tek ihtimal kalıyor. siz bu adamın yazdığı yazıları anlayamıyorsunuz. lütfen en az üç kere okuyun
[ 2008/02/25 20:16 ]
Bir toplumun şöhretleri gökten zembille inmez.Toplumda gördüğü talebe göre arz-ı endam ederler.Toplum bunların kasetlerine cd lerine konserlerine parasal katkıda bulunmasaydı bu insanlar böyle şöhret yakalayabilirlermiydi? Bu ülkede Hülya Avşarı, Sibel Canı herkes tanır.Ama Bir Prf. Oktay Sinanoğlunu bir çok akademisyen tanımaz.Kitaplarını alıp okumamıştır bile.Kendi değerlerini sırt çeviren aşağılık kompleksiyle malul bir toplum olduk.Giyinişimiz kuşanışımız her şeyimiz hatta bizler kendimize yabancıyız.Acaba biz kimiz ki?
kumsal [ 2008/02/25 19:09 ]
Haklı bir konya temas etmişsiniz mert bey.hak vermediğim konu ;bence dediğiniz bayanlar o işi yapmayabilirler başka seçeneklerde var tabii daha onurlu işlerde çalışabilirler dediğiniz gibi onları anlamak bu konuda mümkün değil ellerini ve bileklerini kulanabilecekleri onurlu işler çok işçi ihtiyacı çok istihdam çok...fakat onlar gibi yaşayıpda adalarından hiç söz edilmeyen hatta dediğiniz gibi şerefle gündem dolduran tv meşguleden zman çalan kadınlar doğrusu onlara edecek kelime onlara değer veren yüceltenlere verecek isimde bulamıyorum.günümüzün ahlak değerlerini yargılamak bir ucundan tutmakla olmuyor tabi bunlar başlı başlına bir dizi hangi ucundan tutsak elimizde kalır. geçen gün bir arkadaş hatta bir erkek arakdaş soruyordu toplumun ahlak değerlerini çökerten erkeler mi kadınalrı bu hale getiren siz bu konuları inceliyorsunuz bilirsiniz:toplumun ahlak değerlerini çökerten çoğunluk yüzdesi maalesef kadınlar.evliliklerden tutunda bir evlat yetiştirmeye varıncaya kadar her yerde kadının izi varken bu parmak izide maalesef kadınlara kalıyor.bir erkek aladatıyor diye ağalayan kadının ocağına incir ağacını bir kadın dikiyor,tv de magazinde bakarsanız rezildurmda olan kadınlar reklam objesi olarak kulandıran kendini kadın üzgünüm toplumun ahlak değerlerinindüşmesine katkı payı yüksek olan en çok kadınlar gibi görünüyor.artık kadınların kendine bir eçki düzen vermesi ve erkeklerin de buna yardımcı olması gerktiğine iannıyorum en azından bir obje değil de kadını bir birey toplmun gülleri olarak akbul edip soldurmamalarını rica ediyorum...bunun yanısıra gerçekten gül olup gül değeri bulan kadınlarımızın ellerinden öpmek gerek hakkını veren erkekleri de tebrik etmek...yazınız iyi bir konuya soru işareti olmuş teşekkürler.en azından kadınalrımıza bir mesaj diye düşünüyorum.
fu [ 2008/02/25 10:06 ]
haftalardır kadınlarla alakalı yazılarınızı okuyoruz çok beğeniyoruz
insanımız dinini anlayabilse ve yaşayabilse herhalde belirttiğiniz gibi kargaşa ve NAHOŞ görüntüler oluşmayacağı düşüncesindeyim
[ 2008/02/24 18:24 ]
Bir gün sahabenin bilgelerinden birisi Kabe'yi tavaf ediyormuş.Kufelilirden birisi gelerek ihramda pire öldürmenin kefaret gerektirip gerektirmediğini sormuşlar.Halbuki kufeliler Hazreti Hüseyin katledilirken sessiz kalarak Zalim Yezid'in işini kolaylaştırmışlardı.Ayrıca Hazreti Hüseyine Kufe'ye gelmesi halinde bütün gücleriyle destek vereceklerine dair söz vermişlerdi.Bilge sahabe Kufelilere şöyle demiş: Defolun...Siz ki Hazreti Hüseyinin Kellesi Kerbela'da top gibi oynanırken gıkınız çıkmadı.Şimdi ise pirenin kefaretini soruyorsunuz.Genelevine düşürülen bir kadının hayat hikayesini ve dahi onu oraya düşüren Zalim Kadın Tüccarlarını sorgulamayıpta onların Ahiretteki haliyle ilgilenmek bana pirenin kefaret olayını hatırlattı.Arif Olan anladı işte...
[ 2008/02/24 17:23 ]
Osmanlı Şairlerinden Haşmet Hazırcevaplığıyla meşhur ,çok nüktedan bir kişiymiş.Bu özelliği yüzünden ilim meclislerinde sık sık konuk edilirmiş.Bir gün Sadrazam Mecliste bulunanlara sırayla soruyormuş: Namaz borcun varmı, oruç borcun varmı felan diye...Sıra Şair Haşmete gelince, zaten fakirlikten beli bükülmüş olan şair, taşı gediğine koymuş: O konu Allah ile benim aramda.Sen bana kasap borcunu, manav borcunu bakkal borcunu sorsana demiş.Bu hazır cevap ve ince serzeniş sadrazamı çok duygulandırmış.Gereğinden fazla ihsanda bulunarak şairi memnun etmiş.Sıkıntılarından kurtarmış..Buradan hareketle bir genelevi kadınının ahiretteki konumuyla uğraşmak çok yapmacık geliyor bana.Bir tane pratik bin teoriden iyidir.Bir genelevi kadınını ''aileden biri'' yaparak bunu gösterebiliriz.Lütfen önden buyrun...
[ 2008/02/24 17:13 ]
Sayın Yazar.Güzel bir konuya değinmişsiniz, Tebrik ediyorum.Bir ara gazetelerde okumuştum.Ama hangi şehirde olduğunu tam hatırlamıyorum.Genelevinde çalışan kadınlara belediye iş bulmuş ve uygun birer maaşla çalışmalarını önermişti.Kadınların büyük bir çoğunluğu bunu reddetmiş.Orda çalışan kadınların cennetlik-cehennemlik olduğunu tartışmaktan ziyade, o kadınları oraya düşüren kadın tüccarlarını sorgulamak daha gerçekci ve erkekçedir.Asıl mesele bataklığın ürettiği sivrisineklerle değil, bataklığın kendisiyle uğraşmaktır.Hüner kuklayı değil kuklacıyı vurmaktadır.Tabiki, ''eşek arılarının'' yuvasına çomak sokmak, bir Emile Zola bir Sokrat Kahramanlığı ister.Selahattin Gibi Bir Yiğitlik İster. Önüne konan bir kaç lokma hatırına ''öfkeleri alınmış'' sahte merhamet dağıtan, sahte aydınlar bunu asla yapamazlar. Yarası olan gocunabilir.Ben genel yazdım.Saygılarımızla.

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.16 -  Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
 2009.02.10 -  Kadının Mahremiyet Evi
 2009.02.02 -  Öğrenmenin dayanılmaz tadı
 2009.01.26 -  Hadis tercümesinde taşralı ağzı
 2009.01.17 -  Bilin bakalım! Erkekler insan mıdır, bankomat mıdır?
 2009.01.12 -  Ergenekon dalgalarında kısa bir sörf
 2009.01.05 -  Kadınlar iletişim beceriksizi mi yoksa?
 2008.12.29 -  Cennetin ve cehennemin fragmanları
 2008.12.23 -  Anti-depresif öneriler
 2008.12.16 -  Sen olmazsan cennet solmaz mı?
 2008.12.07 -  İyilik ve kötülüğün kimyası
 2008.12.01 -  Allah sevgisinde kıskançtır
 2008.11.24 -  Yazma yetisi üzerine iki çift söz
 2008.11.16 -  Anneler ve sevgililer
 2008.11.11 -  Sırlar harikadır. Ta ki yakalanıncaya kadar…
 2008.11.03 -  Geğiren tanrıçalar
 2008.10.27 -  Masumiyet insana en çok yakışandır
 2008.10.20 -  Demirel: Eski Siyasetin Büyük Mavrası…
 2008.10.13 -  Aldatan Erkeklere Kuşbakışı
 2008.10.08 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.09.29 -  Kadınlık nelere kadirdir!
 2008.09.22 -  İnsanlardan uzaklaştıkça Tanrı’ya mı yaklaşıyoruz?
 2008.09.15 -  Tesettür Kutsal kitabın ne tarafındadır?
 2008.09.08 -  Kutsal gerdek
 2008.09.01 -  Allah’ı Sevme Sanatı
 2008.08.25 -  Hıristiyan Mü’minler
 2008.08.17 -  Tutsaklığı sevmek
 2008.08.10 -  Dilek Tepesi
 2008.07.27 -  Bir çiçekle de bahar olurmuş
 2008.07.15 -  Dante Beatrice’e kavuşsaydı…
 2008.07.07 -  NLP’den ışıltılı kareler (2)
 2008.06.30 -  Karanlık mağaraların zavallı yarasaları
 2008.06.23 -  NLP'den ışıltılı kareler (1)
 2008.06.14 -  Cennette kadın figürü
 2008.06.08 -  "Yürek Acısı"
 2008.06.02 -  Erkeği tutmak kolay mı sanırsınız?
 2008.05.24 -  Her ölüm vakitsizdir
 2008.05.14 -  Reinkarnasyon
 2008.05.05 -  Kölenin öyküsü
 2008.04.28 -  İlahiyatçılar Hz.Muhammed'ten daha mı iyi biliyor?
 2008.04.21 -  Kadınlar cennetine hoşgeldiniz!
 2008.04.15 -   Biraz daha episteme,biraz daha özlem...
 2008.04.07 -  Bir kibir abidesine
 2008.03.31 -  Kadınlar erkekten ne duymak ister?
 2008.03.24 -  Repertuarımdaki üç kırık hayat
 2008.03.16 -  Kadınlarla hala tartışıyor musunuz?
 2008.03.10 -  Yoksa bu bir rüya mıydı?
 2008.03.02 -  Kadınlar ve tapınaklar
 2008.02.24 -  Hiç kimsenin kadınları
 2008.02.17 -  Ölüden isteme ile diriden istemenin farkını rica edeyim
 2008.02.12 -  Tanrı'nın yeryüzündeki başyapıtı üzerine
 2008.02.05 -  Sıradan ve yüce, yakışıklı ve bayağı
 2008.01.28 -  İdeolojik ve toplumsal baskıya karşı bireysellik
 2008.01.24 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.01.21 -  Nietzsche, Marks veya Tanrı’ya Küsmek
 2008.01.14 -  Yoksa bu fakiri aşktan bihaber mi sanırsınız?
 2008.01.07 -  Kadınınıza yüreğinizle dokundunuz mu hiç?
 2007.12.31 -  Dört Kitaba Sığmazsan, Sen Ne İşe Yararsın?!
 2007.12.24 -  Kadınların Gizli Dünyası Üzerine
 2007.12.16 -  Sosyal Demokratların Reel Politik Dramı
 2007.12.10 -  “En yakın dostum katilim olur mu?”
 2007.12.03 -  İnin O Şatodan Aşağıya!
 2007.11.26 -  “Çift Gerektirmeli Bir Tanrısal Adalet Sarmalı” -Özeleştirel bir yaklaşım-
 2007.11.18 -  Müslümana Sopa Caiz midir?
 2007.11.11 -  Sevgili Erkekler! Türk Kadınları Size Hiç Bakmıyor mu?
 2007.11.05 -   “Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı”
 2007.10.29 -  Kahrolsun PKK veya kötü reklam yoktur
 2007.10.22 -  Barda oturan adamın düşleri
 2007.10.15 -  “Feminizm gerçekten feminin (dişil) bir akım mıdır?”
 2007.10.08 -   “Model Türkiye’yi görmek ya da görmemek”
 2007.10.01 -  “Aldatılan Adamın Komedyası”
 2007.09.24 -  Kadınların cebi neden yoktur
 2007.09.20 -  Benim adım aşk
 2007.09.17 -  Herkese merhaba!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com