Devlet borçlanması veyahut devletin işlevini yitirmesi. Uzun uzun iktisat politikaları dersi vermek gibi bir niyetim yok aslında. Şahsımın yetişme tarzı ve aldığım terbiyeden olsa gerek devlet kavramını muhayyilemde ve pratikte kutsal addederim. Aile efradımın çoğu devletin ve milletin bekası için maddi manevi mukaddes değerlerini pervasızca devlete feda ettiler.
Aile büyüklerimin hemen hepsinden milli mücadele yıllarında yaptıkları fedakârlıkları dinledim. Bu yazıyı niye yazıyorum. Bir kesim var ülkemizde ki o kesimde ben fazla kusur aramıyorum. İşte o kesim meydanı boş buluyor. Edinimlerini işletme yerine devlete faiz karşılığı borç vererek güya işletmecilik yaparak değerlendiriyorlar. Hazine’de bu akıllı vatan evlatlarına verdiklerinin karşılığı kat be kat faiz ödüyor.
Üstelik bu tatlı para ile iktifa edilmiyor, dışarıdan çok düşük miktarlarla hazine garantili borçlanıp içerde yüksek oranlarla kefili olduğu hazineye yine faizle borç vermeye devam ediyorlar. Rantiye kesimi denilen mutlu azınlık işte bunlar.
Bir tarafta tüm mukaddesatını devlet millet varlığı için feda edebilen bir ulvi ruh, diğer yanda bu kahraman ahfadın mirası üzerinden bugünlere gelmiş devlete faizle borç verip nemalanan bir maddeci çıkarcı kapitalist düşünce grubu.
Aynı düşünce sahiplerinin İstanbul ‘un 5 yıl süren işgali sırasında da işgal güçleri ile bir sıkıntılarının olmadığını biliyorum. Çünkü dünyayı madde üzerinde kurgulamış anlayış sahiblerinin Haç ile Hilal arasındaki farkı ayırt edeceğini sanmıyorum. “Nasıl olsa Mehmetler ölür kalan sağlar bizim olur.”mantığı ile şüheda Mehmetlerin mirası üzerine çöreklenen bu zihniyet sahipleri bugün nemalanmanın en tatlısını yemeye devam ediyorlar. Dışarıdan yüzde dörtlerle borçlanıp içerde yüzde Onatlılarla hem de garantili olarak hazineye borç vermek. Oh oh ne ala.Kim kimin için ne yapıyor kimlerde neler için neler yapıyor ya rabbim.
Beni sermaye düşmanı filan sanmayın. Sakın ha. Üreten Katma değer oluşturan milli yerli sermaye benim her zaman başımın tacıdır. Hatta ve hatta milli mücadele yıllarında cephedeki Mehmet çavuş ile Müteşebbis Mehmet Bey benim nazarımda aynı kategoridedir. Her ikisi de benim için kutsaldır.
Pekâlâ, gelelim esas vermek istediğimiz mesaja.
Herkes kendine yakışanı yapar. Rantiye elbette kendi çıkarını düşünecek, onun kutsalı, varlık sebebi her şeyi madde. Onu anladık. O halde yıllardan beri Hazine neden iç borçlanma yapar? Daha ucuz dış borç varken daha pahalı iç borçlanmanın mantığı ne olabilir. İşte bunun cevabı siyaset de yatar.
Siyaset devletin bekası milletin refahı ülkenin dirlik ve düzeni için yapılmalıdır. Çözüm işte buradadır. Osmanlı kamu maliyesi Galata Bankerlerine borçlanarak saraylar yaptı. Kırım Harbi son kerte oldu. Borç yiğidin kamçısı diyen halt etmiş. Öyle olsaydı koskoca Osmanlı tarih sahnesinden silinirmiydi.
Devlet beşeri organizasyonların en mükemmeli olduğuna göre neden teba’sından veyahut bireyinden borçlanma gereği duyar. Kaht-ı Rical den de degil. Geçmişi çok çabuk unutmamızdan. Geçmişteki şühedanın gazilerin mirasına sahip çıkmayışımızdan. Hepsi bundan.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )