|
|
|
Üst üste iki haftadır Sayın Atilla Kart’ı konuk ediyorum köşemde. Geçen haftaki yazımız öncelerden düşünülerek kaleme alınmıştı. Okumakta olduğunuz ise Sayın Kart’ın yaptığı bir konuşmadan esinlenerek ortaya çıktı. “Allah Kerim”, üçüncü hafta bakalım neleri kaleme alacağız…
Mesele malum, basına da yansıdı: “ AKP’nin arka bahçesi MÜSİAD bile vakıflar yasasına karşı çıkıyor. MÜSİAD, devlet denetleme derneği gibi tepki koyuyor…”
Sözlerin sahibi Milletvekili elbette tepkileri göze almış olmalı diye düşünüyor insan. Çok geçmeden de beklediği cevapları MÜSİAD Konya Şubesinden alıyor. İş belki de mahkemeleşmeye kadar gidecek... Birinci soru; naif duruşundan her zaman etkilendiğim Sayın Kart’ın neden böylesi bir üslubu tercih ettiği, ikincisi ise memleketin arka bahçelerinin tapu kayıtları...
Sayın Kart MÜSİAD’ı iktidar payandası olmakla itham ettiği sözleri Atatürkçü Düşünce Derneği’nde (ADD) sarf ediyor. Malum ADD bir sivil (?) toplum örgütü. Sormak lazım Sayın Kart ADD bir partinin “Hobi bahçesi” mi? Ağır olmadı mı Aydoğan diyen dostlar vardır aranızda. İyi de CHP ile eylem birliği yapan, Hükümetin faaliyetlerini en az CHP kadar sert eleştiren dernek, Sayın Vekilin mantığına göre muhalefetin payandası sayılmaz mı?
Devam edelim bahçe konusuna. Boyalı basın başörtüsüne sarıldı. Başörtüsü en çok onları rahatlattı. Yoksa Ergenekon’u yazmak zorunda kalacaklardı. Nedir Ergenekon? En basit tabiriyle ülkede darbe yapabilmek amacıyla iç karışıklık çıkarmayı hedefleyen bir örgüt. Söylemleri, sözcüleri belli. Bu söylemleri paylaşan sivil veya resmi arka bahçeler gözünüze takılmadı mı? Bunların “Vatansever” derneklerinin tokatçı olduğu adli kayıtlara geçmedi mi? Toprağında diken biten bahçeler verimli tarla oldu da MÜSİAD arka bahçe oldu öyle mi?
ODTÜ Rektörü Ural Akbulut, akademik “kisvesiyle” CHP meclis grubunda konuşma yapmıştı. Hatırlarsınız gazete sayfalarındaki fotografını. Önünde büyük bir CHP tabelası arkasında bilim adamı Ural Hoca… Üstadım siz buna arka bahçe demiyorsunuz sanırım, peki bostan desek uygun düşer mi?
Bu ülkenin en belalı konusu yüksek öğretimdir. Üniversite kazanmak bir, okumak binbir dert. Diyelim ki katlandınız başladınız tedrise, karşınızdaki gerçek daha da acımasız, hiçbir Türk Üniversitesi dünyanın ilk beşyüzü arasına giremiyor… Bu tablonun müsebbipleri arasında rektörleri sayabilirmiyiz? Daha doğrusu Rektörler bu tablonun dışında bırakılırsa içinde kim var Allah aşkına. Bu millet Erdoğan Teziç’i ve onun “Ulusalcı” rektörlerini unutmayacak.
Türk Milleti demek etnik bir kökü değil; İslam ve kültür medeniyetinin evlatlarını temsil eder. Kürt’de, Laz’da, Çerkez’de, Türk’de bu potanın erittiği unsurlardır. İslam temel ve birleştirici potanın adıdır. Bundan gocunanlar ise ulusalcılık diye bir zırvayı ortaya attılar. Daha doğrusu “Beyaz Türklerin” gevşeyen, eriyen yok olan hakimiyetini yeniden güçlendirmek adına, Allahsız bir milliyetçilik anlayışı ortaya koydular. Halk bunu anlamasın diye de laikliğe, Atatürk İlke ve İnkılaplarına sahip çıkarmış gibi göründüler.
Ulusalcılık bahçesini traktör yerine rektörle sürenlerin hedefi ne olabilir? Malum “Arka bahçenin” meyvelerini kim toplayacak? Laikçilik yapıp üniversite öğrencilerini provake etmek, TV kanalları ve gazeteler aracılığıyla kışkırtma yapmak kimin işine yarar? 70 milyonluk Türkiye’nin önüne 50 rektörle barikat kurmaya kalkışanlar gerçekten başarılı olacaklarına inanıyorlar mı? Artık insanlar dini doğru anlıyor. Kılık kıyafetle bilimsellik arasında bir ilişki olmadığını biliyor. Sırf elit oldukları için babadan oğula geçen bazı stratejik görevleri üstlenenlerin, aslında büyük ihanetlerin içinde olduğunu anlıyor. Medya kendini yırtıyor arka bahçeler sokağa dökülüyor, ama millet yutmuyor; istikrar diyor.
Ben olsam MÜSİAD ile ilgili sözlerimi gözden geçirirdim. Siyasetçi kurnazlığıyla tapu zengini sayılabileceğim arka bahçelerimin çetelesini çıkarır, kibarca “Pardon” derdim. Efendim… Ne buyurdunuz?
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 3 yorum
yapılmış )
kadir
[
2008/03/04 10:24
] |
|
gerçekten vakıf yasasını tam incelemedim ama galiba kötü şeylerin başlangıcı gibi.taviz, yağma artacak.çeteler türk milletinin yapısında yıllardır vardır.adları değişerek yıllar öncesinden gelir ve yıllar sonrasına gider.biteceğini sanmıyorum. bu arka bahçe ön bahçe lafı garip geliyor.neden derseniz atalarımızın dediği gibi göz hakkı var.bakıyorumda türkiye kominizmin son çırpınışlarına sahne oluy |
|
|
|
ülkemizde bağ bahçe çoktur.ama sakın kimsenin bahçesi PAPAZIN BAHÇESİ gibi olmasın da... |
|
|
[
2008/03/04 08:13
] |
|
gerçekten vakıf yasasını tam incelemedim ama galiba kötü şeylerin başlangıcı gibi.taviz, yağma artacak.çeteler türk milletinin yapısında yıllardır vardır.adları değişerek yıllar öncesinden gelir ve yıllar sonrasına gider.biteceğini sanmıyorum. bu arka bahçe ön bahçe lafı garip geliyor.neden derseniz atalarımızın dediği gibi göz hakkı var.bakıyorumda türkiye kominizmin son çırpınışlarına sahne oluyor.köşeye sıkışan kedi bile olsa can havliyle cırmalar.eee bizim türkiyenin chp si yapmasınmı.kardeşim yazdığın konular hoş.atilla bey konyanın ender yetiştirdiği şahsiyetlerdendir.bence üzerine düşen görevi layıkıyla yapmaktadır.çünkü muhalefet.sen iktidar milletvekillerini ele al.bak hiç bir şey yapmayınca eleştiremiyorsun.atilla bey birşeyler yapıyorki eleştiriyorsun.akpli vekillerimiz aynen kuzu kuzu me...gibi.konya vekillerini say desek;atilla beyi mutlaka sayarız,ama çoğunun adını bile bilmeyiz.silinmişler mi? kimdirler? ne yaparlar? nerdeler??????? |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|
|
|