|
|
|
Müdavimlerimiz iki haftadır Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart ile ilgili yazılarımızı takip etmekteler. İnternetteki köşemize yorumlar akmakta, sık olmasa da görüşlerini duyurmak isteyenler kapımızı çalmakta… Usül budur zaten; ele aldığınız konuların muhatapları yazınızla ilgili bir telefonu çok görürlerde, vatandaş görüşlerinizi enine boyuna inceler, eleştirir veya destekler… Tahir Akyürek’e Zafer’deki yer saatini uzaylılar için mi yaptınız diye sormuştum, zira dünyalılar tepesinde dursalar da saati tam olarak göremiyorlardı, cevap alamadım. Meram Belediye Başkanı’nın icraatlarını (!) irdelemiştim, çıt yok. İrdelemek yetmiyor demek ki deşelemek lazım. Abuk-subuk atamaları iki öğretmeni konuşturarak betimlemiştim de kimsenin beti benzi atmamıştı. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Sayın Kart kendi usulünü bozmadı aslında, şahsını veya görüşlerini ele aldığımız konularda mutlaka bize ulaşır değerlendirmelerini esirgemezdi. Yine öyle oldu. Yazılı cevap lütfetmişler; bize de hürmet ve teşekkür düştü. Sayın Vekilimizin naif ve edebi üslubuyla kaleme aldığı mektubundaki satır başlarını paylaşmak istiyorum.
Atilla Bey “Milletvekillerinin 2 temel görevi vardır” diye hatırlatıyor “Yasama faaliyetine iştirak ve denetim görevini yapmak.” Sonra da bir tespitte bulunuyor: “İktidar milletvekilleri özellikle 22. ve 23. dönemden itibaren kendi özgür iradelerini sergileyememektedirler. Denetim görevini yapmamaktadırlar…” Sürekli idari yargıdan dönen atama yönetmelikleri ile yandaşlarını müdürlüklere kondurma faaliyetleri “Özgür iradeden” sayılmıyorsa, Sayın Kart’ın doğru söylediği aşikardır. İrade omurgalı bir duruşla mümkündür. Bulunduğu kabın şeklini alanların iradeleri, kalıbı döken ustaya aittir.
Devam edelim; çarpıcı bir pasaj aktarıyorum: “…Bizler yargı mercii değiliz. Mahkemelerin yerine geçip hüküm kurmamız söz konusu olamaz...” Sizi tenzih ediyorum; ancak 367 tartışmaları yaşanırken ve konu Anayasa Mahkemesine intikal etmişken, Genel Başkanınız “Mahkemelerin yerine geçip hüküm kurmamışmıydı?” Deniz Baykal’ın o dönemdeki açıklamalarını hatırlıyorsunuz değil mi?
Hükümete yönelik eleştirilerini okuyorum Sayın Kart’ın. Bilinmedik şeyler değil. Kadrolaşmadan dem vuruyor; “Hükümet Devletini, AKP Devletine dönüştürme yolunda ciddi adımlar atmıştır. Bu fotoğrafın artık görülmesi gerekmektedir. Bu fotoğrafı her zemine anlatmaya çalışıyoruz. Bunun adı Parti Devleti yapılanmasıdır, faşizan yapılanmadır…”
Olaya tarihi süreçte bakmayı daha tutarlı buluyorum. Sevgili Vekilim hükümetler bu işleri hep böyle yapmadı mı? Milli Şef çok mu farklıydı, Adnan Menderes’in uygulamalarından duyulan kin ve nefret O’nun ve arkadaşlarının canına mal olmadı mı? Çoban Sülü “Benzini içerken” yeğenler, partili vampirler memleketin kanını emmedi mi? Nihayet 1995 Yılı Ağustosunda CHP İstanbul İl Kongresi’nde Adalet Bakanı Mehmet Moğultay “Hükümetten 5 bin kişilik kadro çıkardım. Bu kadroları örgütüme vermeyip de MHP'ye mi verseydim, Refah'a mı verseydim? Seyfi Oktay zamanında 2 bin civarında hakim alındı, benim zamanımda 1000 civarında hakim alındı. 3 bin hakim alındı” derken “Parti devleti yapılanması, faşizan yapılanmanın” başaktörü değimliydi? Basına yönelik değerlendirmenize katılıyorum; özgür basın “İktidar ve muhalefeti Milletvekili ayrımı yapmadan komuoyunu bilgilendirmeli.” diyorsunuz. Özgür Milletvekili de benim partim yaparsa göz yumarım, muhalif yaparsa memleketi başlarına yıkarım dememeli. Sizce Moğultay’ın atadığını iddia ettiği binlerce personel şimdiler de ne iş yapıyor? Bunu öğrenmek için bir soru önergesine ihtiyacımız var sanırım…
Affınıza sığınarak bir çelişkiden bahsedeceğim. Ergenekon ile ilgili iktidar yanlısı medyaya delillerin servis edilmesini eleştiriyorsunuz. Haklısınız da. Ancak bu basınımızın geleneklerindendir. Nuh Mete Yüksel’in gece yarısı Merve Kavakçı’nın evine düzenlediği baskını televizyonlardan canlı izlemiştik. Tabi araya bir miktar Müslüm Gündüz’ün samanlıkta Fadime ile basılma sahnesi eklenmişti. Rekolte ile dekolteyi karıştıranların gazeteleri “Post-modern darbe” yapmışlardı. Çok özür diliyorum ama Siz o zaman bu uygulamaların karşısında durmuş muydunuz?
Saygıdeğer Kart; tespitlerinizin bir bölümüne katıldığımı kaleme aldığım yazılarımdan biliyorsunuz. Elbette katılmadıklarımda var. Ama problem bu değil. Tarih bu ülkede muhalefetlerin iktidara gelince mutasyon geçirdiğinin şahididir. Açıkçası CHP’yi de çizgi dışı olarak görmüyorum. Nasıl AKP muhalifken eleştirdiği bazı uygulamaları bu gün hayata geçirdiyse CHP’de benzeri tavırları sürdürmüştür. Sizin klasik bir Milletvekili olmadığınızı biliyorum. Partinizin yanlış uygulamalarını da eleştirebileceğinizi, yandaş-parti militanı ilkelliğine pirim vermeyeceğinizi düşünüyorum.
Her şey bir yana temsil ettiğiniz Milletin bir ferdi olarak, içime taş gibi oturan konuyla ilgili soru önergesi vermenizi arz ediyorum. Çocukluktan yeni çıkmış gençlerin sabahlara kadar ders çalışarak hazırlandıkları ÖSS’de geçer not alamayıp alavere ile Mimarlık Fakültesine kayıt yaptıran Muğla Üniversitesi Rektörü Şener Oktik’in İngiliz vatandaşı oğlunun bu üç kağıdına el koyun lütfen. “Dershaneler Sokağında” beti benzi solmuş gençlerin hukukunu Sizden daha iyi kim savunur? Belki de klasik muhalefet anlayışında olmadığınızı gösterecek turnusol bu olay olur. Yoksa “Hamili kart yakininiz mi?” diye sorarlar…
Sayın Kart; basına değer vermeniz insanımıza sahip çıkmak anlamına geliyor. Nazik cevabınız için şükranlarımı arz ediyorum. Mektubunuzu Milletiyle diyalog kuramayan, başkanlara, vekillere ve bürokratlara ithaf ediyorum.
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 8 yorum
yapılmış )
[
2008/03/18 17:17
] |
|
Kardeşim yazın hoş.Türkiyenin gerçeklerine dem vurmaya devam ediyorsun.yalnız yine diğer yorumlardakinin aynısını yazacağım.konyanın sadece Atilla Kart ı yokkkk.zatı muhterem muhalefette olduğu için yaptığı doğrudur.muğlanın rektörü zannederim aynı zamanda ingiliz vatandaşı imiş.atilla bey yapılan yanlışlara oh olmuş diyemez herhalde.çünkü o yanlışlar memleketin köküne dinamit koyan yanlışlardı.Ama yaparmı bilmem senin bahsettiğin konular hakkında üzerine giderse hele birde başarılı olursa elini öpmek lazım.artık millet uyanmalı padişahım sen çok yaşa-ben yaptım oldu-o bizden-hamili kart-bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın .....v.b. dönemleri bitmelir.kim memleketime gerçekten hizmet ederse takdir edilmeli kim memleketime kötülük yaparsa mutlaka cezalandırılmalıdır.Bence atilla kart bey haklının yanında olmak istiyorsa senin sorduğun sorulara mertçe çıkıp cevaplamalı ve yanlışların düzeltilmesi için elinden gelebileni yapmalıdır. |
|
|
Selma
[
2008/03/12 08:25
] |
|
Aydoğan bey yazılarınızla bizleri her konuda aydınlattığınız için çok teşekkür ediyoruz. |
|
|
Selma
[
2008/03/12 08:24
] |
|
Aydoğan bey yazılarınızla bizleri her konuda aydınlattığınız için çok teşekkür ediyoruz. |
|
|
Selma
[
2008/03/12 08:23
] |
|
Aydoğan bey yazılarınızla bizleri her konuda aydınlattığınız için çok teşekkür ediyoruz. |
|
|
|
CHP Konya Milletvekili Muğla Üniversitesi rektörüne soracak mı? Eğer bunu yaparsa dersaneler sokağına bekliyoruz, tabi sormazsa da |
|
|
Ahmet
[
2008/03/10 18:49
] |
|
Aydoğan yazarımızı mücadelesinde haklı görüyor ve desteğimizi arkasında hissetmesini istiyoruz. |
|
|
yavuz
[
2008/03/10 18:41
] |
|
Yazarımızın ellerine ve yüreğine sağlık |
|
|
|
Merak ediyorum Atilla Kart bir mektup daha yazar mı:)))) |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|
|
|