:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Kapatma davasının kapattıkları 
Alev Ayyıldız   ( ayyildizalev@gmail.com )

İnsan karakterini en iyi açığa vuran iki gösterge sorsalar gözler ve sözler derdim. Arda arda söylerken oluşan uyumdan ziyade etraflıca düşündüğümüzde ve önyargılardan uzak bir karakter tahlili yapmaya çalıştığımızda kişileri tanımaya ve anlamaya çalışırken en iyi yardımcı karşımızdakilerin sözleri ve gözleri oluyor.

Hele birde Türkçe kadar zengin bir dile ve Anadolu gibi farklı yapıdaki insan profillerine sahip bir ülkede yaşayıp, birbirinden ilginç karakterlerle tanışma yada karşılaşma imkanının sıklıkla yaşandığı bir yurdunuz varsa , anlatmaktan ziyade anlamaya da gayret ediyorsanız karakterleri çözümlemede yeterli argümana sahipsiniz demektir.

Yalnızca kişilerin değil toplumların ruh halini bile çözümlemek istediğinizde, insan ruhunun tüm duygularını bu iki sözcük ekseninde değerlendirmek mümkün. Örneğin savaşın, açlığın ve iç kargaşanın yaşandığı yerlerde ağızlarından kısık bir ses tonuyla bezgince cevap veren insanların bakışlarındaki umutsuzluğu fark etmemek için kör olmak lazım. Buna karşın yalnızca kendi ülkelerinde değil Dünya’ya örnek olmuş liderleri incelediğinizde ise gözlerindeki umut ışığını ve pozitif anlamlar yüklü sözleri fark etmek güç olmasa gerek.

Yazık ki yıllardır pek umutla parlamayan gözlere ve her daim umursamazlığın ve çaresizliğin kapladığı sözlere sahip olan milletimiz piyangodan çıkar gibi karşımıza çıkan kapatma davasıyla şaşkınlıktan neredeyse ifadesiz duruma geldi.

AK Parti’yi sevsin sevmesin oy versin ya da muhalefet olsun, saplantılı siyasi görüşü olmayanların tamamı kapatılma davasına aynı şaşkın bakışlar ve aynı hayret tepkileriyle yaklaştılar. Panik , kargaşa ve çaresizliği bir anda milletçe ruhlarımıza işleyen ve ülke gündemini tek bir konudan ibaret sayan bu davanın perde arkasında kalıp unutturduklarına değinmek istiyorum.

Kapatma davasının üstünü kapattığı gündemlerden en can alıcı olan başörtü yasağının tekrar uygulamaya konulmasıydı. Hala hangi gerekçeyle yıllardır sürdüğünü kavrayamadığım ve laikliği kullanan bir grup bağnazın sürüklediği bu ayıp son buldu diyordum ki yanılmışım. Eğitim özgürlüğü elinden alınan ve psikolojisi bozulan öğrencilerin , hüznünü , öfkesini ,çaresizliğini kırgınlık dolu sözler ve gözlerindeki yaşlarla aktarmaya çalışa dursunlar, tek gündem olan kapatma davası yaşanılan dramın üstünü adeta kara bir örtü gibi çöktü.

Milli duyguların yoğun bir şekilde yaşanması gerektiği bir dönemde açılan dava coşkuyla kutlanılması gereken Çanakkale Zaferi’nin hevesini de söndürdü. Yapılan kutlamalar, “Gündem bu kadar yoğunken bir şeyler yapılmadı” denmesin telaşıyla anlamından uzak geçiştirildi. Yalnızca birkaç gün devam eden etkinlikler ve gerçekleştirilen sembolik ziyaretler yerine şehitlerin anılarını korumak ve bir parça vefa borcunu ödemek adına eksikliklerin ve yapılabilecekler kararlaştırılıp, yeni çalışmalara imza atılabilirdi.

Parti kapatma davasının etkisi en acı ki , alemler onun yüzü suyu hürmetine yaratılan , merhamet ve sevgi timsali Peygamber Efendimizin doğumunu müjdeleyen bu rahmet günlerinin ve Mevlit Kandili’nin üzerini de kapattı. Manevi atmosferin bir parça daha yoğun yaşanabileceği bu dönem de yalnızca inşallah , maşallah söylemlerinin kapatma nedeni olup olmayacağı tartışıldı.

Parti kapatma davası bugün zulmün adı olan Filistin’de İsrail’in yaptığı soykırımın, Çeçenistan’da son günlerde şiddetini arttıran çarpışmaların üstünü de kapattı. Bizimle aynı inancı paylaşan insanlara bırakın yardım edip destek çıkmayı, yaşanan vahşetlere imzasını atan İsrail, A.B. D ve diğer müteffiklerinden demokrasi dersi alır hale gelip , onlara kendimizi ispatlama telaşına düştük. Kendi ülkesinde bile istikrarını sağlayamayan bir ülke dış politika da ne derece etkili olabilirdi ki ?

Parti kapatma davası bugün Türkiye’yi çıkarları doğrultusunda yazık ki vatan sevgisi adı altında çeteleşerek sömürmek isteyen, Ergenekon adının bırakın anlamına yanına bile yaklaşamayan hainlerin isimlerini, cisimlerini ve neredeyse davalarının üzerini kapatarak gündemden düşürdü.

Parti kapatma davası, terör, işsizlik, ekonomide yaşanan çalkantı, çıkartılan ve tartışılan vakıflar yasası , sigorta kanunu değişiklikleri gibi aslında bir ülkenin sorgulaması ve değerlendirmesi gereken kanunların ve durumları çok geri planlara iterek , her türlü gelişmenin önünü de kapattı.

Teknolojinin son hızla geliştiği ve artık insanların başka gezegenleri yerleşmeye düşündüğü bir dönemde youtube kapatmayı marifet sayanların iktidar partisine böyle bir dava açmalarında mantıklı nedenler aramaya bile gerek yok.

Yargılama süreci sonunda ben AK Parti’nin kapatılmayacağını yada kapatılamayacağını düşünenlerdenim. Bugün yetki kargaşası yaşanan bir ülkede bu dava biter başka davalar gelir , ama kapatma davasının meydana getirdiği olumsuz tablo uzun bir müddet devam eder.

Yaşanan sürecin üstünü örtemediği tek gerçek de bugün bir savcının ülkenin yarısının desteklediği bir partiyi komik gerekçelerle kapatacak kadara yetkiye sahip olduğu ve anlamını dahi bilmeyenlerin savunuculuğuna soyunduğu laiklik ilkesinin kapsamı ve aslında ne olduğunun tam olarak açıklanması gerektiği oldu.

Bu kadar üstü kapatılanlara karşı bu üstü kapatılamayan gerçekler çok değil tabii ama kavram kargaşaları ve yetki sınırları namı diğer yetki sınırsızlıkları olduğu müddetçe daha uzun yıllar boş ve şaşkın gözlerle , anlamsız sözlerle yaşamaya devam edeceğimize göre yeni bir başlangıç için hiçte fena sayılmazlar!.

Selam ve dua ile



Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 6 yorum yapılmış )

ahmet [ 2008/05/23 19:10 ]
sayın alev hanım ben sizi öncelikle tebrik etmek isterim bu ülkenin yargı organlarına hakaret gibi bir yazı yazdığınız için ak parti kapanmazmış,kapatılamazmış siz kim oluyorsunuzda bu sözleri söyleyebiliyorsunuz daha doğrusu kime hizmet ediyorsunuzda bence başınızı kapatmadan önce o kafalarınızı açın bu ülke sizin gibi okumuş cahillerden ve sizin gibilerin başa geçirdiği insanlardan dolayı bu şekildedir
mustafa [ 2008/04/06 03:45 ]
selamun aleykum gözler ve sözler kalbin aynasıdır toplumumuzda cok haklısınız cok dogru bir söz bravo...
recep tayyip erdogan ciftciye:ananı da al git lan.
Abdullah gül:ABD elli yıldır evlatlarını barıs için feda etmiştir.
sehide kelle apoya sayın kim dedi
israilli bir dernekten cesaret ödülünü kim aldı?
cuval olayına kimler sessiz kaldı?
bir mart tezkeresini kimler gecirmeye calıstı?
gözler ve sözlerse hangi gözler hangi sözler kime ait bunlar?
Kapalı [ 2008/04/04 12:28 ]
Amin din kardeşim darısı senin başına inşallah...
(Açık)a hitaben....
açık [ 2008/03/31 12:11 ]
daha çok kapanırsın inşallah.çarşafa girersin inşallah.kapanmanın alasını yaşamanı dilerim en içten duygularımla.
KEMANKEŞ [ 2008/03/27 15:52 ]
İlk defa yazınızı okudum. Tebrikler yazınızda ki derinlik beni çok etkiledi. TEBRİKLER
erol44 [ 2008/03/22 19:28 ]

Aleykümselam....
Birgün haberleri izliyorum... bilmem felanca şehirde bir koyunun uçurumdan düşmesi sonucu yine bilmem kaçyüztane koyunda onun düştüğü yerden atlayarak telef oldular... ve aklıma Hz. İsmail kurban edilmek istenince Allah (cc) tarafından gönderlilen ve koyunun erkeği olan koç aklıma geldi...aslında çok şey aklıma geldi..bir tanesini hemen söylim alev hanım... bakın kurbanlık hayvanlar sadece koyun ve koçtan ibaret değil...malum biliyorsunuz hangi hayvanların kuban edileceğini...bu kadar alternatif varken neden koyun (koç) gelmişti... niçin bir boğa değil... bir deve değil...dimi...Tabiyki bunu en iyi Allah (cc) bilir...
Yine birgün haberleri izliyorum.... ve ülkemizde bu defa da yine Antalya olması lazım.... iki keçi.... evet iki keçi yüzlerce koyunun telef olmasına neden olan uçurumun benzeri bir uçurumda mahsur kalmışlar... kaçgün...kaç saat...mahsur kaldıklarını hatırlamıyorum.... ama inatla bulundukları yeri terk etmemişler... mutlaka kendilerini fark edecek birilerinin dikkatini çekmek için sürekli kendi lisanlarıyla yardım istemişler.... eh nihayet bir insan oğlu görüyor ve itfaiyeyi arıyor....ve bo olay...ki bence inanılmaz ibretlik olaylara sahne olan bu olay...keçilerin sabrı ve azmi sayesinde kurtulmalarına sebep oluyor...Yorum Yok....
Yazdıklarınız gönlümün derinliklerinden gelen haykırışlar....sağolun sessiz çığlığımın sizinde çığlığınız olduğu ve bu imkanla aktarmanızda ayrıca rahatlattı...Evet millet olarak çok sustuk...sebebi çok....bu kadar çok darbe görmüş bir ülke insanı nasıl atalarımız gibi cesur olabilir ki... siyaset bilimine baktığımızda sinidirilmiş, kabuğuna çekilmiş, korkmuş, kaderci olmuş milletlerin yaşadığı ülkeler darbeler ülkesidir... Buda bizde bol hamd olsun... bu yılki hamsi bolluğu gibi darbe bolluğu ülke olduk...
Uyandık Alev Hanım uyandık... ancak uyku sersemliğimizi giderecek çeşmeyi bulamadık...ah birde çeşmeyi bulup yüzümüzü yıkayabilmiş olsaydık...
Sağlıcakla kalın..

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.14 -  Anlatma Sanatı
 2009.01.17 -  Bebek katili Mübarek ve Çağın Diğer Firavunları
 2009.01.01 -  İsrail bir terör devletidir
 2008.12.06 -  Nifaka Karşı İnfak Seferberliği
 2008.11.07 -  Edebin Beden Bulmuş Hali
 2008.10.20 -  Söz ve İnsan
 2008.09.27 -  Bayram Tadında Hayatlar
 2008.09.09 -  Ramazan ve Zulüm
 2008.07.31 -  Miraç tadında hayatlar
 2008.06.12 -  Beklemek ve görmek
 2008.05.16 -  Kısa bir mola…
 2008.04.07 -  Tahammülsüzlük, küçümseme ve kibir…
 2008.03.21 -  Kapatma davasının kapattıkları
 2008.02.27 -  Geçmişine sövmeyen bizden değildir!
 2008.02.09 -  Dikkat kara çarşaflılar geliyor!
 2008.01.11 -  Tenleri siyah yürekleri beyaz insanlar
 2008.01.04 -  Noel Bayramları Gelecek mi?
 2007.12.11 -  Nede olsa komplo teorisi!
 2007.12.01 -  OYAK’ın Ermeni Yanlısı Ortağı
 2007.11.14 -  Bir Serdengeçti Vardı…
 2007.10.24 -  Sağ olan vatan, unutulan şehitler
 2007.10.06 -  Hadi İran olamadık bari Malezya’ya benzeyelim
 2007.09.15 -  Oruç tutuyor musunuz?
 2007.08.22 -  Garip Bir Rüya
 2007.07.29 -  Halkını tanımayanlar, aptal yerine koyanlar
 2007.07.17 -  Bilinmeyen şahadetin ardından
 2007.07.09 -  Düşündüren ve güldüren vaatler
 2007.06.12 -  Anıtlarla anılan teröristler ve unutulan şehitler
 2007.05.14 -  Bilinmeyen Menderes’in ardından
 2007.04.30 -  Kerkük’e karşı Cumhurbaşkanlığı süreci
 2007.04.18 -  Açlığın Ölüm Hali!
 2007.04.01 -  Tehlikenin Farkında mısınız?
 2007.03.20 -  Şehitliği Akif ve Çanakkale ruhuyla anlamak
 2007.02.27 -  Sultan Abdülhamid Han’dan Aziz Valentine
 2007.02.03 -  Dilden kötü kokular Ahmet Hakan’la geliyor
 2006.12.29 -  Seninleyiz Banu Avar
 2006.12.13 -  Eğitimde dinsizleşme süreci
 2006.11.23 -  Medeniyet yolunda güzeller geçidi
 2006.11.06 -  Açılın feministler geliyor
 2006.10.10 -  Peygamberimize sevgimiz bu kadarmış
 2006.09.08 -  Kola olmadan ne yaparız!
 2006.07.24 -  Bu veballe nasıl yaşanır?
 2006.07.11 -  İHANETİN BÖYLESİ
 2006.06.28 -  YASTAYIZ
 2006.06.17 -  KORKMAYIN BİZDEN
 2006.06.06 -  Mankurtlaşıyoruz
 2006.05.25 -  Davam Türkistan
 2006.05.17 -  Son rezalet
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com