Sabah erken denecek bir saatte klavyenin başına geçip yazmaya başladım, güneşin doğuş vaktini havasıyla enerjisiyle yaşamak ayrı bir tad ve lezzet. Nimete şükür dua niyaz namaz ömrü bereketlendirirmiş. Batı ve doğu kültürlerinde güneşin doğuş saatlerindeki maddi ve manevi esrarı bilenler bundan istifade etmesini biliyorlar.. Cana yakın ve beyefendi mizacıyla çevresinde sevilen sayılan gazeteci Mustafa Arslan Bey söylemişti bir Amerika seyahati dönüşü çıktığı TV programında. yaptığım televizyon programı söyleşisinde şöyle ifade etmişti.” Dallas şehri ve civarı adeta bir yarımada ve kıyı şeridi çok büyük milli park. Sabahın en erken saatlerinde gemilerle kıyıya gelen insanlar burada güneşin doğuşunu izleyip havayı teneffüs ettikten sonra yine gemilerle geldikleri yere dönüyorlar.”Amerika’nın dünyada dolaşan her yüz doların 70 inde söz sahibi olmasının sırrı sanırım çok çalışkan olmaları. Amerikalı Elektronik hocam Mister Channel yaşı 65 olmasına rağmen bizden erken gelir bizden geç yatardı. Taksim-Harbiye hattında Hilton’da kalır sabah sekizde kürsüdeki yansı önünde her şeyi ile hazır vaziyette bizi beklerdi. Aradaki mesafeyi düşündüğümüzde en az sabah beşte ayakta olması gerekir ki derse yetişsin.
Memleketimizin yetiştirdiği nadir şahsiyetlerden Merhum Duran Ağa, ahir ömrüne kadar uyurken üzerine güneşin doğduğu vaki olmamış. Oğlu Eczacı Ahmet Sezer böyle söylüyor. Merhum Duran Ağa, doğduğunda babası rahmeti rahmana çoktan iltica etmiş. Babasız tüm olumsuzluklara rağmen tabandan zirveye çıkmış. İlçe çocukları için çok önemli örnek bir fenomen Duran Ağa.
Çocukluğumun Duran Sezer’ini asırlık Çetmi Camii’nden çıkarken ya da meşhur şavrolesi içinde hatırlıyorum. Mal koleksiyoncusu olmadı. O Aynı zamanda bir hayırseverdi. Belki de en önemli vasfı müteşebbis zekâsı ve pratiği idi. Sermayesi yok iken sermaye zengini “Kezzik Ali Ağa” ile iş hayatına atılmış ve başarılı bir ticari hayatı olmuştu. Sermaye problemetigini Kezzik Ali Ağa ile çözmüştü.Kezzik Ali Ağa’yı ben hatırlamıyorum.Evlatları torunları yeğenleri bugün mahallemizin sevilen sayılan insanları.Maliye Bakanlığında önemli bir yere sahip hemşerimiz Doçent Ahmet Kesik onun ahfadından.Mekanı cennet olsun onun ve onun gibi dar-bekaya gidenlerin.
Karapınar’ın tarihini kendine has üslubu ile dinlemekten son derece keyif aldığım İktisatçı Emekli Bankacı Bekdeş Yazgan, girişimciliğe örnek göstermişti Duran Sezer’i. Gerçekten toprak emek sermaye argümanlarını bir arada çok güzel kompoze etmişti.
Güneşin doğuşu ile başladığımız yazımızda şimdi gelelim sadede.
Karapınarlı olmanın ayrı bir hazzını hep yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Çoğu kimsenin sahip olamadığı değerleri ben şehrimde gördüm yaşadım. İstanbul ve Karapınar bende ayrı güzellikleri olan iki ayrı medeniyet şehri. O yüzden İstanbul yerine Konya’yı tercih ettim.
Karapınarlılar Fuar Kültür Merkezinde “Birliğimiz, Dirliğimiz,Derneğimiz” sloganı ile bir araya geldi.Karapınarlılar Derneği yönetimine istemeden mecburi olarak dâhil edildim. Gece yarısı çalan cep telefon ile emrivaki yapılan tebligatla ertesi sabah kendimizi dernek seçiminde listede buldum. Doğrusu çok da hazırlıksız “zoraki” oldu ama “görev talep edilmez tevdi edilir” felsefesi içinde bizde göreve icabeti memlekete hizmet telakki ettik. Halisane niyetlerle yola çıktık.
Kendimi ön plana çıkarma gibi bir saplantım yok çok şükür. Bütün içinde bir parça olmayı her zaman tercih ettim. Eskilerin deyimi ile mütemmim cüz oldum hep. Karapınar, tarihi ipek yolu güzergâhında stratejik bir derbent nahiyesi imiş geçmişte. Cumhuriyet dönemi içinde kamu yatırımı adına iş aş üreten bir adet devlet yatırımı yok.Topu topu sadece numunelik kabilinden bir vekil çıkarabilmiş şehrimiz.Baba dostumuz Tevfik Çorakçı Bey kıl payı meclise gidebilseydi sanıyorum buğun Karapınar bu durumda olmazdı.
Erol Sözen şehrimizin duruşu kişiliği ve aileden gelen genetik mirası ile beyefendi bir şahsiyet.Örnek alınacak birçok vasıfları olan bir ağabeyimiz. Şehrimiz için neler yapabiliriz dendiğinde varlığını seferber etmekten çekinmeyenlerden o.
Eksik gedik bulup çıkarmak isteyen herkes bir şey bulup çıkarır, ama; eksikleri tamamlamayı çok az kişi yapar. Hani Mevlana’nın bir sözü vardır.” Eksikleri kusurları örtmede gece gibi ol, cömertlikte güneş gibi.”Karapınarlılar Gecesi için elini taşın altına koyan ve gecenin tüm dünya ya uydu –TV ile ulaştırılmasını sağlayan Erol Sözen Ağabeyimize dernek olarak müteşekkiriz.
Belediye Başkanımız Mehmet Mugayyıtoğlu, Merhum Duran Sezer’in hem yeğeni hem de damadı. Benimde Kapı ve mahalle komşumuz ve Hacı Bekir Uğur ile Hacı Ayşe ablamızın oğlu. Babamın Çetmi’deki evinin mimari ve mühendislik planlarını 69 yılında yapan genç mühendis. Nerdeyse 35 yıldır yüzlerini görmediğimiz Karapınarlı büyüklerimizi görme fırsatı sağladı başkanımız Mehmet Mugayyıtoğlu.Ben derken söz gelimi özne kabilinden söylüyorum.Yoksa hayat felsefemde ben yoktur hiçbir zaman. Ben Başkanımızı her zaman bir başkan gibi değil mahallemizin bir ağabeyi olarak gördüm.Burdan da tüm sevenlerine seslenmek istiyorum.Özellikle Duran Ağamızın muhterem kızları Neşe Ablamıza.Sayın Başkanımızın daha gelecek güzel günlerde aramızda olması için bir kardiyoloji ziyareti yapmasını geç olmadan ihmal etmemesini Neşe Ablamızdan istiyorum.
Âdem Zengin, henüz 3 veya 4 yıllık öğretmen iken bizim lisenin müdürü idi yetmişli yıllarda. Bize büyük emekleri geçti. Sakin mütevazı duruşunun altında Gaile’nin manivelası ile dünyayı yerinden oynatacak iradeye sahip bir er kişi, hocamız. Allah ömrünü bereketli kılsın. Bana biri gelse dese ki ”müdür kimdir nasıl olur” ben örnek olarak Âdem Hocamı gösteririm. Kimseyi kırmaz gücendirmez üstelik bir hedefe çok mükemmel bir tarzda motive eder, yönlendirir. Sonuç da alır.
Karapınarlılar günü ve gecesinde dostları hemşerileri gördük. Ahmet Başar, bugün Karapınar’ın dolu beyinlerinden bir tanesi. Bizlerinde hocası. Dünya görüşümüzün ete kemiğe bürünmesinde emeği olan bir büyüğümüz. Haşmet Okur ha keza öyle. Yakın bir akrabasının çok ciddi rahatsızlığı yüzünden aramızda bulunamadı.Hiç unutmuyorum bizim ahlak derslerimize gelirdi.İmtihan edenken kürsüye oturur gazetesini kitabını dergisini okur olan biten her şeyden haberi olur ama kimseye belli etmezdi.Sanırım o yaşlarda bir öğrencinin gururunu kırmak istemezdi.Hatta bir defasında sınıf arkadaşım Nihat’ın kopya çekmeyi aşikar ulu orta yapması üzerine tahtaya şöyle bir cümle yazıp yerine oturmuş hiçbir şey yokmuş gibi gazetesini okumaya devam etmişti.
Karatahtada ki yazı “ kopya çekmek ile hırsızlık yapmak arasında hiç bir fark yoktur.” İbaresi İdi.
Dernek gecesinde birçok kimsenin emeği geçti. En büyük jesti geceye gelen Karapınarlılar yaptı. Salonu tıklım tıklım doldurdular. Sagolsunlar.
Derneğin dünden bugüne gelmesinde iki insanın önemli payları geçmişte oldu bugünde devam ediyor.Bekdeş ve Mithat Yazgan ağabeylerimizden bahsediyorum.Bekdeş Ağam,o yaşında gün boyu gecenin hitamına kadar tüm enerjisi ile seferber oldu.68 kuşağı içinde geçmiş hafızasında tüm canlılığıyla devam ediyor.
Karapınarlının Tevfik Çorakçı’ya gösterdiği ilgiyi sandıkta bir başka hemşerisine göstermesini ben sürekli söylüyorum. Bu sefer kıl payı meclis kapısından dönmesini değil onlarca fazla rey ile sandıktan çıkmasını umut ediyorum.
Duran Karagöz bizim hem mahallemizin çocuğu hem de arkadaşımız. Belediye Meclis üyesi olarak Pazar günü çok yoruldu çalıştı çabaladı misafirleri ağırladı sağ olsun. Fikri Peker, Mustafa Sözen, Ahmet Dinç, Kuddusi Kocabaş, Yunus Nadi Balık, Fikri Dağ, Mehmet Elmas, Mithat Korkusuz ve daha isimleri şimdi aklıma gelmeyen nice dostlarla özlem giderdik.
Ahmet Dinç ve Mustafa Sözen benim hem okul arkadaşlarım hem de mahallemizin çocukları.Her ikisi de,çok büyük futbol yeteneği ve zekasına sahip topçular idi.Biz gelişigüzel top peşinde koşarken onlar futbolu futbol olarak icra eden Anadolu’da parlamış ve Karapınar bozkırlarında bir Coşkun Özarı olmadığı için keşfedilemeden sönüp gitmiş değerlerimiz .
Hülasa, demem o ki; Karapınar bir büyük hazine. Yeraltı ve yer üstü değerleri ile geleceğin jeostratejik siyasetinde çıkaracağı değerler ile Sarı Selimlerin Hürrem Sultanların nazargahlarını şehir ve ve birey bazında mamur edecekler diye düşünüyorum. Elden gelen öğün olmaz, oda vaktinde gelmez demiş Karapınarlı. Kendi aşımızı kendi eşimiz kendi çocuğumuz ile pişirmenin zamanı geldi.
Karapınarlının kıyamı başladı.
Tüm Dünya’ya Konya’ya ve hepimize hayırlı olsun.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )
Doğru.Haksız sayılmazsınız.Başlık kapalı istiare formatlı idi.Biraz açayım.Hürrem çok güzel fizigi olan bir Sultan imiş.Aklı da keskin.Ama Hasan Pulur'un deyişi ile Kanuniyi cezbedişini ben burda yazmaktan imtina ederim.Yorumunuz için teşekkeür ederim.
Hürremin Göğüsleri Cezbetmiş dediniz ama hiç ondan bahsetmemişsiniz..Yani Göğüslerin Özelliğinden nasılmış nasıl cezbetmiş??? Konu hürremin göğüsleri ama siz karapınardan ve karapınarlıdan bahsetmişsiz...Başlıkla konu farklı gibi sanki.... veya ben mi anlayamadımmm....