:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Hürrem'in göğüsleri cezbetmiş Kanuni'yi 
Mustafa Azılıoğlu   ( mustafaazilioglu@hotmail.com )



Sabah erken denecek bir saatte klavyenin başına geçip yazmaya başladım, güneşin doğuş vaktini havasıyla enerjisiyle yaşamak ayrı bir tad ve lezzet. Nimete şükür dua niyaz namaz ömrü bereketlendirirmiş. Batı ve doğu kültürlerinde güneşin doğuş saatlerindeki maddi ve manevi esrarı bilenler bundan istifade etmesini biliyorlar.. Cana yakın ve beyefendi mizacıyla çevresinde sevilen sayılan gazeteci Mustafa Arslan Bey söylemişti bir Amerika seyahati dönüşü çıktığı TV programında. yaptığım televizyon programı söyleşisinde şöyle ifade etmişti.” Dallas şehri ve civarı adeta bir yarımada ve kıyı şeridi çok büyük milli park. Sabahın en erken saatlerinde gemilerle kıyıya gelen insanlar burada güneşin doğuşunu izleyip havayı teneffüs ettikten sonra yine gemilerle geldikleri yere dönüyorlar.”Amerika’nın dünyada dolaşan her yüz doların 70 inde söz sahibi olmasının sırrı sanırım çok çalışkan olmaları. Amerikalı Elektronik hocam Mister Channel yaşı 65 olmasına rağmen bizden erken gelir bizden geç yatardı. Taksim-Harbiye hattında Hilton’da kalır sabah sekizde kürsüdeki yansı önünde her şeyi ile hazır vaziyette bizi beklerdi. Aradaki mesafeyi düşündüğümüzde en az sabah beşte ayakta olması gerekir ki derse yetişsin.

Memleketimizin yetiştirdiği nadir şahsiyetlerden Merhum Duran Ağa, ahir ömrüne kadar uyurken üzerine güneşin doğduğu vaki olmamış. Oğlu Eczacı Ahmet Sezer böyle söylüyor. Merhum Duran Ağa, doğduğunda babası rahmeti rahmana çoktan iltica etmiş. Babasız tüm olumsuzluklara rağmen tabandan zirveye çıkmış. İlçe çocukları için çok önemli örnek bir fenomen Duran Ağa.

Çocukluğumun Duran Sezer’ini asırlık Çetmi Camii’nden çıkarken ya da meşhur şavrolesi içinde hatırlıyorum. Mal koleksiyoncusu olmadı. O Aynı zamanda bir hayırseverdi. Belki de en önemli vasfı müteşebbis zekâsı ve pratiği idi. Sermayesi yok iken sermaye zengini “Kezzik Ali Ağa” ile iş hayatına atılmış ve başarılı bir ticari hayatı olmuştu. Sermaye problemetigini Kezzik Ali Ağa ile çözmüştü.Kezzik Ali Ağa’yı ben hatırlamıyorum.Evlatları torunları yeğenleri bugün mahallemizin sevilen sayılan insanları.Maliye Bakanlığında önemli bir yere sahip hemşerimiz Doçent Ahmet Kesik onun ahfadından.Mekanı cennet olsun onun ve onun gibi dar-bekaya gidenlerin.

Karapınar’ın tarihini kendine has üslubu ile dinlemekten son derece keyif aldığım İktisatçı Emekli Bankacı Bekdeş Yazgan, girişimciliğe örnek göstermişti Duran Sezer’i. Gerçekten toprak emek sermaye argümanlarını bir arada çok güzel kompoze etmişti.

Güneşin doğuşu ile başladığımız yazımızda şimdi gelelim sadede.

Karapınarlı olmanın ayrı bir hazzını hep yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Çoğu kimsenin sahip olamadığı değerleri ben şehrimde gördüm yaşadım. İstanbul ve Karapınar bende ayrı güzellikleri olan iki ayrı medeniyet şehri. O yüzden İstanbul yerine Konya’yı tercih ettim.

Karapınarlılar Fuar Kültür Merkezinde “Birliğimiz, Dirliğimiz,Derneğimiz” sloganı ile bir araya geldi.Karapınarlılar Derneği yönetimine istemeden mecburi olarak dâhil edildim. Gece yarısı çalan cep telefon ile emrivaki yapılan tebligatla ertesi sabah kendimizi dernek seçiminde listede buldum. Doğrusu çok da hazırlıksız “zoraki” oldu ama “görev talep edilmez tevdi edilir” felsefesi içinde bizde göreve icabeti memlekete hizmet telakki ettik. Halisane niyetlerle yola çıktık.

Kendimi ön plana çıkarma gibi bir saplantım yok çok şükür. Bütün içinde bir parça olmayı her zaman tercih ettim. Eskilerin deyimi ile mütemmim cüz oldum hep. Karapınar, tarihi ipek yolu güzergâhında stratejik bir derbent nahiyesi imiş geçmişte. Cumhuriyet dönemi içinde kamu yatırımı adına iş aş üreten bir adet devlet yatırımı yok.Topu topu sadece numunelik kabilinden bir vekil çıkarabilmiş şehrimiz.Baba dostumuz Tevfik Çorakçı Bey kıl payı meclise gidebilseydi sanıyorum buğun Karapınar bu durumda olmazdı.

Erol Sözen şehrimizin duruşu kişiliği ve aileden gelen genetik mirası ile beyefendi bir şahsiyet.Örnek alınacak birçok vasıfları olan bir ağabeyimiz. Şehrimiz için neler yapabiliriz dendiğinde varlığını seferber etmekten çekinmeyenlerden o.

Eksik gedik bulup çıkarmak isteyen herkes bir şey bulup çıkarır, ama; eksikleri tamamlamayı çok az kişi yapar. Hani Mevlana’nın bir sözü vardır.” Eksikleri kusurları örtmede gece gibi ol, cömertlikte güneş gibi.”Karapınarlılar Gecesi için elini taşın altına koyan ve gecenin tüm dünya ya uydu –TV ile ulaştırılmasını sağlayan Erol Sözen Ağabeyimize dernek olarak müteşekkiriz.

Belediye Başkanımız Mehmet Mugayyıtoğlu, Merhum Duran Sezer’in hem yeğeni hem de damadı. Benimde Kapı ve mahalle komşumuz ve Hacı Bekir Uğur ile Hacı Ayşe ablamızın oğlu. Babamın Çetmi’deki evinin mimari ve mühendislik planlarını 69 yılında yapan genç mühendis. Nerdeyse 35 yıldır yüzlerini görmediğimiz Karapınarlı büyüklerimizi görme fırsatı sağladı başkanımız Mehmet Mugayyıtoğlu.Ben derken söz gelimi özne kabilinden söylüyorum.Yoksa hayat felsefemde ben yoktur hiçbir zaman. Ben Başkanımızı her zaman bir başkan gibi değil mahallemizin bir ağabeyi olarak gördüm.Burdan da tüm sevenlerine seslenmek istiyorum.Özellikle Duran Ağamızın muhterem kızları Neşe Ablamıza.Sayın Başkanımızın daha gelecek güzel günlerde aramızda olması için bir kardiyoloji ziyareti yapmasını geç olmadan ihmal etmemesini Neşe Ablamızdan istiyorum.

Âdem Zengin, henüz 3 veya 4 yıllık öğretmen iken bizim lisenin müdürü idi yetmişli yıllarda. Bize büyük emekleri geçti. Sakin mütevazı duruşunun altında Gaile’nin manivelası ile dünyayı yerinden oynatacak iradeye sahip bir er kişi, hocamız. Allah ömrünü bereketli kılsın. Bana biri gelse dese ki ”müdür kimdir nasıl olur” ben örnek olarak Âdem Hocamı gösteririm. Kimseyi kırmaz gücendirmez üstelik bir hedefe çok mükemmel bir tarzda motive eder, yönlendirir. Sonuç da alır.

Karapınarlılar günü ve gecesinde dostları hemşerileri gördük. Ahmet Başar, bugün Karapınar’ın dolu beyinlerinden bir tanesi. Bizlerinde hocası. Dünya görüşümüzün ete kemiğe bürünmesinde emeği olan bir büyüğümüz. Haşmet Okur ha keza öyle. Yakın bir akrabasının çok ciddi rahatsızlığı yüzünden aramızda bulunamadı.Hiç unutmuyorum bizim ahlak derslerimize gelirdi.İmtihan edenken kürsüye oturur gazetesini kitabını dergisini okur olan biten her şeyden haberi olur ama kimseye belli etmezdi.Sanırım o yaşlarda bir öğrencinin gururunu kırmak istemezdi.Hatta bir defasında sınıf arkadaşım Nihat’ın kopya çekmeyi aşikar ulu orta yapması üzerine tahtaya şöyle bir cümle yazıp yerine oturmuş hiçbir şey yokmuş gibi gazetesini okumaya devam etmişti.

Karatahtada ki yazı “ kopya çekmek ile hırsızlık yapmak arasında hiç bir fark yoktur.” İbaresi İdi.




Dernek gecesinde birçok kimsenin emeği geçti. En büyük jesti geceye gelen Karapınarlılar yaptı. Salonu tıklım tıklım doldurdular. Sagolsunlar.

Derneğin dünden bugüne gelmesinde iki insanın önemli payları geçmişte oldu bugünde devam ediyor.Bekdeş ve Mithat Yazgan ağabeylerimizden bahsediyorum.Bekdeş Ağam,o yaşında gün boyu gecenin hitamına kadar tüm enerjisi ile seferber oldu.68 kuşağı içinde geçmiş hafızasında tüm canlılığıyla devam ediyor.

Karapınarlının Tevfik Çorakçı’ya gösterdiği ilgiyi sandıkta bir başka hemşerisine göstermesini ben sürekli söylüyorum. Bu sefer kıl payı meclis kapısından dönmesini değil onlarca fazla rey ile sandıktan çıkmasını umut ediyorum.

Duran Karagöz bizim hem mahallemizin çocuğu hem de arkadaşımız. Belediye Meclis üyesi olarak Pazar günü çok yoruldu çalıştı çabaladı misafirleri ağırladı sağ olsun. Fikri Peker, Mustafa Sözen, Ahmet Dinç, Kuddusi Kocabaş, Yunus Nadi Balık, Fikri Dağ, Mehmet Elmas, Mithat Korkusuz ve daha isimleri şimdi aklıma gelmeyen nice dostlarla özlem giderdik.

Ahmet Dinç ve Mustafa Sözen benim hem okul arkadaşlarım hem de mahallemizin çocukları.Her ikisi de,çok büyük futbol yeteneği ve zekasına sahip topçular idi.Biz gelişigüzel top peşinde koşarken onlar futbolu futbol olarak icra eden Anadolu’da parlamış ve Karapınar bozkırlarında bir Coşkun Özarı olmadığı için keşfedilemeden sönüp gitmiş değerlerimiz .

Hülasa, demem o ki; Karapınar bir büyük hazine. Yeraltı ve yer üstü değerleri ile geleceğin jeostratejik siyasetinde çıkaracağı değerler ile Sarı Selimlerin Hürrem Sultanların nazargahlarını şehir ve ve birey bazında mamur edecekler diye düşünüyorum. Elden gelen öğün olmaz, oda vaktinde gelmez demiş Karapınarlı. Kendi aşımızı kendi eşimiz kendi çocuğumuz ile pişirmenin zamanı geldi.

Karapınarlının kıyamı başladı.

Tüm Dünya’ya Konya’ya ve hepimize hayırlı olsun.



Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 2 yorum yapılmış )

Yazar [ 2008/05/29 11:34 ]
Doğru.Haksız sayılmazsınız.Başlık kapalı istiare formatlı idi.Biraz açayım.Hürrem çok güzel fizigi olan bir Sultan imiş.Aklı da keskin.Ama Hasan Pulur'un deyişi ile Kanuniyi cezbedişini ben burda yazmaktan imtina ederim.Yorumunuz için teşekkeür ederim.
Serdar [ 2008/05/28 16:49 ]
Hürremin Göğüsleri Cezbetmiş dediniz ama hiç ondan bahsetmemişsiniz..Yani Göğüslerin Özelliğinden nasılmış nasıl cezbetmiş??? Konu hürremin göğüsleri ama siz karapınardan ve karapınarlıdan bahsetmişsiz...Başlıkla konu farklı gibi sanki.... veya ben mi anlayamadımmm....

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.06 -  Affan Dede'ye para saydım
 2009.01.30 -  Şimon ve Tayyip
 2009.01.21 -  Ne Zengin Fakir Ne Sen Ben Farkı Olsun
 2009.01.17 -  Ne haktan korkar ne hicap çeker
 2008.12.18 -  Yönetmek ve yönetilmek üzerine
 2008.10.24 -  Kılıç ipeği kesmez.
 2008.10.11 -  İKİ ÇAKAL
 2008.09.18 -  Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!
 2008.08.04 -  Monteskiyö’ den Emre Aköz ‘e
 2008.07.31 -  Katıra gem vursan at olurmu?
 2008.07.10 -  Sahipsiz köpek ne yapsin
 2008.07.07 -  Kalem ve kılıç
 2008.06.27 -  Haysiyetsiz meşhur muteber
 2008.06.08 -  İyi ki varsın Süleyman Bey
 2008.05.29 -  K...ni zevk sahibi imiş
 2008.05.27 -  Hürrem'in göğüsleri cezbetmiş Kanuni'yi
 2008.05.20 -  Leyla Hanım ritüeli
 2008.04.11 -  Asıl azmaz bal kokmaz
 2008.03.22 -  Dün bugündür,yarına ümitvarım.
 2008.03.13 -  Akif Konya’ya gelmiş haberimiz yok
 2008.02.27 -  Oh ne ala,mualla
 2008.02.14 -  Bir demet gül ve karanfil
 2008.02.12 -  Modernleşme yahut muhafazakar değişim
 2008.01.24 -  O iş benim boyumu aşar
 2008.01.22 -  Abdülhamid’in Mirası
 2008.01.17 -  Tebrikler Kime
 2007.12.28 -  Akif’i Kaç Kişi Anladı ki….
 2007.12.18 -  Pulsuz dilekçe
 2007.11.26 -  Güle Güle “Adamın Kralı”
 2007.11.15 -  Konya’nın Güzel Olan Tarafı
 2007.11.08 -  Dostumuz! Amerikadan Ne Aldık
 2007.11.03 -  MÜSİAD’da Mustafa Çalık ne dedi.
 2007.01.12 -  MERAK ETME
 2007.01.10 -  DOST DÜŞMAN OLURSA NE YAPILIR?
 2006.12.27 -  KIL TÜY
 2006.12.23 -  SİLLE-İ MİLLET
 2006.12.20 -  Cumhurbaşkanını buldum
 2006.11.29 -  ŞEHİRLERİN BAHTINA
 2006.11.23 -  DEVLET NİŞANI NEDEN VERİLMİYOR
 2006.11.22 -  TESEV RAPORU
 2006.11.16 -  DR. ANIL BEY
 2006.11.15 -  BİLMESİNİ BİLMEK
 2006.11.02 -  2016 da ne olacak?
 2006.10.31 -  Boşa Geçen Yıllar
 2006.10.27 -  Geyik türüne bir örnek de benden.
 2006.10.06 -  HEKİMLERİMİZ
 2006.10.01 -  Hekimlerimiz, Hastanelerimiz ve Sağlık Personelimiz.
 2006.09.22 -  Bereket yağar gönüllere
 2006.08.16 -  Ahh Osmanlı...
 2006.08.07 -  Siyasetçi kendini nasıl geliştirmeli?
 2006.07.31 -  İsrail-HAMAS Savaşı
 2006.06.28 -  Helvası olmayan şehir
 2006.06.16 -  SİYASAL YOZLAŞMANIN NEDENLERİ
 2006.06.02 -  UNESCO, SETTAR, MEVLANA
 2006.05.29 -  AHLAK VE KARAPINAR’DA PETROL
 2006.05.20 -  RAHVAN MEHMET VE MARATON YARIŞLARI
 2006.05.15 -  Okullar ne üssü?
 2006.05.11 -  Bu vebalden nasıl kurtulmalı
 2006.05.08 -  Tarihi İpek Yolunda Bir Garip Sultaniye
 2006.04.27 -  ABD'nin yerli dostu
 2006.04.10 -  AÇIK POKER
 2006.04.06 -  Şehrin en güçlü örgütü
 2006.04.03 -  Bu aşkı kim bitirdi?
 2006.03.30 -  Şimdi Nazım Hikmet Zamanı
 2006.03.27 -  Ne okuduğunuza değil, nasıl okuduğunuza bakın
 2006.03.24 -  HÜKÜMET(LER)E MÜTEDAİR
 2006.03.20 -  Recep Konuk;O bir Türkmen Bey'i
 2006.03.13 -  Kızılcahamam'da görmedikleriniz
 2006.03.09 -  Türkiye'nin şansı Özkök mü?
 2006.03.06 -  Teşkilat nasıl olmalı?
 2006.03.03 -  Bush'un Hindistan'da işi ne?
 2006.02.23 -  Tahlil değil gerçek
 2006.02.20 -  Tapusu olan konuşsun
 2006.02.17 -  Türkiye’de platonik siyaset mi var?
 2006.02.13 -  Konya'yı doğru algılamak
 2006.02.09 -  Doldur boşalt ateş et
 2006.02.06 -  YENİ YILMAZ GÜNEY
 2006.02.02 -  Siyasal Ahlak nedir?
 2006.02.01 -  İstikrar kimin işine yaramaz
 2006.01.26 -  MUHALEFET NİÇİN ERKEN SEÇİM İSTİYOR
 2006.01.24 -  ABD'nin son hamlesi
 2006.01.19 -  Ortak öngörü; Nükleer enerji
 2006.01.16 -  2006'nın en zor günleri
 2006.01.05 -  Türkiye'de neden Nükleer santral yok?
 2006.01.03 -  Kurtlar Vadisi-Irak'ın arka planı
 2005.12.27 -  Siyasette boşluk var mı?
 2005.12.15 -  Başbakan'ın gözünde Konya
 2005.12.12 -  Başbakanı beklerken
 2005.12.05 -  O bir üst kimlikli
 2005.11.28 -  Yekpare dünyanın ayrılıkçıları
 2005.11.22 -  Mavi mi yeşil mi akım?
 2005.11.16 -  Nafile anlamaz bunlar
 2005.11.13 -  Bir ülke daha iyi nasıl yönetilebilir ki?
 2005.11.08 -  Ateş hazır, Paris hazır mı?
 2005.10.22 -  Van Kedisi ile Van Canavarı
 2005.10.04 -  Abdullah Gül'ün Uçağında
 2005.09.28 -   Devlet Ve Devlet Adamlığı
 2005.09.22 -  Zenginleşme Formülü–2-
 2005.09.21 -  Zenginleşme formülünü buldum
 2005.09.05 -  AB SİZ TÜRKİYE VEYA TÜRKİYESİZ AB
 2005.08.31 -  Kerbolanlı Ahmet
 2005.08.27 -  Bir medeniyet tasavvuru olarak Vakıf
 2005.08.22 -  Statüko Nedir?
 2005.08.16 -  ACEM ÜLKESİ İRAN
 2005.08.02 -  EK PROTOKOL
 2005.07.20 -  'USA’ BİZİ USANDIRMAYI NE ZAMAN TERK EDECEK
 2005.07.15 -  CONİ VE MEHMET
 2005.07.02 -  Yecüc ve Mecüc rapsodisi
 2005.06.30 -  İkö
 2005.06.29 -  AH NİJAD…!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com