Ben korkağın tekiyim…
Önyargılardan, Müslüman olmaktan başka isimlerle isimlendirilmekten, suçu-bucu gibi uydurma ve zorlama kalıplara sokulmaktan, nobranlıklardan, anlayışsızlıklardan, aç fare gibi küflü peynire tutulanlardan, uyanık kaldığı her saat limon yer gibi suratı asık dolaşanlardan, yazdıklarımın önüne-arkasına kendi kelimelerini koyarak beni yargılamaya çalışanlardan, hayatı matematik işlemi olarak görenlerden, masası büyük ama anlayışı kıt olanlardan, tebessümde cimrilik yapanlardan kaçıyorum…
Ben korkağın tekiyim…
Hangi adımı vereyim size… Dedemin babası Mustafa… Dedem İsmetin Ali… Babam Mustafa Onbaşı… Trabzonluyum… Laz diyorlar bize… Okul birincisi bir ablanın gölgesinde olabileceğin en tembeli olarak okudum… Endüstri Meslek Lisesi okudum ve hiç alakasız bölümler kazandım yüksek okul olarak… Okumadım… Okudum Reşat Nuri’yi, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı, Cemil Meriç’i, Amin Maalof’u, Nikos Kazancakis’i, Panait İstirati’yi… Ölüm olarak intiharı seçen Stefan Zweig, Guy de Maupassant, Jerzy Kosinski ve Romain Gary gibi yazarları da ilgiyle okudum. Okudukça boyum kısaldı, okudukça cüceleştim, okudukça korkularım arttı…
Ben korkağın tekiyim…
Gecelere sığındım. Gece yolculukları yaptım uzun uzun. Şehrimden kaçtım ''korktuklarıma'' muhtaç olmamak için. Terk edilmiş köylere, cami şadırvanlarına, dere kenarlarına, ıssızlığa ve sessizliğe sığındım. “Göynüm hep seni arıyor” türküsünü söyledim ve ağladım başımı alıp gidişlerimde. Hermann Hesse’nin “Sidarta”sındaki dereyi ve salcıyı aradım. Bulamadım. Zorba’nın bulduğu “yeşil taş”ı aradım. Taşı buldum ama kimseyi çağıramadım. Korkaktım.
Ben korkağın tekiyim…
Hep yenildim ve yenilmiş olanları sevdim. Çaresizleri, sorgulayanları, arayıp da bulamayanları, kavgası olanları, her an her şeyi yapabilecek olanları, kaybedecek şeyi olmayanları, beceriksizleri, her seferinde yenilmek için ringe çıkanları, aç ve uykusuz kalan ama gözlerinde ışık yananları, kurtuluşun olmadığına inanıp kurtulanları ve korkakları sevdim. Çünkü bende korkaktım.
Ben korkağın tekiyim…
Ben dostlarımı kaybetmekten korktum. Ben kitaplarımı kaybetmekten korktum. Ben coşkumu kaybetmek ve yalınayak yürüyememekten korktum. Verememekten, koşamamaktan, üretememekten ve ağlayamamaktan korktum ben. İçli çocuğu, kalın kafalımı, kaybolan şairimi kaybetmekten korktum. Anama benzemişim, anamda çok korkaktı benim.
Ben korkağın tekiyim…
Ben kravatlı adamlardan ve bol kokulu bayanlardan koktum. Çiçekçilere uğramayanlardan korktum. Çıtkırıldımlardan korktum. Önyargıyı kimlik edinenlerden, önce hayır diyerek konuşmaya başlayanlardan, kendini bir halt sayanlardan, nezaketi ve kibarlığı yapmacık olanlardan korktum. Sözü budaklı olanlardan ve pazarlık yapanlardan da korktum. Hayır, olmaz, bakarız, düşünelim diyenlerden ve geçiştirenlerden korktum. Nankörlerden korktum. Günde üç öğün yemek yemeyi din sayanlardan korktum. Gözlerime bakmadan konuşanlardan korktum. Büyükşehirlerden, yüksek binalardan, otobanlardan korktum. Ahlakı sakız gibi çiğneyen ahlaksızlardan korktum.
Küstah, kibirli, göğüsleri mümbit lakin gönülleri çorak bayanlardan korktum. Kaba, anlayışsız, gösteriş budalası, cüzdanı şişkin ve unvan koleksiyonu yapan adam kılığındaki adamlardan da korktum.
Korkuyorum, alkışlayan eller taş atar ve üzülen yine ben olurum... Korkuyorum...
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 4 yorum
yapılmış )
|
ALLAH'TAN KORKMAK
Allah'tan korkmak, büyük makamlardandır. Çünkü Allahü teâlâ buyuruyor ki:
Allah'tan ancak âlim olanlar korkar.
Hadis-i şeriflerde ise şöyle buyuruldu:
Hikmet ve ilmin başı Allah korkusudur
Sizin en akıllınız, Allah'tan en çok korkanınızdır.
Allah korkusundan ürperip tüyleri kalkanın ağaçtan yaprak dökülür gibi günahları dökülür.
Allah korkusundan ağlayan Cehenneme girmez.
Günahını düşünüp ağlayanlar, hesapsız Cennete girecektir.
Cenâb-ı Hak katında, Allah korkusundan akan gözyaşından ve Allah yolunda akan kandan sevgili damla yoktur.
Arşın gölgesinde gölgelenecek yedi sınıf kimseden birisi de, yalnız iken Allahü teâlâyı hatırlayıp gözyaşı dökenlerdir.
Allahü teâlâ'dan korkandan her şey korkar. Allah'tan korkmayanı her şeyle korkuturlar.
Allahü teâlâ buyuruyor ki, ''izzetim hakkı için, bir kulda iki korku, iki emniyet bulundurmam. Dünyada benden korkarsa, Ahirette onu emin ederim. Ahıret hususunda emin ise, korkuturum.
İnsan sevdiği şeylerin elden çıkmasından korkar. Sevdiği kimselerin sevgisini kaybetmekten korkar. Bunun için Allah'ı en çok sevenler, Allah'tan en çok korkanlardır. Keza Allahü teâlâ'yı en iyi tanıyanlar da O'ndan en çok korkanlardır. Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:
En arifiniz benim, en çok korkanınız da benim |
|
|
|
Sevgili Nihat Ada, sen korktukça cesurlaşan bir insansın.Günümüzde kaç kişi sayabiliriz ki Türkçe konuşanlar arasında,Ahmet Hamdi' yi, Cemil Meriç'i, Sidarta'yı,zorba'yı kosinski'yi, zweig' ı okumuş ve anlamış olsun.Cesur diye başkalarına deniyorsa eğer, gelin biz korkaklar dünyasında yaşayalım.Beni de aranıza alın.Seni okudukça kalemim ( daha doğrusu klavyem) kısırlaşıyor dostum... |
|
|
|
İnsanların benden korkuyor olmaları, yazdıklarınız asıl benim korkularım dememe engel oluyor. Kesin siz de öylesiniz. |
|
|
nihat
[
2008/07/09 00:44
] |
|
''abi beni sevdiğini daha önce neden hiç söylemedin'' bu söz size söyleniyor sayın ve yazdıklarınızın sadece arkasına onay sözleri yazabileceğimi bilmenizi isterim. bende bir yalın ayaklıyım eğer şehrinizden sıkılırsanız bizimkine sığınmayı teklif ederim yaşar abiye tuttuğumuz sazan görünümlü bir levrekte size tutarız elbet..abilerin en yakışıklısına muhabbetle vesselam |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|