“Karşında duran o masum kız çocuğunun okuma isteği gözlerine yansıyor, bak o gözlere...
Bak ve o çocuğun dünyaya gelmesine vesile olan iki kişiden birinin sen olduğunun farkına var.
Bak onun gözlerine...
Diliyle anlatamayıp da gözleriyle anlatmaya çalıştığı çok şey var.
O,küçük yaşta daha eğitimini tamamlamadan kendisi gibi bir çocukla veya amca diyebileceği bir yaştaki adamla evlendirilmek yerine; okumak istiyor...
O,hiç beklemediği ve hiç istemediği bir yaşta gelinlik giymek yerine, okul kıyafetini giymek istiyor...
Çalı çırpı değil, kalem tutmak istiyor o parmaklar...
Önce kendisi büyüsün, sonra bir bebek büyütsün!
Kanayan yaralarımızdan biri olan kız çocuklarımızın eğitim haklarının ellerinden alınması!
—Ben babayım, buna hakkım var.
Bir babanın görevlerinden biri de kız-erkek ayırt etmeden çocuğunu okutması, peki senin bundan haberin var mı?
Daha yeni açmış,içinde binbir ümit besleyen bir çiçeği hayattan koparıp almaya baba da olsa hiç kimsenin hakkı yok!..
Şimdi gözlerini kapat ve düşün...
Kızın senin de desteğinle eğitimini tamamlayıp toplum için faydalı bir birey mi, yoksa onun eğitim hakkını elinden almaya devam ederek cehaletle kardeş mi olsun?
Haydi babası o'nu okula gönder...”
Yukarıda okuduğunuz şiir ve başlık tamamen Aslı isminde bir okurumun çığlığı ve haykırışı’dır. Cumartesi günü makalemi yazmak üzere bilgisayarımı açtığımda gelen bu mail yazımın başlığını ve konusunu belirlemişti. Kız çocuklarımızın okuma hakkı. Evet sevgili Aslı okumak hepinizin ve hepimizin hakkıdır.Ben kız çocuklarının okumasına karşı olan insanların.Kadın doğum uzmanına eşini muayene ettirmek istediğinde bayan doktor arama hakkının olmadığını.Veya olası bir asayiş üst aramasında eşi için bayan polis talep etme hakkı,olmadığını her zaman bu tür konuları tartışırken yüksek sesle söylemişimdir.Başka bir bakış açısıyla yaklaştığımızda günümüz evliliklerinde saygı ve sevgi çerçevesinde evlilikleri görmek çok zor.Oysa
Peygamber efendimiz sav “kadının cenneti kocasının ayağı altındadır.Erkeklere ise eşleriniz size Allah’ın emanetidir” derken eşlerin birbirlerine ne kadar büyük bir değer vermesi gerektiğini ortaya koymuştur.Ama günümüz evliliklerine baktığımızda bunları görmekte çok zor.Boşanmalar almış başını gidiyor,dul kalan kadınlar ekonomik özgürlüğü olmadığından değişik yollara sapıyor.Bunları düşündüğümüzde kız çocuklarını okutmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyoruz.Gelin farklı bir pencereden bakalım isterseniz.
Eğitimin ilk aşamasını ve belki de en önemli temel yapısını anneler gerçekleştirmektedir. Bu yönüyle anneleri, insanlık tarihinin gerçek mimarları ve aile yuvasının ilk öğretmenleri olarak değerlendirmek yerinde olacaktır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu aydınlık nesli yetiştireceklerin anneler olacağı dikkate alındığında, yarınların anneleri olacak kızlarımızın eğitilmesi daha da önem arz etmektedir. Bir ülkenin geleceğinden emin olması ancak yetiştirdiği gençliğin sağlıklı, bilgili, çalışkan, dürüst, vatanına, milli ve dinî değerlerine bağlı olmasıyla mümkündür. Ama maalesef bizler kadın gibi çok önemli bir eğiticiyi varlığından habersiz olacak kadar cehaletin karanlığına gömdük. Bugün toplumdaki sorunların temelinde yatan en önemli nedenlerden birisi’de bu. Kadınını, annesini yani en önemli eğitimcisini ihmal eden bir toplum iyi erkek de yetiştiremez. Nitekim bu toplum iyi erkek de yetiştiremiyor. Kadınını ihmal ederek, iyi erkek yetiştireceğini düşünmenin savunulacak hiçbir tarafı yoktur.
Biz, bu ülkede iyi insan yetiştirmek istiyorsak kadın, erkek ayırmadan herkesin beynini kafasını, kalbini geliştirmesini sağlayacak bir ortamı hazırlamak zorundayız.