Siyaseti yorumlamak kısa öz kesin ifadeler ile yapılır. Yapılan siyasi analiz veya yorum, ortaya konmuş bir iradenin; ki bu, iktidar veya muhalefet olduğu gibi diğer siyasi alana müdahil aktörler tarafından neyin nasıl ne ile yapıldığının yazar tarafından bir durum tespitidir.
Bu nedenle kısadır anlatılmak istenen meram. Fikir yazıları ise uzun kelime ve kavramlar ile olur. Doğruluğu haklılığı ispat etme gibi bir zorunluluk vardır. Siyasi analizde ispat yükümlülüğü aranmaz. Yazarın kendi görüşüdür. Doğru ve haklı gerekçelere dayanan yazılara itibar edilir.
Okumakta olduğunuz yazı bir siyasi analiz yazısıdır bu nedenle ifadeler net,objektif ve bağlayıcıdır.
Türkiye gibi bir ülkede yazılan ve konuşulanlara bakılarak gelecek tespiti yapılabilir. Seçilen seçen gibi siyaset aktörlerinin konumu kabiliyet ve etkinlikleri yanında vasıfları, demokraside gelinen merhaleyi ifade eder.
Emre Aköz ile Serbest Kürsü’de geçtiğimiz cumartesi akşamı siyasi alanı konuştuk. Kendisinin önemli tespitleri oldu. Kendisine katıldığım yerlerin yanında, aynı düşünmediğim hususlar da çıktı konuşma boyunca aramızda.
AYM’nin 5 Haziran Kararları konusunda ben siyaset kurumun her iki kanadı hem iktidar hem de muhalefetin aktif bir politika izlemediğini, sine-i millet’i hiç göz önüne getirmediği kanısında iken,Emre Aköz daha seçimlerin yeni yapıldığını milletin önüne konulan sandıktan istenilen cevabın çıkmayabileceği ihtimallerinin düşünüldüğünü dolayısıyla böyle bir kararın dillendirilmediğini öne sürdü.
Oysa bugünkü seçici kitle 1950,54,VE 57 Seçimlerindeki Millet değil idi.
Demokrasiyi okuma ve algılamada çok büyük mesafeler almış idi.
Seçim meydanlarında yarın siyasi alan sahiplerinin 5 Haziran Kararlarını millete şikayet ederek esip gürlemesini bu nedenle ben pek tutarlı bulmam.
Demokrasi söylemlerinin çoğaldığı zamanlar anti demokratik gelişmelerin yoğunlaştığı vakitler olduğu söylenir. Sorumlulukta siyasi alanın da çok büyük yanlış ve eksiklikleri vardır.
Monteskiyö erkler ayrılıgı ile cumhuriyetin olmazsa olmazlarını ortaya koyarken bu üç erkin bir gün farklı düşünüp farklı Saiklerle birbirlerinin alanına tecavüz edeceklerini bilse idi sanırım bunlara karşı yeni fikirler de ortaya sürerdi.
Aslında 5 Haziran kararlarının en basit anlatımı ikili iktidar erkinin tek monorka terk edilip edilmeme meselesidir.
Seçilmiş monark ile bürokratik monork’ın eşyayı farklı algılamasıdır.
Erkler arası niza ve farklı düşünce metafor’larının oluşturduğu ayrışma ve siyasi alan tecavüzü ilk kez yapılmıyor.
1920’den bugüne 88 yıl geçti.
Bugün 59.Cumhuriyet Hükümeti iş başında.
Her hükümetin ömrünü dört yıl kabul edelim. Geçen 88 yılı dörde böldüğümüzde buradan 22 hükümetin çıkması gerekir.
Oysa bugün 22. Cumhuriyet hükümeti değil 59.Cumhuriyet Hükümeti var karşımızda.
Ortalama dört yıl yerine on yedi aylık hükümetler ile icra görevi yerine getirilmiş. Darbeler krizler işin cabası.
Demokrasi geleneğinde hele, Venedik kriterlerinin yüksek bürokraside kalbi kabul görmesine daha çok zaman ve mesafe var.
Sonuç olarak kanaatim şudur.
Siyaset aracını sevk ve idare edecek olan iktidar ve muhalefet, salt sürücü kalır aracı sahiplenmez yol seyrüseferi dışında her şeyi araç patronlarına bırakırsa bu araçla fazla mesafe alınmaz.
Bu yüzden Kurumların uyumlu senkronize aynı hedefe odaklanmış bir riyaset ve siyaset ile yeniden kurgulanması yeni anayasa yeni siyasi partiler kanunu yeni seçim kanunu yeni delege ve merkez karar ve yönetim kurulları gibi oluşumların çağımız seçici ve seçilenleri gözetilerek yapılmasına şiddetle ihtiyaç vardır.
Bunu yapacak olan siyasi aktörlerdir.
Kaliteli seviyeli bir muhalefet o nispette vasıflı iktidarı güdüler.
Delegelerden MKYK ve Parti Meclisine kadar silsile-i meratip bir araya gelmiş” nitelikli bir karar alma oluşumu” ile siyaset kurumu teçhiz edilmiş olsa idi,bugün yaşadıklarımızdan daha farklı şeyler olur,siyasi alan bu denli yara almazdı.
Siyaset felsefesine müdrik feraset ve basiretli bir delege oluşumu kat be kat daha kaliteli Parti Meclislerini meydana getireceği bilinmelidir.
Yoksa bu saatten sonra yeni siyasi oluşumlar kadük kalmaya mahkumdur.