|
|
|
TRT’nin “İnanç Dünyası” programında tanımıştık O nu. Asaf Demirbaş’ın asap bozan sorularına verdiği cevaplarından etkilenmiştik. Kader kavramını ele alışını çok tutarlı bulmuştuk. Sohbetlerde; “İnanç Dünyası’nın kel doçenti” gönül sofrasına kurulurken ciddi bir izleyici kitlesine de ulaşmıştı.
Zaman su misali akarken Yaşar Nuri Beyin kellik sorunu çözülemedi ama memleketin dört bir yanına salınan namı dağlarda yankılanır oldu. Televizyon programları, sivri çıkışlar, sayısı hatırlanamayan kitaplar… Artık o Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk’tü.
Eşini boşadı, yenisini aldı. Hayat standartları Türkiye standartlarının çok üzerindeydi. Hem İslam Alimi (!) hem hukukçu… “Çocukta yapıyordu kariyerde…”
Siyasette Onsuz yapamadı. Vekillik için CHP seçim otobüsünde poz verirken tek sorun diğer adaylardan boyunun biraz kısa kalmasıydı. Baykal ile kuzu sarma, CHP seçmeninin hocasıydı…
Baykal’a gidiyorum dediğinde kal cevabını alamadı. Süratle yeni bir parti kurdu. Adını yazmayı isterdim ama inanın şu anda hatırlayamadım. Önemli bir not düşeyim, üç beş satırla özetlediğim serüvende Yaşar Nuri hiç “Allah’la aldatmadı” (?)
İsmini hatırlayamadığım parti baraj altında kaldı, Yaşamaz denen partiye eski MHP’li akabinde ANAP’lı son dönemlerin CHP’lisi Yaşar Okuyan katıldı. Sordular “Okur mu bu çocuk?” Okumadı…
Geçtiğimiz günlerde Okuyan’da istifa etti adını hatırlayamadığım partiden. Sebebi malum. Yaşar Nuri’nin uygunsuz bir ilişkisi var iddiası. Kuran’ın bu işlerle ilgili ölçüsü malum. Dört şahit gerek… Ben olumlu veya olumsuz bir şey söylemek istemiyorum. Ancak Yaşar Nuri’nin Hürriyet Gazetesi’nde kaleme aldığı yazısından bazı sonuçlara ulaştığımı söyleyebilirim. Yaşar Hoca (!) dikkate alınması gerekenin halen kel olan başı olduğunu söylüyor. Diğer uzuvlarıyla ilgilenenlere ise sitem ediyor. Bunu öylesine bir üslupla kaleme almış ki edebimden ben köşemde yayınlayamıyorum.
Yaşar Nuri’nin başı vücudunu kontrol ediyor da bir uzvuna güç yetiremiyormuş. Yazdığından öyle anlıyoruz. Kontrol edilemeyen organının gündeme getirilmesini ise memleket meselelerini görememek olarak yorumluyor… Memleket satılırken siz benim asi organımla uğraşıyorsunuz demeye getiriyor…
28 Şubat’ın ikinci sınıf figüranları Fadime Şahin ile Ali Kalkancı’nın ilişkileri tankları yürütmüştü. Hüseyin Üzmez’in hadisesi Hürriyet-Milliyeti günlerce meşgul etmişti. Bu olaylarda kullanılan uzuvda Yaşar Nuri’nin kullandığından farklı değildi. Ali Kalkancı Fadime’yi “Allah ile aldatarak” “kötü emellerine alet etmişti”… Yaşar Nuri için ne demeli?
Kendini peygamber diye tanıtan Evranusoğlu’yla televizyona çıkan Yaşar Nuri’yi hatırlıyorum; çok anlamlı açıklamalarla hadiseyi ortaya koymuştu. Evranusoğlu’nun uydurduğu kitabı da yerin dibine sokmuş ve en sonunda “Allah adamı böyle kündeye getirir” demişti. Öyledir Yaşar Bey, “Allah ile aldatanları” Allah mutlaka kündeye getirir…
Hz. Meryem’in etrafındaki Hahamların ilmi tartışılmazdı. Ama Allah Yahudi toplumunda aşağılanan kadınları yüceltircesine Hz Meryem’i seçti. Kuran’da ismi zikredilen tek kadın olan Meryem Annemiz asırlardır unutulmayan o muhteşem duruşu ile Allahın sevgili kulları arasına girdi ve Hz. İsa’yı dünyaya getirdi. Elbette bir başkasını kıyaslamak için yazmadım bunları. Ancak bir tercih sürecidir yaşanan. İlmi olanlara sesleniyorum hahamlığı değil, Meryemliği seçin. Seçin ki toplumumuzda yeni Meryemler yetişsin.
Yaşar Nuri’ye gelince; Rabbim hidayet versin ne diyelim…
|
Köşe Yazısı
Hakkındaki Yorumlarınız
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|
|
|