:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Ramazan ve Zulüm 
Alev Ayyıldız   ( ayyildizalev@gmail.com )


11 ayın sultanı olarak adlandırılan, gelmesinden haftalar önce telaşı başlayan Ramazan ayına nihayet kavuştuk. Camiler, lokantalar hatta oteller bile “Hoşgeldin Ramazan” yazılarıyla donatılmış durumda. Basmakalıp, özden öte ışıklandırılmış yazılar ve komşular arası düzenlenen iftar programlarından ibaret kalsa da bu mübarek ayın güzelliğini anlatacak kelimeleri bulmak bile zor. Öyle bir manevi atmosfer sarıyor ki çevremizi, ruhunun penceresinden bakabilenler, dört bir yanımızı kuşatan bu nurani havanın güzelliğini eminim yüreklerinde hissediyorlardır.

Genelde kazaların, kavgaların azaldığı bir parça da olsa yardımlaşmanın arttığı Ramazan ayı bu yıl biraz daha farklı sanki. Kış günlerinde oruç tutmaya alışkın olan milletimiz, bu sene güneşin kavurucu sıcaklığını eksik etmediği bir zamanda yaşıyor bu mübarek ayı. Bu durumun etkisiyle midir bilinmez sinirler ve halsizlik hat safhada. İnsanlar haklı tabi yaz günü oruç zor zanaat. Yaratılışındaki hikmeti ve güzelliği fark etmeden akşama kadar şuursuzca doldurduğumuz midelerimizi bir müddet dinlendirmek ve tok olduğumuz halde aralıksız yemek yemeye ara vermek kolay değil bizler için. Özellikle iş ortamında çalışanlar oldukça asabi, yüzleri gergin, herkes de bir uyuşukluk ve “hadi bitse kurtulsak” türünden havalar…

İşin üzücü yanı ise bu ruh halinin kabullenilmiş olması ve olağan karşılanması. Yani insanlar öyle ruh haline girmişler ki neredeyse oruçluyken adam öldürmeyi bile mubah görecekler. Aslında çok da şaşırmamak lazım bu duruma. Oruç tutmayı yalnızca aç kalmaktan ibaret sayan zihniyetimizin yol açtığı bir tablo değimlidir ki bu yaşananlar.

Hal böyle olunca sormak istiyorum sizlere. Özünde nedir oruç ?Yalnızca gün boyu aç kalmak mıdır?. Böyle düşünenlere ve Ramazan’ı bu şekilde yaşayanlara Hz. Meryem’in orucunu hatırlatmak istiyorum. Ne denli güzel bir ibadetti bu kutlu kadının yaptıkları…

Hz. İsa Dünya’ya geldiğinde yapılan türlü işkencelere diliyle, bedeniyle ve kalbiyle tuttuğu oruçla cevap vermişti o. Bu kutlu kadından Peygamber efendimize, sahabelerden İslam âlimlerine kadar yaşamış yüce insanların hayatlarına baktığımızda olanı değil olması gerekeni daha iyi görüyoruz. Az yemenin güzelliğini fark edip, vücuduna ihtiyacı kadarını sunan bu örnek şahsiyetler, aşırı doygunluğun verdiği rehavetten uzak yaratılışlarının fıtratına uygun bir şekilde yaşamışlardı.

Günümüz Ramazan anlayışıyla o güzel insanların oruca ve Ramazan’a bakışlarını karşılaştırdığımızda görüyoruz ki yalnızca midenin aç kalmasıyla tutulmazmış oruç. Dilin alışmış olduğu gıybete kötü söze aç kalmasıyla, bedenin gereksiz uğraşlarla vakit öldürmeye aç kalmasıyla tutulurmuş meğerse. Özünde fakir sofralarına konuk olmak, bir parça rızkı bile sizden daha zor durumdakiyle bölüşmekmiş aslında. Saatler öncesinden hazırlanmaya başlanan ve genelde bizlerle aynı imkâna sahip komşuları iftara çağırmakla, sahurlarda da “Ne yersem kar” mantığıyla doldurulan midelerle asıl amaca ulaşılmıyormuş

Çok yemenin, çok konuşmanın ve çok uyumanın maharet kabul edildiği bir devirde Ramazan’ın yalnızca iftar programları ve gün içinde sayılan saatler olmadığının bilincinde olan insanlar da var kuşkusuz. Ne ten renklerini nede milletlerini düşünüp bugün Afrika’da Çeçenistan’da Irak’ta Müslümanların zulüm gördüğü yerlerde orucunu açan onlara yardım elini uzatan gönül erleri de yaşıyor aramızda. Hiçbir şey yapamıyorsa her akşam yemeğini kendinden daha mağdur olanlarla paylaşan, buna bile imkanı yoksa kendi zor durumunu unutup başkalarının günahına ağlayıp, dualarında onların kurtuluşuna yönlendiren madden fakir ama manen oldukça zengin melek ruhlu insanlar da var.

Bu örnekleri düşünüp tabiri caizse “Dünya iyiler hürmetine dönüyor” sözünün hikmetine sığınıp bir parça mutlu olalım derken “Allah akıl fikir versin” dedirten mevzularda yaşanmıyor değil. Sıcaklar bir yana bu Ramazan’da az düşünüp çok yazan yüksek maaşlı köşe âlimlerimizden(?) birisi öyle bir fikir attı ki ortaya yorum dahi yaparken zorlanıyorum.
Zat-ı muhterem yaz sıcaklarına bir kolaylık getirip Ramazan ayının sabitlenmesi gerektiği fikrini ortaya atmıştı. Bu tarz düşünebilen birinin hayat felsefesini ve yaşam tarzını göz önüne aldığımızda pek de yadırgamamak lazım. Çünkü o zihniyetin mantığına göre oruç, namaz yaşlanınca yapılması gereken uğraşlar ama “bidon kafalı” olarak nitelendirdikleri halklarını sağ olsunlar arada düşünüp olağanüstü fikirlerinden bizleri de mahrum etmiyorlar.

Kızmaktan ziyade böyle dâhiyane(?) bir fikri düşünebildikleri için kutlasak mı onları diyorum. Peygamber efendimizden günümüze tarih süzgecinden geçen önem şahsiyetleri göz önüne aldığımızda asırlardır böyle önemli (?) bir fikir kimsenin aklına gelmemişti.

İçinde yaşadığı millete ve o milletin her türlü değerine hakaret etmeyi meziyet sayan yayın gruplarının ısrarla gazetelerini almaya devam eden halkımıza rağmen bilinçli bir kitle bu açıklamaya karşı gerekli duruşunu gösterdi. Şimdi aynı zihniyet binlerce mazlumun sofrasına aş olan, umut olan ve bizlere yardım etmenin, muhtaca el uzatmanın güzelliğini gösteren Deniz Feneri Derneği ile uğraşıyor. Ramazan ayının sabitlenmesi fikri gibi bu uğraşları da başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Ama çamur at izi kalsın mantığıyla nifak tohumları ekmeyi başardıklarını da ne yazık ki itiraf etmek zorundayım.

Ramazan’ı adeta zulüm ayı görüp, tek derdimiz karnımızı tıka basa doyurmak olduğu müddetçe bu çeşit insanlar ve bu çeşit mevzular daha çok karşımıza çıkacaktır. Bütün bu yaşananların önüne geçmek, geçemiyorsak bile akıllarda ufacık bir acaba duygusunu oluşturmamak içinde yapılması gereken oldukça basit. İbadetleri ve hayırlı davranışları insanlığın hizmetine sunulan diğer nimetler gibi hatta onlardan çok daha üstün gördüğümüz zaman bu mevzular oldukça önemsiz kalacak. Ayrıca yaptığımız ibadetler ve yardımlar zorunluluktan çok bir yaşam şekli ve hayatımızın doğal bir parçası haline gelecektir. Böyle bir hayatı benimsediğimizde inanıyorum ki yapılan her güzel şey de ruhen ve bedenen duyulan haz daha bir başka olacaktır.Bu ruh haline kavuşmanız temennisiyle.

Selam ve dua ile
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 4 yorum yapılmış )

nuri [ 2008/09/26 10:45 ]
iyide adam bi yorum yapmış şuçlamadığınız bişey kalmadı garibi bir şeyi tartışmak ayrı omla alay etmek ayrıdır.herşeyi pişkin alaycılıkla suçlamak ama tartışmamak ne mutlu sana
murat [ 2008/09/23 13:07 ]
Tefekkür etmek ne güzel şey.Elinize ve yüreğinize sağlık Alev Hanım.
Mert Aslan [ 2008/09/16 12:51 ]
Bu sözünü ettiğiniz yayın gruplarının sümen altında hazır bekleyen klasik ramazan haberleri vardır. Mesela ''Oruç tutmadığı için dayak yedi'' haberleri. Bu yıl da oldu. Trafikte tartıştığı bir şoförün yüzüne sigara dumanı üfleyen bir avukat temizinden bir dayak yedikten sonra hemen malum gazeteleri arayarak ''Oruç tutmadığım için dövdüler beni'' demiş... Bunlar alemin akıllısı ya!
denizbey42 [ 2008/09/10 09:09 ]
islam dini mükemmel bir dindir.Biz de din siyaset ,ticaret, insanların sömürülmesi ve toplumda iyi insan imajı için kullanıldığından hatta bu tarz insanlara tepki gösteren insanlarında din düşmanı ilan edildiğinden orucun bu şekilde kullanılmasına ve görülmesine şaşmamak gerekir... Allah yardımcımız olsun ,o her şeyi gören ve duyandır...

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.14 -  Anlatma Sanatı
 2009.01.17 -  Bebek katili Mübarek ve Çağın Diğer Firavunları
 2009.01.01 -  İsrail bir terör devletidir
 2008.12.06 -  Nifaka Karşı İnfak Seferberliği
 2008.11.07 -  Edebin Beden Bulmuş Hali
 2008.10.20 -  Söz ve İnsan
 2008.09.27 -  Bayram Tadında Hayatlar
 2008.09.09 -  Ramazan ve Zulüm
 2008.07.31 -  Miraç tadında hayatlar
 2008.06.12 -  Beklemek ve görmek
 2008.05.16 -  Kısa bir mola…
 2008.04.07 -  Tahammülsüzlük, küçümseme ve kibir…
 2008.03.21 -  Kapatma davasının kapattıkları
 2008.02.27 -  Geçmişine sövmeyen bizden değildir!
 2008.02.09 -  Dikkat kara çarşaflılar geliyor!
 2008.01.11 -  Tenleri siyah yürekleri beyaz insanlar
 2008.01.04 -  Noel Bayramları Gelecek mi?
 2007.12.11 -  Nede olsa komplo teorisi!
 2007.12.01 -  OYAK’ın Ermeni Yanlısı Ortağı
 2007.11.14 -  Bir Serdengeçti Vardı…
 2007.10.24 -  Sağ olan vatan, unutulan şehitler
 2007.10.06 -  Hadi İran olamadık bari Malezya’ya benzeyelim
 2007.09.15 -  Oruç tutuyor musunuz?
 2007.08.22 -  Garip Bir Rüya
 2007.07.29 -  Halkını tanımayanlar, aptal yerine koyanlar
 2007.07.17 -  Bilinmeyen şahadetin ardından
 2007.07.09 -  Düşündüren ve güldüren vaatler
 2007.06.12 -  Anıtlarla anılan teröristler ve unutulan şehitler
 2007.05.14 -  Bilinmeyen Menderes’in ardından
 2007.04.30 -  Kerkük’e karşı Cumhurbaşkanlığı süreci
 2007.04.18 -  Açlığın Ölüm Hali!
 2007.04.01 -  Tehlikenin Farkında mısınız?
 2007.03.20 -  Şehitliği Akif ve Çanakkale ruhuyla anlamak
 2007.02.27 -  Sultan Abdülhamid Han’dan Aziz Valentine
 2007.02.03 -  Dilden kötü kokular Ahmet Hakan’la geliyor
 2006.12.29 -  Seninleyiz Banu Avar
 2006.12.13 -  Eğitimde dinsizleşme süreci
 2006.11.23 -  Medeniyet yolunda güzeller geçidi
 2006.11.06 -  Açılın feministler geliyor
 2006.10.10 -  Peygamberimize sevgimiz bu kadarmış
 2006.09.08 -  Kola olmadan ne yaparız!
 2006.07.24 -  Bu veballe nasıl yaşanır?
 2006.07.11 -  İHANETİN BÖYLESİ
 2006.06.28 -  YASTAYIZ
 2006.06.17 -  KORKMAYIN BİZDEN
 2006.06.06 -  Mankurtlaşıyoruz
 2006.05.25 -  Davam Türkistan
 2006.05.17 -  Son rezalet
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com