Sonbaharın son demleri, gökyüzü, güneş, çevre kıvamında… Tabiatın sükunetini havayı yırtan bir ses bozuyor, ardından “Bravo, bravo muhteşem bir atıştı paşam” lakırdıları. Tüyler ürperten inilti misali ses vuruşun gerçekleştiğini haber veriyor, elinde bayrak bir adam fırlayan topun ardı sıra koşuyor, çimlerin kokusu, top deliğe girdimi merakı… gel keyifim gel.
Aynı saatler Antalya’nın oldukça doğusunda bir dağ başı: “Bu topraklar için toprağa düşmüş asker” yine başrolde ancak havayı yırtan golf sopasının değil Mehmetçiğin göğsüne saplanan mermilerin sesi. Kimileri golf bayrağı dikme mücadelesi verirken ana kuzuları Bayrak uğruna can veriyor…
İki olay Türk Milletinin ciğerine çökmüşken ilginç ifadeler de beyin bulandırıyor. Golfçü Hava Kuvvetleri Komutanı önce bir açıklama yapıyor ardından Genel Kurmay: “Hava Kuvvetleri Komutanımızın Cumartesi günü akşam saatlerine kadar olan sürede şehitler hakkında bir bilgisi olmamıştır.” duyurusu gündeme oturuyor. Aklıma boyalı basının iktidar partisini eleştirmek için yaptığı saldırılar geliyor. Halay çeken milletvekillerini vatan haini ilan edişler canlanıyor gözümde; Paşa için ne buyurursunuz? Yoksa golf halaydan daha laik daha çağdaş bir eylem diye mi sustunuz?
Boyalı basının başka bir yaklaşımı da şöyledir: Genelde Japonya örnek gösterilir, mesela biri vergi kaçırdı vergi memuru da bunu fark etmedi. Japon Maliye Bakanı istifa eder. Kartel medyası bunu dürüstlük abidesi olarak takdim eder okurlarına. “Bizde niye istifa edilmiyor? Çünkü koltuk tatlı” sonucuna ulaşır. Golfçü Paşa için böylesi açıklamalara rastlayan var mı? Koltuğun tadı golfün keyfinde mi saklı?
Öte yandan; Genel Kurmay İkinci Başkanı ödenek yokluğundan dem vuruyor. Karakollar daha sağlam yapılabilirdi ama para olmadığı için yaptıramadık demeye getiriyor. Maliye Bakanlığı yetkilileri Silahlı Kuvvetlerin kullanmadığı ödenek miktarını açıklayınca, Iğsız Paşa geri adım atıyor…
Sanırım Paşa’larımıza bilgi aktaranlar ciddi ihmal gösteriyorlar. Biri “sağır sultanın” duyduğu “Aktütün Baskını” haberini 30 saat sonra komutanına arz ediyor, bir diğeri ise ödeneğinin tamamını kullanma ihtiyacı hissetmeyen Türk Silahlı Kuvvetlerinin para sıkıntısı çektiği bilgisini veriyor. Haliyle Paşalarımız da zor durumda kalıyor. Tabi bir parantez daha açmak lazım. Ödenek sıkıntısı çektiği iddia edilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Dünya’nın en pahalı sporu” olan golfe merak salan Paşasının ardı sıra golf sahaları yapmaya başlaması da ilginç. Sadece yıllık bakımının 350 bin Amerikan Doları tuttuğu golf sahaları için ödenek nereden geliyor? İnşallah karakol tamirat ve güçlendirme bütçelerinden değildir.
İşte bu noktada Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart giriyor devreye ve bize de rahat bir soluk aldırıyor. Zira köhne Aktütün Karakolu ile 500 dönüm üzerine kurulan golf sahaları ikilemi milleti kahrediyor. Bir de Kaya Çilingiroğlu golfü “Para ve vakti bol” olanların sporu diye tanımlıyor. Para devletin parası vakit milletin vakti mi?
Sevgili Atilla Ağabey önce bir saptamada bulunuyor: ''Önemle ifade ediyoruz ki, yukarda sözü edilen kritik bir dönemde ve sınırlı kişilere hizmet etmek amacıyla, bu tür ve özel' harcamaların yapılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu tarz bir harcama, kabul edilmesi gerekir ki savurganlık anlamına geleceği gibi, şehitlerimizin anısına da en hafif deyimiyle saygısızlık anlamına gelecektir'' Ardından Milli Savunma Bakanına soruların yöneltiyor: ''Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde yapımı sürdürülen golf sahası çalışması söz konusu mudur? Böyle bir çalışma varsa, kaç yerde bu nitelikte çalışma yapılacaktır. Yapılacak harcamanın tutarı nedir? Konya 3. Ana Jet Üssü bünyesinde benzeri bir çalışma yapılmakta mıdır? Aynı zamanda bazı birimleri askeri havaalanı olarak hizmet veren ve keza sivil havaalanı ulaşımı alanında da yararlanılan böyle bir tesise, yukarıda ifade edilen nitelikte çalışmaların sürdürülmesinin gerekçesi nedir? Bu tarz bir harcama yapılması, keyfi ve sorumsuz bir davranışın dışında, aynı zamanda 'görev ve yetkinin kötüye kullanılması' anlamına gelmez mi? Bakanlık olarak bu konuda nasıl bir tavır içinde olacaksınız?''
Sayın Kart’ı tebrik ediyoruz. Konya’nın ve milletin sesi olma misyonunu takdirle karşılıyoruz. Önder Sav hadisesinde ki duruşunu bu olayda da göstermiştir, minnettarız.
Ancak gazetecilik damarımız tutuyor yine; Ahmet Kekeç ustamız Star’daki yazısında şöyle bir soru yöneltiyor Konya Milletvekiline “…İyi de Atilla Bey, görev ihmali yaptığı ortaya çıkan askerle niza halinde görünmek için neden böyle bir zamanı seçtin? Neden askere vurmanın risk olmaktan çıktığı bu ‘karambollü’ dönemi kolladın? Biraz geç kalmadın mı?
Niza halinde görünmeye can attığın askerler ve bazı yüksek yargı mensupları, bundan bir süre önce, senin de içinde bulunduğun Meclis’in açılışını boykot ettiler.
Bir tür ‘istiskal teşebbüsü’nde bulundular... Bu meclis olmadan hiçbir şey yapamayacaklarını (uçak uçuramayacaklarını, tank yürütemeyeceklerini, golf oynamayacaklarını, terörle mücadele edemeyeceklerini) bile bile yaptılar bunu. Neden bu konuyu da bir ‘soru önergesi’yle Meclis’e taşımadın? Ha?Neden Atilla Bey?”
Abi ben demiyorum, Kekeç diyor. Ya Sizin cevabınız?