:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Söz ve İnsan 
Alev Ayyıldız   ( ayyildizalev@gmail.com )

“Rahmetim yerleri kuşatsın dedi Rabbim. Ve bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı yağmur”. Sanrım sekiz yıl kadar önceydi. Hiç beklemedik bir zamanda yağan yağmura inat her zerresinde suyun ne denli büyük bir nimet olduğunu düşünüp tüm yüreğiyle hissetmeye çalışan bir arkadaşımdan duymuştum bu cümleyi. Kimden duymuştu, nerden öğrenmişti ve kimbilir şimdi nerelerdedir bilmem ama o yıllardan itibaren aradan gecen bunca zamana rağmen yağmurun toprakla, insanla bütünleştiğini fark ettiğim günlerinde dudaklarımdan bu sözler dökülür.

Nasıl dükümlesin ki? Öyle güzel bir şeydir ki yağmur, daha toprağa düşmesiyle birlikte başlar bereketi ve sanırım hiçbir parfümde bulunmayan, insanın içine büyük bir ferahlama hissi veren bir kokuyla donatır yeryüzünü. Talihliyim ki yağmurun rahmetiyle yağdığı ve nedense bizlerin kıymetini bilemediği geçmiş yıllarda bile bu sözler ne denli önemli olduğunu hep hatırlatmıştır bana.

İşin enteresan yanı da burada başlıyor sanırım. Söz öyle muhteşem bir sanat ki insanın ruhunu, davranışını hatta hayatını etkileyebilecek bir güce sahip. Belki hangi ağızdan çıktığını bile hatırlamadığınız bir cümle zihnimizdeki tazeliğini ve en önemlisi etkisini her daim koruyabiliyor. Söylenen kelimeler yeter ki güzel ve anlamlı olsun. İnsan zihni onu ihtiyaç duyduğu zamanlarda hiç unutulmamış gibi açığa çıkartabiliyor ya da her daim size rehber kılabiliyor.

Doğru sözü kendisine rehber edinen ve bu yönde çok büyük başarılara imza atan o kadar çok insan var ki. Bugün kurduğu yüzlerce okulla ülkemizin adını, Türkçemizin güzelliğini ve İslamiyet’in yüceliğini Dünya’nın dört biryanında duyuran Fethullah Gülen’i bu etkinin en açık örneklerinden birisi olarak görürüm. Bir dergideki yazısında Peygamber efendimize mi yoksa Hz. Ali’ye mi ait olduğunu hatırlayamadığım bir cümlesi dikkat çekiciydi. “Bir insanı hidayete erdirmek tüm insanlığı hidayete erdirmek gibidir”. Bu sözün onda uyandırdığı etkiden bahsetmişti. Değilmiydi ki bir insanı bile hidayete erdirmek için en önemli çıkış yolu okullar açmak, eğitime önem vermekti kendisi de bunu yapıyordu.

Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Hayatını büyük idealler uğruna adamış ve bu yolda feda etmiş insanlara baktığımızda ise bir sözden çok etkilendiklerini ve davranışlarını bu yönde kanalize ettiklerini bilmek şaşırtmıyor beni. Fatih’e gemileri dahi karadan yürütmeyi düşündüren, çağ açıp çağ kapatan bir başarıya imza atmasını sağlayan Peygamber efendimizin hadisi değimliydi?

Dünya tarihine yön vermiş devlet adamlarına ve büyük komutanları incelediğimizde ise sözü o denli etkin kullandıklarını görmekteyiz ki grupları, toplulukları hatta ülkelerini bile o kelimelerle peşlerinden sürüklediklerine şahit oluyoruz. Kendisinden kat ve kat üstün olan Bizans İmparator’una karşı savaşırken ordusuna yenme azmini kazandıran Alpaslan’ın sözlerine ya da Kurtuluş savaşında imkânsız denilen bir mücadeleyi zaferle sonuçlandıran Mustafa Kemal’in konuşmalarında bu etkiyi açıkça görmek mümkün. Anlamlı ve coşkulu cümleleri güzel bir hitabet yeteneğiyle birleştirebilen bu insanlar, kitleleri tek bir yürek haline getirebilmişler.

Sözü edebiyat gibi bir sanatla gönüllere işleyen şiirle, marşla, yazıyla gönüllere aktaranlara da değinmeden geçemeyeceğim. Bugün hala Necip Fazıl’ın, Mehmet Akif’in, Cemil Meriç’in, Osman Yüksel’in, Said Nursi’nin sözleri basılmış kitaplarla insanların elinden düşmüyor, söylemleri de dillerden eksik olmuyorsa, altında yatan hikmeti sorgulamak lazım.

Konuşma dilinin akıcılığından mıdır, yoksa çölün bir parça egzotik ikliminden midir bilinmez ama tarih boyunca sözü etkin ve şiirsel bir tatta söyleyen de Araplar olmuştur. Benim için oldukça anlamlı olan ve ısrarla söylemekten sıkılmadığım bir şiirin Arap bir şaire ait olması bu yönde kanaatimi daha da arttırmıştı. Araplar belagata büyük önem vermişler, söylemlerinin tesirini şiir tadında sözler ve geliştirilmiş hitabet yeteneğiyle arttırmışlardır. Sözü güzel aktarabilmek adeta kültürlerinin bir parçası haline gelmiştir. Belki bazılarınıza şaşırtıcı gelebilir ama İran yani Fars edebiyatında da benzer bir durum söz konusudur.

Sözün etkisine değinmişken yeryüzünde en güzel sözleri söyleyen kişisinden de bahsetmemek olmaz sanırım. O öyle bir insandı ki söylediği cümlelerin etkisi ve bunları kullanırken davranışları tam bir uyum içerisindeydi. Konuşurken daima muhatabının yüzüne döner tane tane ve anlaşılır konuşurdu. Söylediği sözler karşısındakinin kalbine işler onun yanından ruhu mutmain bir şekilde ayrılırdı. Evrenin en muhteşem insanı, tüm selamların ve güzel sözlerin layık olduğu bu kişi tahmin ettiğiniz üzere peygamber efendimizdir. O denli güzel ve etkin konuşurdu ki, onu dinleyebilmiş olanların birleştiği ortak nokta yeryüzünde konuşan en güzel sözlü insan olduğuydu. Yanından ayrılan kişi gülümseyerek, gönlü ferahlamış ve mutlu bir şekilde fakat ölünceye dek onu dinlemek istemenin hayaliyle giderdi.

Rahmeti ve merhameti sonsuz olan Rabbimizin habibi olan bir insana daha azı yakışmazdı kuşkusuz. Nasıl bu denli güzel konuşan biri olmasındı ki? Nede olsa âlemlerin Rabbinin kullarına hitap ettiği en güzel ve en muhteşem sözler olan Kur’an ona vahyedilerek bizlere ulaştırılmıştı. Anlamını hiç bilmeden dinleyenlere bile derin bir uhreviyet sunan, ruhu dinlendiren adeta başka alemlere götüren Rabbimin bizlere hitabı olan bu kutlu sözlerin etkisini anlatacak kelimeleri bulmak zor. Çünkü öyle bir duygu ki bu anlatımdan ziyade ancak hissediliyor. Tabii bu büyük bir çalışmayla gerçekleşiyor. Bu çalışmayı gösterip hissedebilenlere ne mutlu. Düşünsenize evrendeki tüm sorularınıza zihninizden geçenlere cevap olabilecek anahtarı böylelikle bulmuş oluyorsunuz. Harun Yahya olarak adlandırılan Adnan Hoca’nın talebelerinden birisinde rastlamıştım bu duruma. Farklı konularda sorduğum tüm soruların tamamına ayetlerle cevap vermişti. Konuşulanlara ilişkin kendisinden herhangi bir yorum eklememişti. Ayetler istenilen cevabı o denli güzel aktarmıştı ki yapılacak küçücük bir açıklama bile adeta yama gibi duracaktı.

Evrenin en muhteşem sözleri olan Kur’an da dahil olmak üzere söz kadar sözü aktarmada büyük önem taşımaktadır. Kelimelerin çıktığı ağız bazen en sıradan cümleleri bile anlamlaştırırken bazen de en kutlu sözleri dinleyenlerin gönlünde ruhsuz bir hale getirebilir.

Hissederek konuşmak ,düşünerek konuşmak en önemlisi inandığını yaşayarak konuşmak… Bunlar olmadan kullanılan kelimeler, anlamsız, basit tabiri caizse laf salatası olmaktan öteye gidemiyor. Sözün insan hayatındaki etkisi düşünülünce de içeriği olmayan kelimelerin anlamsız ve boş hayatlara insanları sürüklemesiyse yazıkki kaçınılmaz son olarak noktalanıyor.

Çevrenize düşünerek kulak verip hayatınıza yön verecek sözleri belirlemeniz temennisiyle

Selam ve dua ile.


Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
Şu ana kadar yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapmak ister misiniz?

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.14 -  Anlatma Sanatı
 2009.01.17 -  Bebek katili Mübarek ve Çağın Diğer Firavunları
 2009.01.01 -  İsrail bir terör devletidir
 2008.12.06 -  Nifaka Karşı İnfak Seferberliği
 2008.11.07 -  Edebin Beden Bulmuş Hali
 2008.10.20 -  Söz ve İnsan
 2008.09.27 -  Bayram Tadında Hayatlar
 2008.09.09 -  Ramazan ve Zulüm
 2008.07.31 -  Miraç tadında hayatlar
 2008.06.12 -  Beklemek ve görmek
 2008.05.16 -  Kısa bir mola…
 2008.04.07 -  Tahammülsüzlük, küçümseme ve kibir…
 2008.03.21 -  Kapatma davasının kapattıkları
 2008.02.27 -  Geçmişine sövmeyen bizden değildir!
 2008.02.09 -  Dikkat kara çarşaflılar geliyor!
 2008.01.11 -  Tenleri siyah yürekleri beyaz insanlar
 2008.01.04 -  Noel Bayramları Gelecek mi?
 2007.12.11 -  Nede olsa komplo teorisi!
 2007.12.01 -  OYAK’ın Ermeni Yanlısı Ortağı
 2007.11.14 -  Bir Serdengeçti Vardı…
 2007.10.24 -  Sağ olan vatan, unutulan şehitler
 2007.10.06 -  Hadi İran olamadık bari Malezya’ya benzeyelim
 2007.09.15 -  Oruç tutuyor musunuz?
 2007.08.22 -  Garip Bir Rüya
 2007.07.29 -  Halkını tanımayanlar, aptal yerine koyanlar
 2007.07.17 -  Bilinmeyen şahadetin ardından
 2007.07.09 -  Düşündüren ve güldüren vaatler
 2007.06.12 -  Anıtlarla anılan teröristler ve unutulan şehitler
 2007.05.14 -  Bilinmeyen Menderes’in ardından
 2007.04.30 -  Kerkük’e karşı Cumhurbaşkanlığı süreci
 2007.04.18 -  Açlığın Ölüm Hali!
 2007.04.01 -  Tehlikenin Farkında mısınız?
 2007.03.20 -  Şehitliği Akif ve Çanakkale ruhuyla anlamak
 2007.02.27 -  Sultan Abdülhamid Han’dan Aziz Valentine
 2007.02.03 -  Dilden kötü kokular Ahmet Hakan’la geliyor
 2006.12.29 -  Seninleyiz Banu Avar
 2006.12.13 -  Eğitimde dinsizleşme süreci
 2006.11.23 -  Medeniyet yolunda güzeller geçidi
 2006.11.06 -  Açılın feministler geliyor
 2006.10.10 -  Peygamberimize sevgimiz bu kadarmış
 2006.09.08 -  Kola olmadan ne yaparız!
 2006.07.24 -  Bu veballe nasıl yaşanır?
 2006.07.11 -  İHANETİN BÖYLESİ
 2006.06.28 -  YASTAYIZ
 2006.06.17 -  KORKMAYIN BİZDEN
 2006.06.06 -  Mankurtlaşıyoruz
 2006.05.25 -  Davam Türkistan
 2006.05.17 -  Son rezalet
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com