:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Yazma yetisi üzerine iki çift söz  
Mert Aslan   ( altar42@hotmail.com )


Yazar başlıca sanat dallarından biri olan edebiyatın işçisidir, düşüncenin işçisidir. Bana göre, bir yazarın en büyük sınavı üslup konusu ile ilintilidir. Bunu bir müzik bestecisinin durumuna benzetirim. Nasıl bir besteci müzik notalarını gelişigüzel serpiştirir ve onları sezgi yordamıyla karıştırarak nihayet en güzel kompozisyonu elde ederse, yazar da tam olarak müziğin notalarına karşılık gelen kelimeleri zihninin önüne serpiştirir ve onları en güzel kompozisyona ulaşıncaya kadar yine sezgi yordamı ile karıştırmaya devam eder. Aslında müzik bestecisi olmakla kelimelerden mükemmel karışımı elde etme sanatı olan yazarlık arasında hiçbir fark yoktur. Gerek biçimsel, gerekse işlevsel olarak aynı şey olmaktadır. Bu açıdan, yazarı “sözcük bestecisi” olarak tanımlamak yerinde olacaktır.

İnsanların estetik kaygı düzeyleri farklı olduğu için, yazarlar da bu noktada kabaca üçe ayrılır: Birinci grupta yer alan yazarların yazıları besleyicidir, fakat lezzetli değildir. Başka bir deyişle, bilgi yüklüdür, fakat okuyucuyu sıkıntıdan çatlatır. İkinci grupta yer alan yazarların yazıları lezzetlidir, fakat besleyici değeri yoktur. Başka bir deyişle, edebi açıdan renkli, fakat içeriksizdir. Okuduktan sonra geriye dönüp baktığınızda, aklınızda takılı kalmış bir düşünce öğesine rastlayamazsınız. Üçüncü grupta bulunan kimseler ise, saydığımız ilk iki kategoriyi de kendilerinde birleştirmeyi başarmışlardır. Yazdıkları yazıları okuyanlar bilmedikleri bir konuyu okumuşlarsa eğer, zihinlerinde bilgiden yeni ufuklar açılmış olur. Bildikleri bir şeyi okumuşlarsa, bu kez de istemdışı olarak “Bunu hiç böyle düşünmemiştim” diye düşünürler. İşte yazarlıkta esas olan da budur. Dil konusunda doğuştan yetenekli olan bu kimselerin bellekleri ve entelektüel sezgileri son derece güçlüdür. Güzellik kavramına ve güzel olan tüm unsurlara karşı olağanüstü derecede duyarlıdırlar, kelimelere karşı şehevi bir haz duyarlar. Onlar için sevdikleri bir konuyu kağıda aktarmak, sevgili ile buluşup sevişmekten pek farklı değildir. Kelimelerin seçerken ve kullanırken, aşklarının ateş gibi yanan taze vücudunun duygulu tepelerinde gezindiklerini hissederler...

Bir yazar toplumun duymaya alışık olduğu sözleri geveleyip duruyorsa, o gerçekte bir yazar değildir, yazar olmadan önce ya da o sırada başka ne iş yapıyorsa odur. Çünkü yazarlığın ilk kuralı, sıradışılıktır. Sıradışı olmayan, biraz çılgın olmayan hiç kimse yazar kimliği ile övünmeye hak sahibi değildir. Çünkü önünde bizzat kendi yapımı olan devasa duvarlar vardır. Kendi duvarlarını aşmaktan korkan biri, toplumu yeni düşünce ufuklarına sürüklemeye güç yetirebilir mi? Toplumun söylediği sözleri tekrarlayan biri, kafesin ardından kendisine öğretilen nakaratları geveleyip duran bir papağandan başka ne olabilir?

Büyük bilge Mevlana’nın ünlü aforizmasını anımsayalım:
“Düne dair ne varsa dünde kaldı cancağızım
Bugün yeni bir gün, yeni şeyler söylemek lazım.”
Yazar olmak isteyen kimse, kelimelerin gücünü ve kelimelerin değişmesi ile birlikte düşüncelerin de değiştiğini biliyor olmalıdır. Yazar olmak istiyorsam, öncelikle toplumu esir eden geleneksel kültürün ve korkuların zincirlerinden kurtulmalı, sonra sadece dil ve düşünce dünyasının değil, aynı zamanda toplum ve insan ruhunun labirentlerinde bir şövalye edasıyla dolaşmalıyım... Eğer yeni bir fikir üretemiyorsam en azından söylenmiş olan şeyleri anlatırken kullandığım dili değiştirmeliyim ki, insanlar bir nefes çeksinler yeni bir şeyler duymanın hazzından!

Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 5 yorum yapılmış )

Alev [ 2008/11/27 19:27 ]
Yazar olmanın gerçek niteliğini ve özünde nasıl olması gerektiğini oldukça akıcı bir üslupla bizlerle paylaşan hocamın yüreğine ve kalemine sağlık. Söylenmesi gereken herşey açıkça aktarılmış. Kutlarım
alemci07 [ 2008/11/27 14:36 ]
hocam elinize sağlık gerçekten çok güzel söylemişsiniz.bu sözün üstüne başka bir söz söylenmez...Yeni yazınızı sabırsızlıkla bekliyorum....
alemci07 [ 2008/11/27 14:35 ]
hocam elinize sağlık gerçekten çok güzel söylemişsiniz.bu sözün üstüne başka bir söz söylenmez...Yeni yazınızı sabırsızlıkla bekliyorum....
[ 2008/11/26 20:12 ]
Elinize, yüreğinize sağlık...sule
[ 2008/11/25 17:21 ]
evet..
ve bence bu yazı,birinci grupta yer alan yazarların yazılarına örnek gösterilebilir;
besleyicidir, fakat lezzetli değildir. Başka bir deyişle,
''bilgi yüklüdür, fakat okuyucuyu sıkıntıdan çatlatır''.
yok canım sıkıntıdan çatlamadım ama, hafif bir gerilme-şişme söz konusu...

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.16 -  Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
 2009.02.10 -  Kadının Mahremiyet Evi
 2009.02.02 -  Öğrenmenin dayanılmaz tadı
 2009.01.26 -  Hadis tercümesinde taşralı ağzı
 2009.01.17 -  Bilin bakalım! Erkekler insan mıdır, bankomat mıdır?
 2009.01.12 -  Ergenekon dalgalarında kısa bir sörf
 2009.01.05 -  Kadınlar iletişim beceriksizi mi yoksa?
 2008.12.29 -  Cennetin ve cehennemin fragmanları
 2008.12.23 -  Anti-depresif öneriler
 2008.12.16 -  Sen olmazsan cennet solmaz mı?
 2008.12.07 -  İyilik ve kötülüğün kimyası
 2008.12.01 -  Allah sevgisinde kıskançtır
 2008.11.24 -  Yazma yetisi üzerine iki çift söz
 2008.11.16 -  Anneler ve sevgililer
 2008.11.11 -  Sırlar harikadır. Ta ki yakalanıncaya kadar…
 2008.11.03 -  Geğiren tanrıçalar
 2008.10.27 -  Masumiyet insana en çok yakışandır
 2008.10.20 -  Demirel: Eski Siyasetin Büyük Mavrası…
 2008.10.13 -  Aldatan Erkeklere Kuşbakışı
 2008.10.08 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.09.29 -  Kadınlık nelere kadirdir!
 2008.09.22 -  İnsanlardan uzaklaştıkça Tanrı’ya mı yaklaşıyoruz?
 2008.09.15 -  Tesettür Kutsal kitabın ne tarafındadır?
 2008.09.08 -  Kutsal gerdek
 2008.09.01 -  Allah’ı Sevme Sanatı
 2008.08.25 -  Hıristiyan Mü’minler
 2008.08.17 -  Tutsaklığı sevmek
 2008.08.10 -  Dilek Tepesi
 2008.07.27 -  Bir çiçekle de bahar olurmuş
 2008.07.15 -  Dante Beatrice’e kavuşsaydı…
 2008.07.07 -  NLP’den ışıltılı kareler (2)
 2008.06.30 -  Karanlık mağaraların zavallı yarasaları
 2008.06.23 -  NLP'den ışıltılı kareler (1)
 2008.06.14 -  Cennette kadın figürü
 2008.06.08 -  "Yürek Acısı"
 2008.06.02 -  Erkeği tutmak kolay mı sanırsınız?
 2008.05.24 -  Her ölüm vakitsizdir
 2008.05.14 -  Reinkarnasyon
 2008.05.05 -  Kölenin öyküsü
 2008.04.28 -  İlahiyatçılar Hz.Muhammed'ten daha mı iyi biliyor?
 2008.04.21 -  Kadınlar cennetine hoşgeldiniz!
 2008.04.15 -   Biraz daha episteme,biraz daha özlem...
 2008.04.07 -  Bir kibir abidesine
 2008.03.31 -  Kadınlar erkekten ne duymak ister?
 2008.03.24 -  Repertuarımdaki üç kırık hayat
 2008.03.16 -  Kadınlarla hala tartışıyor musunuz?
 2008.03.10 -  Yoksa bu bir rüya mıydı?
 2008.03.02 -  Kadınlar ve tapınaklar
 2008.02.24 -  Hiç kimsenin kadınları
 2008.02.17 -  Ölüden isteme ile diriden istemenin farkını rica edeyim
 2008.02.12 -  Tanrı'nın yeryüzündeki başyapıtı üzerine
 2008.02.05 -  Sıradan ve yüce, yakışıklı ve bayağı
 2008.01.28 -  İdeolojik ve toplumsal baskıya karşı bireysellik
 2008.01.24 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.01.21 -  Nietzsche, Marks veya Tanrı’ya Küsmek
 2008.01.14 -  Yoksa bu fakiri aşktan bihaber mi sanırsınız?
 2008.01.07 -  Kadınınıza yüreğinizle dokundunuz mu hiç?
 2007.12.31 -  Dört Kitaba Sığmazsan, Sen Ne İşe Yararsın?!
 2007.12.24 -  Kadınların Gizli Dünyası Üzerine
 2007.12.16 -  Sosyal Demokratların Reel Politik Dramı
 2007.12.10 -  “En yakın dostum katilim olur mu?”
 2007.12.03 -  İnin O Şatodan Aşağıya!
 2007.11.26 -  “Çift Gerektirmeli Bir Tanrısal Adalet Sarmalı” -Özeleştirel bir yaklaşım-
 2007.11.18 -  Müslümana Sopa Caiz midir?
 2007.11.11 -  Sevgili Erkekler! Türk Kadınları Size Hiç Bakmıyor mu?
 2007.11.05 -   “Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı”
 2007.10.29 -  Kahrolsun PKK veya kötü reklam yoktur
 2007.10.22 -  Barda oturan adamın düşleri
 2007.10.15 -  “Feminizm gerçekten feminin (dişil) bir akım mıdır?”
 2007.10.08 -   “Model Türkiye’yi görmek ya da görmemek”
 2007.10.01 -  “Aldatılan Adamın Komedyası”
 2007.09.24 -  Kadınların cebi neden yoktur
 2007.09.20 -  Benim adım aşk
 2007.09.17 -  Herkese merhaba!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com