:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Su akar yatağını bulur...‏ 
Memduh Nihat Ada   ( memduh_nihat@mynet.com )

Öncelikle bütün okuyucularımdan özür dilemek istiyorum. Uzun süredir yazı yaz/a/mamış olmamın iler-tutar bir tarafı yok, sorumsuz davranmış olmaktan başka! Beylik ve klasik gibi görünse de samimi dileğimdir: Anlayışınıza ve samimiyetinize sığınıyorum.

Beni yüreklendirmekten geri durmayan ve peşimi bırakmayan Servet kardeşim ile hiç beklemediğim bir anda beni coşkuya boğan Bolu’dan Kemal Bey’e ve sabrını zorladığım editörüme de hassaten teşekkür ediyorum.

Sohbet edelim…

Kitapçılar benim için kadın kadar tehlikeli olmaya başladı! Gide-gele tanış olduğum ve teklifsizce raflarına el uzattığım sekiz-on kitapçı var Ankara’da. Hemen hepsinde kredimin olması da ayrı bir sıkıntı. Çoğu kez selam vermek için içeriye adım atıyor ama girince çıkamıyorum. Ve neredeyse cebimdeki tüm parayı kitapçılara verip elimde poşet yola dizildiğimde ayılıyorum! Suç işlemiş çocuk psikolojisi gibi bir durum. Annem ne diyecek!

Kitapçılara olan borçlarımı en kısa zamanda ödeyip uzun bir süre semtlerine uğramamayı düşünüyorum.

Yukarıdaki cümleyi yeniden okuduğumda gülümsüyorum kendi kendime. İki yanlışı birden yapmışım! Birincisi; genel olarak söyleyen insanların –çoğu kez- yapanlar olmadıklarına olan inancımdır. İkincisi daha özel; kendime koyduğum kuralları çarçabuk alaşağı etmekte mahir değil miyim?

Sabahın erken saatlerinde Cengiz kardeşimle Ayranı bölgesindeydik. İşimizi bitirdikten sonra simitlerimizi yedik, çaylarımızı içtik. Bana sevgilisinden bahsetti kısaca. Bizim yaş gurubumuzun söylemi –taşralı gençlerde hala yoğun olarak var olduğunu sanıyorum- gibiydi kurduğu cümleler. Sevgilisi muhafazakârdı. Ahlaklıydı. Namazını kılıyordu.

Bizler taşralı gençler her naneyi yer ama şöyle derdik: Başı kapalı kız alacağım. Buradaki ikiyüzlülük ve sahtekârlık kendi yapmadıklarımızı eşimiz olacak insandan beklemekti. Biz delikanlıydık, gençtik; içki içebilir, geneleve gidebilirdik. Gençtik ve hoş görülmeliydik. Namaz-niyazla işimiz olmazdı ama evlenince “adam” olmayı düşündüğümüzden eşimiz muhafazakâr olmalıydı.

Bizim elimiz kırk ele dokunur ve kırk ele daha dokunmak için yutkunurken “eline erkek eli değmemiş kızlar” düşler ve arardık. Bu hakkımızdı!

Benimkide laf hani! Büyükşehirler aynı değil mi? Yalnız taşraya mı has bu embesilce anlayış? Büyükşehirler, yani anlayış olarak batıcıl yaşayanlar da biraz daha modern bir söylem kullanıyorlar. Hepsi bu kadar. Erkek yine aynı erkek! Eşeği düğüne de götürseler ya odun taşır ya su misali. Ya su taşıyoruz ya odun!

İnsanların Allah ile olan irtibatlarını eş, anne, baba veya çocukları üzerinden sağlamalarının geçerli –kurtaran- bir tarafı varsa işi yırttık! Değil mi ki Hz. Âdem hepimizin dedesi.

Kaç zamandır aklımda bir oluşum dönüp duruyor. Sevginin ve samimiyetin er-geç meyve veren bir ağaç olduğunu tekrarlıyorum. Düşüncemi, bakışımı ve ifadelerimi bunun üzerine kurmaya gayret ediyorum.

Dünyayı değiştirmeyi, kötülüğü ve budalalığı yenmeyi, insanlara adalet ve cesaret aşılamayı başaramadım. Sonra vazgeçtim. Bu hem zordu hem de asla gerçekleşmeyecek bir düştü. Kendimi değiştirmek daha ahlaklı olandı. Kötülüğü yenmek için çalışabilirdim. Budalalıkla eskiye dayanan bir hukukum vardı ve kolay vazgeçemezdim. Adaletli olan zaman içinde cesarette kazanıyordu.

Sevgili kardeşim soruyor, abi daha ne kadar susacaksın? Senin duymuyor olman benim sustuğum anlamına gelmez iki gözüm…

Sevgilim. Sen benim isyanım ve itirazlarımda, küstüğümde, coşkumda ve bu dünyadan vazgeçişimde konuştuğum yanımsın. Sana akıl vermelerim kendime söylediklerimdir.

Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 2 yorum yapılmış )

Servet [ 2008/11/25 14:12 ]
Hocam tekrar yazılarınızla buluşmamız çok heyecan ve helecan verici birşey...Umarım O yazıyı da kaleminizden okuruz... Sevinçten ne yazayım bilmiyorum ...en iyisi mi siz yazın bizler sukut içinde dinleyelim...
Servet [ 2008/11/25 14:12 ]
Hocam tekrar yazılarınızla buluşmamız çok heyecan ve helecan verici birşey...Umarım O yazıyı da kaleminizden okuruz... Sevinçten ne yazayım bilmiyorum ...en iyisi mi siz yazın bizler sukut içinde dinleyelim...

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.12 -  Otur oturduğun yerde
 2008.12.12 -  Kumar oynamıyor musun?
 2008.12.02 -  Biz aşkı Orhan Gencebay’dan öğrendik...
 2008.11.25 -  Su akar yatağını bulur...‏
 2008.09.09 -  Beyaz mendil
 2008.08.16 -  Su toplayan yerimiz, neremiz?
 2008.07.31 -  Yeşil taşı arıyorum
 2008.07.19 -  Yakınlık ne anlama gelir?
 2008.07.01 -  Ben korkağın tekiyim…
 2008.06.23 -  Ninem, ağzına sağlık...‏
 2008.06.16 -  Getire getire bunu mu getirdin?
 2008.06.09 -  Esin Abla ile Halil Emmi
 2008.06.04 -  Bin kaç oluyor?
 2008.05.22 -  Ne budala bir oyun!
 2008.05.14 -  Nasıl kıskanmam?
 2008.04.22 -  Hakemi gözüm ısırıyor!..
 2008.04.08 -  Ellerimi bir çocuğa verdim...
 2008.03.31 -  Çay daveti
 2008.03.24 -  Başka cumartesi
 2008.03.19 -  Bir Zeynep vardı...
 2008.03.15 -  Bacanak kardeşim (2)
 2008.03.06 -  Bacanak kardeşim (1)
 2008.02.29 -  Gül kanayarak açar!
 2008.02.23 -  Kelam bilmeden “kelam” etmek
 2008.02.19 -  Seninle…
 2008.02.16 -  Çiçekçilere uğrayın
 2008.02.11 -  Şenlik yapılsın!...
 2008.02.08 -  Biz ona masal deriz
 2008.01.31 -  Yükseklere nişan alanlar‏
 2008.01.26 -  İnsan bolluğu
 2008.01.17 -  Bataklık bekçileri
 2008.01.09 -  Yorgancı ile kuyumcu
 2008.01.03 -  Geceler içimde hece
 2007.12.28 -  Gülüm
 2007.12.18 -  İş teklifi...
 2007.12.17 -  Korkmak...
 2007.12.12 -  Zarlar atılmıştır!
 2007.12.05 -  Sevgilim olmayan uyku
 2007.11.29 -  Bu kitaplar kaça?-2
 2007.11.19 -  Bu kitaplar kaça?-1
 2007.11.12 -  Nedir baktığın dede?
 2007.11.06 -  Meşguldüm dönemedim, yoğundum yazamadım
 2007.10.29 -  Kızım sana söylüyorum!
 2007.10.21 -  Kalbime sordum
 2007.10.15 -  Rıfat
 2007.10.08 -  Eylül, yine gel
 2007.06.18 -  Hoşçakalın
 2007.06.02 -  Yaşamak galip geliyor
 2007.05.29 -  Orman yanıyordu
 2007.05.25 -  Söyleyeceklerim Var 2
 2007.05.22 -  Söyleyeceklerim var 1
 2007.05.17 -  Üşüyorum kapama gözlerini...*
 2007.05.14 -  Siyah yıldızlar
 2007.05.10 -  Sarhoştan yağ çıkarmak
 2007.05.07 -  İnsan değil misin usta?
 2007.04.30 -  Bir başka zemin...
 2007.04.28 -  Tabanca ile gösterilen penaltı...!
 2007.04.23 -  Güller mi düşüyor gözlerinden?
 2007.04.16 -  Bazı Aşkların Ölümdür Kafiyesi"*
 2007.04.09 -  Her tebessümün kankardeşi
 2007.04.01 -  Ömrümü içine alan parantez
 2007.03.26 -  Bizim mahallenin abisi
 2007.03.19 -  Yandı,bitti,kül...
 2007.03.13 -  Meşgul görünmekten bıktım.
 2007.03.05 -  Cesaretsiz adamın notları 2
 2007.02.27 -  Cesaretsiz adamın notları 1
 2007.02.22 -  Kaç tavuğunuz var?
 2007.02.12 -  Karakış
 2007.02.05 -  Geri dön çocuk!...
 2007.01.30 -  Ya taş, ya kuş...!
 2007.01.22 -  Uykusuzluk neler yazdırıyor insana…
 2007.01.16 -  Güzel abim...
 2007.01.08 -  Güneşin kızını isteyen fare
 2006.12.25 -  Doğum günüm
 2006.12.19 -  Çıldırın!
 2006.12.09 -  Yağmurumuz var
 2006.12.04 -  Bol nahtarlı bir hikaye
 2006.11.27 -  Temayül ve uçurum
 2006.11.20 -  Yazı ve hüzün
 2006.11.13 -  Ve sen...
 2006.11.06 -  Geceydi
 2006.10.30 -  Bir Türk Dört Japon
 2006.10.26 -  Bekliyorum…
 2006.10.16 -  İnadına gülümsemek
 2006.10.11 -  Kardeşimdi...
 2006.10.09 -  Başlarken…
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com