:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

İyilik ve kötülüğün kimyası 
Mert Aslan   ( altar42@hotmail.com )


İyilik ve kötülük dünyanın bütün dillerinde en çok kavramlardır. İngilizce’de bazı sıfatların comperative (daha) ve superlative (en) halleri genel geçer kurala uymazlar, yani kuraldışıdırlar. “İyi” ve “kötü” sıfatları bunların başında gelir. Kuraldışı fiiller ve sıfatlar konusuna geldiğimde, ilgili kuraldışılığın nedenini öğrencilerime genellikle şöyle açıklarım: Kesin olmamakla birlikte, dildeki kuraldışılıklar sık kullanılanların deformasyonu olarak görülebilir. Kelimeler, eşyalara benzerler. Tıpkı eşyalar gibi, onlar da zaman içinde özgün biçimlerini yitirirler. Doğal olarak daha fazla kullanılanlar, daha erken deforme olurlar. İyi ve kötü sıfatları en çok kullanılan sıfatlar olmaları nedeniyle erkenden deforme olmuşlardır. Ayrıca İngilizce’de kuraldışı fiillerin de genellikle günlük yaşamda en fazla gereksinim duyulanlar arasında olması bu yaklaşımı destekler niteliktedir.

Dilbilimsel düzlemde ne durumda olduklarını bir kenara bırakırsak, iyi ve kötü kavramlarının başına gelebilecek en kötü şeyin doğal kavramsal bağlam ve mecralarından koparılmaları olduğunu söyleyebiliriz. İyi ve kötü ayrıntılarda göreceli olabilmekle birlikte, genel hatları konusunda herkesçe uzlaşılabilir kavramlardır.
Doğadaki bildik karşıtlıkların, toplum üzerinde simetrik gölgeleri vardır. Işık ile karanlığın, bilgi ile cehalete, iyilik ve kötülüğe nisbeti gibi… Dikkatinizi çekerim: Gece ve gündüze benzer şekilde çevremizi birbiri peşi sıra kaplayıp duran iyilik ve kötülük, insanoğlunun tanıdığı en kadim karşıt çiftlerin başında yer alır ve insan aklının asıl etkinliğinin kutsal olan iyilik ile kutsala karşı olan kötülüğü tanımakla başlamış olması çok ciddi bir olasılıktır.

Bu aşamada, iyilik ve kötülüğün önemli iki yüzünden söz edilebilir: Bunlar, dediğimiz gibi insan aklının işlevselliğini başlatmış olmaları ve tek başına ya da küçücük de olsalar şaşırtıcı derecede yayılmacı olmalarıdır. Yaptığınız bir iyilik ya da kötülük asla orada durmaz. Birine yaptığınız iyilik yöneldiği kişinin yüzünde sade bir mutluluk ışığı olarak kalmaz, oradan süzülüp ruhuna inerek orada iyilik dünyasına giden güzel bir kapı aralar. Artık yüzü iyiliğe doğru çevrilmiştir ve olasılıkla çok geçmeden iyiliğin dünyasına doğru yürümeye başlayacaktır. O andan itibaren aynı ya da benzer iyilikler yaptıkça, tüm iyiliklerinin bir sureti kendisini oraya yönlendiren rol modelin sevap hanesine de kaydedilecektir. İlkesel düzlemde, bir işe veya olaya sebep olan kimse, onu bizzat yapandan farklı değildir.

Aynı şey, kötülük için de geçerlidir. Yapılan her kötülük yöneldiği kişinin ruhunda onu kötülüğün karanlık dünyasına çağıran, hatta sürükleyen bir yol haline gelir ve ona kötülük eden kişi o andan itibaren muhatabının işlediği tüm kötülüklere ortak olacaktır. Doğrusu, iyilik de kötülük de oldukça bereketlidir.

İyilik ya da kötülük yaparken, yaptığımız yerde kalmayacak, sonraki kuşaklara kadar yayılacak köklü ve devingen bir eylemde bulunduğumuzu akıldan çıkarmamalıyız. Bu yönleriyle bazı iyilik ve kötülükler kamu yararına yapıldıkları için kıyamete dek kapanmayacak olan sadaka-i cariyelere çok benziyorlar. Belki de öyledirler. Kim bilir?

Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 1 yorum yapılmış )

KAF DAĞI [ 2009/01/23 12:59 ]
iyilik kalbe ,ruha bedene iyi gelir...niye iyilik yapmak varken dünya kötülüğe yönelmektedir..bu çok şaşırtıcı...yazınız için teşekkürler

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.16 -  Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
 2009.02.10 -  Kadının Mahremiyet Evi
 2009.02.02 -  Öğrenmenin dayanılmaz tadı
 2009.01.26 -  Hadis tercümesinde taşralı ağzı
 2009.01.17 -  Bilin bakalım! Erkekler insan mıdır, bankomat mıdır?
 2009.01.12 -  Ergenekon dalgalarında kısa bir sörf
 2009.01.05 -  Kadınlar iletişim beceriksizi mi yoksa?
 2008.12.29 -  Cennetin ve cehennemin fragmanları
 2008.12.23 -  Anti-depresif öneriler
 2008.12.16 -  Sen olmazsan cennet solmaz mı?
 2008.12.07 -  İyilik ve kötülüğün kimyası
 2008.12.01 -  Allah sevgisinde kıskançtır
 2008.11.24 -  Yazma yetisi üzerine iki çift söz
 2008.11.16 -  Anneler ve sevgililer
 2008.11.11 -  Sırlar harikadır. Ta ki yakalanıncaya kadar…
 2008.11.03 -  Geğiren tanrıçalar
 2008.10.27 -  Masumiyet insana en çok yakışandır
 2008.10.20 -  Demirel: Eski Siyasetin Büyük Mavrası…
 2008.10.13 -  Aldatan Erkeklere Kuşbakışı
 2008.10.08 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.09.29 -  Kadınlık nelere kadirdir!
 2008.09.22 -  İnsanlardan uzaklaştıkça Tanrı’ya mı yaklaşıyoruz?
 2008.09.15 -  Tesettür Kutsal kitabın ne tarafındadır?
 2008.09.08 -  Kutsal gerdek
 2008.09.01 -  Allah’ı Sevme Sanatı
 2008.08.25 -  Hıristiyan Mü’minler
 2008.08.17 -  Tutsaklığı sevmek
 2008.08.10 -  Dilek Tepesi
 2008.07.27 -  Bir çiçekle de bahar olurmuş
 2008.07.15 -  Dante Beatrice’e kavuşsaydı…
 2008.07.07 -  NLP’den ışıltılı kareler (2)
 2008.06.30 -  Karanlık mağaraların zavallı yarasaları
 2008.06.23 -  NLP'den ışıltılı kareler (1)
 2008.06.14 -  Cennette kadın figürü
 2008.06.08 -  "Yürek Acısı"
 2008.06.02 -  Erkeği tutmak kolay mı sanırsınız?
 2008.05.24 -  Her ölüm vakitsizdir
 2008.05.14 -  Reinkarnasyon
 2008.05.05 -  Kölenin öyküsü
 2008.04.28 -  İlahiyatçılar Hz.Muhammed'ten daha mı iyi biliyor?
 2008.04.21 -  Kadınlar cennetine hoşgeldiniz!
 2008.04.15 -   Biraz daha episteme,biraz daha özlem...
 2008.04.07 -  Bir kibir abidesine
 2008.03.31 -  Kadınlar erkekten ne duymak ister?
 2008.03.24 -  Repertuarımdaki üç kırık hayat
 2008.03.16 -  Kadınlarla hala tartışıyor musunuz?
 2008.03.10 -  Yoksa bu bir rüya mıydı?
 2008.03.02 -  Kadınlar ve tapınaklar
 2008.02.24 -  Hiç kimsenin kadınları
 2008.02.17 -  Ölüden isteme ile diriden istemenin farkını rica edeyim
 2008.02.12 -  Tanrı'nın yeryüzündeki başyapıtı üzerine
 2008.02.05 -  Sıradan ve yüce, yakışıklı ve bayağı
 2008.01.28 -  İdeolojik ve toplumsal baskıya karşı bireysellik
 2008.01.24 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.01.21 -  Nietzsche, Marks veya Tanrı’ya Küsmek
 2008.01.14 -  Yoksa bu fakiri aşktan bihaber mi sanırsınız?
 2008.01.07 -  Kadınınıza yüreğinizle dokundunuz mu hiç?
 2007.12.31 -  Dört Kitaba Sığmazsan, Sen Ne İşe Yararsın?!
 2007.12.24 -  Kadınların Gizli Dünyası Üzerine
 2007.12.16 -  Sosyal Demokratların Reel Politik Dramı
 2007.12.10 -  “En yakın dostum katilim olur mu?”
 2007.12.03 -  İnin O Şatodan Aşağıya!
 2007.11.26 -  “Çift Gerektirmeli Bir Tanrısal Adalet Sarmalı” -Özeleştirel bir yaklaşım-
 2007.11.18 -  Müslümana Sopa Caiz midir?
 2007.11.11 -  Sevgili Erkekler! Türk Kadınları Size Hiç Bakmıyor mu?
 2007.11.05 -   “Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı”
 2007.10.29 -  Kahrolsun PKK veya kötü reklam yoktur
 2007.10.22 -  Barda oturan adamın düşleri
 2007.10.15 -  “Feminizm gerçekten feminin (dişil) bir akım mıdır?”
 2007.10.08 -   “Model Türkiye’yi görmek ya da görmemek”
 2007.10.01 -  “Aldatılan Adamın Komedyası”
 2007.09.24 -  Kadınların cebi neden yoktur
 2007.09.20 -  Benim adım aşk
 2007.09.17 -  Herkese merhaba!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com