:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Yapboz 
Nadide Ü.Altıparmak   (  )


Yazı yazmaya zorlanacağım, aklıma gelmezdi. Ortaokul’da hikâye, kompozisyon, lise ve üniversite yıllarında yazı ve şiir yazmak, zevkti benim için. Yıllar içerisinde, bu yıl yazmakta zorlandığım kadar, hiç zorlanmamıştım. Zorlayan etkenler, içten ve dıştan olmak üzere ikiye ayrılıyordu.

Dıştan etkenler, ülkenin iyice anafora dönen gündemi, medyanın yansıtışı, fikri yapılardaki çöküşler, menfaat için şekillenen insan kalıpları ve bu kalıplarda sıkışıp kalan insanlar… Krizler, savaşlar, hedefsiz laylaylom hayatlarda savrulup giden, ben merkezli insancıklar; neden yaratıldığının farkında olmadan, aciziyete düşen: var olan ama var olduğunun farkında olmadan, yok olan yurdum insanı.

İç etkenler ise insanları tanıdıkça ve ülkenin gidişatını gördükçe karmaşıklaşan düşünce girdaplarım; bu insanlar için mi, bu memleket için mi emek veriyor, zaman ayırıyorum, kaygısı.

Çevrem bilir, ben zamanımı paylaşacağım insanlarda yada uğraşılarımda seçiciyimdir. En kıymetli sermayemi yani zamanımı, hak eden için harcarım. Bir yazıyı yazmak belki 2-3 saatimi alır ama onun birde, kuluçka dönemi; yazıyı kafanda şekillendirdiğim, etkilerini, sebep ve sonuçlarını hesap ettiğim bir evre vardır. Biliyoruz ki bu devirde kalem tutmak, ateşe yazmaktır.

Yazmak dert değil ama kim için...

Tarihini bilmeyen, geçmişine küskün, değerlerini çiğneyen, insana yaratandan ötürü bile saygı duymayan, kısır ekmek kavgası muhabbetleri yapan, bugünü için yarınından vazgeçen; ne yazık ki yarın yavrusuna nasıl bir vatan bıraktığının farkında olmayan aileler ve onların yetiştirdiği evlatlar için mi? Kim için yazıyoruz…

Kurban Bayramı’nda, memlekete gittiğimde, Türkiye’nin dört bir yanından gelen akrabalarımla, Anadolu’nun nabzını tutma fırsatı buldum. Durum harbi vahim, içten içe parçalanıyoruz. İyice kutuplara bölündük. Yazarken, tebessüm etmekten kendimi alamıyorum. Dünya’nın kutuplarını bile eritti insanoğlu. Bizim kutupları iyice sertleşiyor, keskinleşiyor ve diyaloglar soğuyor.

Bu nedenleri, düşünmeyen insan güruhlarına mı yazıyorum acaba diye düşünüyorum. Bunları paylaşmak istedim. Neden mi? Yazmaktan vazgeçmeyi düşünürken, köşe başından dönmemin sebebini bilin istedim. Yazmaya başladığımdan beri en çok okunan yazarlardanım. Yazmak isteyip ama yazmadığım, demiri tavında dövmek için zamanını beklediğim yazılarımı okuyacak; bugün ki yazılarımda ise o yazılardan aralara sıkıştırdığım cümlelerle, bütünü algılayan okurlar olduğunu biliyorum. Vazgeçmememin sebebi belki de sizsiniz, belki hepiniz böylesiniz, bilmiyorum. Binlerce okur içinde bir kişi bile olsa bu okuyucu, rıza-i ilahi için verilen bu emeğe değer.

Ki bu okurlar, noktaya virgüle değil, anlama bakan, manayı kavrayan okurlardır. Okuyan, düşünen, yazabilen; yazmasa bile yazan insanın fikriyatına saygı duyan, bir fikirden kapı aralayan insanlardır. Düşündüm ve… zamanıma bundan sonraki ayıracağım zamana, emeğe bu okuyucu değer.

Yazımı kafamda yazmış, kaleme dökmek kalmışken güzel bir tevafuk oldu. Bir yazıyı ancak böyle bir mail tamamlardı. Bilen bilir hiçbir şey tesadüf değildir, dalından düşen yaprak, karşılaştığınız bir insan, okuduğunuz bir kitap, gezdiğiniz bir mekân, yaptığınız bir iş ve gelen bir mail velhasıl, boş mu bırakıldığını sanır insan.

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında, bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü.

Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti. Bu hafta sonu sinemaya götürecekti. Ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna:

- Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim, dedi ve sonra düşündü.
- Oh be kurtuldum. En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.

Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve:

- Baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz, dedi. Adam önce inanamadı ve haritayı görmek istedi. Gördüğünde de halen hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk babasına cevap verdi:

- Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı...

İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN DÜNYA DA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ.

Vesselam …


‘Sabret; Allah’ın vaadi haktır. Gerçekten iman etmiş olmayanlar sakın sana sabırsızlık ve gevşeklik vermesin.’ Rum Suresi 60. ayet

Yorumlarınız için nadideulku@gmail.com



Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 2 yorum yapılmış )

Sezai [ 2009/02/12 09:31 ]
''...Ki bu okurlar, noktaya virgüle değil, anlama bakan, manayı kavrayan okurlardır. Okuyan, düşünen, yazabilen; yazmasa bile yazan insanın fikriyatına saygı duyan, bir fikirden kapı aralayan insanlardır. Düşündüm ve… zamanıma bundan sonraki ayıracağım zamana, emeğe bu okuyucu değer.''Nadide Hanım senin senin bu cümlen çok önemli ve bu cümlenin üzerinden yüklendiğin bu ulvi uğraşıya kararlılıkla devam etmelisin bence.Yani bu kararlılığınız ''çıkmadık canda ümit vardır''kabulüyle birebir örtüşen bir tavır demek istiyorum. Biz can taşıyanlar hep tazelenebilme imkanına ve siz de can taşıyıp tazelenebildiğinize ve bu tazelenmelerinizi biz okurlarına aktarabilme imkanına sahip olduğunuza göre sorun yok.
Berkan [ 2009/02/10 14:47 ]
Senin bu değerlendirmelerine katılmamak elde değil ve lakin dile getirdiğin sorunlar bizlerin hangi temel ve referanslardan kalkarak -her ne yapıyorsak veya her ne yapmıyorsak -neyi nasıl düşündüğümüzle ve neyi nasıl yaptığımızla birebir alakalı şeyler.Sağlam,kuşatıcı,uzun vadeli ve köklü bir millet olmaya adım attıracak iddia ve söylemlerden mahrumuz.Türk Milleti olarak müslümanlık hamuruyla yoğrulmuşluğumuzun çok çok uzağında kalan, müslümanlık adına sergilediğimiz etkinlikler bütününün yakın ve uzak geçmişimizle bağını perçinlemeksizin sürgit yapılan şeyler elbette kalıcı bir alanı bizlere açmayacaktır.Müslümanlığımıza has siyasi bir alanın açılımı adına Konya da ağırladığınız İsmet Özel Bey in söylediklerine biraz kulak verebilirseniz müşteki olduğumuz şikayetlenmelerimizin yerinin neresi olduğunu da anlamış olursunuz diye düşünmekteyim.Değilse bu şikayet ve serzenişlerimizin içerisinde kaybolup gideceğiz gibi geliyor bana.Bir İdeoloji Olarak İstiklal Marşı konferansının metnini istersen bir gözden geçir İ.özel Bey in.Saygılarla....

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2008.12.15 -  Yapboz
 2008.11.09 -  MUSTAFA
 2008.04.02 -  Adile Sultan
 2008.03.11 -  ASIM'IN NESLİ ve 120
 2008.02.13 -  Belediye Mevlana’yı tam anlatabildi mi?
 2008.02.05 -  Reklamcılar Sonunda Haber Oldu
 2008.01.29 -  2016 yılında Türkiye Süper Güç olacak
 2008.01.08 -  Kadınların gerçek dünyası üzerine bilinmeyenler
 2007.12.18 -  Konya’yı Değiştiren Adam
 2007.12.06 -  Fincan ve Kahve
 2007.11.27 -  Hollywood ve Türkler
 2007.07.24 -  Ulvi olan sükuttur, gayrisi zaaftır…
 2007.07.18 -  AKP- DP ve rakamsal gerçekler
 2007.07.02 -  Seçim ve Propaganda
 2007.05.10 -  Cumhura rağmen AKP CHP çıkmazı!
 2007.03.21 -  Er kişi niyetine !!!
 2007.01.30 -  Usul usul ve İstanbul - Musul
 2007.01.05 -  Keklik, Kahır ve Saddam!
 2006.12.29 -  BAYRAM ve CHRİSMİS
 2006.12.22 -  DERLEME
 2006.11.29 -  SALI 20:30 KINALI KUZULAR
 2006.10.18 -  KORKU VE CESARET
 2006.09.26 -  Kaldığımız yerden devam
 2006.08.09 -  Tatil dediğin böyle olur …
 2006.07.13 -  Çağın Dede Korkut'una
 2006.07.05 -  Kimin umurunda?
 2006.06.22 -  4. Türkçe Olimpiyatı’nın ardından ...
 2006.06.08 -  BİZ TÜRKLER
 2006.06.02 -  Fare Öyküsü ...
 2006.05.25 -  Üstad
 2006.05.18 -  Yorum Sizin! ...
 2006.05.08 -  Öyle bir lider ki...
 2006.04.26 -  Terazinin Bir Kefesinde Tesettür Bir Kefesinde Mayo
 2006.04.20 -  Kutlu Doğumun ardından ....
 2006.04.05 -  Ne günlere kaldık!
 2006.03.22 -  18 Mart bu yıl farklıydı....
 2006.03.15 -  Geliyoooor geliyor! İthal doktor Geliyoor!
 2006.03.07 -  ‘Medeniyet’ dediğin tek dişi kalmış canavar!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com