Güllerin Efendisi, mü’min’in araştıran, inceleyen, düşünen ve sorgulayan kişi olmasını istemektedir. Kutsal kitabın yüzlerce yerinde aklın kullanılması öğütlenir ve elbette ki sözünü edeceğimiz durum kullanımda olan akıllar içindir.
Yalın aklın penceresinden bakıldığında, bilgisi sınırsız olan Allah’ın insan için hazırladığı ve ona “asli vatan” olarak seçtiği cennet ve cehennem hakkında önceden birtakım fikir ve karineler vermemesi olasılığının zayıflığına karşın, spontane olarak gerekli açıklamaların kitap ve Yüce Elçi’nin diliyle yapılmış olduğu iddia edilebilir; ama cennette hazırlanmış güzelliklerin ve nimetlerin çoğunluğunun sürpriz niteliğinde olacağı bildirildiğine göre, yine de bu iki dünya hakkında verilmiş olan bilginin oldukça kısıtlı bırakıldığı kolaylıkla anlaşılacaktır.
Doğrudan söylemek gerekirse, cennet ve cehennem hakkında yalnızca kitap ve hadiste sözel olarak değil, aynı zamanda yaşadığımız hayatın içinde son derece çarpıcı fikirler ve örnekler sunulmaktadır. Başka bir deyişle, dünya hayatı cennet ve cehennemin akisleri ile doludur. İnsan tüm davranış ve eylemlerini “acılardan kaçma ve zevklere koşma güdüsü”ne göre belirliyorsa eğer, dünyanın yüzü de acı ve zevklerin desenleri ile kaplı olsa gerektir. Burada daha ilginç olan şey, tüm çeşitleri ile dünyevi haz ve acıların cennet ve cehennemin fragmanları oldukları gerçeğidir. Tıpkı çekimi tamamlanmış bir filmin en etkileyici sahnelerinden alınarak monatjlanmış fragmanlarının vizyona girmeden önce aralıklarla televizyonda gösterilmesi gibi, yaşamın her hemen adımında cennet ve cehennemin fragmanları ile de sık sık karşı karşıya getiriliriz.
Yanma, yaralanma, işkenceye uğrama, hastalıklar, yoksulluk, ezilmişlik, ağrılar, sızılar, açlık, susuzluk, belalar, karanlık, deprem ve benzeri doğal felaketler, kazalar, karanlık, boğulma, hakarete uğrama, ihanete uğrama, terk edilme, vahşet, cinnet, baskılanma, stres, keder, korkular, endişeler, her türlü dehşet verici veya mide bulandırıcı görüntüler, aslında cehennem hakkında fikir edinmemize hizmet eden küçük küçük örneklerdir. Çünkü bedenimize ve ruhumuza ıstırap vermektedirler.
Diğer taraftan, rengin baharlar, yeşil ve çiçeklerle kaplı oldukları zaman da, sonbaharda sararmış yaprakları altlarında sepya rengi kocaman bir gölge oluşturduğu zaman da içimizde farklı içerikte tatlı duygular uyandıran ağaçlar, tüm çeşitleri ile çiçekler, gündoğumu, günbatımı, göklerde yüzen beyaz bulutlar, yağmur, yürekleri ısıtan sevgi ve aşklar, sıcacık kucaklaşmalar, şefkat dolu öpücükler, her çeşit sevinç, mutluluk, ümit parıltıları ve güzel olan her şey cennetin fragmanlarıdır.
Cennet hayatının, göklerden düşen küçük küçük yansımalarıdır.
Sözünü ettiğimiz fragmanlar, sadece çıplak gözle gördüklerimiz değildir. Onların zihinlerimize düşen benzer veya farklılaştırılmış imgeleri de aynı şeydir.
Doğru okuyabildiğimiz takdirde, yeryüzünde ve hayatın içinde cenneti de cehennemi de bir parça kavramak olasıdır.