:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Ergenekon dalgalarında kısa bir sörf 
Mert Aslan   ( altar42@hotmail.com )


Bu köşenin sürekli okurları, genelde siyasi içerikli yazılar yazmadığımı bilirler; ama bugün bir değişiklik olsun istedim. Söyleyeceklerim, kamuoyunda oluşmuş bulunan kimi izlenimlerden ibarettir. Bu nedenle, öncelikle hukukun evrensel kuralını anımsayalım: “Mahkemece suçluluğu kanıtlanmamış olan herkes masumdur.”

Anladığım kadarıyla, Ergenekon davası kapsamında yapılan yeni dalga operasyon kesinlikle bir son olmayacaktır. Ortada ülkenin bütün kesim ve kurumlarına derinlemesine kök salmış, olasılıkla hücre tipi bir yapılanması olduğu için deşifre edilmesi oldukça karmaşık ve hiç kuşkusuz silahlı bir örgüt var. Amacı, ülkenin batı tipi modern bir demokratik hukuk devletine doğru evrilmesine mutlaka engel olmak ve olanca önemsizliğine karşın baskıcı bir üçüncü dünya rejimi olarak kendi avuçlarında tutmaktır. Operasyonun bitmesi veya başarısızlıkla sonuçlanması ise, bu kavgayı veren demokrasi yanlısı güçlerin kendi varlıklarını kendi elleri ile azar azar ortadan kaldırmayı kabullenmiş olmaları anlamına gelecektir. O yüzdendir ki, bana göre yapılan harekat Türkiye’yi bu tür çetelerden iyice arındırıp gerçek ve güçlü bir çağdaş, demokratik hukuk devletine dönüştürünceye dek devam edecektir. Ümit verici olan başka bir şey, yeni dalga ile ilk kez bazı muvazzaf subayların da gözaltına alınıp mahkemece tutuklanmış olması ile birlikte, ordunun da sivil-asker bürokrasi içindeki darbeci ve çeteci güçlerin temizlenmesi sürecinde hükümetin yanında yer alma iradesini ortaya koymuş olmasıdır. Bu akıllıca ve demokratça tavrı, ayakta alkışlamak gerekir. Çünkü yasaların herkesi bağlayan sınırları vardır; fakat yasadışılığın sınırı yoktur.

Özellikle siyaset ve medya dünyasından her operasyon sonrası yükselen muhalif sesler iyi analiz edilirse, iki şey rahatlıkla anlaşılabilir: 1. Besbelli örgütün medya ayağı pek güçlüdür. Yani medyada hatırı sayılır sayıda hatırı sayılan taraftarı bulunmaktadır. 2. Bu kimseler ne de olsa yazar çizer takımı veya onların ağabeyi, patronu filan oldukları için, lafı kıvırmayı iyi biliyorlar.

Neymiş, polis otosuna bindirilirken birilerinin kafasına basılmış… Toplumun tanıdığı, sevdiği saygın kimseler sabahın beşinde evleri basılıp götürülüyorlarmış… Bazıları iyice abartmış olsa gerek ki, “Sabahın dokuzunda da tutuklanır mıymış insan kardeşim?!” diyordu önceki gün. Saat beşte olmaz, saat dokuzda olmaz! Ne zaman olur peki? Herhalde en iyisi, polisin bir hafta önceden Pazar günü beş çayına randevu vermesidir…

Bazıları da, “Efendim, ne gerek var paldır küldür ev basmaya? Bunlar zaten çok saygın insanlardır. Davet etsinler, gidip ifadelerini verirler…” Toplumca tanınan hukuk adamları, devlet adamları, sanatçılar, akademisyenler veya yazarlar hiç suç işlemez demek istiyorlarsa eğer, bu dünyanın en gülünç laflarından biridir. Bir süre önceden ifade vermeye davet edilmiş bulunan bir subayın geçen gün tabana kuvvet kaçtığından haberleri olmadı galiba. Kaldı ki, Türkiye’de yasa ve yönetmeliklere pek uygun olmamasına rağmen eskiden beri yapılan uygulama buydu. Yıllardır sabahın köründe kapısı penceresi kırılarak yaka paça gözaltına alınan kimseler için neden kılınızı kıpırdatmadınız? Uygulamanın insanlık onurunu zedeleyici nitelikte olduğunu neden hiç hatırlamadınız? Doğrusu şu ki, siz şimdiye kadar kendiniz ve size yakın olan kimseler için hep ayrıcalık istediniz! Siz herkes için demokrasi, herkes için güvenlik ve herkese işleyen bir hukuk istemediniz!

Elbette ki, daha uzun yıllar sürecek büyük bir olayla yüzleşiyoruz. Tutuklamalar da, mahkeme de halen devam ediyor. Belki de, buraya kadar söylediğim her şey yalandır…

Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 5 yorum yapılmış )

emre topal [ 2009/01/17 00:21 ]
Bazı insanlar hayattaki gerçeklerle satranç oyunu gibi oyun oynadıklarını ve bu oyununda kurallarını kendilerinin koyduklarını zannedip piyonları ceplerine atmaktan çekinmiyorlar.Hatta yeri geliyor karşıdaki oyuncunun hamlesini bile kendileri yapıyorlar hiç düşünmeden,acımasızca...Ama bu oyunun ve piyonların gerçek sahibinin bu oyuna bir gün son vereceğini hiç düşünmüyorlar ne yazıkki çok yazıkkk...
emre topal [ 2009/01/17 00:04 ]
Bazı insanlar hayattaki gerçeklerle satranç oynadıklarını ve bu oyununda kurallarını kendilerinin koyduklarını zannedip piyonları ceplerine indirmekten çekinmiyorlar.Yeri geliyor karşısındaki oyuncunun hamlesini bile kendileri yapıyorlar acımasızca...Ama bu oyunun ve piyonların sahibinin bu oyuna bir gün son vereceğini düşünemiyorlar ne yazıkki çok yazıkkk gerçekten...
ibrahim [ 2009/01/12 21:59 ]
Sevgili hocam güzel bir noktaya parmak basmışsınız(tabiri caiz ise).Sonuç itibariyle insan insandır herkes hata yapabilir.Biz Türk insanı olarak Türk Yargı'sına sonsuza kadar güvenmeliyiz...
[ 2009/01/12 21:57 ]
Sevgili hocam güzel bir noktaya parmak basmışsınız.Sonuç itibariyle insan insandır herkes hata yapabilir.Biz türk insanı olarak Türk Yargı'sına sonsuza kadar güvenmeliyiz...
cebil [ 2009/01/12 11:32 ]
evet hepsi yalan çünkü adres mossad

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.16 -  Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
 2009.02.10 -  Kadının Mahremiyet Evi
 2009.02.02 -  Öğrenmenin dayanılmaz tadı
 2009.01.26 -  Hadis tercümesinde taşralı ağzı
 2009.01.17 -  Bilin bakalım! Erkekler insan mıdır, bankomat mıdır?
 2009.01.12 -  Ergenekon dalgalarında kısa bir sörf
 2009.01.05 -  Kadınlar iletişim beceriksizi mi yoksa?
 2008.12.29 -  Cennetin ve cehennemin fragmanları
 2008.12.23 -  Anti-depresif öneriler
 2008.12.16 -  Sen olmazsan cennet solmaz mı?
 2008.12.07 -  İyilik ve kötülüğün kimyası
 2008.12.01 -  Allah sevgisinde kıskançtır
 2008.11.24 -  Yazma yetisi üzerine iki çift söz
 2008.11.16 -  Anneler ve sevgililer
 2008.11.11 -  Sırlar harikadır. Ta ki yakalanıncaya kadar…
 2008.11.03 -  Geğiren tanrıçalar
 2008.10.27 -  Masumiyet insana en çok yakışandır
 2008.10.20 -  Demirel: Eski Siyasetin Büyük Mavrası…
 2008.10.13 -  Aldatan Erkeklere Kuşbakışı
 2008.10.08 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.09.29 -  Kadınlık nelere kadirdir!
 2008.09.22 -  İnsanlardan uzaklaştıkça Tanrı’ya mı yaklaşıyoruz?
 2008.09.15 -  Tesettür Kutsal kitabın ne tarafındadır?
 2008.09.08 -  Kutsal gerdek
 2008.09.01 -  Allah’ı Sevme Sanatı
 2008.08.25 -  Hıristiyan Mü’minler
 2008.08.17 -  Tutsaklığı sevmek
 2008.08.10 -  Dilek Tepesi
 2008.07.27 -  Bir çiçekle de bahar olurmuş
 2008.07.15 -  Dante Beatrice’e kavuşsaydı…
 2008.07.07 -  NLP’den ışıltılı kareler (2)
 2008.06.30 -  Karanlık mağaraların zavallı yarasaları
 2008.06.23 -  NLP'den ışıltılı kareler (1)
 2008.06.14 -  Cennette kadın figürü
 2008.06.08 -  "Yürek Acısı"
 2008.06.02 -  Erkeği tutmak kolay mı sanırsınız?
 2008.05.24 -  Her ölüm vakitsizdir
 2008.05.14 -  Reinkarnasyon
 2008.05.05 -  Kölenin öyküsü
 2008.04.28 -  İlahiyatçılar Hz.Muhammed'ten daha mı iyi biliyor?
 2008.04.21 -  Kadınlar cennetine hoşgeldiniz!
 2008.04.15 -   Biraz daha episteme,biraz daha özlem...
 2008.04.07 -  Bir kibir abidesine
 2008.03.31 -  Kadınlar erkekten ne duymak ister?
 2008.03.24 -  Repertuarımdaki üç kırık hayat
 2008.03.16 -  Kadınlarla hala tartışıyor musunuz?
 2008.03.10 -  Yoksa bu bir rüya mıydı?
 2008.03.02 -  Kadınlar ve tapınaklar
 2008.02.24 -  Hiç kimsenin kadınları
 2008.02.17 -  Ölüden isteme ile diriden istemenin farkını rica edeyim
 2008.02.12 -  Tanrı'nın yeryüzündeki başyapıtı üzerine
 2008.02.05 -  Sıradan ve yüce, yakışıklı ve bayağı
 2008.01.28 -  İdeolojik ve toplumsal baskıya karşı bireysellik
 2008.01.24 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.01.21 -  Nietzsche, Marks veya Tanrı’ya Küsmek
 2008.01.14 -  Yoksa bu fakiri aşktan bihaber mi sanırsınız?
 2008.01.07 -  Kadınınıza yüreğinizle dokundunuz mu hiç?
 2007.12.31 -  Dört Kitaba Sığmazsan, Sen Ne İşe Yararsın?!
 2007.12.24 -  Kadınların Gizli Dünyası Üzerine
 2007.12.16 -  Sosyal Demokratların Reel Politik Dramı
 2007.12.10 -  “En yakın dostum katilim olur mu?”
 2007.12.03 -  İnin O Şatodan Aşağıya!
 2007.11.26 -  “Çift Gerektirmeli Bir Tanrısal Adalet Sarmalı” -Özeleştirel bir yaklaşım-
 2007.11.18 -  Müslümana Sopa Caiz midir?
 2007.11.11 -  Sevgili Erkekler! Türk Kadınları Size Hiç Bakmıyor mu?
 2007.11.05 -   “Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı”
 2007.10.29 -  Kahrolsun PKK veya kötü reklam yoktur
 2007.10.22 -  Barda oturan adamın düşleri
 2007.10.15 -  “Feminizm gerçekten feminin (dişil) bir akım mıdır?”
 2007.10.08 -   “Model Türkiye’yi görmek ya da görmemek”
 2007.10.01 -  “Aldatılan Adamın Komedyası”
 2007.09.24 -  Kadınların cebi neden yoktur
 2007.09.20 -  Benim adım aşk
 2007.09.17 -  Herkese merhaba!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com