:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Bilin bakalım! Erkekler insan mıdır, bankomat mıdır?  
Mert Aslan   ( altar42@hotmail.com )


Şimdi bu yazıyı okuyan bayanlar, yine burunlarını bir tarafa kıvırarak “Aha! Yine bayanlara çatmış! Ay, delirmiş bu adam ya!” ya da “Yok yok, bunun kadınlardan yana dili çok yanmış!” diye homurdanmaya başlayacaklardır. “Kadın düşmanı” imajı, bayan okurlarımla aramızdaki bir iletişim kazasından başka bir şey değildir. Günlük yaşamda kibarlık kavramına özel bir değer atfettiğim için olsa gerek, çelişkisel olarak cins-i latifle de aramız hep şeker renk olmuştur.
Görüşlerimden dolayı beni bir kaşık suda boğmak isteyen bayanlar, yalnızca günlük hayatta hiç karşılaşmamış olduklarımdır. Demek ki, yüz yüze iletişim görüşlerimizin imajını da değiştiriyor.

Birkaç yıl önce, bir TV kanalında bir çöpçatan şirketinin (özür dilerim, belki de şirketin daha sevimli bir adı vardır; ama ben bilmiyorum) yöneticisini konuk etmişlerdi. Adam aynen şöyle demişti: “Bizim en büyük sıkıntılarımızdan biri, bayanların maddiyatı fazla öne çıkarıyor olmalarıdır. Evlenmek için başvuran bayanların hemen hemen hepsi işin başında karşıdaki kişinin maaşı, arabası, evi, yatı, katı olup olmadığını soruyor ve bunu fazla sorun yapıyor. Hiçbiri karşısındakinin nasıl bir insan olduğu üzerinde durmuyor… Düzenli ve iyi bir geliri olan bayanlar da aynı şekilde yaklaşıyor…”

Geçen gün yine bir TV kanalında bu günlerde hayli popüler olan evlilik programlarından birini izlerken dikkatimi çeken bir diyalogtan söz etmek istiyorum.

Stüdyoya, kırk yaşın biraz üzerinde esmer bir bayan çıkmış, rahatça kurulduğu koltukta kısmetlerini (!) bekliyor. Ses tonunu iyice incelterek daha kadınsı görünmek ve piyasasını arttırmak için çırpınıyor. Kuaförlük yapıyormuş, yani aslında çalışan biri olduğu için kendi ayakları üstünde durabiliyormuş… Bunları övünerek anlatıyor…

Birazdan, program yapımcısı, bayanın ilk talibini stüdyoya çağırdı. Adam içeriye girdi ve talip olduğu malum bayanla arasındaki paravanın bu tarafında kendisine ayrılmış olan koltuğa oturdu. Hemen söyleyeyim. Adamın haline şöyle bir bakınca yüreğim burkuldu. Gariban biri olduğu çok belli oluyor. İnsan bütün memleketin önüne çıkarken olabilecek en iyi haline bürünmeye çalışır değil mi? Eminim, o da bunun için çaba harcamıştır; ama o zavallı görüntüsünü silememiş besbelli…

Neyse, muhabbet başlıyor. Program yapımcısı, adama nereli olduğunu, nerede oturduğunu, daha önce evlilik yapıp yapmadığını, çocuğu olup olmadığını, ne işle meşgul olduğunu filan soruyor. Adam da sorulara belirgin bir alçakgönüllülükle yanıt vermeye çalışıyor.

Daha sonra ise, program yapımcısı paravanın öbür yanında bekleyen bayana adama herhangi bir soru sormak isteyip istemediğini soruyor. Hanımefendinin ilk sorusu, otomatiğe bağlanmış gibi pat diye geliyor:
“Ne kadar maaş alıyorsunuz?”

“Çüş!” dememek için kendimi zor tutuyorum!
Adam da, yedi yüz lira maaş aldığını söylüyor. Bunun üzerine hanımefendinin suratı ekşiyor, birkaç saniye içinde şekilden şekle giriyor ve “Olmaz!” deyip çıkıyor işin içinden.

Düşünüyorum da… Madem sen çalışan birisin. Madem kendi ayakların üzerinde durabiliyorsun. Ne demeye elini hemen adamın cebine daldırıyorsun?! Üstelik senin de onun da iyi-kötü birer maaşınız varmış. Neden kişisel özellikleri hakkında hiçbir şeyi merak etmiyorsun?! Evlilik gibi uzun soluklu bir ilişkide kişilik özellikleri daha önemli değil midir?

Yani karşındaki kişinin yüzünü görmemişsin, hırsız mıdır, psikopat mıdır, çatlak mıdır, aşırı derecede kıskanç mıdır, huysuz mudur, zampara mıdır, alkolik midir, inatçı mıdır bilmiyorsun. Bunların hepsini taşıyor olsaydı da aylık geliri beş bin lira olsaydı, görmeden atlayacak mıydın üzerine?! Nasıl oluyor da, evlilik gibi romantik sevgiye ve kişilik uyum alanları hesabına dayanması gereken ömürlük kutsal bir ilişki, bu denli ticari bir ilişkiye dönüştürülebiliyor? Bu nasıl bir zihniyettir ki böyle?
Sonuçta ortaya basit bir bilmece çıkıyor: “Erkekler insan mıdır, yoksa bankamatik kartı mıdır?”

Anlaşılan o ki, bir erkek figürü kadınsal algı sistemine çoğu kez bir tür bankamatik kulübesi gibi görünmektedir…
Buyurun, size bir kadın romantizmi!



Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 14 yorum yapılmış )

hülya [ 2009/02/09 17:45 ]
gerçekten duygularımı dışa en güzel ifade etmişiniz.demek ki bir tek ben öyle düşünmüyorum.sizde bana katılıyorsunuz .çok mutlu oldum....
hülya [ 2009/02/09 17:44 ]
gerçekten duygularımı dışa en güzel ifade etmişiniz.demek ki bir tek ben öyle düşünmüyorum.sizde bana katılıyorsunuz .çok mutlu oldum....
hülya [ 2009/02/09 17:43 ]
gerçekten duygularımı dışa en güzel ifade etmişiniz.demek ki bir tek ben öyle düşünmüyorum.sizde bana katılıyorsunuz .çok mutlu oldum....
hülya [ 2009/02/09 17:43 ]
gerçekten duygularımı dışa en güzel ifade etmişiniz.demek ki bir tek ben öyle düşünmüyorum.sizde bana katılıyorsunuz .çok mutlu oldum....
hülya [ 2009/02/09 17:42 ]
gerçekten duygularımı dışa en güzel ifade etmişiniz.demek ki bir tek ben öyle düşünmüyorum.sizde bana katılıyorsunuz .çok mutlu oldum....
hülya [ 2009/02/09 17:42 ]
gerçekten duygularımı dışa en güzel ifade etmişiniz.demek ki bir tek ben öyle düşünmüyorum.sizde bana katılıyorsunuz .çok mutlu oldum....
hülya [ 2009/02/09 17:42 ]
gerçekten duygularımı dışa en güzel ifade etmişiniz.demek ki bir tek ben öyle düşünmüyorum.sizde bana katılıyorsunuz .çok mutlu oldum....
nazlı [ 2009/01/22 20:35 ]
sözlerinize harfiyyen katılıyorum. şu sıralar gördüklerimden sonra yazdıklarınız çok daha anlamlı geliyor. kaleminize sağlık..
SEDEF [ 2009/01/21 19:58 ]
Slm hocam. Bu konu hakkında ne deseniz az bile olur. Onlar kendilerine eş değil içi para dolu bir oyuncak bulmaya gidiyorlar. Yazık gerçekten de. Allah böyle kadınların gazabından erkekleri korusun.AMİN. Kaleminize sağlık
simay [ 2009/01/21 00:11 ]
daha önceki yazılarınızdan birine de yorum yazmış bir kadın olarak, sizinle ilgili genel görüşümü tıpkı sizin de söylediğiniz gibi kadın düşmanı olarak ifade edebilirim. ancak bu yazınızda a'dan z'ye kadar haklısınız. kadınları bu kadar alçaltabilecek başka bir program türü daha olamaz, üstelik kendilerini alçaltan kendilerini alçattığı yetmezmiş gibi bütün kadınları zan altında bırakan yine bizim hemcinslerimiz. ancak benzer programlarda sözümona kısmetlerini arayan erkekler de sütten çıkmış ak kaşık değiller. sahip olduğu bir ev, bir emekli maaşına güvenen yaşlı amcalardan tutun da, gayet yakışıklı ve ağzı laf yapabilen ama her nedense evleneceği insanı milyonlarla beraber seçme çabasında olan gençlere kadar çok sayıda erkek katılıyor programlara. erkekler de bankomat olmaktan gayet memnun tüm mal varlıklarını ortaya döküveriyorlar. kendilerini insanlıktan çıkartıp, cüzdan olarak ortaya koyan erkekler hakkında hiç birşey söylemek istemez misiniz? onların yaptıkları da kendilerini kullandırtmak değil mi?
simay [ 2009/01/21 00:10 ]
daha önceki yazılarınızdan birine de yorum yazmış bir kadın olarak, sizinle ilgili genel görüşümü tıpkı sizin de söylediğiniz gibi kadın düşmanı olarak ifade edebilirim. ancak bu yazınızda a'dan z'ye kadar haklısınız. kadınları bu kadar alçaltabilecek başka bir program türü daha olamaz, üstelik kendilerini alçaltan kendilerini alçattığı yetmezmiş gibi bütün kadınları zan altında bırakan yine bizim hemcinslerimiz. ancak benzer programlarda sözümona kısmetlerini arayan erkekler de sütten çıkmış ak kaşık değiller. sahip olduğu bir ev, bir emekli maaşına güvenen yaşlı amcalardan tutun da, gayet yakışıklı ve ağzı laf yapabilen ama her nedense evleneceği insanı milyonlarla beraber seçme çabasında olan gençlere kadar çok sayıda erkek katılıyor programlara. erkekler de bankomat olmaktan gayet memnun tüm mal varlıklarını ortaya döküveriyorlar. kendilerini insanlıktan çıkartıp, cüzdan olarak ortaya koyan erkekler hakkında hiç birşey söylemek istemez misiniz? onların yaptıkları da kendilerini kullandırtmak değil mi?
kumsal [ 2009/01/20 16:06 ]
Sevgili Mert;yazında zaten tv programına hem de evlenme programına çıkmış bir bayanı konu ettiğin için seviye itibari ile zaten eletirecek bir yan bulamıyoruz.Bence kendine uygun şekilde davranmış.eğer insanlık arasydı tv ye kadar çıkmazdı bulabilirdi pekala.Teşhircilik ancak oralarda olabiliyor biliyrosunuz.Kaldıki mahakkak sözünüz meclisten dışarı olduğu için meclis iyeleri bayanlar da sizin söyledğiniz şekilde davranmıyolar bilakis huzuru mutluluğu ve insanlığı yakalamaya çalışan çok bayan var.Teşekkürler yine de ayırt etmemizi sağladığınız için maddiyatçı olan yada olmayan bayanları.Elinize sağlık.
fatma [ 2009/01/17 23:13 ]
öncelikle şunu belirtmek isterim ki sayın mert aslan olayı çözmüşsünüz.Bu sözüm direkt bu yazıya değil. Genel olarak tüm yazılarınızdaki içeriklerle insanların sizi okumasını sağlayıcı konuları bulup, bayanların hemcinslerini koruma içgüdüsüyle hareket edeceğini, erkeklerin de amiyane tabirle ''yürü koçum''nidalarıyla vargüçleriyle sizin yanınızda yeralacaklarını biliyorsunuz,biliyoruz. Bu yazıya gelince; bu kadınlar amaçlarına ulaşmak için bu parogramlara çıkıyorlar ama benim de denk geldiğim programlarda dikkatimi çeken erkeklerin mal varlıklarını saymayla kendilerini tanıtmaları olmuştu. Bu durumu sizin dişi versiyonunuz kuvvetle ihtimal şu şekilde yorumlardı: bu erkeklerin iyi hasletleri yok mallarıyla paralarıyla kendilerini kamufle edip beğenilmeye çabalıyorlar....
şule [ 2009/01/17 19:58 ]
Bir bayan olarak bunları söylemek çok acı! Ama itiraf etmeliyim ki sözlerinizin bir kelimesi bile yersiz değil. Ne yazık ki günümüz bayanları aşkı, huzuru, mutluluğu bir yerlerde kaybetmişler. Ya da bunları -kendilerini rahata kavuşturacak tek varlık olarak gördükleri- parada arıyorlar. Bu anlamda erkeklerin işinin çok zor olduğu söyleyebilirim. Karşınızdaki kadının sizi mi yoksa paranızı mı sevdiğini ayırt edememek insanı mutsuzluğa sürükleyecek güçlü bir sebep olsa gerek...

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.16 -  Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
 2009.02.10 -  Kadının Mahremiyet Evi
 2009.02.02 -  Öğrenmenin dayanılmaz tadı
 2009.01.26 -  Hadis tercümesinde taşralı ağzı
 2009.01.17 -  Bilin bakalım! Erkekler insan mıdır, bankomat mıdır?
 2009.01.12 -  Ergenekon dalgalarında kısa bir sörf
 2009.01.05 -  Kadınlar iletişim beceriksizi mi yoksa?
 2008.12.29 -  Cennetin ve cehennemin fragmanları
 2008.12.23 -  Anti-depresif öneriler
 2008.12.16 -  Sen olmazsan cennet solmaz mı?
 2008.12.07 -  İyilik ve kötülüğün kimyası
 2008.12.01 -  Allah sevgisinde kıskançtır
 2008.11.24 -  Yazma yetisi üzerine iki çift söz
 2008.11.16 -  Anneler ve sevgililer
 2008.11.11 -  Sırlar harikadır. Ta ki yakalanıncaya kadar…
 2008.11.03 -  Geğiren tanrıçalar
 2008.10.27 -  Masumiyet insana en çok yakışandır
 2008.10.20 -  Demirel: Eski Siyasetin Büyük Mavrası…
 2008.10.13 -  Aldatan Erkeklere Kuşbakışı
 2008.10.08 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.09.29 -  Kadınlık nelere kadirdir!
 2008.09.22 -  İnsanlardan uzaklaştıkça Tanrı’ya mı yaklaşıyoruz?
 2008.09.15 -  Tesettür Kutsal kitabın ne tarafındadır?
 2008.09.08 -  Kutsal gerdek
 2008.09.01 -  Allah’ı Sevme Sanatı
 2008.08.25 -  Hıristiyan Mü’minler
 2008.08.17 -  Tutsaklığı sevmek
 2008.08.10 -  Dilek Tepesi
 2008.07.27 -  Bir çiçekle de bahar olurmuş
 2008.07.15 -  Dante Beatrice’e kavuşsaydı…
 2008.07.07 -  NLP’den ışıltılı kareler (2)
 2008.06.30 -  Karanlık mağaraların zavallı yarasaları
 2008.06.23 -  NLP'den ışıltılı kareler (1)
 2008.06.14 -  Cennette kadın figürü
 2008.06.08 -  "Yürek Acısı"
 2008.06.02 -  Erkeği tutmak kolay mı sanırsınız?
 2008.05.24 -  Her ölüm vakitsizdir
 2008.05.14 -  Reinkarnasyon
 2008.05.05 -  Kölenin öyküsü
 2008.04.28 -  İlahiyatçılar Hz.Muhammed'ten daha mı iyi biliyor?
 2008.04.21 -  Kadınlar cennetine hoşgeldiniz!
 2008.04.15 -   Biraz daha episteme,biraz daha özlem...
 2008.04.07 -  Bir kibir abidesine
 2008.03.31 -  Kadınlar erkekten ne duymak ister?
 2008.03.24 -  Repertuarımdaki üç kırık hayat
 2008.03.16 -  Kadınlarla hala tartışıyor musunuz?
 2008.03.10 -  Yoksa bu bir rüya mıydı?
 2008.03.02 -  Kadınlar ve tapınaklar
 2008.02.24 -  Hiç kimsenin kadınları
 2008.02.17 -  Ölüden isteme ile diriden istemenin farkını rica edeyim
 2008.02.12 -  Tanrı'nın yeryüzündeki başyapıtı üzerine
 2008.02.05 -  Sıradan ve yüce, yakışıklı ve bayağı
 2008.01.28 -  İdeolojik ve toplumsal baskıya karşı bireysellik
 2008.01.24 -  Aldatan Kadınlara Kuşbakışı
 2008.01.21 -  Nietzsche, Marks veya Tanrı’ya Küsmek
 2008.01.14 -  Yoksa bu fakiri aşktan bihaber mi sanırsınız?
 2008.01.07 -  Kadınınıza yüreğinizle dokundunuz mu hiç?
 2007.12.31 -  Dört Kitaba Sığmazsan, Sen Ne İşe Yararsın?!
 2007.12.24 -  Kadınların Gizli Dünyası Üzerine
 2007.12.16 -  Sosyal Demokratların Reel Politik Dramı
 2007.12.10 -  “En yakın dostum katilim olur mu?”
 2007.12.03 -  İnin O Şatodan Aşağıya!
 2007.11.26 -  “Çift Gerektirmeli Bir Tanrısal Adalet Sarmalı” -Özeleştirel bir yaklaşım-
 2007.11.18 -  Müslümana Sopa Caiz midir?
 2007.11.11 -  Sevgili Erkekler! Türk Kadınları Size Hiç Bakmıyor mu?
 2007.11.05 -   “Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı”
 2007.10.29 -  Kahrolsun PKK veya kötü reklam yoktur
 2007.10.22 -  Barda oturan adamın düşleri
 2007.10.15 -  “Feminizm gerçekten feminin (dişil) bir akım mıdır?”
 2007.10.08 -   “Model Türkiye’yi görmek ya da görmemek”
 2007.10.01 -  “Aldatılan Adamın Komedyası”
 2007.09.24 -  Kadınların cebi neden yoktur
 2007.09.20 -  Benim adım aşk
 2007.09.17 -  Herkese merhaba!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com