Davos zirvesinde Türk Dış politikasında olmayan bir şey oldu. “Diplomasi, hançerin ipek eldiven içinde tutulmasıdır, vay efendim, Başbakan neden bu kadar açık poker oynadı, bir çuval inciri berbat etti“ cinsinden İsrail’den yana tavır koyan güya yerli! Yazar ve diplomatlar eleştirilerinde kendilerinin hangi tarafta durduklarını belirtirken sıradan Anadolu insanı vicdanının sesini dinleyerek, Başbakan Erdoğan’ı haklı buldu. Türkiye'de bir ezik, korkak, güçlüden yana, ne zaman onurlu bir duruş ortaya konsa, panik yapan, dünyanın sonu geldi diye ahkâm kesen bir lobi var. Bu tipler hiçbir zaman aktör başrol oyuncusu olmayı asla düşünemezler. Onların gözünde lider ve büyük ülke olmak bizim için ham hayalden öteye gidemez. Özgür bağımsız düşünme yetilerine sanki gittikleri yabancı misyonlarda pranga vurulmuş gibi. Onlar sanki saray kedisi olmayı daha çok tercih eden bir ikincil önemsiz rolde kalmaya kendini inandırmış, aslan kaplan kurt olmayı unutmuş, Cengiz Aytmatov’un tasvir ettiği bir haleti ruhiyeden bir türlü kendilerini alamamış modası geçmiş soğuk savaş döneminden kalma bozuk plak adeta.
Erdoğan’ı Muhalefet liderleri Devlet Bahçeli, Deniz Baykal’dan farklı kılan Erdoğan’ın şu sözleridir.
''Sizi buraya toplayan asil duyguyu çok iyi biliyorum, bizi gece gündüz demeden heyecan ve coşkuyla koşturan da bu asil ruhtur, değerlerdir, sizin asaletli duruşunuz uluslararası hukukun, insan haklarının, yasama hakkının, barış özleminin sesidir. Güçlünün değil haklının sesidir. Sizler bu gece sessiz ve vakur duruşunuzla kapalı kapılar ardında başka, medyada ve meydanlarda başka konuşan siyasetçiler istemiyorsunuz, doğru bildiğini her yerde dosdoğru söyleyen siyasetçiler istiyorsunuz. Doğulusuyla Batılısıyla tek ses tek vicdan olarak dünyaya sesleniyorsunuz. Biz bu sesi her platformda savunmak için dik durduk, dik durmaya devam edeceğiz. Türkiye'ye yakışan da budur. Bizi bölmek isteyenlere asla prim vermeyeceğiz. Acaba Türkiye olmasa ne olur sorusunu birilerinin kendisine sorması lazım. Gösterdiğiniz asil duruşa teşekkür ederim.''
Erdoğan, Şimon Efendi’ye ''Sayın Peres, sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki sesinin bu kadar yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisidir. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz.'' derken İpek eldivenlerini unuttu, belki şekeri düştü belki duyguları aklının önüne geçti, ama doğru olanı yaptı. Haksızlığı, hukuksuzlugu bir şamar gibi yapanın yüzüne vurması, yıllardan beri kamu vicdanının istediği bir şey idi. Vaktinde bir müddet Karaoğlan Ecevit’de buna benzer bir üslup ile halkın gönlüne girmişti. Erdoğan, katliamı savunan konuşmayı alkışlayan dinleyicilere de, ''Çocukları öldürenleri alkışlamak insanlık suçudur, kınıyorum.'' dedi. Başbakan, panel yöneticisi Ermeni asıllı Amerikalının durmadan konuşmasını kesmesi üzerine ise ''Davos bitmiştir'' sözleriyle salonu terk etti. Başbakan Erdoğan, moderatörün uluslararası panel kurallarına aykırı biçimde hareket ettiğini belirterek, ''Toplantı moderatörüne karşı bir tepki ortaya koydum ve bitmek üzere olan toplantıyı terk ettim. Bunu özellikle açıklamak istedim çünkü bu arada hedef saptırılabilir. Yumuşak başlıyım ama uysal koyun değilim. Şimon Peres, bir kabile reisiyle konuşmuyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na nasıl hitap edilmesi gerektiğini öğrenmesi lazım.'' dedi. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ise daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı telefonla arayarak özür diledi.
Türkiye bölgede sözü geçen güçlü bir aktör, hak ve hukuku gözeten bir oyun kurucu olarak kaldığı sürece, er veya geç dünya dengeleri lehine dönecektir. Önemli olan bu süreci çok iyi sevk ve idare edecek akil, ehil, basiretli rical ile yönetilecektir. Panik havasından kendini kurtaramamış aslında hiçbir şeye katkısı olmayan eskimiş sözlerin sahiplerine de itibar edilmemelidir.
Erdoğan çok uzun bir zamandır özlemini çektiğimiz, posta koyma raconunu ortaya koyarak bölge ülkelerine kanere ile kurdun farkını göstermiştir
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )
Yunus
[
2009/01/30 23:44
] |
|
Merhabalar hocam, yazınızı okudum ve bu okuduklarım üzerine içimdeki o haykıran sesi sizin vesilenizle burada dile getirmek istedim. Gerçekten dün gece(29.01.2009) Türkiye açısından son derece talihsiz ve taraflı yorumlar duymaktan, haksız ve yersiz ithamlardan, tamamen politik ve çıkarcı yorumlar duymaktan iğrendim.. Nasıl oluyorda bizim basınımız bu olay üzerine bu kadar anlamsız, saplantılı ve tutucu yorumlar yapıyorlar anlayamıyorum. Davos'ta bir T.C. Başbakanı konuşturulmak istenmiyor, Peres'in utanmaz ve yalan yanlış tavırlarına maruz kalıyor, o gün (29.01.2009) öğlen 14:30'da başlaması gereken panelde Azerbaycan başkanı ile birlikte yaklaşık yarım saat bekletiliyor, Filistin'e barış görüşmeleri için gittiğinde güvenlik güçleri tarafından hudutta 40 dakika bekletiliyor ve bizim sözde aydınlarımız ve basınımız hala başbakan Erdoğan'a ''Bunu yapmamalıydı'' mı diyor..! E pes doğrusu..! Popüler muhalefet yerine akıllı ve gerçekçi siyaset yapıp dürüst olmak, sanırım artık bizim ülkemizde pek telafuz edilmeyen ve ruhunu unutturan kelimeler topluluğu haline geldi. Umarım dünya artık demokrasi adı altında bu tür katliamlara sahne kalmayıp kukla olmaktan ve kukla yaratmaktan kurtulur ve umarım bir gün gerçekten ve gerçekten Ortadoğu'da barış süreçlerinden değil BARIŞtan söz eder, yaşar ve yaşatır oluruz.. |
|
|
Yunus
[
2009/01/30 23:43
] |
|
Merhabalar hocam, yazınızı okudum ve bu okuduklarım üzerine içimdeki o haykıran sesi sizin vesilenizle burada dile getirmek istedim. Gerçekten dün gece(29.01.2009) Türkiye açısından son derece talihsiz ve taraflı yorumlar duymaktan, haksız ve yersiz ithamlardan, tamamen politik ve çıkarcı yorumlar duymaktan iğrendim.. Nasıl oluyorda bizim basınımız bu olay üzerine bu kadar anlamsız, saplantılı ve tutucu yorumlar yapıyorlar anlayamıyorum. Davos'ta bir T.C. Başbakanı konuşturulmak istenmiyor, Peres'in utanmaz ve yalan yanlış tavırlarına maruz kalıyor, o gün (29.01.2009) öğlen 14:30'da başlaması gereken panelde Azerbaycan başkanı ile birlikte yaklaşık yarım saat bekletiliyor, Filistin'e barış görüşmeleri için gittiğinde güvenlik güçleri tarafından hudutta 40 dakika bekletiliyor ve bizim sözde aydınlarımız ve basınımız hala başbakan Erdoğan'a ''Bunu yapmamalıydı'' mı diyor..! E pes doğrusu..! Popüler muhalefet yerine akıllı ve gerçekçi siyaset yapıp dürüst olmak, sanırım artık bizim ülkemizde pek telafuz edilmeyen ve ruhunu unutturan kelimeler topluluğu haline geldi. Umarım dünya artık demokrasi adı altında bu tür katliamlara sahne kalmayıp kukla olmaktan ve kukla yaratmaktan kurtulur ve umarım bir gün gerçekten ve gerçekten Ortadoğu'da barış süreçlerinden değil BARIŞtan söz eder, yaşar ve yaşatır oluruz.. |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|