:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Her ıslanan anlamaz! 
Semra Hoyraz   ( shoyraz@haberkonya.com )


Yağmuru bekler her toprak, kokmak ister. Yağmuru bekler her gül, açabilmek ister gülümseyerek. Yağmuru bekler her gönül Allah sevgisiyle filizlenmek ister bir yuvada.

Ve yağmur başlar usulca. Evreni sarar sessiz bir toprak kokusu. Yağmur, yeni bir ışığa, yeşerecek yeni bir fidanlığa, güneşe hazırlar Ezan sesleri eşliğinde tek atan kalpleri. Ağaçlar, gök yüzü, deniz… Yağmurdan sonra bir geline benzer.

Yağmur vesile olmak ister tertemiz bir geleceğe, vesile… Hak yolundaki bir evliliğe. Yağmurun sesini işitmez her kulak, anlamaz her ıslanan onun altında. Ve yağmur huzur açsın, semaya özenle büyütülmüş bir ruh ulaşsın ister… Bütün bunlara rağmen gözü kapalı yaşanır hayatlar….Şimdi de vakit uyanma vaktidir.

Peki yağmur kasırga olmak ister mi?
Sessiz ve masum bir yağmurla başlayan, insana huzur veren bahar nasıl oluyorda kışın amansız kasırgasına bırakıveriyordu yerini. Nasıl oluyor da birden bire tertemiz bulutlar kararıyor ve hüsranla birlikte karşı koyulmaz bir fırtınaya kiralıyordu yerini. Oysa ne de güzel hayallerle açılırdı kapılar.

Masum bir adım atılır karşılıklı, belki sevda sözcükleri, belki de yapmacık oyunlardan ibaret… Ve hikaye başlar. Sonunu kimsenin kestiremediği, mutluluğun manasının tam oturtulmadığı. Evlilik(evcilik) oyunları…Kural ve kalıpların yanında maskelerinde çeyiz sandığına yerleştirildiği. İlk adımda emin olunmayan, anlık ruh halleri ile verilen kararların hüsrana dönüştüğü ve insanı bir çıkmaza sürüklediği anların katlanılmaz işkenceleri.

Olan olacaktır ve dünyadaki tek sorun bundan böyle bu noktada toplanacaktır. Çekilen hiçbir açlık, görülen hiçbir işkence ve sefalet, dünyanın herhangi bir yerindeki dram, bir annenin feryadı, ya da bir kuşun kırık kanadı artık bunlar bir gürültü kirliliği haline gelecektir. Hiç kimsenin yarası da onunki kadar kanamaz ki zaten ölünceye kadar uğraşılması gereken bir konu çıkmıştır ortaya. Bu da en fazla 60 yıl yaşayacak bir ömrü oylamaya kafidir. Öyle ya dünyanın en olumsuz , en gelinmez olayı gelmiştir başa. Taa en başından sarfedilen onca sevgi sözcükleri, onsuz hayal edilmeyen bir ömür ve her şeyin göze alındığı kararlar. Ve sözler hesabını kimsenin tutamadığı. Her şey konuşulur, her şey tartışılır, hesaplar çıkarılık, gülünçtür kitaplar bile karıştırılır. Nasihatlere de kulak verilir. Gözlere itinayla yerleştirilen perdelere de hiç dokunulmaz. Manasız mantık sözcüklerine de hiç öncelik verilmez. İşte minik minik başlayan fakat ansızın yakalayan kasırga başlamıştır…
Keşke yağan her yağmuru anlayabilseydik, kıymetini bilseydik. Gök yüzünden yere doğru dökülen bir su haline dönüştürmeseydik…

Kasırgaya dönüştürmeden önlemini alma kabiliyetine sahip olabilseydik.
Evet masal gibi başlatılan hikayede kendilerinden başkasına yer vermeyen ve rol biçmeyen, çiftler cennete vesile çocuklar yetiştirmeleri gerektiğini, ailenin inançlarda güç alınacak, ibadetleri güçlendirecek bir bağ olduğunu kilitliyorlar beynin en küçük mekanına. En başından hiçbir kahramana yer verilmezken başlanan hikayede, zamanla yeni kahramanlara yer açılır sofrada. Aileler artık hazırlanmış bir kurgunun tam ortasında, olaya dahil olmaya başlar. Henüz oturmamış duyguların boyutu değişir, gurur artık kendisini göstermeye başlar, anlayış oluşması gerekirken üstünlük savaşları kurulur koltuklara. Çünkü yapılan planlarda yer verilmeyen unsurlardın bunlar. En ve hepsinden önemlisi de İlk konuşulması gereken konunun hayırlısı ve Hak rızası olması gerektiğinin unutulmasıdır.

Hayretle bakıyorum, şiddetle geçinemeyen insanlara. Peki neden? Geçimsizliğin şiddeti nedir, nasıl bir kavramdır ki ve ne ölçüdedir ki şiddeti, boşanmaya vardırıyor. Adliye koridorlarında yankılanan en önemli boşanma gerekçesi olarak gösterilen şiddetli geçimsizlik!

Bir zamanlar şiddetli bir geçimlilikle birleştirilen hayatlar şiddetli bir geçimsizliğe dönüşmüş oluyor haliyle. Nasıl bir ilişki, iletişim anlayışıdır ki bu insanlar herkesle mükemmel anlaşırken, her şeyden önce Müslüman kardeşi olan hayat arkadaşıyla şiddetli geçimsizlik yaşıyor.

Bana inandırıcı gelmeyen şiddetin boyutları tartışmaya açık. Bu gün ekran karşısında evlilik gibi önemli bir kavramı da basitleştirmeyi başaran, insanların modernlik anlayışı… Görücü usulüne karşı çıkan sözüm ona modern zihniyet, yüzlerce insanın önünde saklı kimliklerle evlenmeyi modernlik olarak görebiliyor. Sormak lazım acaba bu şekilde ileriye sağlam adımlar atan, sıcacık bir yuva daha mı güvenle hazırlanır.

Boşanmayı evlenmeden göze almış hayatlarla ne temiz bir aile, ne de temiz bir toplum, en önemlisi ahlak ve dürüstlüğün barındığı bir nesil ulaşmaz bir sonraki asra. Dünya standartları değiştikçe, insanların doyumsuzlukları ve arayışları da artmaktayken Allah korkusu ve sevgisinin sağlam bir temele oturtulmuş. gönül rızasıyla sımsıcak bir yağmur kokusu bekliyor şimdi sema…Neden ve niçinlerin cevaplarını aramaktan yorulmayan bir insanlık dolaşıyor kaldırımlarda. Zorluklar karşısında isyana gitmek düşüncesizlik olmalı artık. Biraz anlayış okunmalı gözlerden. Kibir ve gurur mu artık gereksiz kalmalı. Allah rızası olmalı bir evlilikte en başta. Kanaat edilmeli sabırla yoğrulmalı tüm güzellikler. Gurur bir nebze olsun bastırılmalı sıcak bir yuvanın merkezinde.

Artık kasırgaya dönüşmek istemiyor yağmur ve gökkuşağı gülümseyeceği anı bekliyor mavilerden.

Hak sevgisinin üzerine inşa edilmeyen ilişkilerle başlarsa evlilikler, aynı ölçüde parçalanarak dağılıyor. Zira önem arzeden kriterler konuşulurken imzadan önce hiç de akla gelmiyor tarafların haram ve helal bakışı, Allah (c.c.) korkusu… Sorulan ilk sorular ev, iş gelecekteki yatırımlar oluyor. Belki gelecek beklenilen doğrultuda şekillenmeyecek, geleceğe yaptığın hiçbir plan ayakta kalmayacak, bütün umutlar tükenecek belki de. Bırakılmaması gereken en büyük dayanakta inanç olacak bu noktada.

Hepimizin gözünü kör eden oyuncakları bir kenarda tutup kulak vermek lazım yağmurun sesine, anlatmak istediğini anlamak lazım yağmur tanelerini yüklenen meleklerin. Ve sözü yine sahibine bırakmak lazım…
Mecbur kalındığı zaman müsade edilen boşanma ile ilgili Peygamber Efendimiz(s.a.v) bir Hadis-i Şerif’lerinde, ''Allah Celle Celalühu’nun katında en sevimsiz olan helal boşanmadır'' buyuruyor.
Evet helal, ama en sevilmeyeninden!


Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 1 yorum yapılmış )

[ 2009/02/11 17:07 ]
Yağmur herkese aynı yağmaz mı? Anlayana....

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.10 -  Her ıslanan anlamaz!
 2009.01.02 -  Kırmızı kar yağınca…
 2008.12.20 -  Bir varmış…Bir yokmuş…
 2008.12.01 -  Dillendiriyoruz ama…
 2008.10.29 -  Aşktan öteye…
 2008.09.14 -  Bakış açısı…
 2008.08.17 -  Balıktan teşekkür mü bekliyorsun?
 2008.07.21 -  Hayal ve gerçek…
 2008.06.20 -  Papatyalar…
 2008.05.17 -  Bu oyunda bir sorun var…
 2008.04.19 -  Varım o halde düşünmeliyim…
 2008.03.26 -  Doğruların gölgesi yıkılmıyor
 2008.03.13 -  Asıl düşman kim?
 2008.03.01 -  Gelecekten mesaj var!
 2008.02.15 -  Neydik ne olduk?
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com