:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Boya boya çek 
Huriye Karnap   ( karnap@mynet.com )

Biliyorsunuz ki, Misak-ı Milli sınırlarımıza özgü darbe günlüklerimiz var bizim. Bunların içinde bir tanesi; ilginç olduğu kadar manidar yasalara da sahiplik etmişti. Hafızamızı kısa süreliğine tazelemek gerekirse; 12 Eylül 1980 döneminde “sıkıyönetim komutanlığı”nca düğünlerin genel ahvalinden park isimlerine, yaya davranışlarından çöp kutularının rengine dek çıkarılan bir takım yasalar vardı ve bunlar bir süre uygulamaya konulmuştu. İşte bunlar arasında yer alan “E 5 karayolu üzerindeki bütün evler beyaza boyanacaktır. Zira evler çirkin, derbeder ve iptidai bir görünüştedir…” yasası, rast geldiğim bir haberle örtüşünce “işte bu “ dedirtti. Gerçi; 80 döneminin ötesini berisini kulak ardı edip sırf o yasaları dikkate alınca “ne alâ” demedim değil, lakin militarizmsiz bir menü mümkünken lüzumsuz postal eskitmenin de bir gereği yok, değil mi?
***
Birkaç il ve ilçede kentsel görünümü iç sıkıcılıktan kurtarmak için kamu binalarını güzelleştirmeye yönelik çeşitli projeler üretilmiş ve icraata geçirilmişti ama bahsini ettiğim haber “evlere şenlik” türü bir zevk-i selimden daha fazlasını içeriyor.
Haberin mevzusu şu; “Türk Ceza Kanunu'na 2005 yılında dâhil edilen Denetimli Serbestlik Yasası ile alternatif ceza yaptırımlarından, 54 yaşındaki Mehmet Göçmez de yararlandı. Burhaniye'de çocuğuna şiddet uyguladığı öne sürülen baba, aldığı 1 yıllık hapis cezasını kamu binalarını boyayarak çekiyor. Göçmez, ''Mesleğim boyacılık. Denetimli Serbestlik Bürosu'nun kanatları altında cezamı kamu binalarını boyayarak çekiyorum. İşimi bitirdikten sonra akşamları evime gidiyorum'' diye konuştu.”
Hukuki dili bir yana haddizatında cezanın özü şu; Mehmet Göçmez’in mesleği boyacılıkmış. Öfkesi bir an kabararak çocuğuna sille tokat girişmiş. Sonrasında serlevhası boynuna asılarak kolları kelepçeli cezaevine götürülmüş. Zaten içine girenin hayatla bağı zayıflatılan o çatı altında bir de zindan-ı atalete giriftar olmasın diye “kabiliyetini harcama” denilerek meslek alet edevatı eline tutuşturulup; “boya boya çek” denmiş.
***
Şimdi, “Denetimli Serbestlik Yasası “ AB patentli midir bilemem ama şu manzaranın nasıl bir süreç sonrası oluştuğundan ziyade toplumu vardıracağı yer daha önemli. Şu halde bir taşla üç kuş vurmak böylesi bir şey olsa gerek. Hem etrafa baktığınızda gözünüz gönlünüz açılacak, hem darbe yollu yeni sıkıyönetim yasalarına gerek kalmayacak, hem de düçar olunan bir ceza atıl kalınmadan çekilecek.
Detaya fazla inmeksizin; hayali tasvir ile aynı suçu işleyen bir öğretmenin, bir doktorun meslekleri çerçevesinde toplum yararına bu şekilde iş görmelerini temin etmek, sıfır fayda ile parmaklıklar arasında kalmalarından daha efdaldir. Sizce de “öğrete öğrete çek, tedavi ede ede çek” demek daha hoş değil mi?
Kim bilir belki de bu yöntem, suçtan caydırma yollarına taharet aldırma babında etkili olur. Şayet bu yasa metrekareye düşen gayr-i safi şiddete meyleden kişi sayısını azaltmaya ve toplumu erişkinliğe ulaştırmaya bir katkı yapmayacaksa; şuan itibariyle biz de bu yasaya fazla ideal ve mana yükleyerek arızalı bir yaklaşım ortaya koymuş oluyoruz. Hasbelkader sonuç böyle olsa dahi, bu en azından bazı suçları gülerek cezalandırmaktan daha iyidir.


Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 10 yorum yapılmış )

Muaz [ 2009/02/16 15:47 ]
...KÜÇÜMSEDİĞİM İÇİN Mİ BÖYLE SÖYLÜYORUM?..ELBETTE Kİ HAYIR! SÖZÜM ONA, BUNA DUDAK BÜKENLEREDİR HİTABIM.KONJONKTÜREL ŞARTLAR TÜRKLÜK TARİHİ ROLÜMÜZÜN NE OLDUĞUNUN SARAHATE KAVUŞTURULMASINI VE BU DOĞRULTUDA BİR OLUŞUM ÇABASI İÇERİSİNDE OLMAMIZ GEREKTİĞİNİ DAYATIYOR ŞÜPHESİZ.BU GÜNE GELİŞ SEYRİMİZİN HİKAYESİNDEN BAĞIMSIZ ,HER NEREDEN TUTARSAK TUTALIM ELİMİZDE KALACAKTIR.BU GÜN KENDİMİZİ İÇİNDE BULDUĞUMUZ AÇMAZ VE ÇIKMAZLARIN VAKTİ ZAMANINDA YAPTIĞIMIZ TERCİHLERDEN BAĞIMSIZ MI OLDUĞUNUSANIYORSUNUZ.YAĞMUR YAĞDI BÖYLE OLDU DİYENLERDENSENİZ SİZLERE DİYECEK BİR LAFIM YOK,SİZ SALYA SÜMÜK AĞLAMAYA VE TUTUPTA ELİNİZDE KALANLARLA OYALANMAYA DEVAM EDİN.İSLAMCILIK ADI ALTINDA SAHİBİ OLDUĞUMUZU SÖYLEDİĞİMİZ OLGUNUN DA BÖYLESİ BİR SEYR ÜZERİNDEN(TÜRKLÜK TARİHİ ROLÜMÜZÜN NE OLDUĞUNUN CEVABI ÜZERİNDEN) SIHHATLENDİRİLMESİNDEN BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK.NEBEVİ METODUN KONJÖNKTÜREL ŞARTLARLA KAYITLI OLAN BOYUTUNA DA BAKILABİLİR BU ANLAMDA,MESELEMİZİN MESNETSİZ OLDUĞU KANISIYLA İSTİFHAMDAYSANIZ.YANİ İSLAMCILIĞIMIZIN SIHHATİNİN TÜRKLÜK TARİHİ ROLÜMÜZDEN BAĞIMSIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR VE BU İSTİKAMETTE BİR YÖN TUTTURMUŞ İSEK İSTİNATGAHIMIZIN YOKLUĞUNDAN DOLAYI BU TOPRAKLARIN NİÇİN VATANIMIZ OLDUĞUNUN İZAHINI NE KENDİMİZE VE NE DE BİR BAŞKASINA İZAH EDEMEYİZ.Selamlar...
Muaz [ 2009/02/16 15:45 ]
...BEN TÜRK ÜM,BEN TÜRKİYE YİM, DARU-L İSLAM OLDUĞU İÇİN VATAN KILINMIŞ VE BU VASFINDAN MÜLHEM SİYASİ ARENAMIN HEDER EDİLİP KADAVRAYA ÇEVRİLDİĞİ BU TOPRAĞIN ASLİ UNSURUYUM BEN.VATANLIĞINI DARU-L İSLAMLIĞINDAN GAYRİ HİÇ BİR OLUŞUMA BORÇLU OLMAYAN ,FAKAT BU GÜN YENİ DÜZENLENMİŞ NÜFUS CÜZDANLARINDAN DİNİ HANEMİN KALDIRILDIĞI VE BUNUN KARŞISINDA EN UFAK DAHİDE OLSA TEPKİ VEREMEYECEK KADAR SİLİK VE SİNİK KİMSEYİM BEN.ACUBE BİR HAYATA İCBAR EDİLİP KARNIMI DOYURMAKLA ŞEREFİMİN VE ONURUMUN İADE EDİLDİĞİ YANILSAMASINA GÖMDÜRÜLEN ,GARKEDİLENİM BEN.İHTİYACIM OLMADIĞI HALDE MUTLAK İHTİYACIMMIŞ GİBİ DÜZENEKLERLE KISTIRILIP GECEME VE GÜNDÜZÜME İPOTEK KONULANIM BEN.ÇOLUK ÇOCUĞUMUN BU VATANA VE MİLLETE HİZMET AŞKIYLA YETİŞEBİLMESİ İÇİN EĞİTİM YUVASI DİYE TESMİYE EDİLEN VE ÇOCUKLARIMIZI GÖNDERMEYE İCBAR ETTİKLERİ ,FAKAT BU YUVALARDA ALDIĞI EĞİTİMİN ÇOCUKLARIMIZI BİRER LÜZUMSUZ ŞAĞİL KILIDIĞI ACI GERÇEĞİYLE YÜZLEŞENİM BEN. İÇİNE DOĞDUĞUM CANIM ÜLKENİN ZENGİN VE ENGİN İMKANLARININ BENDEN MAHRUM EDİLDİĞİ VE BU İMKANLARIN POSASIYLA YETİNMEM GEREKTİĞİNİN DÜZENEĞİNDE KISTIRILMIŞ VE SİNESİNE ÇEKMEK SEÇENEĞİNDEN BAŞKA TERCİHİ OLMAYAN KİMSEYİM BEN.DEVLET KURUM VE KURULUŞLARINDA BULUNANLARIN MİLLETİN MESAFE ALMASI LEHİNE İNSİYATİF KULLANDIĞI TAKDİRDE BU KURUM VE KURULUŞLARDA İDAME-İ HAYAT SÜREMEYECEKLERİ GERÇEĞİNİ GÖREN,FAKAT BU AÇMAZI İZALE ADINA ELİNDEN,DİLİNDEN BİR ŞEY SADIR OLMAYIP SADECE KALBİYLE BUĞZ EDENİM BEN.YEREL VE ULUSAL SİYASİ ARENADA DÖNEN DOLAPLARI UZUN UZADIYA İZAH VE ANLATILARLA RESMEDEMEYİP TÜRKLÜĞÜNE HAS SEZİLERİYLE BİLEN VE BU DOĞRULTUDA DÖNEN DOLAPLAR KARŞISINDA BİR DURUŞ,BİR TAVIR ALIŞA TEŞNE OLUŞUMLARA ŞAHİT OLAMAYIP İÇTEN İÇE KAHIRLANANIM BEN.EZCÜMLE ÜMİTLERİMİZE HAYAL KIRIKLIĞI HEDİYE EDENLERİN ELİNDEN VE DİLİNDEN HİÇ BİR ŞEY GELMEYECEĞİ KABULÜYLE YÜZ YÜZE KALDIĞIMIZ BU HENGAMEDE KALA KALA TÜRKLÜK TARİHİ ROLÜMÜZÜN NE OLDUĞUNUN ANLAŞILMASINA
KALDIK...(devamı var)
Muaz [ 2009/02/16 15:39 ]
Dinimin,İmanımın,Kitabımın,Peygamberimin ve bunlara olan aşkımın Büyük Sermayenin hizmetine koşulmasının şartlarının olgunlaştırılıp sürekli manipüle edildiği kimseyim ben.Sosyalistliğiyle temayüz etmiş,daha sonra çarkedip kapitalizme veya büyük sermayeye yaltaklanmış ''kula kulluk yetsin artık'' slogan ve iddiasıyla benim umuduma girizgah olmuş olanlarca ihanet görmüş bir kimseyim ben.İslamcılığıyla hazır malzemeler üzerinden temayüz edip iddialarına koşut bir varlık ortaya koymak yerine büyük büyük sermayenin dümen suyunun akışıyla mest olup,onlara yaltaklanıp kendileri üzerinden aldatılıp sömürülmeye devam edilenim ben.Bu zevat eliyle aşklarımın ve inançlarımın işgalinin daha da kesifleştiği sukut-u hayalinin tattırıldığı kimseyim ben...(devamı var)
Muaz [ 2009/02/16 15:21 ]
...ve şimdi de bu güruha yaltaklanmam gerektiğinin önerisine muhatap kalarak seçeneğim olmadığı imasına maruz kalanım ben.Sözde beni özne kılacak misyonla, beni tedip edenlerce önüme dayatılan ve üzerinden kağnı tekerleğinin geçtiği dışkı saptamasını yaptığım siyasi(!)öbeklerden birini tercih etmek dayatmasına maruz kalıp asli misyonuma uygun seçenekten beni alıkoyan ve hala da bu alıkonulmuşlukla eli-kolu bağlananım ben.Ne zaman ki inisiyatif bende olmalı beklentisine gebe oluşumlardan yana meyledip tercihimi kullandımsa hemen akabinde bu beklentimin darbelerle,muhtıralarla veya bu içeriğe denk operasyonlarla sabote edilenim ben.İnisiyatifimi kullanabileceğim Türklüğüme mahsus siyasi alanların sürgit benden kaçırılıp saklandığı kimseyim ben.İddiaları kursağında takılı bırakılıp ve intibakla güdülebilecek kıvama erdirilmeye çalışılanım ben...(devamı var)
Muaz [ 2009/02/16 14:00 ]
...Evet,ben kim oluyorum da böylesine iddialı lafları sarfedebiliyorum.Sarf edebiliyorum...Çünkü ben bu toprağın asli unsuru olan bir Türk üm. ''...doğruyum,çalışkanım...'' dedirtilen sıralarda dirsek çürüttüm.Manası raflarda tozlanmaya teredilmiş ,içeriğinin düşünülüp dillendirilmesinin yasaklı olduğu,fakat dillere pelesenk olmuş İstiklal marşını içi boşaltılmış şekliyle hep okumuş ve hala da bu şekilde okumak durumunda kalanım ben.İstiklal marşı metninin Türk Milletinin kaidesini muhtevi ideal bir metin olduğu gerçeğinin kendisinden kaçırılıp saklandığı kimseyim ben.''önce vatan'' diyen ve bunun icabının gereği şahlanarak hasım bellediği gavurun bu topraklar üzerindeki heveslerini demir leblebi gibi kursağında bırakıp defeden,fakat sıkı sıkıya elinde tuttuğu bu topraklarda bu ulvi özverinin meyvesinden mahrum bırakılan medeniyet düşmanı ceddimin olduğu kadar,benim de mahrum edildiğim kimselerin torunuyum ben.''çıktık alın''layı da kendi onur ve gururuma koşut değil,beni tedip edenlerin selametinin devamı için onlar adına göğsümü gere gere ve gururla(!) okumam istenen kimseyim ben.Bu marşı yazanlardan birisinin yassıadaya,diğerininse kurucu meclise(yanılmıyorsam şayet)yollandığını bilmeyip,bu bilememe üzerinden koyun gibi güdülenim ben.Bir Türkiye olarak varlığımın devamının Boşevik olmamak,Pantürkist olmamak,Panislamist olmamak kayd-ı şartıyla ve bu bu kayıttan vazife çıkarıp gereğini gönüllüce,isteyerek ve benimseyerek yapanlarca jandarma dipçiğine yıllarva maruz bırakılıp bu maduriyetin sonuçlarından mülhem tedhiş,tehcir ve tahkirle tazyif edilip,mukeddesatıyla töhmet altında bırakılıp cezalandırılanım ben...(devamı gelecek)
Muaz [ 2009/02/16 12:30 ]
DENETİMLİ SERBESTLİK YASASININ AB PATENTLİ OLUP-OLMADIĞININ BİLİNMESİ ÖNEMLİ OLDUĞU GİBİ, SERDETTİĞİN MANZARANIN NASIL BİR SÜREÇ SONRASI OLUŞTUĞUNUN DA BİLİNMESİ ÖNEMLİ.AMA DAHA DA ÖNEMLİSİ HER İKİ BİLİNEN ŞEY ÜZERİNDEN TOPLUMUN VARDIRILACAĞI YERİN PEK DE SELİM BİR YER OLMAYACAĞI VEYA OLAMAYACAĞIDIR.ÇÜNKÜ CUMHURİYET TARİHİMİZ SÜRESİNCE ORTAYA KONULAN YASALAR TÜRKLÜK KİMLİĞİMİZE ÖZGÜ REFERANSLARIMIZDAN MÜLHEM YASALAR DEĞİL.BÖYLESİ BİR NAKISANIN DİBİNE KADAR SONUÇLARINI YAŞIYORUZ BUGÜN.SİYASİ ARENADAN TUTUN DA HAYATIMIZIN BÜTÜN DİĞER BOYUTLARINA VARINCAYA KADAR ARBEDEDEN HALİ BİR ALAN GÖSTEREMEZSİN BANA.GÜZEL VE OLUMLU ŞEYLER DE OLUYOR DİYE DÜŞÜNECEKSİN BELKİ,AMA GÜZELLİK DİYE YAFTALAYABİLECEĞİN ŞEYLERİN NE KADARI BİZ TÜRKLERİN ASLİ ROLÜNE MUTABIK VE İŞLEVSEL.HEMEN HER KONUDA MÜŞTEKİYİM,ÇÜNKÜ BU TUTUMUMU HAKLI KILACAK GEREKÇER YIĞINI ALTINDA EZİLİYORUM.(devamı var)
tarık [ 2009/02/14 17:34 ]
''... Hasbelkader sonuç böyle olsa dahi, bu en azından bazı suçları gülerek cezalandırmaktan daha iyidir.'' Yani daha ehven,yani kötünün iyisi,yani hangi mantaliteden besi aldığına bakmaksızın önümüze konulanla yetinmek,yani bizlere müstehak görülen seçeneklerden birini tercih etmek...Ya ötesi?...Ötesi yokmu bunun?Neden ''...daha iyidir'' kanısını beyan eder pozisyonuna düştüğümüzün sorgusuyla hemhal olmayıp, idealimizle örtüşük olanının ne olduğunun irdelenmesinden fütur ediyoruz?Çekincemiz ne ola ki?Sorun bu mevzuda kifayetsizliğimiz ise anlaşılabilir bir şey şüphesiz.Ama ben bunun kifayetsizliğimizle alakalı olduğunu düşünmüyorum.Bu tamamen idealize ettiğimiz inançlarımızın çok çok uzağında olmaklığımızla, gerçekleştirebilirliğine olan inancımızın zayıflığıyla ve bakışaçılarımızın bulanıklığıyla alakalı bir şey.Bizler Türk milleti olarak her şeyden evvel, hangi hususta olursa olsun, önümüze konulan veba ve kolera gibi seçeneklerin hangisinin daha ehven olduğuna bakarak, tercihlerimizi yapmamızın sonucunda, kendimizi böylesi bir pozisyona odakladık.Yani bizlere dayatılan şeylerin içerisine kendimizi hapsettik ve bu hapsedilmişlik üzerinden sahih çıkarımlarda bulunma beyhudeliğiyle meşguliyetimiz, kendimizi alıkoyduğumuz bu hapishaneden kurtulma fikrini bizlere unutturdu.Bu handikapı aşacak perspektifle bizleri buluşturacak esaslı sorular yöneltmemiz gerekiyor kendimize;kim olduğumuzla,bu zamana ve bu coğrafyaya geliş seyrimizin niçin ve nasıl olduğuyla alakalı esaslı sorular...Her kim ki, bu vb.soru ve bu soruların cevaplarından bağımsız, içine doğduğu dünyaya bakar işte o kimse kör olmuştur,bir kısır döngüyle maluldur.
Burhan [ 2009/02/13 17:49 ]
Misak-ı Milli sınırlarımıza özgü darbe günlüklerinde şüphesiz ''boya boya çek'' vs. hali pür melalimizi havi bir yığın ipe-sapa gelmez ve gelen, yazınızda konu edinebileceğiniz malzeme var.Bu malzemeler üzerinden yozlukla malul sosyal hayatımıza deva aramak yerine, sosyal hayatımızdan tutunda hayatımızın bütün boyutlarına kısa veya uzun vadede direkt etki edecek Misak-ı Milli sınırlarımızın bizler için ne anlama gelmesi gerektiğinin ve akibetinin ne olduğunun ve olacağının üzerinde kalem oynatmış olsanız daha kayda değer ve manidar bir iş yapmış olurdunuz.Çünkü bir millet olarak biz türklerin manası (manamızın ne olduğu meselesi de bir bahsi diğer olmakla beraber) sınırlarımızın sıhhat ve selametiyle mukayyet.Vatanımız olduğuna inandığımız ve söylediğimiz bu toprakların tayininde çekilen çizginin, varlığımızın sigortası olduğu gerçeğinin içyüzü, siz yazanların da bu önemli hususla kendinizi kayıtlı addetmemeniz yüzünden gözlerden kaçırılmasını daha da kolaylaştırıyor.Böyle giderse sonuçlarına katlanabileceğimiz mesnetlerden yoksunluğumuz yokluğumuzla hitama erecek.Gelecekte ise kaldıysa türklüğümüzden bir şeyler, Misak-ı Milli hudutlarımızı kaybetmemize özgü günlüklerden, naaşımızı nasıl mumlayabileceğimize dair malzemeleri konu edinebiliriz.
Muaz [ 2009/02/13 10:50 ]
Bu portalın editörü her kimse yorum kutusunun karekterini çoğaltsın lütfen,çünkü meramımızı ifadede biz okurları kifayetsiz kılıyor,selamlar...
Muaz [ 2009/02/13 09:58 ]
Anladığım kadarıyla, mevcut yasa ve düzenlemelerden mülhem biz türk milletinin var sayılan enerjisinin suç-ceza kapsamına girenlerinin ataletten masun kılınabilmesine yönelik önermelerde bulunuyorsun.Öneri olarak sunusunu yaptığın şeylere konu olan biz türklerin (senin,benim,hepimizin) sunusunu yapmaya çalıştığın bu şeylerden çok, bu coğrafyada niçin bulunduğumuzun asli cevabına ihtiyacı var.Bu asli cevaba erişmeksizin hangi kabuller üzerinden olursa olsun yaptığın öneri ve sunular havanda su dövmekten başka bir şey ifade etmez.Her nedense bir çok köşe yazarı, her halde pek tekin bulmadıklarından olsa gerek, asli konulara değinide bulunmaktan mütemadiyen kaçınıyorlar.Asli konu ve cevabı merakınızı mucip oldu sanırım…Hani içini doldurmuş gibi yaparak ve anlamını müdrik olamayıp kasıla kasıla ''önce vatan'' diyoruz ya...İşte bu vatan dediğimiz şey ne manaya geliyor?Bu ülkenin bizlerin vatanı olduğu kabulümüzün istinatları nelerdir?Bu ülke dar-ul islam olduğu için mi vatan kılındı, dar-ul islam olduğu için vatan kılındıysa bu kılgıyı gerçeklendiren kimlerdi ve bu kimselerin bu gün kılcallarımıza kadar nüfuz etmiş olan modern dünyanın oluşumundaki rolleri nelerdir?Bu gün dünyaya, vardıysa bir rolümüz, bu rolümüz üzerinden kendimizi izah edebiliyormuyuz.Edemiyor isek cuhuriyetin ilanıyla beraber sahip olduğumuz kazanımların heba edilmesi üzerinden mi izahımızı yapıyoruz dünyaya.Heba edilen imkanlar üzerinden kendimizi izah, biz türkleri tarihten silmeye mi götürecek yoksa bu zavallı konumumuza kilitlenip kalacakmıyız?Neden bu asli soruların ve cevaplarının esprisi üzerinden dibine kadar yaşadığımız,salya-sümük ağladığımız,mütemadiyen müşteki olduğumuz meselelere yoğunlaşmıyorsunuz doğrusu bir anlam veremiyorum ben buna.Bak kalemi güçlü olan,sorumluluk ve sorunluluk bilinciyle fazlasıyla mukayyet,elinden esaslı iş çıkartabilecek bir insan olduğun zannı bende çok güçlü ve ben bu zannıma istinaden söylüyorum söyleyeceklerimi.Söylenecek o kadar çok şey var ki,ama…

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.12 -  Boya boya çek
 2009.02.07 -  Tersi ve Yüzü
 2009.01.25 -  Sıra Bize de Gelir mi?
 2009.01.07 -  “Nasıl Zulmedebiliyorlar” Demeyin
 2008.12.29 -  Anlayan Beri Gelsin
 2008.12.19 -  Nakaratı 24 Nisan 1915
 2008.12.10 -  Ön-söz
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com