Kızılcahamam Ankara’ya 90 Km. uzaklıkta, şirin bir vadi içerisinde kalmış, havası temiz, bol çam ormanlarıyla yem yeşil bir ilçe. Şöyle siyasi haritaya baktığınızda Ankara’nın ilçesi olması hasebiyle İç Anadolu’da gibi görünmektedir. Fiziki ve iklim haritasına baktığınız ise Karadeniz Bölgesinde ve daha çok Bolu’nun karakteristik iklim ve bitki örtüsü yapısıyla bire bir uyuştuğunu rahatlıkla göreceksiniz.
Ankara’dan giderken bir saat, hızlı bir şoför denk gelirse 35 dakika gibi kısa bir zamanda ulaşabilirsiniz.
Gittiğinizde bir oksijen zehirlenmesi sonucu başınıza bir hal gelmezse yırttınız. Ondan sonra güzelliklerini yaşayabilirsiniz.
İlk olarak aklınızda olsun, mutlaka “annemin bazlamasıyla” bir kahvaltı yapmalısınız. Kızılcahamam’da bir benzerinin daha olduğunu söyleyen bazlamadan anlamaz. Annem diye torpil geçmiyorum. Vallahi öyle.
Eğer zamanına denk gelirseniz, evin önündeki bahçeden taze domates ve biber de katık olur yanına. Ha aklıma gelmişken şimdi oraya gidip bal yemeden gelmek olmaz. Benim liseden dostum sevgili Murat, o bilir nerde olduğunu iyi balın. Bazen satarda. Kuyumcudur ama bugünlerde Kemal Unakıtan kuyumculara biraz vergi yükleyince çareyi bal satmakta bulmuştur. Biraz uyanıktır, eşek arısının balını bal arısı diye satar. Ama insaflı gününe denk gelirse yardımcı da olur hani. Balın üzerinde fazla duruyorum. Nedeni bazlamanın üstünde hoş olur. Tere yağını siz artık ben söylemeden bilirisiniz.
Neyse kahvaltıda fazla vakit kaybetmemek lazım. Çok yedirir haber vereyim. Yediğinize içtiğinize dikkat edin. Sonra rahatsız eder. Hamama girdiğinizde daha terlemeye fırsat bulamadan göbek taşının üstüne devrilirsiniz alimallah.
Öğlen ne yiyeceğim diye düşünmeyin. Otelde kalsanız da size önerim Mevlana lokantasında ç kavurma yemenizdir. Ben yedim şurada falan hiç demeyin. Siz orda da yiyin. Yanılmazsınız. Biz bu göbeği yata yata büyütmedik. Bilakis bol iş, çok aşın marifeti.
A bakın unutmadan. Soğuksu Milli Parkını bilirsiniz. Zaten bilmeseniz de Kızılcahamam’a gitiniz mi neredir anlarsınız. İşte akşam yemeği için size şans. Girişte hemen solda köfteci Ahmet var. Bir deneyin. Biraz çok yediriyor ama, vallahi değer. Bahşişi bol verirseniz hem yıldız çeşmesinden su doldurup getiriyor çırağı. O getirmezse de siz gidin için. Kapıdan girdiniz mi hemen solda. Niye demeyin bir bildiğimiz var.
Şimdi soracaksınız. Yahu bu memleketin ismi Kızılcahamam. Biz adında hamam var diye geldik. Hiç hamama girmeyecek miyiz? Efendim, bir; aç karnına hamama gidilmez. Çarpar. İkincisi, çok tok karnına da gidilmez. O zaman arayı bulacaksınız. Ne aç, ne çok tok.
Hamama da dikkat edin. Önce ıslanın direkt havuza girmeyin. Havuzda da çok kalmayın. Sendelersiniz. Sonra hamamdan çıkınca sakın unutmayın, isteyene soda – limon, isteyene soda – ayran. Kendinizi buldurur.
E yediniz içtiniz, hamama da girdiniz. Yeter daha ne. Hadi şimdi eve.
Daha ne anlatacaktık ki. Ne yapılır dedik başlıkta anlattık tek tek. Ak Parti’nin toplantısından ip uçları falan mı bekliyordunuz? Vallahi o beni ilgilendirmez. Biz sadece seyrettik, yedik, içtik, gezdik. Annemizin elini öptük, babamızın duasını aldık. Bana yeterde artar bile. Darısı okuyanların başına. Toplantının karını zararını göreve talip olanlar düşünsün.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )
[
2004/10/02 17:49
]
Ya hocam siz de amma yemiş içmişsiniz, biz de sanıyoruz çalışıorsunuz orda. sizin bizim için yaptığınız bir şeyler var mı pekı