Bu metropol denilen şehir ne garip bir yaşam tarzı sunuyor insanoğluna. Konya’ya taşındığım ilk zamanlar Ankara’nın trafiğine alışmış birisi olarak istediğim her yere hemen gitmenin dayanılmaz hafifliği bana çok tuhaf gelmişti. O yüzden bütün randevularıma erken gitme gibi bir alışkanlığım bile oldu Konya’da. Sadece bu değil, eskiden mahalle aralarında kurulan pazarların modern şekliyle artık şehrin en işlek mekanlarında kurulduğunu ve büyüyen şehirde para kazanmanın garip yollarını da gördüm ben.
Kısa bir zaman önce tanıştığım iş bulma ajanslarının, devletin bedava yaptığı işi nasıl bir sektör haline getirdiklerine şahit oldum. Bu şahit olduklarımdan en ilgincini ise yakın bir zamanda metroda Kızılay’dan Beşevler’e giderken fark ettim. Metro vagonlarına monte edilen mini televizyonlarda bir reklamdı dikkatimi çeken. Bu reklam ise bir evlilik ajansının idi. Evet, yanlış duymadınız. Evlilik ajansı! Hey koca şehir nelere kadirsin. Yemek yemeye vakitleri olmayan insanların en doğal yaşam fonksiyonlarından birisini nasılda maddi bir boyuta taşıyıvermiş. Annelerin, mahalledeki teyzelerin, büyük bir zevkle yaptığı vazifeyi nasılda sektör haline getirivermişler.
Valla ben çok tuhaf karşıladım. Düşünün evlenmek isteyen kızlar yada erkekler gidiyor, resimlerini ve özgeçmişlerini bırakıyorlar. Hani bir işe başvurmuşçasına. Sonra evlenmek isteyen genç bu ajansa geliyor ve gerekli parayı ödedikten sonra albümü görüyor. Ardından beğendiği eş adayıyla randevu ayarlanacak. Tabi bununda bir bedeli var. Bu bedel yattıktan sonra eş adayınızla görüşme şansını elde edebilirsiniz. Şansınız varsa ilk seçtiğinizle evlenirsiniz. Yoksa işiniz kül. Her gördüğünüzde para, her buluştuğunuzda para.
Konya’da yaşamaya başladığımda ilk tanıştığım simalardan bir tanesi Mustafa Özdemir ağabeyimizdi. Hani malum Mehir ve Evlendirme Vakfı Genel Başkanı. Mustafa ağabeyi televizyona çıkartacaktım. Bana çok ilginç geldi. Kendi kendime nasıl olurda Konya gibi bir şehirde bir çöpçatanlık kuruluşu vakıf ismi altında faaliyet gösterme cesaretini gösterir diye düşündüm. Çünkü bende pek çok kişi gibi vakfın işlevinin parasız gençleri evlendirme değil, eş bulma kuruluşu olduğu gibi yanlış bir düşünce içerisine girmişim. Halbuki işin aslı astarı çok farklıymış. Mustafa ağabeyi tanıdıkça sevdim. Yaptıklarını gördükçe sevindim. Bir gün çok param olursa söz bende gönüllü kayınpeder olacağım. Bu arada bu gönüllü kayınpederlik ihtiyacı olan yeni evli çiftlere ev eşyası almak anlamına geliyor.
Şehirler gelişiyor. Adetler ananeler değişiyor. İnsanlar fiziksel anlamda yaklaştıkça, dostluktan, arkadaşlıktan uzaklaşıyor. Bir apartmanda oturan insanlar artık bırakın bir birini tanımayı neredeyse karşılaştıklarında selam vermez oluyor. Haliyle ne mahallenin acar delikanlılarına kız arayan teyzeler, nede o mahalle aralarında el birliğiyle yapılan düğünler kalıyor geriye. Hal böyle olunca da ortaya eş bulma ajansları çıkıyor. Mahalledeki sevimli teyzeler ise yüksek apartmanda ki dairesinden buruk bir yüzle dışarıyı seyretmekle yetiniyor.
Yardımlaşmanın azalması ise yine varolan bir gerçek. Fakat Türk insanının ruhunda olan vakıfçılık ruhu bu açığı biraz olsun kapatıyor. İşte Mehir Vakfı örneği. Sadece Mehir Vakfı değil Konya’da pek çok vakıf yardıma ihtiyaç duyan insanların yardımına koşuyor. Ramazan ayının ruhuyla bağdaştırmak istediğim bu yazıda sanırım bu vakıflara da bir takdir göndermek en iyisi.
Şehrin büyümesinin sevgilerin, arkadaşlıkların, yardımlaşmanın da büyümesine vesile olması temennisiyle.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )
[
2004/10/18 11:42
]
Murat Can merhaba
Kanal A'ya transferin hayırlı olsun,
Başarılar..