Soğuk kış günlerinin puslu akşamlarında ne zaman kampüsten Konya'ya gelsem, içimde garip bir şiir okuma isteği uyanırdı. Sert görüntümün altında aslında romantik ve duygusal bir insan yattığını dostlarım hep söylemiştir. Bunun kanıtı olarak ise kolay ağlamamı gösterebilirim. Herkesin yanında değil ama kendimle başbaşa kaldığımda, örneğin televizyonda duygusal birşeyler varsa gelir gelir gider göz yaşları. Hani birşeyler boğazımda düğümlenir.
Bakın Kola Turka reklamında o küçük yavrucağın yaşlı teyzeyi alinden tutupta getirişi, o aileninse tebessümlerle kadıncağızı karşılaması beni ağlatmıştır. Sonra bu günlerde Anadolu Finans reklamıda gözlerimi nemlendiren karelerle dolu. Doğum yapan iki kadından birisinin kapısının önü çiçekle doluyken, diğerine hiç gelmemesi ve bir ahi hassasiyetiyle refakatçi hanımefendinin kapısında hiç çiçek olmayan kadıncağıza bir çiçek bırakması. Sonra aynı reklamda babanın aşağı atlayamayan oğluyla birlikte kendini kumun üzerine bırakması. Anlatırken bile gözlerim doluyor. Herneyse bunları duygusal olduğumu ispatlamak için yazmadım. Sadece beğenimide anlatmak istedim o kadar.
Kampüsten Konya'ya gelirken beni duygulandıran ise üzerine hani şu tanrılarıyla meşhur Olimpus dağı gibi, romantik bir duman çökmüş Konya görüntüsü elbette. Uzaktan ne oldğu belli olmayan fakat içine girdiğinde boğazınızdaki acıdan aslında romantiklikle alakası olmadığını anlayacağınız bir kirlilik olduğunu kolaylıkla anlayabileceğimiz bu tablo uzaktan ne kadar estetikse yakından da bir o kadar itici.
Hiç aklımdan çıkmıyor. Ankara'dan gelen bir ahbapla evime gidiyoruz. Konya tarihinde gördüğüm en büyük kirlilikle karşı karşıyayız o günler. Sanırım 1999. arkadaşa anlattım Konya'da hava kirliliğinin boyutlarını fakat bana inanmamıştı. Sonra el ele tutuşupta kaldırım taşlarını saya saya yürüyünce durumun vehametini anladı. Bu arada unutmadan kaldırım taşlarını arabada değil yaya olarak sayıyorduk.
Öyle çok uzağa gitmeye gerek yok. Geçtiğimiz kış arabayla anıtı arayanlarada şahit oldum ben. Adamcağız otuz senelik Konya'lı ama gel gelelim Muhacir pazarının ordan anıtı bulamıyor.
Bunlar aslında güzel olmasada enstantene olarak kalıyor insanın aklında. Pek yakında ise nostalji olacağı kesin. Gaznet büyük bir hızla dağıtmaya başlıyor doğalgazı Konya'ya. Demek oluyor ki sisin içinde kaybolan insan manzaraları artık tarih olacak. Kaybolan pek çok gelenek gibi puslu hava dayanışmalarıda geride kalacak. Geçtiğimiz günlerde bir film izliyorum. İlkel bir kabile nehirden su çekmek için çok geleneksel bir yöntem kullanyor. Hepsi yanyana sıraya giriyor ve kovalarla elden ele yaparak suyu köylerine taşıyorlar. Amerikalı soruyor. “neden bir boru yapmıyorsunuz?” yerlinin cevabı ise hazır. “ama o zaman sosyalleşemeyiz!”
Şaka bir tarafa artık konya temiz hava soluyacak. Bu arada bir müjde Konya'da gaz Ankara'dan daha ucuz olacakmış. Ne güzel değil mi? Hem ucuz, hem temiz, hem zahmetsiz...
Geç kalmışta olsam, güzel konyamıza hayırlı olsun. Çoktan haketmiş oldukları bir hizmete kavuşmuş oldular böylece. Darısı diğer beklentilerin başına.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )
Geçmişte yazılarınızda daha ciddi bir hava vardı. Fakat son günlerde bu ciddiyetin yerini basit konular ve toplumda geyik muhabbeti olarak bilinen sohbetler aldı. Eski tarzınıza dönmenizi bekliyoruz. Gündeminize insanları ilgilendiren konuları almanızı rica ederim.
[
2004/11/06 11:58
]
Aman abi sosyalleşip ne edecez. Şu kömür ve kalyak illetinden kurtulduk ya sen ona bak. saygılar.