Yemek yerken, yahut kafamızı dinlerken seçmiş olduğumuz mekanın önemini bilmeyeniniz yoktur. Mesela yemek örneğini ele alalım. Gittiğiniz yerin hijyeninden tutunda, damak zevkinize hitabına kadar pek çok şey vardır seçim yapma kriterleriniz içerisinde.
Yemek bir tarafa son dönemde Türkiye’de nargile modası oluştu. Salaş mekanların, nostaljik ortamların ve gerek ciddi gerekse geyik muhabbetlerinin vazgeçilmez bir parçası oldu çıktı nargile.
Peki bu kadar hızlı yaygınlaşan nargilenin seçiminde neye dikkat edeceğiz? Merak eden bir kaç sıkı dost bu konuda kendilerini auydınlatma noktasında yazmamda ısrarcı oldu. E almış olduğumuz sorumluluk bilinci ile hemen aldık kalemi elimize.
İşte merak edene nargileyle dair bir kaç küçük ip ucu:
Hemen üstünde duracağımız konu duman. Nargile içerken dumanı ne yapacağınız mevzu önem sıralamasında en üstte yer alıyor. Bir defa nargile içerken dumanınaaman ha aman, sigara dumanı muamelesi yapmayacaksınız. Yani ciğerlere çekmek katiyen yok. Aksi taktirde beklenmedik sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Tabi sigara kullanmayan ve bu konuda yeterli tecrübeye sahip olmayan dostlarımıza acizane tavsiyem ise hafif tütünler seçmekleri gerekliliğidir. Ben şahsen “tömbeki” diyorum. Yalnız tütün de biraz kalite olacak. Öyle her yerde içilmiyor bu meret.
Geriye kalıyor yanında içeceğiniz çay ve takılacağınız mekan.
Bakın son günlerde “Eyvan Kahve Evi'ne takılıyoruz biz dostlarımızla. Tavsiye ederim. Bir defa tütünleri güzel. Sonra çayı da iyi. Ortam geniş ve ferah bir ortam. Öyle duman altı olmuyorsunuz.
Yolunuz düşerse bir uğrayın mutlaka. Meram Emniyet Müdürlüğü’nün hemen yanında.
***********************************************************************************
Latif Cem Baran Clio'ya neden sığmıyor?
Pazar günü bir dostumuzun düğün pilavına iştirak ettik. Murat Pekergin, İbrahim Erdem ve Latif Cem Baran’la birlikte.
Pilav sonrası Meşale Giyim’de otururken gözüme bir haber ilişti. Haber Uğur Dündar’ın yemek tercihleriyle ilgiliydi. Daha doğrusu sağlıklı beslenmeye dair Uğur Dündar’ın yemek tercihlerini ve beslenme hassasiyetlerini içeriyordu.
Bakın Uğur Dündar’ın mönüsünde neler var.
Dündar, Asla kırmızı et yemiyor, balık ve sebze tercih ediyor.
Katı yağ asla kullanmıyor. Kolestrol yapıcı besinlerden uzak duruyor.
Sakatat, sucuk gibi yağlı gıdaları almıyor.
Bol lifli gıdalar yiyor ve taze meyve suyu içmeye çalışıyor.
Ağır yağlı tatlılardan kaçınıyor.
Latif Cem Baran mönüyü duyunca kendini gülmekten alamadı. Çünkü Uğur Dündar neden uzak duruyorsa biz onların içindeyiz.
İşte buda bizim mönümüz diye başladı saymaya:
Sabah malum düğün pilavı. İçinde ne olduğunu biliyorsunuz. Bol kırmızı et, bol yağlı bamya çorbası. Tereyağlı helva.
Akşamüzeri etli ekmek. Tatlı olarak ağır yağlı höşmerim.
Gece ise kokoreç ve nargile. Yani sağlıklı yaşama dair ne varsa bizde yok. E haliyle böyle beslenirseniz aldığınız kilolardan arabanın içine sığamazsınız. Tevekkelli latif Cem’in Clio’nun içine sığmamasının nedeni ortaya çıktı.
***********************************************************************************
Siz Mesnevi'yi okudunuz mu ?
Konya da yaşamın vazgeçilmezlerinden birisi elbette Hz.Mevlana’dır. Konya dendiğinde nereye giderseniz gidin Mevlana, Mevlana dendiğinde ise elbette Konya'mım akla gelmesi bundandır.
Haddim olmasa da Mevlana’nın fikirlerinin ve anlayışının hatta mütevazı ama inançlı yapısının şehrin karakteristik yanlarına da uyduğu düşüncesindeyim.
Tabi burada dikkat çekmek istediğim husus Mevlana ile bu denli özdeşleşen bir şehrin fertlerine düşen sorumluluklar.
Geçen hafta programda Mesnevi’yi konuşurken, aklıma mesneviyi alarak neden şöyle detaylı bir incelemediğim geldi. Evet yıllardır Konya’dayım ve yıllardır ağzımızdan Mevlana’yı düşürmeyiz ama Mesnevi’den birkaç satır okuma zahmetine bile katlanmamışız bu güne değin. Bu güne değin diyorum içine düştüğüm merak ve mahcubiyetle okumaya başladım. Bu merakta elbette Mesnevi’nin en son tercümesini yapan sayın Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu’nun da etkisi var. Sayın Karaismailoğlu ile en son Türkiye Yazarlar Birliği genel kurulunda konuşmuştuk. Hoş sohbet tatlı bir insan. Kendisini en son mesnevi çevirisinden dolayı minnetle anıyorum.
Bu arada Konya’lıların Mevlana’yı tanımakta ve eserlerini okumaktaki sorumluluklarının iki kat fazla olduğu düşüncesindeyim. Bakın Mesnevi’nin en son çevirisini “Yeni Şafak” gazetesi veriyor. Bence bu bir fırsat olsun bu eseri evimizin bir köşesinde yer açalım.
***********************************************************************************
Konya – Kulu arası duble yol oluyor.
Yıllardır Ankara – Konya arası mekik dokurum. Aşağı yukarı 1998’den bu yana seyahat ediyorum ve hep “şu yol keşke çift yol olsa da rahat rahat gidip gelsek, daha az zaman kaybetsek” diye düşünmüşümdür.
Nitekim Ankara – kulu arası nihayet duble yol olarak tamamlandı. Harika olmuş gerçekten. Yapanlara sonsuz teşekkür.
Bu arada beklediğim ise Konya – Kulu arasının da duble yol olup olmayacağı idi. Nihayet büyük bir umutla beklediğim hadise gerçekleşiyor ve Konya – Kulu arası duble yol çalışmaları yakın bir zamanda başlıyor.
Evet Mevlana Kültür Merkezi bölge Milletvekillerinin ve Başbakan’ımızın büyük gayretleriyle tamamlandı. Duble yol sorunu aşılıyor. Geçtiğimiz yıllardır kamuoyu tarafından sık sık konuşulan kronik sorunlar bir bir çözüme kavuşturuluyor. Yakında birkaç müjdeli haber gelecek gibi. Ayrıntıları yine yazacağım. Konya’mıza yapılan her şey hayırlı olsun.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 3 yorum
yapılmış )
yahu birader
iyi hos diyorsun, ama senin bu konulardan daha onemli gundemin yokmudur yahu. yok pilav, yok nargile...
seni cok yakindan taniyan birisdi olarak, sana bu lakayid konu iceriklerini ve kaleme alisini yakistiramadigimi bildirmek iserim.
saygilarimla...