:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Sevgideğer Olmak. 
Abdullah Öksüz   ( abdullah_oksuz@hotmail.com )

İnsan ilişkilerinde her zaman kıymetli, değerli, saygıdeğer olabiliyoruz. Ancak hayatımıza ve hitaplarımıza “sevgideğer” diye bir kavram daha katsak nasıl olur acaba? Gelin birlikte düşünelim;
Hayatın içerisinde kimlerle iletişim halinde değiliz ki; akrabalar, dostlar, iş arkadaşları, bürokrasi vs... Haydi şöyle bir gözden geçirelim kimler ile konuşmayı seviyoruz, kimlerle konuşmak zorunda kalıyoruz? Karşınıza içinizi kıpır kıpır edecek olanlar da, sizi daraltıp unutmak isteyecekleriniz de hatta konuşmak zorunda kalıp da nefret ettikleriniz dahi çıkacaktır.
Bir de ters pencereden bakmayı deneyelim, kimler bizimle konuşurken haz duyuyor, kimler bizi unutmak istiyor hatta birilerinin hatırına geldiğimizde kimler bizi nefretle anabilir. Bunları düşünürken eğer kendimize dürüst olursak ilginç sonuçlara ulaşabiliriz.
İletişim envanterimizi dürüstçe çıkardığımızda ruhumuz ferah buluyorsa korkmayalım. O zaman biz sevgideğer bir insanız demektir. Bununla hür, huzurlu ve saygı duyulan bir hayat yaşayabiliriz...
Yok öyle olmuyor da çelişkiler içerisine giriyor, endişelerimiz artıyor veya daha ileri safhada bazı korkularımız da varsa dönüp tüm benliğimizle kendimizi bir daha çek edelim.
Hayatımızda sevgi ne kadar önemli, biz ne kadar hile ve desiseler içerisindeyiz, ilişkilerimizde ne kadar dürüstüz, bizi ayak oyunları ne kadar meşgul ediyor, kısaca kafamızdaki tilki oranı ne kadar bir oranla yer alıyor sorularına cevap arayalım. Ve lütfen; “ efendim ben de bunlar yok ama insanlar böyle yapıyorlar, ben de bunların karşısında saf saf durayım mı?” demeyin. Çünkü bu sizi doğallıktan yapmacıklığa, dürüstlükten kaypaklığa, sevgi bağlarından diplomatik ilişkilere götürür. Bunlara rağmen hiç mi bir şey yapmayalım; Elbette bunu dememekle çevrede olup bitene kayıtsız kalıp, insanların fiziki veya ruhsal olarak nefislerimize zulmetmesine müsaade edelim demiyorum.
Yapılacak şey vahiy, bilgi ve tecrübeyi bünyemizde toplayıp/özümseyip bunu ferasete dönüştürebilmektir. Sevgi ve doğallıkla insanları anlama gayretimiz bizi doğruya götürebilir. Çünkü bir yazar: “insan herhangi bir şeyi ancak sevdiği kadar anlayabilir” diyor. Bunun yanında unutmamak gerekir ki; sevgi de nefret de mutlaka karşılığını bulur. “İyi de arkadaş bizi sevmeyenleri de mi seveceğiz” de demeyin lütfen. Çünkü Cenap Şehabeddin’in dediği gibi “yalnız seni sevenleri sevmek sevgi değil, değiş tokuştur.” Eğer bu dünyada sevmediklerimizin dahi zaman zaman da olsa sevilecek yanlarını bulamayacak olursak çekilmez, yaşanılmaz bir hal almaz mı?
Gelin bu gün dünyaya bir de sevgi penceresinden bakın. Bakın ki; şu ana kadar keşfedemediğimiz ne sevgideğerler, ne unutulmuş sevgiler, ne hatırlanası ve yaşanılası güzellikler keşfedesiniz...

Sahi; en son kime “seni/sizi seviyorum” dediniz veya en son ne zaman size birileri “seni/sizi seviyorum” dedi? Yoksa artık bu iki kelime çook eskilerde mi kaldı? Hz. Mevlana ikliminde sevgiyi yeniden hissetmek ve hep sevgiyle yaşamak dileğiyle…




Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 1 yorum yapılmış )

m.aydogdu [ 2004/12/20 10:46 ]
muhterem sevgideğer kardeşim;
bizdinlemekten çok konuşmayı,hatta bazende genellikle boş konuşmayı seven bir toplumuz.Öyle tahmin ediyorum ki biçoğumuz
karşımızdakilerin bizi dinlerken zevk alıp almadığını aklımıza dahi getirmemişizdir.En can alıcı nokta bu bence......
yazın için diyecek bir şey bulamıyorum...diyeceğim şu ki; yazılarınızda nasıl bir tılsım var ki; onları okuduğum gün ben benlikten çıkıyorum...kendimi bambaşka bi dünyada buluyorum...
elinize ve yüreğinize sağlık......

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2006.09.13 -  Cesaretin kaynağı...
 2006.08.29 -  Olan biteni anlamak
 2006.08.01 -  Sonuç mu? Süreç mi?
 2006.07.18 -  Dünyanın uslu vatandaşı olmak...
 2006.07.11 -  Konya'nın fırsatı
 2006.07.04 -  HAYATIN DALGASI
 2006.06.28 -  DEVLET OLMAK VE GELİŞİM
 2006.06.06 -  GÜNCELİN MALİYETİ
 2006.05.30 -  Üstad hiç bir yerde böyle anılmadı
 2006.05.23 -  SOBE
 2006.05.16 -  X İLİŞKİLER
 2006.05.09 -  YA NEREYE DÖNECEKLER?
 2006.04.25 -  GÜÇLERİN HESABI
 2006.04.19 -  O’NA DAİR…
 2006.04.11 -  GÜÇ VE CESARET…
 2006.04.04 -  DOSTLARA SELAM
 2006.03.21 -  GÜÇ VE KORKU
 2006.03.14 -  KONYA’YI KONUŞMAK…
 2006.03.07 -  DUYGU YÖNETİMİ
 2006.02.21 -  BİZ ONLARDAN DEĞİLİZ…
 2006.02.14 -  İfade Özgürlüğü mü İftira Özgürlüğü mü
 2006.01.25 -  TOPLUMSAL GRİP
 2006.01.05 -  YILBAŞI KUTLAMALARI VE KÜLTÜR
 2005.12.15 -  Kimlik parçalanması ve Aidiyet bütünlüğü
 2005.12.05 -  Kavram kargaşası ve niyet okuma
 2005.10.10 -  Köşeler mi Köşe Taşları mı
 2005.09.12 -  SİZ HİÇ DOLMUŞA BİNDİNİZ Mİ?
 2005.09.05 -  hayata ilk sesleniş:ANNE
 2005.08.16 -  DEĞER İKTİDARI MI? BİREY İKTİDARI MI?
 2005.08.08 -  CANAVARLARLA BARIŞMAK
 2005.07.23 -  Zamane Hainleri ve Tarih Bilinci…
 2005.07.07 -  ERDEMLİ OLMAK MI?
 2005.04.29 -  HAYATIN ÖZNESİ OLMAK…
 2005.03.01 -  Sevgi Medeniyetinin Başşehri...
 2004.12.25 -  Manzara Hayatlar ve Ressamlar...
 2004.12.18 -  Sevgideğer Olmak.
 2004.11.26 -  SESSİZ GEMİ…
 2004.11.09 -  Kedilerin Beyliği
 2004.10.30 -  Doğru yönetenler yada yanlış yönetilenler
 2004.10.19 -  Bir Lokma Bir Hırka mı? Daha Fazlası mı?
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com