Hikaye Meclisin geçmiş dönemlerine ait. Zaman gazetesinin bir röpörtajında rastladım.
Turhan Feyzioğlu, 1973 yılında Cumhuriyetçi Güven Partisi genel başkanı olduktan sonra milletvekillerinin konuşma metinlerini kendisi hazırlamaya başladı.
Feyzioğlu, parti grubu adına konuşma yapacak milletvekilini çağırır ve konuşma metnini verir. Feyzioğlu kolaylık olsun diye metne bazı notlar düşer. Metnin bir yerine de parantez içinde büyük harflerle, “Hasan burada sesini yükselt.” yazar. Milletvekili kürsüye çıkar ve muhalefet partisini eleştirmeye başlar. O kadar heyecanlanır ki metinde yer alan “Hasan burada sesini yükselt.” notunu da okur. Milletvekili kahkahalar arsında kürsüden inerek yerine oturur.
********************************************************************************************
Darısı “Gelinim Olur musun’ un?” başına
Geçen hafta ATV’ de yayınlanan “Ünlüler Çiftliği” evinin yandığını göz yaşları içerisinde, yaralı bir yürekle okudum. Ne kadar trajik bir olay. Oysa orada ne anılar vardı!
Beddua etmek hoş değil biliyorum. Fakat yurdum insanının sabrını bu kadar sınamakta iyi değil ki . Misal; vatandaşın önüne Semranım gibi bir azap materyali koyarak geri çekilmek insanlığa sığar mı? Bunun ne insanlıkta, nede dinde yeri var mıdır? Yoktur ahali. Olamaz da.
Biri bizi gözetliyor’ la başlayıp bu noktaya gelen, bu abuk yarışmaların daha fazla abartılmaması için behemal önlem alınması gerektiği düşüncesindeyim. Yoksa olayı sırlar dünyasına malzeme ederek ilahi adaletin tecellisine sevk edeceğiz.
Eğer önlem alınamıyorsa olayın ruhunu fazla zedelemeden yarışma formatında bir takım değişikliklere gidilmesini önereceğim.
Yayıncı kuruluş önerilerimi dikkate alır mı? Bilmiyorum. Şayet sesini duyuramazsam muhafazakar kanalların kapısını çalacak gibiyim.
Merak edenlere benim yarışma önerim şu…
Bir eve toplanmış gelin ve kaynana, başka bir evde ise damat adayları yer alsın. Bir defa Semranım türü cadaloz kaynana modelleri, bu yarışmada düşük puan; efendiler ise daha yüksek puanla ödüllendirilsin. Gelinlerde ise nitelik olarak edepli giyinen, kaynana adayına saygılı davranan, iyi yemek yapıp az sayıda zayiatla bulaşığı tamamlayanların yarışmadan başarılı çıkması sağlansın. Öyle ya. Damat dediğine çok bağıran değil, iyi yemek yapan gerek.
E damatlarda da bazı nitelikler aranmalı tabi. Misal ; alnı secdeye gelmeli. Hani namazları cemaatle kılan çok puan almalı. Sonra yemek seçmemeli; gelini anneye, anneyi geline ezdirmemeli. Bu nitelikleri varsa girsin bu işe. Yoksa hiç yeltenmesin.
Aslında ne tutar biliyor musunuz? Hatta yerel şartlarda da ele alınabilir bakın. Maliyeti ucuz bir yarışma. Ama bol reyting var bu işin sonunda. Tanıdık televizyonculara duyurulur.
Ha bakın halktan mesaj falan istemiyoruz. Jürisi olacak bu yarışmanın. Jüri üyesi adaylarımda vallahi bomba…
Bakın bir defa Ali Rıza Demircan hoca bu işleri bilir. Sonra belki kızacak ama Mustafa Özdemir ağabeyi de önerebilirim. Sonra bizim Ali Can hoca. Malum halkla ilişkiler uzmanı.
Yarışmanın ismi de hazır. ''Oğlumun Zevcesi Olur musun?''
Valla bizim Süleyman’a da sundururuz. Bakın şenliğe. Ne dersiniz? Yapımcısı olsak mı biz bu işin?
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 3 yorum
yapılmış )