Röportaj Edip Ali Yavuz’un. Mecliste Genel Kurul’da bütçe görüşmeleri sırasında sert tartışmalar yaşanır. İş öyle bir noktaya gelir ki, geçmişte pek sık gördüğümüz karşılıklı küfürleşme ve yumruklaşmalar yaşanır.
Tutanak tutmakla görevli stenograflar, görevleri icabı olan biten her şeyi yazmaya devam eder. Kastamonu eski milletvekili Hasan Tosyalı, söz alarak konuşmak ister. Hasan Tosyalı biz hatırlamasak da nüktedan bir insan olarak hafızalara yer etmiştir. Tosyalı kürsüye çıkarak yanında getirdiği bir demet çiçeği stenografların üstüne atmaya başlar. Milletvekillerinin şaşkın bakışları altında çiçekleri atmaya devam eden Tosyalı, davranışının nedenini şu tarihî sözlerle ifade eder: “Zabıtlar kirlendi de onları temizliyorum!”
************************************************************************************************
Bu ''saf'' a ben aday ol dedim!
Objektif bu günlerde hayli neşeli geçiyor. Nedeni ise çıkan konukların genelde muzip ve eski tüfek olmaları. Bakın bu programı bende izliyorum. Nedeni ise beni güldürmeleri. Yani ortaya konacak şeylerin ilmi altyapısı olduğu düşüncesinden çok, programı komik bulduğum için takip ediyorum.
Geçtiğimiz haftaki programda Hüseyin Üzmez ve Bedri Baykam yan yana oturtulmuş. Üzmez Baykam’a dönerek “ben buna git CHP genel başkanlığına aday ol dedim. Bu safta gitti aday oldu. Bir oy aldı, onu da kendisi verdi.” diyerek ekran başındakileri kahkahaya boğdu. E doğal olarak Baykam bozuldu.
Bu enstantane bir yana, bu günlerde CHP bir hayli karışık. Özellikle rüşvet iddialarıyla gündeme gelerek bir partinin neredeyse onuru sayılacak disiplin kurulunun da bu iddialar içerisinde yer alması büyük bir talihsizlik.
Muhalefette bile bu denli rüşvet iddiaları ve yolsuzlukla anılan bir partinin iktidarda ne ile anılacağını düşünmek bile istemiyorum. Umut ediyorum CHP, kongresinden arınmış olarak çıkar. Aksi taktirde tek partili bir meclis görmemiz içten bile olmayacak.
***********************************************************************************************
İsmail Nacar’ı haklı buldum.
Daha öncede ifade etmiştim. Kanal A’da Perşembe akşamları Gerçeğe Doğru isminde bir program yapıyorum. Bir önceki programda Türkiye’de faaliyet gösteren misyonerler ve misyonerliğin tehlikeli boyuta ulaşıp ulaşmadığı konusunu ele aldık. Programda meşhur İslamcı – Yazar olarak anılan İsmail Nacar’da var.
Lafın burasında hemen bir hatırlatma. Sayın Nacar’a bir gün sordum “bu İslamcı – Yazar sıfatı sizi rahatsız ediyor mu?” diye. “etmez mi murat bey!” dedi. “Ne o öyle turşucu, yoğurtçu gibi.” Anlayacağınız kendisi de rahatsızmış bundan.
Her neyse bakın sayın Nacar misyonerlerle ilgili oldukça araştırma yapmış. Kim tarafından görevlendiriliyorlar, nasıl çalışıyorlar, yöntemleri neler?
Program sonunda ortaya çıkan netice şu. Misyonerlik ülke bütünlüğünü tehdit ediyor. Ayrıca sistemli çalışıyorlar; üniversitelerde yoğun faaliyet gösteriyorlar. Para vaatleriyle özellikle fakir gençleri kendilerine hedef seçiyorlar.
Gerek yasal gerekse sosyal anlamda bir takım önlemler gerekiyor diye düşünüyorum.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )
[
2005/01/12 14:09
]
devamlı internete ulaşma sansımız yok bu yazılarınızı bir gazetede yazıyor musunuz sormak ıstedım..
CHP ile ilgili görüşlerinize katılmıyorum. Bir önceki yazınızda da yaklaşık ifadeler kullanmıştınız. Yazılarınızda daha objektif ve tarafsız olmanızı bekliyoruz.