Ahmet Hakan’ın “sakın gitmeyin!” başlıklı, “Türk filmlerine gitmeyin” mesajlı yazısı bugünlerde en çok konuşulan konuların başında geliyor. Kamuoyunun neredeyse tamamı Ahmet Hakan’a bu konuda veryansın ederken, ben destek vermeyi bir borç bildim. Sinemanın vefalı bir dostu olarak, Türk medyası, oyuncuları ve yönetmenlerce kandırılmaktan bıkmış bir izleyiciyim. Allı pullu reklamlarla karşımıza çıkartılan, fakat parayı bastırıp içeriye girdiğimde bir hiçle karşılaştığım pek çok Türk filmi biliyorum.
İnsanların eğlenmek ve keyif almak için gittiği filmlerden sıkılarak ve parasını verdiğine pişman olarak dönmesine neden olan Türk filmlerine bende gitmeyin çağrısını rahatlıkla yapabilirim.
Bakın bunun en son örneğini GORA filminde yaşadım. Büyük reklamlarla gösterime giren GORA en komik film olarak basında lanse edildi. İnanılmaz reklam taktikleri ve polemikleriyle Türk Sinemasında yeni bir çığır olarak nitelendirildi. Fakat benim gördüğüm aralara serpiştirilmiş birkaç küfür dışında her hangi bir güldürü öğesinin olmayan sıkıcı bir filmdi. Verdiğim paraya pişman olmuş ve sıkıntıdan patlamış bir seyirci olarak dışarı attım kendimi.
Yukarda ki durumun aynısı Hababam Sınıfı’nda, Kahpe Bizans’ta ve daha pek çok Türk filminde yaşadım. Kısacası aldığım karar bir Türk filmine bundan sonra asla gitmem. Ahmet Hakan’ın gitmeyin çağrısını da sonuna kadar haklı buluyorum. Hatta görmedim ama ilkinin benim için referans olduğu, Hababam Sınıfı Askerde’ye gitmektense evde oturup yüzlerce kez tekrarlanmış olan ve Kemal Sunal ile Şener Şen’in müthiş oyunculuğunun sergilendiği eski Hababam Sınıflarını seyrettiğimde daha çok güleceğimi bile düşünüyorum.
Marifet filmin reklamını yaparak birisini vatan hainliği ilan etmekte değil, işine bakıp adam gibi, halkı kandırmayan verdiğimiz paralara değecek film yapmaktadır.
*****************************************************************************************************
Savunma da gözüme iyi göründü.
Konya Spor’un iyi hücum ettiğini fakat defansta zayıf göründüğünü daha önce ifade etmiştim. Beşiktaş’la kupada yapılan mücadelede takımı çok iyi bulduğumu söyleyebilirim. Özellikle Beşiktaş’ın Baliç ve Zafer Biryol’u durduramadığı ortada. Yeni transfer Suat Usta’da aynı maçta harika bir oyun çıkardı. Yani bu iki transfer takımı oldukça iyi etkilemiş görünüyor.
İlk yarıdaki savunma zaaflarını biraz olsun azaltmış bir Konya Spor bu işi biraz daha sıkı tutarsa UEFA için büyük avantaj elde edecektir.
Beşiktaş maçındaki performansını Galatasaray karşısında da beklediğim Konya Spor oyun olarak televizyondan izlediğim kadarıyla etkili ve cesur. Fakat şans faktörü bazen devreye girmezse olmuyor. Galatasaray maçında ilk yarıda üç pozisyonda gol diye ayağa kalktığımızda topun ağlarla buluşmaması yenilgiyi getiren şanssızlıklardan bir tanesiydi.
Beşiktaş maçının benim için önemi ne nasılsa Galatasaray maçı da aynı derecede sayın Lokman Koyuncuoğlu için önem ifade ediyordu. Nihayetinde sanırım bu işten en karlı çıkanda kendisi. Zira iki takımda onun hangisi yenerse sevinen o olacaktı.