Televizyon izlemekten korkar olduk. Biri bizi gözetledikten sonra, muadili programlarla milleti çıldırma noktasına getiren büyük televizyon mucidleri, bu programlarda çok bağıranların iyi iş yaptığını görünce, biraz tuzlayıp olayın farklı varyasyonlarından oluşan program örnekleriyle karşımıza çıkmaya devam ediyorlar.
Bu bahsettiğim programların saç baş yolduran numunelerinden bir tanesi de hangi kadının olduğu bilinmeyen, kadının sesi programları. Mutsuz ve başarısız evliliklere dayanan ve topluma bilerek yada bilmeden ''evliliklerin sonunda mutsuzlukla sonuçlanacağı'' gibi olumsuz bir mesajı empoze eden bu programlar, sosyal yaşamı ciddi anlamda tehlikeye atıyor diye düşünüyorum.
Psikoloji ilmiyle biraz meşgul olanlar bilir. ''Duygusal tatminsizlik'' diye bir olgu vardır. Kimisi bu grup insanları, ''duygusal açıdan yeteri kadar mutluluğu tatmamış bireyler'' olarak nitelerken, kimisi de ''kendini ispatlama egosunu tatmin edememiş, kişilik sorunu yaşamış'' insanlar olarak tanımlar.
Aslında bu grubu tanımlayacak başka bir ifade şeklide mevcuttur. Çok basit bir denklemle bu tür bireyleri anlatmaya, dilim döndüğünce çalışayım.
Bir insan orta yaş dediğimiz yaşları geçmiş ve keşkeleri çoksa, işte bu grup insanlar yukarda bahsettiğimiz sınıfa girer. Keşkesi çok olan birey; yaşamdan tat almamış, hayatı pişmanlıklar ve tatminsizlikler üzerine kurulmuş kişilerdir.
Peki yukarıdaki tarife uyanlarla, bu yazının ve kadın resitallerinin nasıl bir bağlantısı var?
Dikkat ederseniz, bu kadın programlarında; hani kokana diye tabir edilen türden kadınların boy gösterdiğini göreceksiniz. Bu tespit ve ifade benim değil, DB Tercüman yazarı Serdar Arseven’e ait bir tanımlama. İfadenin benim olmamasına rağmen altına gönül rahatlığıyla imza atacağımı da söylemeliyim. Ne yazık ki bu kadınların çoğu yukarda bahsettiğim psikolojik sorunu yaşayan, hayatından memnun olmamış, keşkesi çok, kendini asla ifade edememiş, hiçbir duygusal egosunu tatmin edememiş tipler.
Bu tür insanların bu programlarda ağızlarının dolusunca kavga etmeleri ve söyledikleri cümleler bu tespiti kanıtlar nitelikte. Bu sağlıksız kişiliklerin, sağlıksız tartışmaları da elbette seyirci üzerinde sağlıksız bir etki bırakmakta.
Kendi sığ ve problemli bakış açılarını, bu köpüklü tartışma üslubuyla ortaya koymaları, üstüne üstük evlilikleri ve kadın erkek ilişkileri üzerine kendi olumsuz yaşantılarından örnekle ahkam kesmelerini, doğrusu tehlikeli bir süreç olarak görüyorum.
Özgürlük, hele hele basın özgürlüğünün önemi üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğine inanan bir insanım. Ancak bunu suiistimal edenlere karşıda vatandaşın korunması gerekliliğinin önemini de hatırlatmak isterim. Nitekim bu minvalde RTÜK ‘ün evlilik programlarına aldığı önlemi taktirle karşıladım. Şimdi aynı tehlikeli gidişe zemin hazırlayan bu gereksiz yapımları da kontrol altına almaları en büyük arzum. Umarım iş çığırından çıkmadan gerekenler yapılır.