Kanal A’da bir süre, Gerçeğe Doğru programını Mehmet Nuri Yılmaz’la birlikte yaptığımı yakın dostlarım bilir.
O günlerde Ortak Değerler Derneğinde bir çay sohbetinin üstüne Gaffar Yakın geldi. Tv programı hakkında bir iki olumlu ve uyarıcı nitelikte eleştiri yaptı. O eleştiriler arasında en çok dikkatimi çeken “söylediklerimizin köşeli olması” gerekliliğiydi.
Bir önceki yazıya başlık olan bu ifade oradan gelmekte.
Nitekim bu hususta pek çok olumlu ve olumsuz tepkiyi birlikte aldım. Eleştirinin her türlüsüne eyvallah. Fakat ucuz eleştirilere pek kafa yormam.
Yazıdan hemen sonra memleket gazetesinin bir sonraki gün çıkacak bir köşe yazısıyla ilgili bir yorum yapıldığını gördüm. Yazıda gazetenin yazarı “Memleket Kurtaran Adam’ın yarın ki yazısını okuyun” uyarısı vardı. Yazının içeriği Uğur Özteke’nin köşeleriyle ilgili bir eleştiri. Uğur Ağabey yanıt verdi mi görmedim doğrusu?
Basında en son Müstear isim tartışması sanırım Fehmi Koru ve Emin Çölaşan arasında geçti. Fehmi Koru büyük bir risk alarak, müthiş bir cesaret örneğiyle Çölaşan’ın yazısına pişti yapmıştı hatırlarsanız. Çölaşan da buna sinirlenmiş olmalı ki “takkeli liboş” yakıştırmasını yapmıştı. Ardından da “delikanlıysan müstear isimle değil, kendi isminle yaz” demişti Taha Kıvanç’a! Fakat usta yazar, Çölaşan’ın da bir dönem müstear isim kullandığını kendi kitabında itiraf ettiğini neşredince bu delikanlı jargonunun ortadan aniden kaybolduğunu gördüğümüzü de söylemeliyim.
Taha Kıvanç köşesi her sabah okuduğum ender köşelerden birisidir benim. Kimi zaman referans bile alırım pek çok tavsiyesini. Daha önemlisi herkes bu yazının kime ait olduğunu bilir. Bu noktada günde iki yazı çıkartan bir üstada ancak gıpta etmek ve taktirleri sunmak düşer aslında bizim gibi acemilere.
Ancak bu kime ait olduğu bilinen köşeler bir tarafa, sahibi belli olmayan müstear isimler hem yayın organını hem de polemiğe girdiği yazarı sıkıntıya sokmaktadır.
Yazımıza ilham olan “Memleket Kurtaran Adam” köşesinin kime ait olduğunu ben biliyorum elbette. Fakat kamuoyunun bu bilinmez adamın yazdığı ve kimi zaman itham edici noktalara varan yazıların sahibini bilmemesi basın etiği açısından bana biraz sakıncalı geliyor.
Zira Uğur Özteke aleyhinde yazılan bir yazıya cevap vermek isterse karşısında kim var kim yok bilmeye hakkı olmalı. Meslek ilkeleri bunu gerektirir düşüncesindeyim.
Aslında bir önceki yazının çıkış noktası günceli takip edemeyen ve okunurluk değeri az olan köşelerdi. Tabi bunun yanında malum köşe mevzu ve yazarların düşüncelerini yeteri kadar cesur açıklayamamalarıydı. Bu noktada müstear bir isim kullanmanın avantajı elbette olabilir. Ancak böyle bir eleştiri gazetecinin de yazmaktan korktuğu için bu bir yolu seçtiğini akıllara getirir.
Bu noktada feraset ve erdem sahibi her insanın kendisine yapılan eleştirileri metanetle karşılayacağı düşüncesiyle Memleket Kurtaran Adam’ın kim olduğunu kamuoyuna ilan etmesi gerektiği kanaatindeyim.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )