Kıbrıs’ın çözüme götürülmesine yönelik adımların atılması bazı cenahlarda müthiş rahatsızlık meydana getirdi ve bu gurup şu günlerde sesini yükseltti.
AB’nin çıkarları için büyük bir tehlike olduğunu bilen, geniş hörgüçlü bu kesim, Kıbrıs’ta uzlaşmaya doğru gidilmesinden müthiş rahatsız. Kendi çıkar savaşlarını Kıbrıs’ın elden gitmesi gibi bir çığırtkanlığın ardına gizlemektedirler.
Dikkat edin aslında zaman zaman karşılaştığımız, gerek “rejim elden gidiyor, yetişin!” Gerek, “aman dikkat edin şu kişiler büyük tehdittir” diye ayağa kalkıp, vatandaşın dikkatini dağıtarak, sistemli bir şekilde memleketi soyanlar, aynı kaynaktan halkın gündemini değiştirerek cukka yapmaktadırlar.
Bunlara rağmen, hükümet siyasetten risk gibi gözükse de, ciddi bir adım atmıştır.
Bu noktadan sonra elbette birileri çıkıp hükümetin altını oyacak pek çok söylemle, özellikle Kıbrıs’ın verileceğinin vurgulandığı bir propaganda faaliyetine girecektir. Hatta bu beklediğim anti AKP saldırı politikası başlamıştır.
Özellikle milliyetçi cephe bu olayın üzerine gidecek ve paranoyalarla refleks tepkiler göstereceği de sanırım açıktır.
Bu dostlarımız şunu bilmeli: Kıbrıs ta uzlaşmanın karşısında olanlar, demokratik olmayı başaramamış, ülkemizde yanlış işleyen çarklardan rant sağlamaktadır. Bu kısım büyük bir çılgınlıkla ordudan bile medet ummakta, kimi zaman da orduyu darbeye davet edecek kadar saçmalamaktadırlar.
Sağduyu sahibi bir insan, Anan Planının müzakere edilmesi ve kabul edilmesi arasında ki farkı bilecektir. Ancak AB den korkan ve ülkenin demokratikleşmesinden rahatsız olan ucuz kahramanlara dikkat edilmelidir.
Kıbrıs’ın gerek stratejik, gerek kültürel yönden vazgeçilmeyecek bir yanı olduğu konusunda kimsenin itiraz etmeyeceği zaten ortadadır.
Öyleyse 1850’lerden beri hedef gösterilen AB’ye yaklaştığımız bu günlerde ciddi adımlar atan şu hükümete, yardım edilmeli, ortak bir noktada buluşulmalıdır.
Artık millete rağmen politika üreten siyaset anlayışı yerine, halkın tercihlerine saygı duyan zihniyetlerin ülke yönetiminde söz sahibi olduğu muhakkaktır. Halk iradesini etkin kılmak ta aynı derecede önem teşkil etmektedir.Kriterlerin böylesine sınıf atladığı bir dönemde çözümsüzlük üzerine siyaset yapanların konuyu yeniden gözden geçirmesi gerekmektedir.