Seydişehir Alüminyum Fabrikası, kendi sektöründe Türkiye’de tek. Fabrikanın özelleştirme sürecinde büyük sıkıntılar yaşandı. Özelleştirmeye karşı olanlar, hükumeti özelleştirme fikrinden vazgeçirmek için her türlü yolu denedi.
Büyük tartışmalar, büyük kavgalar oldu. Meydana gelen olaylarda bir çok kişi yaralandı. Demokratik yoldan yapılan bütün eylemleri meşru sayıyoruz. Ancak, özelleştirme gerçekleştirdikten sonra, fabrikanın yeni sahiplerine yapılan saldırıyı normal karşılamak mümkün değil.
Sancılı özelleştirme süreci sona erdiğinde herkesin merak ettiği konu, fabrikanın yeni sahiplerinin tavrının ne olacağı yönündeydi. Konu tazeliğini koruduğu için, gelişmeleri hep birlikte bekleyip göreceğiz.
Bu süre zarfında en büyük sıkıntıyı yaşayanların başında Konya milletvekili Harun Tüfekçi geliyor. Tüfekçi Seydişehirli olduğu için herkes ona yüklendi. Özelleştirme karşıtları hükumet ve tüfekçi hakkında söylemediklerini bırakmadılar.
Konuyu , Tüfekçi’yle televizyondaki programımda enine boyuna değerlendirdim. İlk sorum, “özelleştirme gerçekleştirdi vicdanen rahat mısın?” oldu.
Tüfekçi, sorumdan rahatsız olmadı. Ve her zamanki ağırbaşlılığıyla konuşmaya başladı. “Çok rahatım. Çünkü iyi iş yaptık. Eğer bu fabrika özelleştirilmeseydi, kısa süre sonra kapanacaktı ve herkes işsiz kalacaktı.”
Peki bundan sonra ne olacak? diye sordum.
Tüfekçi kendisinden emin olarak konuşmasını sürdürdü. “ Bundan sonrası daha iyi olacak. Çünkü iyi şartlarda özelleştirdik. Fabrikanın yeni sahipleri 110 milyon dolarlık ilave yatırım yapmak zorundalar. Hiç kimseyi işsiz bırakmadık. Üstelik, dün oradaydık. Fabrika yöneticileriyle görüştük. 600 kişiyi işe alıyorlar. 600 kişi demek, yaklaşık 3000 kişiye ekmek anlamına geliyor. Türkiye’nin en büyük sorunu işsizlik değil mi? İşte bir Seydişehirimize böyle güzel bir imkan tanıdık.”
Sorularımız bir biri ardına devam etti. “Sayın vekil, Seydişehirliler neden özelleştirmeye büyük tepki gösterdi. Konu iyi anlatılamadı mı?”
“Hayır, Seydişehirliler konuyu başından buyana iyi analiz ettiler. İlçe halkının büyük çoğunluğu özelleştirmenin daha iyi olacağını biliyordu. Sorun çıkartanlar marjinal küçük bir grup. Halkımız ne kadar doğru bir iş yaptığımızı kısa süre içerisinde daha iyi anlayacak”
Tüfekçiyle sadece Seydişehir’i konuşmadık. Programda bir çok konu gündeme geldi. Özelleştirmeden de öte, dikkatimizi çeken konu, Tüfekçi’nin Seydişehir’in bir sanayi kenti olmasıyla ilgili düşünceleriydi.
Tüfekçi, “biz alüminyumu Seydişehir’de işleyemiyoruz. Ham Alüminyum, İstanbul’a gönderiliyor, orada ham halden mamül hale dönüşüyor. Ham Alüminyumu’un fiyatı, nakliye ve yeniden işlenmeye alındığından enerji maliyetiyle artıyor. Biz ilçemizde mutlaka yan sanayiyi geliştirmeliyiz. Eğer Alüminyumu kendi ilçemizde işleyebilirsek, hem maliyet azalacak, hem de istihdam sağlanacak” diyor.
Bu fikir çok önemli. Tüfekçi, bunun gerçekleşmesi için elinden gelen her türlü gayreti göstereceğini söylüyor. Ancak bunun için Tüfekçi’nin gayretleri yetmeyebilir. Başta işadamlarımız olmak üzere, herkesin bu konuda elinden geleni yapması gerekiyor.